Gustavo Petro’nun başkanlığı*, Kolombiya’nın demokrasi tarihinde bir dönüm noktasına işaret ediyor. Petro, sadece Kolombiya’yı yöneten ilk solcu başkan değil; barış hedefi ilerici gündeminin ana gündemlerinden birisini oluşturuyor. Kolombiya’daki silahlı çatışma, yirminci ve yirmi birinci yüzyıllarda Latin Amerika’da yaşanan en şiddetli çatışmaydı: arkasında 450,000’den fazla ölü, 50,000 kaçırma vakası ve 8 milyon yerinden edilmiş insan bıraktı. Kökleri 1950’lere kadar uzanan ve 1960’ların ortalarında başlayan çatışma, bölgede yaşanan en uzun süreli çatışma oldu. Bu coğrafyada paramiliter yapılar, uyuşturucu kartelleri ve devlet merkezli şiddet aktörlerinin yanı sıra düzinelerce gerilla grubu, muhalif grup ve hizip ortaya çıktı.
Petro’nun selefi Iván Duque (2018-2022), 2016 tarihli barış anlaşmalarının koşullarına uymayı reddederek, eski Devlet Başkanı Juan Manuel Santos ile Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri-Halk Ordusu (Las Fuerzas Armadas Revolucionarias de Colombia-Ejército del Pueblo, FARC-EP) arasında varılan anlaşmayı ciddi biçimde zayıflatmıştı. Petro ise, şu anda ülkedeki en büyük aktif gerilla grubu olan Ulusal Kurtuluş Ordusu (Ejército de Liberación Nacional, ELN) ve 2016 sonrasında ortaya çıkan FARC-EP muhalifleri ile 2005’teki silahsızlanma anlaşmasının ardından aktif faaliyetlerini sürdüren aşırı sağ paramiliter gruplara kapsamlı bir barış taahhüdünde bulundu. Mevcut müzakereler hem artan koka üretiminin hem de ülkede elliden fazla silahlı örgütün varlığının bir sonucu olarak, şiddet olaylarının yoğunlaştığı ve güvenlik koşullarının kötüleştiği bir ortamda gerçekleşiyor.
ELN, bugün her zamankinden daha güçlü: yedi yıl öncesine göre çok daha fazla silahlı kaynağa ve çok daha geniş bir bölgesel varlığa sahip. ELN, 2010 yılında, yaklaşık 1,800 üyeye sahipken, güncel tahminlere göre bugün 3,500 ila 4,000 üyesi hükümetle Ağustos 2023 tarihinde üzerinde anlaşmaya varılan aralıklı ateşkese uyuyor. Bu, 1964 yılında Guevarist bir gerilla gücü olarak ortaya çıkan ELN’nin Kolombiya devletiyle yaptığı ilk müzakere de değil. 1980’lerin başından bu yana çeşitli silahlı örgütlerle yapılan barış görüşmeleri birçok yönetimin ana hedeflerinden biri oldu. Ancak bu çabalar, kendi sınırları dahilindeki toprakları yönetme kapasitesinden yoksun bir devlet tarafından baltalandı. Yasadışı madencilik ve uyuşturucu kaçakçılığı da dahil, yasadışı ekonomilerden elde edilen karlar, ülkenin periferisinde neredeyse süreklilik kazanan şiddeti körükledi.
Başkan Petro’nun en son barış süreci ise iki açıdan istisnai. Birincisi, bir müzakere gündeminin daha önceki bir barış sürecinin (bu durumda Juan Manuel Santos’un FARC-EP gerilla ordusuyla 2016’da yaptığı barış anlaşmasının) elde ettiği ilerlemeler üzerine inşa edilmesi yeni bir durum. İkincisi, hükümet, geçmiş süreçlerden farklı olarak, barışçıl bir çözüm için şiddet yanlısı tüm aktörlerle aynı anda görüşülmesi gerektiğini savunarak, solcu gerillalar ile sağcı paramiliterler de dahil, farklı ve muhalif gruplarla eş zamanlı müzakereler öneriyor. Hükümete göre, aktörlerin tamamının yeni muhalif gruplar doğurmaya devam etmesini engellemek, son yıllarda ülkeyi zora sokan şiddet döngüsü tekrarlarını engelleyebilecek. ELN’nin görüşmeleri geçen hafta (Yazı tarihi 29 Şubat 2024) askıya alması, ancak günler sonra, Nisan ayında yapılması planlanan müzakereler öncesinde katılmaya devam edeceklerini duyurmasıyla birlikte süreç şimdiden büyük aksaklıklara sahne oldu.
