Aklını Bavula Koyanlar: Beyin Göçü

Türkiye İstatistik Kurumu, 2021-2023 dönemine dair yükseköğretim beyin göçü istatistiklerini açıkladı. Yükseköğretim mezunlarının beyin göçü oranı yüzde 2 görünüyor. En yüksek beyin göçü oranına sahip eğitim ve öğretim alanı, yüzde 6,8’le bilişim ve iletişim teknolojileri. Mezunların gitmeyi en çok tercih ettiği ülkeyse ABD.

Peki bu yeni istatistik ne anlatıyor?  Gidenler bu kadar peki ya gitmek isteyenler? Fikir Gazetesi, Türkiye’den yurtdışına gidenler ve geçen yıl beyin göçü araştırması yürüten SODEV Başkanı Rasim Şişman ile konuştu.

GİDENLER, GİTMEK İSTEYİP GİDEMEYENLER… 

“Evelallah, sizler ülkemizin geleceğini farklı bir şekilde hem inşa hem ihya edeceksiniz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 12 Temmuz 2021’deki Türkiye Gençlik Zirvesi’nde böyle demişti.  Yıllar yılı genç nüfusuyla övünen Türkiye artık yaşlanıyor.

Diğer ülkelere kıyasla genç nüfus zengin olsa bile Türkiye’nin yaşlı nüfusu son 5 yılda yüzde 21,4 arttı. Gençler ise şansını dışarıda denemek istiyor.  Beyin göçü en önemli tartışma konusu.

Eko hidroloji uzmanı ve çevre mühendisi Dr. Çağrı Gökdemir, “Akademik olarak Türkiye’nin bana yetmeyeceğini düşündüğüm için kendi konumda özellikle. Ben mühendislik arka planından geliyorum. Daha doğayla ilgili çevre mühendisliği olarak düşünürsek, bunun Türkiye’de yetmeyeceğini, Türkiye’nin bu konuda gelişmediğini düşünerek daha gelişmiş, bu konuyla çalışan bir kurumlara geçiş yaptım.” diyor. 11 yıldır yurtdışında. İtalya’dan, ABD’ye, Hollanda’dan, Çin’e kadar birçok ülkede yaşayan eko hidrolog Gökdemir’in son durağı İngiltere. Türkiye’den gidişini böyle gerekçelendiriyor.

TÜİK: HER 100 MEZUNDAN 2’Sİ BEYİN GÖÇÜYLE AYRILDI

TÜİK’in son yayınladığı beyin göçü istatistiğine göre 2021-2023 arası her 100 yükseköğretim mezunundan 2’si beyin göçüyle Türkiye’den ayrıldı. 2023’te beyin göçü araştırması yayınlayan SODEV’e göre ise TÜİK’in son raporu yanıltıcı. Zira sadece göçenler değil göçme eğiliminde olanlar da hesaba katılmalı.

SODEV’İN BEYİN GÖÇÜ ARAŞTIRMASI NE DİYORDU?

SODEV Başkanı Rasim Şişman, TÜİK’in çalışmasını dezenformasyon olarak nitelendiriyor. 2023 Mayıs ayında kendi yayımladıkları çalışmayı anımsatıyor. Çalışmanın adı “Türkiye’de Beyin Göçü ve Tersine Beyin Göçü Araştırması”.

Araştırma yurtdışında yaşam imkânı, Türkiye’ye geri dönüş, tercih edilen ülkeler, tersine beyin göçü, iş sahibi gençlerin iş yaşamlarındaki memnuniyet oranlarını kapsıyordu. Friedrich Ebert Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin katkılarıyla, Tegem Araştırma tarafından yürütülen anket için lisans ve üzeri eğitim almış bin 67 kişiyle Türkiye genelinde görüşülmüştü. Katılımcıların yüzde 61’luk kesimini 21-44 yaş aralığı oluştururken, geriye kalan kesim 45-54 ve 55 yaş üstünü temsil ediyordu.

