Türkiye’de her geçen yıl gittikçe artan erkek şiddeti ve katliamlar kentlerin kadınlar için daha yaşanabilir hale dönüştürülmesi gerçeğini ortaya koyuyor. Yerel yönetimlerin kadına yönelik şiddetle mücadelede daha etkin rol oynaması gerçeği bu noktada devreye giriyor.
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi 1 Ocak-30 Haziran 2024 Basına Yansıyan Kadına Şiddet Vakalarının İncelenmesi Raporu’nda üç büyük il; İstanbul, Ankara ve İzmir’deki rakamlarını açıkladı. Buna göre İstanbul’un kadına şiddet, taciz, cinayet olaylarındaki ortalaması yüzde 15,40, Ankara’nın yüzde 4,60 ve İzmir’in reçetesi ise yüzde 5,70 olarak ortaya çıktı.
Fikir Gazetesi İzmir’de kadına yönelik şiddetle mücadelede yerel bazda atılan adımların izini sürdü. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kadın Danışma Merkezi Resmi İnternet Sitesi’ndeki bilgilere göre; 2014 yılı istatistiklerinde kentin ilçeleri arasında Merkez’e yapılan başvurularda ilk sırada yüzde %20,7’i ile Konak yer alıyor. Konak’ı başvuru oranında yüzde 14,9 ile Karabağlar ve yüzde 10,3 ile Buca takip ediyor. İstatistikler bizi kentin en büyük metropol ilçelerinden Konak’a yönlendirirdi. Yerel yönetimde kadına yönelik şiddetle mücadele noktasında ne gibi adımlar atıldığı konusunda Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
“KIZ KARDEŞLERİME ASLA YALNIZ YÜRÜMEYECEKLERİNİN SÖZÜNÜ VERDİM”
38 yıllık Konak sakini, Mimar, Kadın Hakları Savunucusu Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, geçtiğimiz ay Mor Dayanışma İzmir Şubesi ile iş birliği gerçekleştirerek ilçeye kadın sığınma evi kazandırmak için ilk adımı attı. Dünden bugüne Konak’ta hiç kadın sığınma evi açılmadığını belirten Başkan Mutlu ile bir araya gelip hayata geçirildiğinde ilçe için bir ilk olacak olan kadın sığınma evi projesini, kadınlar için daha yaşanabilir kentler anlayışı çerçevesinde gerçekleştirdikleri çalışmaları konuştuk.
Nilüfer Mutlu belediyecilikte toplumsal cinsiyet eşitliğini hizmetlerinin merkezine oturttuğunu belirterek, “Kadın politikalarında özellikle bu beş yılda bir fark yaratmak istiyorum. Hem kadın belediye başkanı olduğum için hem de dünya görüşüm nedeniyle toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan bir anlayışla hareket ediyoruz. Ve bu anlayış bütçe çabalarımızdan yaptığımız etkinliklere kadar hep önümüzde duracak. Toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışını rehber kabul ettik diyebilirim. Yerel Eşitlik Eylem Planı’nı hayata geçirmek üzere bir hazırlığımız var. Kadınlar bu dönemde bütün çalışmalarımızın tam da ortasında, kalbinde olacak. Görevde olduğum bu 5 yıl içerisinde Konak’ta kadınlar daha mutlu olacak. Kız kardeşlerime ‘asla yalnız yürümeyecekleri’nin sözünü verdim” vurgusunda bulundu.
İzmir’de hem sivil toplum kuruluşlarında görev alan bir mimar olarak hem bir Konak sakini olarak ilçenin sorunlarını gözlemliyor, tespit ediyor, çözümlere odaklanıyordunuz. Yerel seçimlerde halk sizi seçti ve yaşadığınız ilçenin beş aydır belediye başkanlığı görevini icra ediyorsunuz. Geçen beş ayın bir değerlendirmesini alabilir miyiz?
