Bu Kez Veliler Soruyor: Çocuklar Okulda Nasıl Beslenecek?

Okulların açılışına bütün çocuklar, gençler, aileler hazır demek istesem de maalesef bunu söyleyemiyorum. Birçok ebeveyn, çocuklarının ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyor. İhtiyaçları karşılayabilmek için birden fazla işte çalışabiliyor, bu süreçte çocuklarının büyümelerine eşlik edemiyor. 

Gençler için üniversite okumak değersizleştiriliyor. Eğitime önem verilmediğini, liyakatsızlık çağında yaşadıklarını görüyorlar, bunu sıklıkla dile getiriyorlar. Lisedeki gençler arkadaşlarından çekindiği için evdeki yemekleri dahi okula getirmiyor, tüm günü aç geçiriyor. 

Her geçen gün çocuk işçiliği artıyor. TÜİK’in Çocuk, Yoksulluk ve Yaşam İstatistikleri’ne göre 2022 yılı sonu itibarıyla 9,4 milyon çocuğun yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında olduğu söyleniyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin 2023 tarihinde yaptığı Çocuğun İyi Olma Hali İstanbul Araştırması ise düşük gelirli ailelerin öğrenim yaşındaki çocuklarının yüzde 41,8’inin okuldan ayrılmak zorunda kalma kaygısı yaşadığını ortaya koyuyor. Bu dönemde yine birçok çocuk okuldan ayrılıp çalışmaya başlamak zorunda kalacak. 

Durum sürekli kötülüşürken tüm sorumluluk velilerin üzerine atılmış durumda. Yeterliliği sağlayamayan veliler sıkışıyor, çözüm bulamıyor. Kamu kurumlarının herhangi bir şekilde adım atmadığı bu dönemde velilere sordum.

VELİLER NELER SÖYLÜYOR, NE ÖNERİYOR?

Geçmiş eğitim dönemlerine kıyasla çok daha fazla sorun yaşıyor veliler. Eskiden nispeten rahat geçinebilen aileler şu anda ek iş yapmak zorunda kalıyor.

İzmir’de kamuda işçi olarak çalışan bir veli, ek işe başlamak zorunda kaldığını şöyle anlatıyor: 

“Ülkenin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik bunalımdan en çok çocuklarımız etkileniyor. Ben kamuda çalışan iki çocuk sahibi bir babayım. Elbette bir çok baba gibi çocuklarımın okuldaki beslenme gereksinimlerini karşılamakta çok zorlanıyorum.  Çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılamak için hafta sonları  ve akşamları ek iş yapmak zorunda kalıyorum. Bu durum ne yazık ki sosyal hayatımızı olumsuz yönde etkiliyor. İzmir’de kamu-özelde çalışan başka bir veli özellikle pandemiden sonra enflasyonun artmasıyla birlikte çocukların beslenme  çantalarını  doldurmada çok zorluk çektiğini söylüyor. Diyarbakır’dan işçi bir veli geçmiş dönemle karşılaştırma yaparken sadece çocuklar için değil herkes için büyük bir sorun haline geldiğini ‘Her geçen gün artan pahalılık nedeniyle çocukların beslenme kalitesi  düşüyor, yeterli ve gerekli besinlerini karşılamakta güçlük çekiyoruz bu sadece çocuklar için değil biz yetişkinler içinde geçerli bir sorun malesef.’ sözleriyle özetliyor.”

Görüştüğüm veliler isimlerini vermekten kaçınıyor, hepsi kamunun sorumluluğunu yerine getirmediğini düşünüyor.

“HARAÇ ALIR GİBİ SÜREKLİ PARA İSTENİYOR”

İzmir’de kamuda işçi olarak çalışan bir veli belirli dönemlerde haraç alır gibi kendilerinden para istendiğini ancak çocukların beslenmesi için herhangi bir şey yapamadıklarını dile getiriyor:

“Gıdaya erişim ülkemizde her geçen gün daha büyük sorun haline geliyor. Özellikle ülkemizde et ürünleri, ulaşılması en zor gıda ürünlerinin başında geliyor. Bu konuda kamu ve okul aile birliklerinin üzerine düşeni yaptığını düşünmüyorum. Okul aile birliklerinin tek yaptığı  belirli dönemlerde haraç alır gibi para istemek. Okul aile birlikleri ve kamunun sosyal hizmet müdürlükleri bu konuda gıdaya erişim sağlamayan çocuklar için acilen çalışma yapmalı ve okullarda beslenme ihtiyaçlarını karşılayamayan öğrencilerin beslenme ihtiyaçlarını karşılayıp sağlıklı gıdaya erişimlerini sağlamak için bir an önce harekete geçmeleri gerekmekte.” 