Riskler yüksek: Petro’nun “azami” barış gündeminin başarıya ulaşması, şiddetin önemli ölçüde azalmasına yol açacak; devletin ve demokratik süreçlerin meşruiyetini -özellikle de hükümetin muhalif silahlı grupları entegre etme taahhüdü açısından- artıracak. Daha da önemlisi, ELN ile barışçıl bir çözüme ulaşılması, Petro’nun çatışma konusundaki ilerici yaklaşımını geçerli hale getirecek. Petro hükümeti, yaşanan silahlı çatışmayı, yalnızca askeri bir mücadele olarak gören geçmiş yönetimlerin aksine, kendisini toprak dağılımı ve ekonomik imkansızlıklarla ifade eden yapısal eşitsizliklere karşı bir tepki olarak görüyor. Geçtiğimiz yüzyılın büyük bölümünde şiddetle kavrulan bir ülkede, iddialı barış vaadi, Petro’nun mirasını şekillendirme potansiyeline sahip.
BAŞARISIZ MÜZAKERELER
Birbirini takip eden Kolombiya hükümetleri silahlı çatışmaları kontrol altına almak için mücadele ettiler. Rojas Pinilla diktatörlüğünün (1953-1957) sona ermesinden sonra, devlet, iktidarı Liberal ve Muhafazakâr partiler arasında dönüşümlü olarak paylaştıran iki partili bir anlaşma olan Ulusal Cephe (Frente Nacional) ilkelerine göre hareket etti.1 1982 yılına kadar iktidarda kalan Ulusal Cephe hükümetleri altyapıya, temel sosyal politikalara ve sanayileşmeye yatırım yaparak modern Kolombiya devletinin temellerini atmayı amaçladı. 1970’lerin sonlarına kadar, yeni yeni ortaya çıkmakta olan silahlı çatışma sorunu bir öncelik olarak görülmedi ve birbirinin ardından gelen hükümetler kırsal alanlarda şiddeti körükleyen yapısal koşulları ele almayı başaramadı. Hepsi toprak reformundan kaçındı ve servet bölüşümü keskin bir eşitsizlikle karakterize oldu.
Gerilla gruplarıyla müzakereye yönelik ilk resmi girişim, 1984 yılında Belisario Betancur yönetiminde gerçekleşti ve hem FARC-EP’yi hem de 1991’e kadar aktif bir şehir gerillası grubu olan M-19’u kapsadı. O zamandan bu yana, müzakere süreçlerinin önemli bir çoğunluğu, gerillalarla devlet arasında barışı tesis etmek için gereken toplumsal ve demokratik dönüşümleri net biçimde tanımlama girişimleri bakımından başarısız oldu.
Radikal bir tarımcılık formundan ilham alan FARC-EP, iktidarı devrimci yollarla ele geçirmenin mümkün olduğuna inanıyordu; bu hedef, 1982’den sonra, Kolombiya devletinin zayıflığı nedeniyle daha elde edilebilir hale geldi. Katı Marksist-Leninist inançlara sahip ELN ise, 1980’ler ve 90’lar boyunca müzakerelere katılmayı reddederek her türlü diyalog çağrısına şüpheyle yaklaştı. ELN, her türlü müzakerenin Kolombiya’da geçerli olan derin hafriyatçı ekonomik ve sosyal modelin gözden geçirilmesini gerektirdiğini ve söz konusu değişimlerin Kolombiya devletinin meşruiyetini destekleyen bir barış süreci içinde gerçekleşmesinin mümkün olmayacağını savundu.