Ben 38 yıldır Konak’ta yaşıyorum. Bir mimar olarak ayrıca Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir’de de yöneticilik yaptım. Ardından 4 yıl İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bir şirketin yönetim kurulu başkanlığını üstlendim. Açıkçası kenti, kentin sorunlarını, çözüm önerilerini meslek odasındaki görevlerim sürecince çok çalışmıştım. İzmir Büyükşehir Belediyesi deneyimim de bana bürokrasiyi ve yerelde yöneticilik yapma gücünü gösterdi. Bu iki deneyim de oryantasyon sürecimi çok kısalttı. Hızlıca çalışmalara başladık. Konak, çok kolay bir bölge değil. Ama ben bu zorluğu bilerek aday oldum. Konak’ı özellikle istedim. Yaşadığım yer olması bunda en büyük etkendir. Sorunlarını bildiğiniz, yıllar öncesini ve sonrasını deneyimlediğiniz, karşılaştırma şansınız olan bir bölgede yöneticilik yapmayı önemsiyorum. Dolayısıyla hem bildiğim hem çözüm önerilerine çalıştığım bir yer olması nedeniyle çalışmalara hızlıca başladık.
“Konak’ı özellikle istedim” dediniz. Konak için gerçekleştireceğiniz projeler arasında ilk önceliğiniz ne?
TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi olarak her 5 yılda bir ilçe ilçe raporlar hazırlıyorduk. Bu raporları yerel seçimlerde başkan adaylarına da verirdik. Yerelde iktidara geldiklerinde neler yapmaları gerektiği, hangi sorunlara hangi çözümlerle yönelmeleri gerektiğine işaret eden bir rehber gibiydi o raporlar, hala arşivimde durur. Bu raporlarda kentin bütün sorunları ve çözüm önerileri yer alırdı. Yine Mimarlar Odası olarak yerel seçimlerden önce sempozyum düzenlerdik. Adaylara kapsamlı doküman verirdik. “Geldiğinizde çözüm önerilerimiz bunlar olsun” şeklinde önerilerde bulunurduk. Dolayısıyla Konak da bu çalışmaların içindeydi. Bugün benim Konak için ilk önceliğim kentsel dönüşüm meselesidir. Konaklıların da en büyük sıkıntılarından biri budur. İki Konak var aslında. Birincisi; daha eğitimli, gelir seviyesi yüksek, ruhsatlı yapılandırması gelişmiş, yapısı eskimiş ama zamanında mimar, mühendis hizmeti almış, imar planına uygun yapılaşmış bir Konak. Alsancak, Güzelyalı, Hatay gibi semtler örneğin. İkincisi ise hemen yolun arka tarafındaki Konak. Kaçak yapılaşmanın yaygın olduğu, imar aflarıyla ayakta duran, yapı stokunun güven vermediği, sosyal donatı alanları olmayan bir Konak. Buralar hızlıca dönüşümü bekleyen bölgeler. Mesleğim icabı bu dönüşümün bu dönemde başlayabileceğine inanıyorum. Şu an en büyük isteğimiz kentsel dönüşümü başlatmak.
“BİR HAFTADA 3 KADIN CİNAYETİ YAŞADIK SOKAĞA İNME SORUMLULUĞU HİSSETTİM”
Peki ya sosyal ve kültürel dönüşüm anlamında neler planlıyorsunuz? Kadınlar için yaşanabilir kentler konusunda adımlarınız ne olacak? Konak, kadına yönelik şiddette İzmir’de ilk sırada. Bu noktada ilçede ne gibi önleyici projeler planlıyorsunuz?