İzmir’de kamu-özelde çalışan bir veli, “Kamunu bu konuyla ilgili herhangi bir uygulaması yok ve olmayacak, Okul aile birlikleri kayıt döneminde sadece okullara yardım adında para toplamaktan başka bir iş yaptıkları yok. Toplanan paraları da okul müdürleriyle harcamaktalar.” diyerek kamuya dair herhangi bir güveni olmadığını dile getiriyor. 

“ÇOCUKLAR BESLENEMİYOR”

Diyarbakır’da işsiz bir veli, en az bir öğün devlet tarafından verilmesi gerektiğini dile getiriyor. Diyarbakır’dan başka bir veli Bağlar, Şehitlik ve Sur gibi ekonominin kötü olduğu yerlerde çözüm bulunması gerektiğini, yeterli dengeli beslenme hakkının her insanın olduğu gibi çocukların da hakkı olduğunu söylüyor. Çözüm olarak okulların bunu geliri düşük ailelere bırakmaması yemeği beslenmeyi onların karşılaması ve elbette beraberinde sağlıklı bireylere olanak sağlaması gerektiğini söylüyor.

Çocuklar beslenemedikçe başarıları da azalıyor. İzmir’de işçi bir veli, “Kesinlikle sağlıklı  ve dengeli beslenmenin tam gelişim çağındaki çocuklara büyük etkisi olduğuna inanıyorum. Yeterli beslenemeyen çocuklar fiziksel, davranışsal ve akademik olarak akranlarından farklı oluyorlar.” diyerek akademik başarı ile beslenme arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor. 

Diyarbakır’daki bir veli ise “Bir köylü çocuğu olarak köylerde olan ürünlerin daha organik sağlıklı olduğunu söyleyebilirim. Ancak şu an şehirlerde yaşıyoruz, şehirde yaşayan fakir insan da çocuğuna avokado yedirmesini biliyor ancak ekonomik seviye yetmiyor.” diyerek ekonomi ile ilişkisini kuruyor. 

“EKONOMİK ÖZGÜRLÜĞÜ OLMAYAN ÇOCUK OKULU BIRAKABİLİYOR”

İzmir’de kamuda işçi olarak çalışan bir veli, kendi tecrübesinden örnek veriyor. “İlkokul ve ortaokul çağlarında çalışmaya başlamam okulu, ortaokuldan bırakmama sebep oldu, akademik başarım engellenmiş oldu. Eğitimimi  ekonomik özgürlüğümü elime aldıktan sonra dışarıdan ortaokul, lise ve üniversite eğitimimi tamamlayabildim. Bu sorumluluğu çocuklarıma yüklemek yerine iki iş yaparak bu zorlu sürecin üstesinden gelmeye çalışıyorum. Yoksa onların da akademik başarısı etkilenmiş olacak.” şeklinde durumu izah edip,  açlığın kuşaktan kuşağa geçebileceği endişesi taşıyor. 

BESLENME ÇANTASI BOŞ GELEN ÇOCUKLAR…

Diyarbakır’da yaşayan başka bir veli çocukların sağlıklı beslenmenin akademik başarılarını olumlu etkilediğini, sağlıksız beslenen çocukların akademik hayatları dahil olmak üzere yaşamlarının hemen hemen tüm alanını etkileyeceğini söylüyor. Deneyimleri paylaşan veli, “Sosyoekonomik durumu düşük ailelerin çocuklarının beslenme çantası boş ve genellikle yetersiz oluyor, ekonomik durumu daha iyi olan çocuğun daha fazla beslenme getirmesi getiremeyen çocuk da mutsuzluk üzüntü halleri oluşturuyor, çocuğun psikolojik durumunu olumsuz yönde etkiliyor” diyor, başına gelenleri örneklendiriyor.