Hem FARC-EP hem de ELN gerillaları, 1980’lerin ortasından sonra kaynaklarını biriktirdiler ve bölgesel kontrollerini genişlettiler. 2000’li yıllara gelindiğinde, FARC-EP 18,000 savaşçıya ulaşmıştı ve ülkenin üçte birinde varlık kazanmıştı; ELN ise, çoğunlukla Antioquia, Bolivar ve Pasifik kıyısındaki belirli müstahkem alanlarda yoğunlaşan 5,000 üyeden oluşuyordu. Bu bölgesel büyümenin önemli bir kısmı, kaçırma eylemleri ve gaspla bağlantılı (FARC-EP örneğinde uyuşturucu ticareti, ELN örneğinde ise kaçakçılık ve yasa dışı madencilik) yasa dışı ekonomilerden gelen kar akışlarıyla bağlantılıydı. 1990’ların sonuna gelindiğinde, uyuşturucu ticaretinin toplamı 1,2 milyar dolara ulaştı ve kaçırma eylemleri ELN’nin ana gelir kaynağına dönüştü. Bu arada, devlet, gerilla kontrolü altındaki bölgelerde çok sınırlı bir varlığa sahipti. 300’den fazla belediyede tek bir polis memuru bile mevcut değildi ve Kolombiya, eşitsizliğin en yüksek olduğu ilk üç Latin Amerika ülkesi arasında yer alıyordu.
SANTOS DEĞİŞİMİ
Başkan Álvaro Uribe (2002–2010) yönetiminde, hükümetin Demokratik Güvenlik Politikası basit bir önermeye dayanıyordu: Kolombiya’da barış ancak gerillaların askeri yenilgisiyle elde edilebilirdi. Kolombiya’nın GSYİH’sının yaklaşık yüzde 4’ü güvenlik ve savunmaya ayrıldı, askeri yapıların genişletilmesine, ekipman alımına ve polis ve askeri personel sayısının yüzde 30’un üzerinde bir artışla 313,000’den 440,000’e çıkarılmasına aktarıldı. Öte yandan, devlet öncülüğünde gerçekleştirilen askeri kampanyalar, paramiliter güçleri büyük ölçüde gözetti. 30,000’den fazla paramiliter tartışmalı Adalet ve Barış Yasası’ndan yararlandı ve hükümet, büyük bir aşırı sağ paramiliter grup olan Kolombiya Birleşik Öz Savunma Kuvvetleri’ne (Autodefensas Unidas de Colombia, AUC) yasal bir silah bırakma çerçevesi teklif etti. Uribe’nin politikaları FARC-EP ve ELN’nin hem savaşçı sayısını hem de bölgesel varlığını yarıya indirdi. Yine de gerillalar stratejik anlamda yenilgiye uğratılmış olsalar da 2010’dan sonra, ülkenin güçlü çatışma kalelerine dönüşen sınır bölgelerindeki direnişlerini sürdürdüler.
Başlangıçta Uribe’nin çatışmacı politikasını sürdüren Juan Manuel Santos, kısa süre sonra rotayı değiştirerek, FARC-EP ve ELN ile barış diyaloglarını teşvik etmeye başladı. Müzakereler ateşkes içermese de devletle barış anlaşmasına varılmasından önceki yıllarda FARC-EP, gerilimi silah bırakma isteği gösteren önemli ölçülerde azaltmıştı. FARC-EP, 2012 yılında, 190 belediyede 824 silahlı eylem gerçekleştirmişti. 2015 yılına gelindiğinde ise eylemlerin sayısı yüzde 85 oranında azalırken, 2016 yılı, onlarca yıldır hiçbir Kolombiyalı kolluk görevlisinin bir gerilla eylemi sonucunda öldürülmediği ilk yıl oldu.