Ülke genelinde, İzmir’de ve elbette Konak’ta da kadına şiddet olayları çok yüksek. Kadın cinayetleri noktasında da ne yazık ki durum aynı. Kadınları bilinçlendirmek üzere İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin Nar Projesi kapsamında ilçemizdeki mahalle muhtarlarına eğitimler verildi. Bir haftada üç kadın cinayeti yaşadık ilçemizde ve o dönem bizzat sokağa inme sorumluluğu hissettim. Bir belediye başkanının sokak eylemi düzenlemesinin alışıldık bir şey olmadığını biliyorum ama ben kadın hareketinden gelen biriyim ve bu yola çıkarken kız kardeşlerime asla yalnız yürümeyeceklerinin sözünü verdim. Geçtiğimiz günlerde Mor Dayanışma İzmir ile sığınma evi konusunda başlattıkları kampanya hakkında görüştük. Pek çok metropol ilçede olduğu gibi ne yazık ki Konak’ta da bir sığınma evi yok. Biz bu dönem bunu da hayata geçirmek istiyoruz. Keşke kadınlar için böyle yerlere gerek olmasa. Ama ne yazık ki ülkemizdeki şiddet gerçeği bu ihtiyaçları doğuruyor. Sığınma evine hiç ihtiyaç duyulmayan bir Türkiye hedefindeyiz ama yine de bir sığınma evi yapacağız. Ama en nihai hedefimiz şiddet gören kadınlarımıza iş bulup, o kadınlara yeni bir hayat kurabilmek. Kadınlar bu dönemde bütün çalışmalarımızın tam da ortasında, kalbinde olacak. Görevde olduğum bu 5 yıl içerisinde Konak’ta kadınlar daha mutlu olacak.
Kadınlar için daha mutlu bir Konak hedefinizi gerçekleştirirken nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Kadın politikalarında özellikle bu beş yılda bir fark yaratmak istiyorum. Hem kadın belediye başkanı olduğum için hem de dünya görüşüm nedeniyle toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan bir anlayışla hareket ediyoruz. Ve bu anlayış bütçe çabalarımızdan yaptığımız etkinliklere kadar hep önümüzde duracak. Toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışını rehber kabul ettik diyebilirim. Yerel Eşitlik Eylem Planı’nı hayata geçirmek üzere bir hazırlığımız var. Bütçelerimiz buna göre hazırlanıyor. Kreşler açmak üzereyiz. Kreşler özellikle annelerin çocuklarını bırakacağı ama o sırada isterse onun da hemen binanın içinde eğitim alabileceği kreşler olacak. Özellikle cumartesi günleri de açık olmasını önemsiyorum. Kadınların kendine zaman ayırma avantajı sağlayacak bir kreş anlayışımız olacak. Çalışan ya da çalışmayan tüm kadınlara hitap edecek kreşlerimiz. Kadınların kendine ait zamanı olsun istiyoruz. Konaklıların çocuklarını ücretsiz olarak faydalandıracakları eğitim ortamları olacak. Eğitimde fırsat eşitliği ilkesi ile hareket ediyoruz.
Hangi semtlerde açılacak kreşler?
Sosyal Hizmetler Müdürlüğümüzün bulunduğu bina taşınıyor, oraya açacağız. İlkini Kemeraltı’nda hayata geçireceğiz. Bir ay sonra açılışını yapmayı planlıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden Mersinli Mahallesi’nde bir Masal Evi’nin tahsisini aldık. Burayı da yeniden hizmete sokacağız. Ayrıca kültür merkezlerimizin içinde de oyun odalarımız var. Bu alanların sayısını artıracağız. Kreş meselesi çok klasik gelebilir. Kadın denilince kreş ilişkisinin gündeme gelmesi eleştirilebilir belki fakat bu kadın için yaşanabilir bir kentte olması gereken önemli ve zorunlu bir hizmettir. Çünkü Türkiye’de ne yazık ki bakım yükü kadınların omuzlarında. Sadece çocukların değil engellilerin ve yaşlıların da…
“KARANLIKTAN KURTULMAK ÖNCELİKLİ HEDEFİMİZ”
Kadınlar için yaşanabilir kentler noktasında gelişmiş ülkelerdeki uygulama modellerinden örnek aldığınız ve Konak’ta uygulamayı düşündüğünüz bir model var mı?