Velilerin alım güçlerinin azalması, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamamaları psikolojik olarak zorlanmasına sebep oluyor. Verilen harçlıkların da kantinde satılan kötü yiyeceklere veriliyor olması da büyük bir sorun oluşturuyor. İzmir’de kamuda işçi olarak çalışan bir veli, alım güçlerinin çok fazla düştüğünü bu nedenle ülkedeki en büyük sorunların başında alım gücü yetersizliğinin geldiğini söylüyor. Durum ile ilgili “İçinde bulunduğumuz acıklı tablonun baş sorumluları tabi ki geçmişten günümüze gelen hükümet yetkilileridir. Üretim politikası yerine tüketim politikası benimsendiği için beslenme ihtiyaçlarımızı karşılamak her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Hükümet yetkililerinin bir an önce harekete geçip, gerekli teşvikleri sağlayıp üretim politikasına geçmelidir. Yoksa çocuklarımızın geleceği bugünlerden çok daha karanlık olacaktır.” diyerek durumun ilişkisini ve yapılması gerekenleri aktarıyor. 

“ÇOCUKLARIMIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAMAYINCA PSİKOLOJİM BOZULUYOR”

İzmir’de kamu-özelde çalışan bir veli “En çok yaşadığım sorun çocuklarımın istek ve taleplerini karşılamakta çektiğim zorluk, bu da benim ve benim gibi diğer velilerin psikolojisini bozuyor, maaşlarımız çok düşük, yettirmek mümkün olmuyor.” sözleriyle ruh halini anlatıyor.

Diyarbakır’da yaşayan veliye göre ise tüm yaşananlar zincirleme, birbiriyle bağlantılı:

“Anne olarak en çok yaşadığım sorun okul kantinlerinde satılan sağlıksız besinler. Şu anki Türkiye şartlarında aldığımız maaşın çocuklarımızın sağlıklı ve düzenli beslenmesini olumsuz yönde etkilemesidir.”

Veliler, acilen bakanlıklar tarafından çocukların beslenme ihtiyaçlarının karşılaması gerektiğini söylüyor. Uzun vadede enflasyonun düşürülmesi, üretenlerin üzerlerindeki vergiler ile gider yüklerinin kaldırılması gerektiğini vurguluyorlar.

“HÜKÜMET TARIM VE HAYVANCILIĞA DAHA ÇOK TEŞVİK SAĞLAMALI”

Yukarıdaki tespit ise İzmir’de kamuda işçi olarak çalışan veliye ait, üreticinin üzerindeki yük azaltılmadıkça herkesin karşı karşıya kalmayı sürdüreceği tabloyu şu sözlerle özetliyor:

“Ülkemizin gıda krizinden etkilenmemesi için, hükümetin  hayvancılık ve çiftçilik ile ilgili gerekli teşvikleri sağlayıp bir an önce üretim politikasına geçmemiz gerekiyor. Tarım arazilerini korumaya alıp bu arazileri üzerine beton yapılar yapanlara buna izin verenlere ağır yaptırımlar uygulanmalı.” 

İzmir’de kamu-özelde çalışan bir veli ise enflasyonun hayat üzerinde yarattığı tahribatı şu sözlerle özetliyor: 

“Enflasyonun keskin şekilde düşürülmesi ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocukların beslenme ihtiyaçlarını karşılaması için adım atması gerektiğini söylemektedir. İzmir’de işçi bir veli bakanlıkların çocuklar için  okul döneminde bir öğün yemek hizmeti vermesi gerektiğinin altını çizmiştir. Diyarbakır’da yaşayan işsiz bir veli sağlık: ebeveynlere eğitim verilmesi gerekiyor, tüm ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar ücret verilmesi gerekiyor.”

Diyarbakır’da bir veliye göre en acil yapılması gereken şey özellikle anasınıfı ve ilkokul çocuklarının sağlıklı beslenmeleri, okul ve kamu kuruluşlarının bunu desteklemesi. 

İzmir’de kamuda işçi olarak çalışan bir veli de “Dışa bağımlı olmadan katma değerli ürünler üretip, kendi kendimize yetebileceğimiz bir sistem yaratıldığında çocuklarımızın geleceği daha aydınlık olacaktır” önerisinde bulunuyor.

Özün özü: Dengeli ve sağlıklı beslenmek her çocuğun hakkı ve devlet bunu sağlamalı. 

Öğretmenlerden Acı Soru: Çocuklar Okulda Nasıl Beslenecek?

Okullar Açılırken: Çocukların Gıda Hakkı için Ne Yapılmalı?

Türkiye’de Çocuk ve Adalet: 4 Uzman 4 Görüş