2016 tarihli FARC-EP anlaşması, savaşçıların hakikat ve adalet süreçlerine, tazminatlara ve eylemleri tekrarlamamaya yönelik taahhütleri karşılığında, gerillalara daha hafif cezalar ve özel bir yargılanma hukuku sunan bir geçiş dönemi adaleti çerçevesinin ana hatlarını çiziyordu. Anlaşma ayrıca hükümetin eskiden FARC kontrolünde bulunan bölgelerde güçlü siyasal korumalar sağlaması taahhüdünü de içeriyordu. Kısmen anlaşmanın ardından ortaya çıkan iktidar boşluğunun bir sonucu olarak, son yıllarda 360’tan fazla FARC-EP savaşçısının ve 1,800 toplumsal hareket önderinin öldürülmesiyle birlikte, bu sözler büyük ölçüde tutulmamış oldu. Son olarak gerillalar, Kolombiya hükümeti ve Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan bir üçlü uluslararası doğrulama ve izleme mekanizması, silah bırakan her gerilla savaşçısı başına yaklaşık 1,2 silahın toplandığı bir silahsızlanma sürecini gerçekleştirdi.
FARC-EP ile yürütülen müzakereler ilerleme kaydederken, Santos hükümeti, ELN ile paralel diyaloglar aramaya başladı ve 30 Mart 2016 tarihinde resmi bir barış müzakeresinin başladığını duyurdu. Gündemin altı ana maddesi vardı: 1) eski gerilla üyelerinin toplumla bütünleştirilmesi, 2) barış için demokrasi, 3) mağdurlar için adalet, 4) barış için dönüşümler, 5) güvenlik ve silahsızlanma ve son olarak 6) siyasal haklar. ELN’nin en güçlü iki yapısı olan- Chocó’da bulunan Batı Savaşı Cephesi (Frente de Guerra Occidental, FGOC) ve Arauca’da bulunan Doğu Savaşı Cephesi (Frente de Guerra Oriental, FGO)- diyaloglar konusunda hiçbir zaman net bir pozisyon sergilemedi. ELN temsilcilerinin müzakere masasında barış taahhüdünü sürdürmelerine rağmen, FGOC ve FGO silahlı eylemlere, taciz kampanyalarına ve kaçırma faaliyetlerine devam etti.
Müzakereler resmi olarak Şubat 2017’de başladı, ancak müzakere masasının ötesinde, Eylül itibarıyla Chocó ve Arauca’daki çatışmalar yoğunlaştı. 2018 yılında sağcı Cumhurbaşkanı Iván Duque’nin seçilmesinin ardından, kısa süreli ateşkes sırasında yaşanan çok sayıda şiddet eylemi devam eden diyalogları felce uğrattı.2 Süreç, ELN’nin Ocak 2019’da güney Bogota’daki bir polis okuluna düzenlediği, yirmi üç ölü ve doksan yaralıyla sonuçlanan saldırıyla birlikte ölümcül biçimde sona erdi. Santos’un FARC-EP anlaşmalarıyla elde ettiği büyük atılıma rağmen, barış, 2016’dan sonra elde edilmesi zor bir hedef olmaya devam etti.
GUSTAVO PETRO’NUN GELİŞİ
Duque döneminde, ELN ile diyalog olasılıkları oldukça sınırlı kaldı. Hükümet ile gerillalar arasındaki soğuk ilişkiler ve devletin FARC-EP anlaşmasının büyük bir kısmına uymaması, ülkenin güvenlik koşullarında büyük bir bozulmaya yol açtı. FARC-EP’nin silahsızlandırılmasıyla birlikte ELN, zaten güçlü bir dayanağa sahip olduğu bölgelerde gücünü sağlamlaştırmayı ve konumunu güçlendirmeyi başardı. Arauca, Catatumbo bölgesi, Bolivar’ın güney kısmı, Chocó’nun orta ve kuzey kısımları ve Antioquia, Cauca ve Nariño’daki belirli bölgeler dahil olmak üzere birçok bölgede yarı-hegemonya elde etti (bkz. Harita 1).
Eski FARC üyelerinden oluşan çok sayıda muhalif grup da silahsızlandırılmış gerillanın meşru mirasçıları olduklarını iddia edip ELN ile şiddetli çatışmalara girerek ülke çapında yaygınlık kazandı. Silahsızlandırılan paramiliter güçlerin en büyük mirasçısı olan Körfez Klanı da dahil olmak üzere diğer silahlı gruplar da aktif varlıklarını sürdürdüler. Toplamda, birbirleriyle çatışan ve devlete karşı harekete geçen silahlı grupların sayısı elliye çıktı.