Ben zaten kadın çalışmalarının içinden geliyorum. Bir kentin idarecisinin o kentte yaşayan kadının yaşamını kolaylaştırması gerektiğine ve bütün kentin tasarımının da planlamasının da buna göre olması gerektiğine hep inandım. Şimdi olabildiğince yapıyoruz. Ne yapıyoruz? Daha aydınlık bir Konak için çalışıyoruz. Karanlık sokaklardan kurtulmak öncelikli hedefimiz. Çünkü en çok neden rahatsızız? Sokağa çıkamıyoruz. Karanlıkta yalnız yürürken korkuyoruz. Kadınlar olarak arkadaki ayak sesini takip ederek yürümek zorunda kalıyoruz. Dolayısıyla daha aydınlık, daha güvenli bir Konak yaratacağız. Kadının daha çok sokakta olabildiği, bir Konak yaratma isteğimiz var. Yaz tatili döneminde Mutlu Çocuklar Sokağı adını verdiğimiz bir etkinlik başlattık. Bunun için de Konak haritamızı çıkardık. Parkları işaretledik. Nerede park yoksa oralara yöneliyoruz. Maalesef parkı olmayan ve kısa sürede de park yapılacak alan olmayan mahallelerimiz var.
Hangi mahallelerde park yok?
Örneğin Gültepe’de yok. Ulubatlı, Murat mahallelerine sokaklara iniyoruz. Çocuklarımız trafiğe kapalı sokaklarda özgürce dans ediyor, spor yapıyor, eğlenceli ve eğitici aktiviteler eşliğinde keyifli bir gün geçiriyorlar. Etkinliğimize sadece çocuklar değil kadınlar da geliyor. En çok çocuklar mutlu oluyor. Hayatlarını renklendirdiğimiz için memnuniyetlerini belirtiyorlar. Göç unsurumuz çok fazla. Bir kentte bir insan neden yaşar, köyünden çıkıp kente neden göç eder? Bunun pek çok nedeni vardır ama bir nedeni de kentin olanaklarından yararlanmaktır. Çok fazla semt merkezi talebi alıyoruz. Gezi talepleri var. Örneğin Gültepe’de Atatürk Parkı’ndaydık. Bir kadın komşumuz geldi. “Gezi istiyoruz. Çeşme’ye götürün bizi” dedi. Çünkü bu olanaklardan yararlanmak için de insanlar İzmir’e taşınmış. Çocuğunu büyük kentte büyütmek için gelmiş örneğin. Daha hiç denize gitmeyen sakinlerimiz var. Büyük kentin olanaklarından yararlanamamak da bir kırılganlık ve bir ötekileşme duygusu yaratıyor açıkçası. Ben sosyal belediyecilikte bu hizmeti de sunmanın çok önemli olduğuna inanıyorum. Ve bu talep doğrultusunda sahil beldelerine gezilere başlıyoruz.
“KONAK UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ YOĞUN OLDUĞU BİR İLÇE, METRUK BİNALARI YIKIYORUZ”
Çocukların ve gençlerin daha güvende olduğu bir kent planınız var mı?
Dünyada kent planlamasında güvenli kentler diye bir çalışma alanı var. Kentlerin güvenliği konusunda pek çok sıkıntı var. Bunun biz de farkındayız. Bu noktada daha geçenlerde il ve ilçe emniyet müdürlerimizle bir toplantı yaptık. Konak uyuşturucu madde kullanımının yoğun olduğu bir ilçe ne yazık ki… Uyuşturucu ile mücadele etmek için emniyet ile iş birliği yapıyoruz. Metruk binalarımız çok fazla ve bu metruk binalar aslında birer suç yatağı aynı zamanda. Uyuşturucunun saklandığı ve diğer başka suçlar için kullanılan yerler. Şu ana kadar 20 tane metruk binanın yıkımını gerçekleştirdik ve yıkmaya devam ediyoruz. Haftada ortalama 2 ya da 3 tane metruk bina yıkıyoruz. Bu konuda emniyet birimleri de bizim bu yıkım çalışmalarımızdan oldukça memnun.
