Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz pazar günü 5 milyon lira ve üzerinde vergi borcu olan mükelleflerin isimlerini “Vergi Yüzsüzü” adı altında kamuoyuna açıklayacaklarını duyurdu. Şimşek, Anadolu Ajansı’na verdiği mülakatta vergi yüzsüzleri listesinde olmak istemeyenlerin borçlarını bu ayın sonuna kadar ödemesi gerekeceğini söylüyor.
15-31 Ekim 2024 tarihleri arasında Türkiye genelinde tüm vergi dairelerinde, 1-15 Kasım 2024 tarihleri arasında ise Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesinde borçlu mükelleflerin bilgilerini içeren listelerin yayınlanması bekleniyor.
Gelir İdaresi Başkanlığı, 2023 yılının vergi rekortmenlerini geçtiğimiz hafta açıklamıştı. Gelir vergisinin 100 kişilik listesinde yalnızca 27 kişinin ismi duyuruldu. CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’a göre ismini açıklamak istemeyenlerin sayısındaki artış AK Parti döneminde servetini katlayanların mahcubiyetini yansıtıyor. Toprak, “Gelir İdaresi Başkanlığı, büyük bölümü ismini gizleyen vergi rekortmenlerinin neredeyse boş listesini kamuoyuna açıklarken, kazancının vergisini ödemeyen ‘Vergi Yüzsüzleri’ listesini ise 2019’dan beri açıklamıyor. Vergi kaçıranlar, vergi ödemeyenler beş yıldır kamuoyundan gizleniyor.” diyor.
İktidar eylül sonunda duyurmayı planladığı vergi yüzsüzleri listesinde 6 Şubat Depremleri’nden etkilenenlere yer vermeyeceği duyurdu. Bir başka CHP Milletvekili Veli Ağbaba ise bu durumu “Deprem bölgesindeki iş dünyası, esnaflar ve depremzede yurttaşlar mücbir sebebin uzatılması için defalarca açıklama yapmasına ve girişimde bulunmasına rağmen uzatmaya yanaşmayan AKP, dalga geçer gibi ‘Vergi yüzsüzü listesinde siz olmayacaksınız’ diyor. En büyük yüzsüz bu müjdeyi verenlerdir” sözleriyle yorumluyor.
Vergi hukuku uzmanı Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, haziran ayında yürürlüğe giren Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un bir yapılandırma değil af olduğunu ifade etmiş, bu düzenleme ile birlikte kamunun en az 250 milyar TL’lik vergi alacağından vazgeçtiğini belirtmişti. Yavaşlar, Sözcü TV’de vergi yüzsüzleri ile ilgili meselenin konuşulduğu yayında ise asıl konunun vergi yüzsüzlerinin açıklanması meselesi olamayacağını, vergi dairesinin elinde zaten yeterli araçların olduğunu, “Siz bir sabah kalktığınızda bankanızdaki paranın bloke edilmiş olduğunu, gayrimenkulünüzün üzerine ipotek konulduğunu görebilirsiniz” sözleriyle izah ediyor. Yavaşlar, basın yoluyla ifşanın kamuoyuna duyurulmasını anayasal düzeyde sorun olarak görüyor.
Türkiye’de son dönemde özellikle iktidara yakın sermaye gruplarının vergilerini ödemeyip affedildiği, SGK borçlarının büyük bir kısmını ödemedikleri biliniyor. Söz konusu şirketlerin geçmiş dönemde vergi borçlarının affedilmesi ve teşviklerden yararlanması Türkiye’deki ekonomi eşitsizliğe yönelik tartışmaları da körüklüyor. CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın 2020’de dönemin Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a yönelttiği soru önergesinin yanıtına bakıldığında 2010-2020 tarihleri arasında Cengiz İnşaat’a 30 kez, Kolin İnşaat’a 36 kez, Makyol İnşaat’a 24 kez, Kalyon Holding’e 19 kez ve Limak İnşaat’a 19 kez vergi muafiyeti hakkı tanındığı görülüyor.
Peki ekonomik boyutu bir yana hukuki anlamda meseleyi nasıl değerlendirmek gerekiyor? Fikir Gazetesi meselenin bu boyutunu İstanbul Üniversitesi Hukuk fakültesinden anayasa hukukçusu Dr. Volkan Aslan ile konuştu.
Vergi borcunu ödemeyenlerin “Vergi Yüzsüzleri” diye ifşa edilmesi hukuki mi? Ne düşünüyorsunuz?
Vergi borcu ve vergi cezası kişisel veri olduğundan borcunu yahut cezasını ödemeyen kimselerin hele ki “Vergi yüzsüzleri” gibi bir nitelemeyle ifşa edilmesi hukuka aykırı olur.
Neden?
Çünkü vergi borcu ve cezası kişisel veridir. Bu konuda Anayasa Mahkemesi kararları da mevcut. Her ne kadar 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 28. maddesinde kişisel veri işlemenin bütçe, vergi ve mali konulara ilişkin olarak Devletin ekonomik ve mali çıkarlarının korunması için gerekli olması halinde bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülse de (m. 28) bu düzenleme vergi borcu ve cezalarına ilişkin kişisel verilerin ifşa edilebilmesine izin verecek şekilde yorumlanamaz. Düzenleme kişilerin vergilendirilebilir malvarlığının Devlet tarafından öğrenilebilmesine ilişkin…
Yani bu uygulama hukuken mümkün değil mi?
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu öncesi dahi hukukiliği tartışmalı olan bu gibi uygulamaların günümüzde kabulü mümkün değil. Söz konusu uygulamaya dayanak olan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu m. 5/3’ün de özellikle 2010 değişikliği ile birlikte Anayasaya aykırı hale geldiğini belirtmem gerekiyor.
Kimi hukukçular 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre vergi borçlarını tahsil etme imkânı varken bu yola neden başvurulduğunu sorguluyor. Siz ne dersiniz?
Kesinlikle doğru bir bakış açısı. Maalesef ben de anlayamıyorum.