SODEV Başkanı Şişman, bu araştırmayı anımsatıp TÜİK’in son istatistiki verisiyle bir kıyas yapıyor:

Öncelikle biz göçenlerin sayısına değil, toplumdaki göçme eğilimine baktık. Yani biz ‘İmkânınız olsa gider misiniz?’ diye sorduk. Dolayısıyla bizim elimizdeki bulgularla TÜİK’in yayınladığı bulgular elbette ki örtüşmüyor. Seçmen, beyin göçünün, ülkenin hem bugünü hem de geleceği açısından büyük bir sorun teşkil ettiğinin farkında. İktidar bu durumun seçmende bir rahatsızlık yarattığını görüyor ve meseleyi itibarsızlaştırmaya çalışıyor. İnsanlar ülkenin en iyi eğitimli, en iyi üniversitelerinde okuyan gençlerinin kaçarcasına, yurt dışına gittiğinin farkında.”

 EN ÇOK MERAK EDİLEN SORU: GİDENLERİ NELER BEKLİYOR?

Herkesin beyin göçü hikayesi farklı. Aklını bavula koyup gidenlerden biri de gazeteci Gülden Aydın. Aydın, Türkiye’deki sosyal yaşamın bir noktada kendisini rahatsız ettiğini söylüyor. “Ve en sonunda Ankara Anlaşması’nı duydum. Son demleriydi anlaşmanın. Kaçırmak istemedim. Aslında en büyük tetikleyici bu oldu. Son zamanları ve kaçırmayım. Yaparsam yaparım, yapmazsam geri dönerim.”  Gülden Aydın, dört yıldır İngiltere’de yaşamını sürdürüyor. Ancak her yeni başlangıç kolay olmuyor.

Çevre bilimci Dr. Çağrı Gökdemir, Türkiye’den daha iyi koşullar ve mesleğini icra edebilmek için ayrılırken küresel anlamda ekonomik, sosyal ve devasa bir sağlık krizine nasıl takıldığını ve elbette tüm bunların yaşamını nasıl etkilediğini anlatıyor:

“2011 ekonomik krizinin dalgaları 2013-14’te artık iyice hissedilir olmuştu 2015’te. O da tam benim doktorayı bitirdiğim dönemdi. O yüzden biraz sıkıntılı geçti o doktora sonrası fon bulma, tekrar araştırma yapma. Bireysel olarak çalıştım. Türkiye’ye geri döndüm. Bir seneden az süre kalıp tekrar Hollanda’ya geçtim. Orada iş aradım. Bunların hepsi hep ekonominin durgunlaştığı döneme denk geldi. Yani bu benim kalmamı sekteye uğrattı tabii ki.”

Gülden Aydın da ilk başlarda geçinmesinin zor olduğunu söyleyip yaşadığı zorlukları şöyle aktarıyor:

“Zaman zaman parasız da kaldım. Kiramı ödemekte zorlandım Ama ‘Kendi işimi yapacağım yoksa geri dönerim’ anlayışı yoktu bende. ‘Her işi yaparım, bir şekilde hayatta kalırım’ diyordum. Çünkü daha önce de yaşadığım için biliyorum. Kendimdeki o enerjiyi biliyorum. Ve bu şekilde yola çıktım.”

SODEV: TÜİK’İN BEYİN GÖÇÜ ARAŞTIRMASI DEZENFORMASYON

TÜİK’in son araştırması en yüksek beyin göçünün yüzde 6,8’le bilişim ve iletişim teknolojileri alanında gerçekleştiğini söylüyor.  Bu alanı, yüzde 4,4’le mühendislik, yüzde 2,6’yla doğa bilimleri takip ediyor.  İstatistik sadece lisans mezunlarını kapsıyor. SODEV Başkanı Rasim Şişman’a göre ise hem kapsam genişletilmeli hem insanlara “Gitmek istiyor musunuz?” diye de sorulmalı:

“Ülkenin yarısından fazlası imkânı olsa yurt dışına gideceğini ifade ediyor. Bugün imkânı olsa hayatının geri kalanını yurt dışında geçirmek isteyen AKP seçmenin oranı yüzde 44 iken MHP seçmeninde bu oran yüzde 52.2. Yani AKP’nin yarattığı ülkede yaşamak istemeyen AKP seçmeni yaşamak isteyenden daha fazla. Sonuç olarak şunu görüyoruz. Çalışan, çalışmayan, iktidar seçmeni, muhalefet seçmeni, neredeyse topyekûn herkes gitmek istiyor.”