Harita 1: ELN’nin bölgesel varlığı, 2018–2020
Kaynak: Open Access – Indepaz (2020) (I: 2018, C: 2019, D: 2020)
Başkanlık dönemi Ağustos 2022’de başlayan Gustavo Petro, her biri birbiriyle, toprakla, yerel topluluklarla ve devletle farklı ilişkilere sahip olan çok sayıdaki grup arasında aşırı şiddet eylemlerinin ve bölgesel çatışmaların yaşandığı bir sahneye adım attı. Petro, bu koşullar altında, silahlı çatışmadan kaynaklanan şiddeti bir öncelik haline getiren Ulusal Kalkınma Planı’nın (2023 tarihli 2294 sayılı Kanun) bir parçası olarak “Paz Total” veya “Topyekûn Barış” çağrısında bulundu (2022 tarihli Kamu Düzeni Kanunu 2272). Bu yaklaşım, yürüttüğü kampanya 2016 barış anlaşmasının eski gerilla üyelerine sunulan özel yargı hukuku gibi en önemli bileşenlerinin çoğuyla çelişen Iván Duque’nin yaklaşımıyla taban tabana zıt. Duque’nin direnci barış anlaşmasının uygulanmasını engelledi; Kroc enstitüsü, Duque yönetimi altında anlaşmaya ancak yüzde 2 düzeyinde kapsamlı biçimde uyulduğunu tespit etti. Bu koşullar altında Petro’nun görevi, hükümetin vaatlerine duyulan güveni yeniden sağlamak ve ülkenin periferi bölgelerinde kalkınma, koruma ve sosyoekonomik dönüşüme yönelik devlet destekli yatırım vaatlerine bağlılık sergilemek.
Kolombiya devletinin önünde birçok engel var. ELN ile yürütülen önceki müzakere süreçlerinde, barışa dair azami gündemler belirsiz ve genel nitelikteydi. Petro’nun karşılaştığı temel zorluklardan birisi, ELN’nin sosyal ve ekonomik dönüşüme yönelik geniş taleplerini elverişli biçimlerde izlenebilir özgün anlaşmalara dönüştürmek. Mevcut müzakereler kademeli bir silahsızlanma planına ilişkin bir anlaşma içermiyor. Bu nokta, FARC-EP barış anlaşmasının en başarılı unsurlarından biriydi, ancak gerillaların devletin anlaşmaya tam uyumunu talep etme noktasındaki en önemli araçlarını kaybetmesi anlamına da geldi.
1980’lerin ortasından bu yana, Kolombiya’daki barış süreçlerinin büyük çoğunluğu, savaşan taraflar arasında yapılacak bir ateşkesi içermedi. Ateşkes konusunda anlaşmaya varılan az sayıdaki birkaç örnek -La Uribe ile FARC-EP arasındaki 1984 anlaşması ve M-19 ile yapılan Corinto anlaşması- ise nihayetinde başarısızlıkla sonuçlandı. Bu son girişimse, ateşkesi en başından itibaren bir hedef olarak belirledi. Hem hükümet hem de gerillalar açısından bir öncelik olarak adlandırılsa da şiddet eylemlerinin azaltılmasına yönelik ilk gerçek taahhüde ulaşmak için üç tur müzakere yapılması gerekti. İlk ateşkes, 3 Ağustos 2023’ten 2024’ün ilk ayları arasında, sonrasında altı ay daha uzatılacak ve silahlı eylemlerin tamamen durdurulacağı yakın izlemeli bir süreç olarak ilan edildi. ELN’nin taktiklerinde, Ağustos 2023’te San Vicente del Chucurí’de işlenen gerilla cinayeti dışında şu ana kadar bir düşüş gözlendi. Petro’nun müzakere ekibi de önceki ekiplere göre daha geniş ve çeşitli bir yapıya sahip ve bu da belirli açılardan müzakerelerin yürütülmesine yardımcı oluyor. Ekip daha geniş bir toplumsal cinsiyet eşitliğine ve etnik çeşitliliğe sahip ve Senatör Iván Cepeda ve Kolombiya Çiftlik Sahipleri Birliği (Federación Nacional de Ganaderos, Fedegan) başkanı José Félix Lafaurie gibi siyasi figürleri de kapsıyor.