Ayrıca dönüşüm ihtiyacı olan bölgelerde çocukların, gençlerin sosyalleşeceği, oyun oynayacakları alanlar yok. Kütüphane yok, spor alanları yok. Dönüşüm tam da bu yüzden önceliğimiz. Hayalimizdeki Konak’a kavuşmamız için o sosyal donatı alanlarına ihtiyacımız var ve bu sebeple dönüşümün bir an önce başlaması gerekiyor. Ülkedeki fırsat eşitsizliği aslında en çok çocukları ve bu dönem yaşlıları etkiledi. Yoksul ailelerin çocukları, ekonomik durumu daha iyi olan ailelerin çocukları ile aynı imkanlardan yararlanamıyor. Spora gidemiyor, yüzme öğrenemiyor. Aynı şekilde yaşlılar, ilk kez bu dönemde emekliler, bu kadar yoksullaştı. Evden çıkamıyorlar. Mesela eve hapsedilen emeklilerin sosyalleşmesi için çayı 5 liraya içebilecekleri Mutluluk Kahveleri açıyoruz. İlk şubemizi Kemeraltı’nda, ikincisini Yağhaneler’de açtık. Evden çıkıp sosyal hayata karışmaları ve ileride bir takım mental rahatsızlıklara uğramamaları için sosyalleşmeleri gerekiyor. Aldığımız geri dönüşümlerden memnunuz. Onların mutlu olması bizi de mutlu ediyor.
Engelli yurttaşlar için nasıl bir Konak planını uyguluyorsunuz?
Engelli vatandaşlarımız için Engelli Bireyleri Koruma ve Eğitim Vakfı (EBKOV) iş birliğiyle Tepecik’te hayata geçirilmiş Engelsiz Yaşam Köyümüz var. Sağlık Müdürlüğü ile birlikte çalışarak mahalle mahalle engelli sayısını çıkardık. Ve en çok engellilerimizin olduğu mahallelerden ilk 30’unun mahalle muhtarıyla birlikte oraya gittik. Bu hizmeti mahalle sakinlerine duyurmalarını istedik. Belediyemiz buradan faydalanmak isteyen engelli komşularımızı ücretsiz servisler ile merkeze ulaştırıyor. Engellilerin merkezimizde aldığı eğitim ve desteklerin tümü ücretsiz. Sabah gelip öğle yemeklerini yiyip akşam tekrar evlerine bırakılıyorlar. Burada amaç engelli yurttaşlarımızın kendi hayatlarını özgürce devam ettirebilecekleri sosyal yaşam becerilerini kazanmaları. Projemiz duyuldukça talebin artacağını düşünüyoruz ve kapasitesinde kullanılmasını istiyoruz. Talep arttıkça var olan atölye çalışmalarının sayısını da artıracağız. Engelliler konusunda ayrıca sağlık müdürümüz, psikoloğumuz ve sosyoloğumuzla birlikte ev ziyaretlerine de başlayacağız. Her bir engelli için mahalle mahalle, ev ev gezilecek; sorunları ve ihtiyaçları ilk elden tespit edilecek. Psikososyal destek isteyenlere uzmanlarımız evden çıkamayan engelliler için evde hizmet verecek. Özellikle bu 5 yılda engelliler bizim için birinci sırada olacak diyebilirim. Çünkü Konak çok fazla engellinin yaşadığı bir ilçe. Bizim ulaştığımız rakam yaklaşık 3 bin 500 engelli olduğu yönünde.
“MECLİSTEN GEÇEN ÖLÜM YASASININ UYGULAYICISI OLMAYACAĞIZ”
Konak’ın diğer sakinleri de sokak hayvanları… İzmir’in sokak hayvanları konusunda çıkarılan yasa sürecindeki duyarlılığı tüm ülkeye örnek oldu. Sokak hayvanları ile ilgili olarak Konak Belediyesi nasıl bir yol izleyecek?