SODEV’in çalışması gitmek isteyenlerin oranının yaş aralığı değiştikçe düşüş gösterdiğini ortaya koyuyordu.  Bir başka deyişle yaş arttıkça gitmek isteyenlerin oranı azalıyor ama arada uçurum yok. Örneğin 21-29 yaş arasındakilerin yüzde 36,3’ü “Fırsatım olsa kesinlikle giderim” derken bu 50 yaş ve üzerinde yalnızca yüzde 6,8’lik düşüş gösteriyor.

Fikir Gazetesi’ne konuşan SODEV Başkanı Rasim Şişman, söz konusu veriyi araştırmanın en önemli tespitlerinden biri olarak niteliyor. Şişman, “Toplumsal barışın yüksek olduğu ülkeler tercih ediliyor. Özgür ve laik bir ülkede yaşam AKP ve MHP’li seçmenin de hayali” tespiti yapıyor.

Peki Şişman’a göre TÜİK’in araştırması neden eksik?

Ona göre gidenlerin kapsamı sınırlı. Yani yüksek lisans ve doktora mezunlarına araştırmada yer yok. Hepsinden önemlisi, gitmek isteyip de gidemeyenlerin araştırma kapsamına dahil edilmemesini eleştiriyor Şişman ve geçen yıl düzenledikleri araştırmadan çarpıcı bir veri paylaşıp toplumsal adalet algısı üzerinden bir tespitte bulunuyor:

“Kendi araştırmamızda ‘Türkiye’de ne derecede fırsat eşitliği var?’ diye sormuştuk. Yüzde 28’lik oran çıkıyor. Yaş kırılımına baktığımızda 30-39 yaş aralığı görece bir kariyer sıçraması olma ihtimalin en yüksek olduğu aralıktır. Bu yaş aralığında bile insanların eşitsizlikle yüzleştiklerini ve inançlarını yitirdiklerini gördük. ‘Başarılı biri ne derece yükselebilir?’ diye sorduğumuzda AKP seçmeninde ‘Yükselebilir’ diyenlerin oranı yüzde 44,5 iken, Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy verenlerde bu oran yüzde 14,9, DEM Parti’ye oy verenler içerisinde ise yalnızca yüzde 1,9. Yani AKP’nin kendi eko çemberinde kurduğu mekanizmalar sayesinde içerisindekiler için daha fazla makama erişmek mümkün. Dolayısıyla o ekosistemdekiler görece daha mutlu. Geri kalanlar ise bir o kadar mutsuz. Bu noktada Türkiye’deki nepotizm gerçeği tüm çarpıcılığıyla bir kez daha karşımıza çıkıyor. Kayırmacılığın yarattığı fırsat ve avantajlar sayesinde AKP seçmeninde memnuniyet oranının daha yüksek olduğunu açıklıkla görüyoruz. Şimdi soruyorum bir siyasi partiye oy verenler içerisinde bu oran yüzde 44,5 iken başka bir siyasi partiye oy verenler içerisinde bu oran yüzde 1,9 ise o ülkede toplumsal adaletten nasıl söz edilebilir?”

Dayanışma Ekonomisi: Geleceksizleştirilen Dünyamız İçin İleriye Giden Bir Yol-1

Erkeklik Krizi, Sindirella Kompleksi ve Tradewife Akımı Üçgeninde Vahşi Kadını Korumak

Önceki İçerik
Sonraki İçerik