Aziz Çelik: “Bölgesel Asgari Ücret Anayasanın Eşitlik İlkesine Aykırıdır”

Türkiye bir süredir ekonomik sorunlarla boğuşuyor. Asgari ücretin miktarı, enflasyon, belirli bir düzeyde seyreden işsizlik, kur seviyeleri ve yoksulluk… İktidarın ekonomi politikaları oldukça eleştiriliyor ve görünen o ki iktidar kısa vadede yapıcı çözümler üretmekte zorlanıyor.

Asgari ücretin açlık sınırının altında kalması ve emeklilerin büyük bir kısmının çok daha düşük aylıklarla yaşamak zorunda kalması ülkede ekonomik duruma yönelik muhalif seslerin yükselmesiyle sonuçlanıyor. Aynı zamanda Türkiye’de gelir adaletsizliği de son yıllarda artış gösteriyor. Sermaye ve mülk sahipleri daha da zenginleşirken emekçi halk günden güne yoksullaşıyor; iki taraf arasındaki makas hızlı biçimde açılıyor.

Geçtiğimiz hafta Fikir Gazetesi’nin 20. Sayısında bölgesel ve sektörel asgari ücret konusunu Prof. Dr. Erinç Yeldan ile ele almıştık. Bu sayımızda, bölgesel ve sektörel asgari ücret başlığı başta olmak üzere ilgili konuları Prof. Dr. Aziz Çelik ile konuştuk.

“ASGARİ ÜCRET HÜKÜMETİN ELİNDE SİYASİ BİR MANİVELAYA DÖNÜŞÜYOR”

Türkiye’de asgari ücret genel bir üret hâline dönüşmüş görünüyor. Öncelikle, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Asgari ücretin genel ücret hâline gelmesi genel ücret düzeyinin asgari ücrete yakınmaması, genel ücret düzeyinin düşmesi, anlamına geliyor. Örneğin Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde asgari ücret komşuluğunda çalışanların kapsamı yüzde 4 civarında iken bu oran Türkiye’de yüzde 50 civarında.

Bu durum genel ücret düzeyinin hükümet inisiyatifi ile ve asgari ücret civarında belirlenmesi anlamına geliyor. Bu durumun ücretleri düşürerek fonksiyonel gelir dağılımı bozduğunu söylemek mümkün.

Öte yandan bu yaygınlık asgari ücretin hükümetin elinde siyasi bir manivelaya dönüşmesine yol açıyor. Hükümet seçim dönemlerinde asgari ücreti artırıp diğer dönemlerde baskılayabilir.

“ASIL SORUN ASGARİ ÜCRETİN ORTALAMA ÜCRET HÂLİNE GELMESİDİR”

“Bölgesel ve Sektörel Asgari Ücret” tartışması da yeniden gündeme geldi. Türkiye’nin böyle bir uygulamaya ihtiyacı var mı?

Türkiye’nin bölgesel veya sektörel asgari ücret uygulamasına ihtiyacı yoktur. Türkiye’de bölgesel asgari ücret 1951-1974 arasında uygulandı ve 1974’te terk edildi. 1974 yılında Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki CHP-MSP Koalisyon Hükümeti döneminde bölgelere göre asgari ücret uygulamasından vazgeçilerek ulusal ölçekli tek bir asgari ücret tespit edildi. Bölgesel asgari ücret konusu 50 yıl önce vazgeçilen bir uygulamadır. 

Türkiye bu yöntemi denemiş ve vazgeçmiştir. Dünyada bölgesel asgari ücret uygulaması eyalet sistemine sahip sınırlı sayıda ülkede (ABD, Kanada, Hindistan, Çin gibi) söz konusudur. Avrupa ülkelerinde bölgesel asgari ücret uygulaması yoktur. Bölgesel asgari eyalet sistemi olmayan ülkelerde anayasal kurallar ve eşitlik ilkesi (eşit işe eşit ücret) açısından da ciddi sorunlara yol açabilir.  

Sendikalar ve sosyal politika alanında çalışan bilim insanlarının önemli bir bölümü ise bu öneriye karşı çıkmaktadır. Bölgesel asgari ücret asgari ücretin tanımıyla ve özüyle çelişen bir öneridir. Asgari ücret, bir ülkedeki en düşük ücrettir. Onun altı olamaz. Bu anayasaya, sosyal devlet ve eşitlik ilkesine aykırı olur. Esas mesele asgari ücreti ortalama ücret olmaktan çıkarıp, farklı işler ve sektörler için ücret düzeyinin toplu iş sözleşmeleri yoluyla farklı şekillerde belirlenmesidir. 