2016 yılında, müzakereler büyük ölçüde ELN’nin âdem-i merkeziyetçi ve federal yapısının bir sonucu olarak çökmüştü; müzakere masasına oturanlar FGO veya FGOC mensuplarını kontrol etmiyordu. ELN merkezi komuta organlarına sahip olmasına rağmen, grup, dikey bir karar alma sürecine sahip değil, bu da FARC-EP ile tam bir tezat oluşturuyor. ELN, karar almak için savaş cepheleriyle yatay diyaloga dayalı bir ilişki kuruyor. Bu nedenle anlaşmalara uygunluğun güvenceye alınması oldukça zor ve çoğu zaman da fraksiyonlar içi çatışmalara yol açıyor. Cepheler arasındaki birlik bulunmaması geçmiş müzakere girişimlerini torpilledi. Petro’nun kademeli ama yine de azami yaklaşımıyla birlikte mevcut çabaların başarısını ise zaman gösterecek.
“TOPYEKÛN BARIŞA” ULAŞMAK
ELN, 2017’den bu yana önemli ölçüde güçlendi. Grup, perifer bölgelerde toprak kazanmanın yanı sıra, bir zamanlar FARC-EP’nin kontrolü altında bulunan birçok alanı neredeyse tamamen konsolide etti. ELN savaşçılarının sayısının yalnızca yedi yıl içinde ikiye katlanarak 2023 yılında 4,000’i aştığı tahmin ediliyor. Grup aynı zamanda iki uluslu statüsünü de güçlendirerek Venezuela’nın Zulia, Apure, Táchira ve Amazonas eyaletlerinde daha dikkat çekici bir varlık kazandı.
Topyekûn Barış’ın ilerlemesi ELN’nin güçlenmiş konumu bağlamında çeşitli öğelere bağlı olacak. Birincisi, hükümetin ELN ile diyaloğu ancak FGOC ve FGO dahil çeşitli cepheler arasında bir dereceye kadar fikir birliğine varılması halinde ilerleyebilir. İkincisi, ateşkesin özellikle silahlı çatışmanın etkilerinden zarar gören topluluklar arasında, halkın müzakerelere olan güvenini güçlendirip güçlendirmeyeceği belirsiz. Son olarak, müzakerelerin ilerlemesi, her biri yasadışı ekonomiler etrafında şekillenen kendi dinamiklerine sahip olan ELN, FARC-EP muhalifleri ve para-militarizm sonrası ortaya çıkan aşırı sağın kalıntıları gibi silahlı gruplar arasındaki iç çatışmaları hafifletme potansiyeline sahip.
Müzakereler devam ediyor ve gerilla grubu ile hükümet arasındaki (her biri yirmi gün süren) altıncı diyalog turu sona ermiş durumda. Bu arada, ateşkes Ağustos 2024’e kadar uzatıldı ve ELN, gasp amaçlı kaçırma eylemlerini ve küçük yaştakilerin silah altına alınmasını askıya almayı kabul etti. Petro hükümeti açısından Topyekûn Barış çerçevesinde sürdürülen müzakereler içinde ELN ile yürütülen müzakereler en ileri düzeyde olanı ve en büyük başarı vaadini içeriyor. Diğer isyancı gruplarla yapılan müzakereler başarısızlıkla sonuçlansa bile hükümetin nihai bir anlaşmaya varabilmesi hayati öneme sahip.
Diyalogların başarısı Petro’nun kampanyasının barış vaadini geçerli kılacak. Öte yandan, başarısızlık, gerilla gruplarıyla mücadelede militarist bir yaklaşıma geri dönüşü savunan ve hükümetin silahsızlanma karşılığında sosyal koruma ve ekonomik dönüşüme yatırım yapmasına karşı çıkan sağcı Petro muhaliflerine önemli bir zafer kazandıracak. Dolayısıyla Kolombiya’da sol siyasi iktidarın sağlamlaşması müzakerelerin kaderine bağlı olabilir.
