Masumiyet Çağı

Ölünce unutulan yazarlar gibi, bir daha basılmayınca ölen kitaplar vardır.

Yıllar içinde basılan kitapların çoğu okurlardan karşılık bulamayınca yayıncısı tarafından bir daha basılmıyor. Ne zamana kadar? Kitabı keşfedecek yeni bir editör veya daha önce okumuş beğenmiş, imkânı olmadığı için önerememiş bir genel yayın yönetmeni, idealist bir yayıncı çıkana kadar… Çünkü bu kitaplar daha önce denenmiş fakat istenilen okura ulaşmadığı için basımı durdurulmuştur.

Filmi, dizisi çekilmiş kitaplarda tekrar raflara dönenlerden. Harry Potter’ı ilk Dost Yayınları basmıştır. Alacakaranlık, Yeniay, Tutulma, Şafak Vakti serisinin ilk kitabı Dharma yayınları tarafından basılmış okurda karşılık bulamayınca Epsilon yayınları yıllar sonra tekrar basmış filmle birlikte satış rekorları kırmıştır.

Taht Oyunları kitabını ilk kimin bastığını biliyor musunuz? Hemen söyleyeyim Arka Bahçe yayınları, yanlış hatırlamıyorsam 2005 yılıydı. Şimdi kitap satışlarını hızlandıran bir anda yüz binler satmasını sağlayan sosyal medya fenomenleri ve televizyon programları/programcıları var. Eskiden Hıncal Uluç, Emin Çölaşan gibi köşe yazarlarımız bir kitaptan bahsettiği zaman gibi o kitabın önünde kimse duramazdı. Kitap ekleri o kadar etkiliydi ki, okurlar kitap kapaklarının olduğu o sayfaları keser kitapçı kitapçı dolaşır temin etmeye çalışırdı. 

Yanlış hatırlamıyorsam Hıncal Uluç “Bir Çift Yürek” kitabını köşesine taşımıştı. Kitap bir anda en çok okunan kitaplar listesine girmişti.  Bir Çift Yürek binlerce yıldır sahip çıktıkları kültürleri, inançları ve farklı yaşam tarzları ile Aborjinleri, anlatıyor. Yazar Marlo Morgan’ın kaleme aldığı Bir Çift Yürek, Aborjinlerin yaşamını etkileyici bir kurgu ile buluşturarak bu kadim kültürün keşfedilmesi için samimi bir ortam yaratıyor. 

Esasen Amerikalı bir sağlık çalışanı olan Marlo Morgan, işi gereği bir süreliğine Avustralya’da bulunuyor. Bu süre içerisinde yerli halka da özel bir ilgi duymaya başlıyor. Burada Avustralya’nın en eski ve köklü halkı olan Aborjinlerin yaşamını derinlemesine inceleme fırsatı yakalayan Morgan, onlar hakkında öğrendiklerinden fazlasıyla etkilenip, öğrendiği her şeyi herkese aktarabilmek adına Bir Çift Yürek’i kaleme alıyor.

Neyse ki Bir çift yürek gibi kitaplar basılmaya devam ediyor. Hazar Sözlüğü kitabını duydunuz mu? 

Hazar Sözlüğü ilk defa 1996 yılında Mitos yayınları, sonra 2005 İsmail Yerguz çevirisiyle Agate yayınları 2011 Kırmızı yayınları son olarak 2021 Ketebe yayınları ile raflardaki yerini almış durumda. Kitap ilk eril ve dişil olarak basılmıştı. İki baskı arasında sadece bir cümle farklıydı. 

Peki ne anlatıyordu Hazar Sözlüğü? Hazar Sözlüğü, VI. ve IX. yüzyıllar arasında, Transilvanya’nın ötelerinde bir halka, Hazarlara dair düşsel bir romandır. Hazarların IX. yüzyıldaki din değiştirmelerini anlatıyorsa da bununla kalmıyor. Tartışma XVII. yüzyıla sıçrıyor, 1982’de yeniden alevleniyor ve İstanbul’da son buluyor (şimdilik). Bu sözlük-roman, üç büyük dine göre düzenlenmiş üç sözlükten oluşmakta. Geçmişle gelecek arasında gidip gelen maddeleri, üç günahkâr bilgeyi, zehirli mürekkeple basılmış bir kitabı, düş avcılarını, ölümü ve daha birçok şeyi anlatıyor. Hazar Sözlüğü, sözlük görünümünde bir macera romanı, bir öykü derlemesi, bir Kabala yapıtı, kayıp bir dinin incelemesi, fantastik bir anlatıdır. Hazar Sözlüğü bin yıllık eski bir hikâyeyi anlatsa da XXI. yüzyılın ilk romanı olarak kabul edilmektedir.

Tedirgin olmayın. Hazar Sözlüğü’nün dairesel labirentine çekinmeden girin. Yazarının da söylediği gibi ister sonundan başlayın okumaya ister ortasından, isterseniz de daldan dala atlar gibi madde madde gezin: Bu romanın başı, gidişatı ve sonu zaten sizin zihninizde belirlenecek.

Labirentin içinde pek çok şeyle karşılaşacaksınız: Başkalarının rüyalarında gezen rüya avcıları, çağları aşan aşklar, ölümcül aynalar, sihirli meyveler, zehirli kitaplar, dipsiz vazolar… Korkmayın. Bırakın Paviç’in maceraperest evreni ve zamanın, dillerin, okumanın, yazmanın, rüya görmenin ve neden olmasın, ölümün gizemi ele geçirsin sizi.

Masumiyet Çağı kitabı da tekrar tekrar basılan kitaplardan biri ben Oğlak yayınları baskısını okumuştum. Kasım 1998 birinci baskı. Kimi okurların birinci baskı hassasiyeti vardır. Benim hiç olmadı…  

Amerikan Edebiyatının kendisi de bir roman kahramanı gibi “büyük” bir hayat yaşamış önemli romancısı: Edith Wharton. Gerçek romanlar çağı 19. yüzyılın, o romanı roman yapan her şeyi içeren “büyük” romanlarından biri daha… Henüz gururun, onurun, aşkın ve tutkunun parayla kirletilmediği bir yüzyılın, bugün artık hatırlayan kimsenin kalmadığı, Beşinci Cadde’deki bahçeli villalarda, Avrupa kıyafetli beyefendilere beyaz eldivenli uşakların hizmet ettiği, unutulmuş bir New York’un romanı… Bu çağ romanını, ancak “büyük” atmosfer filmlerinin yaratıcısı Mart’in Scorsese beyaz perdeye aktarabilirdi… öyle de oldu. Filmde, Daniel Day-Levis, Winona Ryder ve Michelle Pfifer oynadı. 

Yıllar önce yazılmış bir eserin film veya dizi etkisiyle halkla buluşması ve raflardaki yerinden, çok okunan kitaplar arasında gün yüzüne çıkması ile ilk defa görenlerin ağzından hep şu cümleler dökülür. 

“Aaaaaaa Dizinin/Filmin kitabını yapmışlar,”  

İnsanın masumiyet çağı ne zaman acaba? Çocukluğu mu? Yoksa hâlâ insanoğlunun kirlenmemiş masum saf bir tarafı var mı?

Gündemdekiler

Gece Kadar Karanlık Günah Kadar Tatlı

Fırtına Öncesi Sessizlik