Asıl sorun asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesidir. Milyonların asgari ücret cenderesinden çıkması için toplu iş sözleşmesi kapsamının genişletilmesi ve asgari ücret kapsamın daraltılması gerekir. Asgari ücret sınırlı kapsamı olan ücret olduğunda bölgesel asgari ücret tartışması da ortadan kalkacaktır. Bu çerçevede farklı bölge ve sektörlerde ücretler arasında bir denge kurulmasının yolu imzalanan toplu iş sözleşmelerinin sendikasız işletmelere (Avrupa ülkelerinde olduğu gibi) teşmil edilmesidir. Bu konuda mevzuatta uygun hüküm var ancak maalesef uygulama yoktur. Teşmil yaygınlaşmalıdır. Bölgesel asgari ücret uygulaması Türkiye’de asgari ücret sorununu çözmez, daha da karmaşık hale getirir. Temel amaç asgari ücret kapsamında çalışanların sayısını sınırlamak ve onun dışındaki ücretleri toplu iş sözleşmeleri yoluyla saptayacak bir ücret sistemi kurmak olmalıdır. Yani çare sendikalaşma ve toplu sözleşme kapsamını artırmaktır.

“GELİR DAĞILIMINDA ADALETSİZLİK ARTABİLİR”

CHP lideri Özel, Türkiye’de bölgesel ve sektörel asgari ücret uygulamasının doğru olabileceğini söyledi. TÜSİAD da dahil olmak üzere kimi sermaye kuruluşları da bu uygulamayı savunuyor. Uygulama, emekçiler açısından nasıl bir anlam ifade ediyor?

Bildiğim kadarıyla CHP’nin bölgesel asgari ücret politikası yok. Ben sayın Özel’in açıklamalarının CHP’de bir politika değişikliği anlamına geldiğini sanmıyorum.  CHP’nin sosyal haklar konusunda tutumu bilenen eski lideri Bülent Ecevit tarafından kaldırılan bir uygulamanın CHP tarafından savunulmasını mümkün görmüyorum.

Bölgesel asgari ücret uygulaması Uluslararası Para Fonu (IMF) ve çeşitli sermaye örgütleri tarafından uzunca bir süredir savunulan bir konudur. İşçi sendikaları ve sosyal politika alanındaki bilim insanlarının önemli bir bölümün itiraz ettiği bir konudur.

Bölgesel asgari ücret, mevcut asgari ücret çıtasının çok altına inilmesine ve gelir dağılımı adaletsizliğinin artmasına yol açabilir, bölgeler arası gelir uçurumunu derinleştirici sonuçlar doğurabilir.

Öte yandan bölgesel asgari ücret tartışması dipsiz kuyudur. Bölgelerin hangi esasa göre belirleneceğinin yanı sıra metropoliten kentlerde aynı kent içinde bile ciddi yaşam maliyeti farkı söz konusudur. Örneğin, İstanbul’da Sultanbeyli ile Şişli, aynı yaşam maliyetine sahip değil. Aynı şekilde Ankara’da Çankaya ile Sincan’da da yaşam maliyeti oldukça farklıdır. İlin içinde de mi farklı asgari ücret olacaktır.  Aynı şekilde sektörel asgari ücret de akıl dışı bir uygulamadır. Aynı semtte oturan aynı yaşam maliyetine sahip iki işçi için sektörel düzeyde farklı asgari ücret ciddi bir sorundur.

“TÜRKİYE’DE BÖYLE BİR UYGUMALA MÜMKÜN DEĞİL”

Türkiye’de böyle bir uygulama mümkün müdür? Ne tür sonuçlar doğurabilir?

Türkiye’de böyle bir uygulama mümkün ve doğru değildir. Ciddi sorunlara ve tartışmalara yol açabilir. Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olur. Toplu pazarlığı ve ücret pazarlığını ortadan kaldırarak korporatist ve siyasallaşmış bir ücret istemine yol açar

Bölgesel ve/veya sektörel asgari ücret önerenler asgari ücretin sosyal işlevini bir yana bırakıyor. Asgari ücret en az ücrettir. Ücret farklılaşmasını sağlama işlevi yoktur. Esas işlevi sosyal adalettir. Bölgesel ve sektörel ücret farklılaşması ücret pazarlığı ile özellikle de toplu iş sözleşmeleriyle sağlanabilir. 

Türkiye’de asıl sorun bölgesel asgari ücret değil asgari ücretin ortalama/genel ücret haline gelmesidir. Türkiye’de asgari ücret civarı ücret alanların oranı yüzde 50 civarında, toplu iş sözleşmesi kapsamı yüzde 10 civarındadır. AB ülkelerinde ise asgari ücret kapsamı yüzde 4 civarında, toplu iş sözleşmesi kapsamı ise yüzde 60 civarındadır. Ücret farklılaşması esas olarak toplu iş sözleşmeleriyle sağlanır.

Sendikalaşmanın zayıf olması nedeniyle toplu iş sözleşmelerinin yaygınlaşması için teşmil mekanizması (toplu iş sözleşmelerinin sendikasız işyerlerine genişletilmesi) uygulanabilir. Bu mekanizma yasada var ancak uygulaması yok. Teşmil uygulaması ücretlerin bölgesel ve sektörel olarak farklılaşmasını sağlar.

Bölgesel ve Sektörel: Asgari Ücrette Yeni Oyun

Türkiye Siyaset Araştırması: Doç. Dr. Derya Kömürcü Değerlendirdi

Ekonomik Darboğaz