Petro, ELN ile bir barış anlaşması imzalamayı başarsa bile, yine de gerilla grubunun savaş alanından çıkmasının diğer silahlı grupların dolduracağı bir iktidar boşluğu yaratmak yerine genel şiddeti, kaçırma eylemlerini ve uyuşturucu kaçakçılığını azaltacağını kanıtlaması gerekecek. Şiddet şimdiden büyük şehirlere sıçradı ve birçok kişi, büyük bir silahlı grubun silahsızlandırılmasının istemeden de olsa bir diğerini güçlendirdiği FARC-EP barış anlaşmasında yaşananların tekrarlanmasından korkuyor. Her halükârda, askeri istihbarat tahminlerine göre, ELN ile yapılacak bir barış anlaşması 5,850 savaşçının sivil hayata yeniden entegrasyonunu gerektirecek. Ülkenin uzak bölgelerinde onlarca yıldır süren militan eylemler ve uyuşturucu kaçakçılığının ardından, bu ölçekte bir yeniden entegrasyon çabası sivil toplumun rolünün güçlendirilmesini de içerecek.
ELN, her biri kendi bölgelerindeki belirli sorunları temsil eden bölgesel gruplardan oluşan bir konfederasyon yapısı olduğundan, müzakereler hükümet açısından toplulukların uzun süredir talep ettiği bölgesel dönüşümleri gerçekleştirme fırsatı da sunuyor. Ancak bu değişimler, devletin on yıllardır süren ihmalini düzeltmek için sivil altyapıya uzun vadeli yatırımlar yapılmasını ve temel ihtiyaçlara erişimin sağlanmasını gerektiriyor. Müzakere masasında belirlenen şartların çok ötesine uzanan böylesine büyük bir görevin, Petro’nun görev süresinin geriye kalan iki buçuk yılında başarılması ise zor görünüyor.
Notlar:
* Gustavo Petro, sonradan M-19 Demokratik İttifakı isimli politik partiye dönüşen M-19 gerilla grubunun üyesi, eski Bogota belediye başkanı ve 2022’de seçilen Kolombiya devlet başkanı.
1- Cephe’nin iktidar paylaşımına ve Devletin idari yapısına dair önermelerinden bazıları Liberal Alfonso López Michelsen (1974-1978) ve Muhafazakar Julio César Turbay Ayala (1978-1982) dönemleri olmak üzere iki başkanlık dönemi boyunca değişmeden kaldı.
2- Eylül başından itibaren yürürlüğe giren bir ateşkesin ardından, Arauca, Norte de Santander, Nariño ve Antioquia bölgelerinde ciddi bir silahlı faaliyet canlanması yaşandı. Bunu tetikleyen eylemler dizisi Barranquilla ve Soledad (Atlántico) ile Santa Rosa del Sur (Bolívar) bölgelerinde o ay sonunda yaşanan üç saldırı oldu; bu da toplamda sekiz polis görevlisinin ölmesi ve kırktan fazla kişinin yaralanmasıyla Juan Manuel Santos’un diyalogu askıya almasıyla sonuçlandı. ELN bu olaya yanıt olarak, Antioquia, Cesar, Nariño, Norte de Santander, Arauca ve Cauca’da 10 ve 13 Şubat arasında on altıdan fazla silahlı eylem gerçekleştirdi.
Jerónimo Ríos Sierra, tarih ve siyasal bilimler doktoru, Universidad Complutense de Madrid. Kolombiya silahlı çatışması ve barış süreçleriyle ilgili çok sayıda makalesi ve kitabı var. Orijinali https://www.phenomenalworld.org/analysis/total-peace/ adresinde 29 Şubat 2024 tarihinde yayımlanan bu yazı, Fikir Gazetesi için çevrilmiştir.
Siyasi Yasak ve Kayyum Tehdidi Altındaki Türkiye’nin Geleceği
Bir İzmir Örneği Üzerinden Deniz Seviyesi Değişimleri ve Alınması Gereken Önlemler
Yıkılışının 35. Yılında Berlin Duvarı’ndan Edebiyatın Duvarlarına Bakış