Meclisten geçen ölüm yasasının elbette uygulayıcısı olmayacağız. Öldüren değil yaşatan taraftayız. Yerel yönetimlere düşen kısırlaştırma ile sahiplendirme çalışmalarına öncelik ve hız vermektir. Biz de bu yönde çalışmalar yürütüyoruz. Halkapınar’daki Hayvan Sağlığı Merkezimizde sokakta yaşayan can dostlarımızın bakım ve tedavisini eksiksiz gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Rutin bakımların yanı sıra duyarlı komşularımızın kucak açmasıyla onları ömürlük yuvalarına kavuşturuyoruz. İzmir halkı bu konuda çok duyarlı. 1 ay gibi kısa bir süre içerisinde 58 can dostumuzu sahiplendirdik. İmkânı olan tüm komşularımı can dostlara yuva olmaya davet ediyorum. ‘Satın alma, Sahiplen!’ mottosuyla onlara yuva bulmaya devam edeceğiz.
Belediye başkanı seçilmeden önce bir ilçe sakini ve bir kadın olarak Konak’ta en memnuniyetsiz olduğunuz konuların başında ne geliyordu? Başkan olunca en çok rahatsız olduğunuz bir konuda bir çalışma yaptınız mı?
Kaldırım işgallerinden çok şikayetçiydim. Mimarlar Odası’nda da kaldırım işgalleri ile ilgili broşür dağıtmıştık. Şu anda bu kaldırım işgallerinden çok dertliyim. Göreve gelir gelmez direkt kolları sıvadık. Amacımız para cezası kesmek değil amacımız o kaldırımda yürüyebilmek. Bebeği olan bir kadın bebek arabasıyla o kaldırımdan geçmek istiyor, engelli ya da yaşlı bir vatandaş tekerlekli sandalye ile o kaldırımı kullanmak istiyor. Ama kaldırım işgali nedeniyle geçemiyor. Şu an en çok mücadele ettiğimiz konulardan biri bu. Destek de alıyoruz tepki de. Ama bizim sokaktaki asıl sıkıntımız masa ve sandalyeler değil. Burası bir Akdeniz kenti ve tabii ki sokaklarda yiyip içeceğiz. Ama kentte estetik olması gerektiğine inanıyorum. Bir Avrupa kentine gittiğimizde kendimizi iyi hissediyoruz. Tasarım açısından iyi tasarlanmış bir kent, estetik bir kent görüyoruz. Bu çerçevede işgallere o estetik duygusuyla da yaklaşıyoruz. Gürültü kirliliği ile de ayrıca mücadele ediyoruz. Birlikte uzlaşı içinde yaşamayı becereceğimiz bir Konak yaratma amacımız var.
Kısıtlı bütçeyle hem yerel yönetim olarak sorumluluk alanlarınızda hem de alanlarınız dışında hizmetler veriyorsunuz. CHP’li bir belediye olan Konak’a hükümet desteği var mı? Kamu kurumları ile belediye iş birliği noktasında sorun yaşıyor musunuz?
Aslında birlikte çalışmayı becersek o en güzeli. Çünkü herkesin bütçesi ve gücü farklı. Mesela emniyet olmadan uyuşturucuyla bir yerel yönetim baş edemez. Şimdi parklarımızı aydınlattık, daha güvenli hale getirdik. Bu noktada örneğin emniyet müdürümüzden rica ediyoruz “Geceleri parkları devriye gezin” gibi… Çünkü bazı parklarımız orman sınırında ya da yapılaşmanın bittiği yerlerde yer alıyor. Bu tür destekler alıyoruz. Yerel yönetimler doğrudan halkın yaşamını kolaylaştırılmakla sorumludurlar. İlçemiz sakinlerinin yaşamına dokunmak, onları mutlu etmek, evinden çıktığında bir yolda, kaldırımda güzelce yürüyebilmesi, engellinin sokağa çıkabiliyor olması, önündeki engellerin kaldırılması, daha yaşanabilir ve temiz, daha çok parkı olan, daha çok sosyal aktivitesi olan ama bu sosyal aktivitelerin de ulaşılabilir ve ücretsiz olduğunu bir Konak hayaliyle çıktığımız yolda ilerliyoruz. Ben makamda oturmak için değil komşularıma hizmet için bu göreve geldim.
“SGK VE VERGİ BORÇLARINDA KESİNTİ KONMASI HER TÜRLÜ KAMUSAL ÇALIŞMAYA DARBE VURUYOR!”
Tüm bu projeleri gerçekleştirirken ekonomik kriz ortamı zorluyor mu? Merkezi hükümetin belediyelere SGK ve vergi borçları nedeniyle kesinti koyması konusunda mağduriyet yaşadınız mı?
Gerçekten çok zorluyor. Mesela inşaat yapacaksınız… Mimar olarak söyleyeyim inşaat maliyetleri inanılmaz ve öngörülemez. Yıllık enflasyonun da üzerinde artıyor. Dolayısıyla bir bina inşa etmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Öyle bir dönemden geçiyoruz. Sosyal projeler yapacağız ama sonuçta bunu hayata geçirmek için bir bina, kaldırım, yol yapacağız. Maliyetler çok yüksek. Bir de SGK ve vergi borçları nedeniyle bize de kesinti konması her türlü kamusal çalışmaya darbe vuruyor. Bu durumdan şikayetçiyiz.
“Farkındalık, İklim ve Çevre için Stratejik Ortaklık” (SPACE) Projesi gerçekleştirdiniz. Zirvede ‘İklim Krizi ve Kadın’ konusu da yer aldı mı?
Aslında iklim krizi tüm kırılgan grupları, kadın, çocuk, engelli, yaşlı herkesin sorunu. Bir jet havalandığında yarattığı kirlilikle, bizim gündelik hayatımızda atık ayrıştırarak falan yaratmaya çalıştığımız temizlik boy ölçüşmüyor maalesef. Ama buradaki çabayı yok ettiğimiz anlamına gelmiyor. Yine burada biz çok çabalayacağız. Önümüzdeki hafta gibi Birleşmiş Milletler ile olan atık toplama projemiz hayata geçiyor. Küçük araçlarımız geldi. Atıklar ayrıştırılacak, onlarla toplanacak ve kooperatifler aracılığıyla istihdam da sağlanarak evsel atığın azaltılması hedefleniyor. İklim krizinden herkes çok etkileniyor. Su baskınları, yağmurlar, sellerden etkilenmeyen yok. Ama tabii engelliler her şeyden daha çok etkileniyor. Sokağa hiç çıkamıyorlar öyle bir durumda. Onların kurtarılması bile bir sıkıntı. O zaman onları da önceleyen şeyler var. Her türlü afette bu böyle esasında. Afete duyarlı bir plan yapıp kırılgan kesimlerin yaşadığı bölgelerin envanterini çıkarıyoruz. Onları önceleyen bir dönüşüm planı yapıyoruz.
“KONAK’I AFETLERE KARŞI KORUNAKLI HALE GETİRMEK ZAMAN ALABİLİR AMA BİZ ÇALIŞMALARA BAŞLADIK”
Bundan birkaç yıl sonra nasıl bir Konak göreceğiz?
Yakın zamanda yaşadığımız deniz taşkınında Kordon 70-80 cm civarında yükseldi. Bilim insanları ilerleyen yıllarda bunun 1,5 metreyi bulabileceğini söylüyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte bu konuda alınabilecek önlemleri görüşüyoruz. Konak’ın yapısı çok eski ve afetlere hazırlıklı değil. Binalarımız eski, depreme hazırlıklı değil. Su taşkınları yaşanıyor, kıyılarımız buna hazır değil. Kenti tüm bu afetlere hazırlıklı ve dirençli hale getirmek uzun zaman alabilir ama bir yerden başlamak gerekiyor. Benim aceleci bir yapım var. Çünkü zaman çok hızlı geçiyor. Konak’ın tamamının dönüşmesi daha uzun soluklu bir iş ama başlamak bitirmenin yarısıdır ve 5 yıl içerisinde dönüşümde büyük oranda bir başarıya ulaşabilmek öncelikli isteğimiz.
Nilay Kökkılınç: “Hayvan Yasasında Çözümün Adresi Kent Konseyleri”