“Genç Muhalifler” dosyamızın ikincisinde liberal ve genç muhalif topluluklar var. Türkiye’nin genç ve muhalif liberalleri daha çok fikir ve liberal siyasetçiler üreten bir yapı arz ediyor: 3 H Hareketi, Özgürlük Araştırmaları Derneği, Daktilo1984. Her üçü dernek statüsünde ancak aktif olarak mevcut muhalif partilerden farklı bir tarzda ama siyasetin içindeler. Her üçü de hem bir fikir hareketi hem de siyaseti merkezden değil çeperden dahil oluyor. Her üçü de liberal değerlerin yaygınlaşmasında, fikirler üzerinden siyaset üretilmesinde, muhalefetin eksik kaldıklarında itiraz geliştirmede ve “muhalefet sorununu” kutuplaşmaları aşarak giderebilecek liberal siyasetçilerin yetişmesinde aktif görünüyor.
Genç Muhalifler dosyamızın ikincisinde liberal ideolojiyi benimseyen, siyasi parti yapılanması içinde yer almayan ve ülkenin sorunlarına çözüm üretme iddia ve gayreti olan oluşumları inceliyoruz. Bu çerçevede üç topluluğu inceliyoruz: 3 H Hareketi, Özgürlük Araştırmaları Derneği, Daktilo1984. Bu yazıda 3H, Özgürlük Araştırmaları Derneği’nin girişim olan Individual Choice Initiative’den ve Daktilo1984’ten beş kişinin görüşleriyle liberal genç muhalifleri ve siyasal alana katkılarını konuştuk.
Liberal gençlerin en eskisi ve bilineni 3H Hareketi. “Her yönüyle siyasi bir dernek” olan 3H, “doğası gereği mevcut devlet politikalarına muhalif bir dernek” ve mevcut siyasi ortamda kendini “mutlak bir muhalefet pozisyonunda” konumlandırıyor.
“Özgürlüğün ideolojisi liberalizmi keşfedin!” sloganıyla kendini tanımlayan 3H, Liberal Ofis adıyla 2006 yılında İstanbul’da kuruldu. Başından bu yanda gençlik hareketi olarak kendini konumlandıran 3H, Türkiye’de insan hakları, ekonomik özgürlükler ve hak savunuculuğu alanlarında etkin olmaya çalışıyor. 2013 yılında dernek statüsüne kavuşan Ofis, adını 3H Hareketi (Hürriyet, Hukuk, Hoşgörü) olarak güncelledi.
3H Hareketi’nin yanı sıra Türkiye’nin genç liberalleri Daktilo1984 Derneği, Özgürlük Araştırmaları Derneği, Hür Kirpi gibi topluluklar da kurdular.
Özgürlük Araştırmaları Derneği “özgürlükçü ve bilimsel bir yaklaşımla kamu politikaları araştırmaları” yapmak amacıyla 2014’te Ankara’da kuruldu. Dernek kendisini bir düşünce kuruluşu olarak tanımlıyor; Kurumsal reform konusu, faaliyetlerinde önemli bir başlık olarak yer alıyor. Özgürlük Araştırmaları Derneği’nin birçok projesi içinde en çok akılda kalanı Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu. Platform, Türkiye’de alkol politikalarını takip ediyor, kamuoyu ile paylaşarak fark yaratmaya çalışıyor.
Nitekim yine derneğin bir girişimi olan ve 2023’de bir düşünce kuruluşu olarak doğan Individual Choice Initiative kendisini “Türkiye’de bireylerin yaşam tarzı özgürlüğünü savunmak ve bireysel tercihe yönelik itirazları kamusal karar alma sürecine entegre edebilmek” amacıyla konumlandırıyor.
Liberal toplulukların bir diğeri 2019 yılında kurulan hem bir yayın organı hem bir dernek olarak kurumsal yapısını çeşitlendiren Daktilo1984. “Aklın ve düşüncenin hür olması ile insanın onurlu bir hayat yaşaması arasındaki ilişkiyi ortaya çıkartmak ve savunmak” amacıyla kurulan Daktilo1984 üyelerinin birçoğunun yolu 3H Hareketi’nden geçmiş.
Bu yıl 3H Hareketi tarafından 15. kez düzenlenen Liberal Gençlik Kongresi’ne katılarak liberal ve muhalif olan topluluklarla konuşma şansımız oldu. Kongre sayesinde hem 3H Hareketi’nden iki genç, Hareket’in içinden gelen ve Daktilo1864 ekibinde de yer alan Tarık Beyhan ve Ahmet Cem Özen ile konuştuk. Yanı sıra, Individual Choice Initiative temsilcisi Çağın Tan Eroğlu ile sohbet ettik.
“3 H HER YÖNÜYLE SİYASİ BİR DERNEK!”
27 Ekim’de 15. Kez Liberal Gençlik Kongresi düzenleyen 3H Hareketi’nin genç temsilcileri Ekin ve Ata ile Türkiye’de muhalif gençleri ve Hareketi konuştuk. 3H Hareketi’nin bir dernek olmasına rağmen siyasetle kurduğu bağ çok güçlü.
15. Liberal Gençlik Kongresi’nde “devlet gözetimi” odağında devletin bireylerin özel hayatına müdahalesini, kişisel verilerimizin toplanması, sansür, kampüs gözetimi ve yaşam tarzları ele alınırken 3H Hareketi’nin temsilcileri Ekin ve Ata sorularımızı yanıtladı.
3H Hareketi’ni nasıl tanımlıyorsunuz? Dernek statüsünde olması, aktif siyaset yapmadığı ya da siyasi bir gündemi-perspektifi olmadığı anlamına mı geliyor?
3H Hareketi her yönüyle siyasi bir dernek. İşlediğimiz konular öyle ya da böyle siyasetle iç içe ve tüm üyelerimiz de siyaseti yakından takip eden insanlar. Belli etkinliklerde parti ve belediyelerle ortak çalışmalar yapsak da hiçbir partiye direkt bağımız veya tarafımız yok.
3H neden ve nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?
2006 yılında Liberal Ofis adıyla İstanbul’daki liberallerin bir buluşma noktası olarak kuruluyor ve 2013 yılında resmi olarak dernekleşiyor. Liberaller hem sayıca az hem de farklı siyasi oluşumlarda her zaman kabul görmeyen bir grup olduğundan bir araya gelinmesi ve bir network oluşturulması çok önemli. Biz de liberal gençlere seslerini duyurabilecekleri, tamamen özgür olup aktivizm yapabilecekleri bir ortam sunmayı ve aynı zamanda gelecekte siyasette, akademide veya iş hayatında işlerine yarayacak kapasiteyi sağlamayı amaçlıyoruz.
Hareketi “muhalif” bir topluluk mu? Siyasi yelpazenin hangi tarafında kendinizi konumlandırıyorsunuz?
3H Hareketi liberal doğası gereği partilerden bağımsız bir şekilde hep mevcut devlet politikalarına muhalif bir dernek. Ancak şu anki mevcut siyasi ortam içerisinde de mutlak bir muhalefet pozisyonunda olduğunu söyleyebilirim.
Neden liberalizm? Liberalizmin Türkiye siyasetine bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Liberalizm bir bireyin kendini gerçekleştirme hakkını en iyi kullanabileceği ve özgürlüklerini en geniş şekilde yaşayabileceği ideoloji olduğu için Türkiye’nin mevcut sorunlarına en iyi çözüm olduğuna inanıyoruz. Türkiye siyasetinde liberalizm veya genel anlamıyla özgürlükçü fikirler ne yazık ki hem anlaşılmıyor hem de temsil edilmiyor.
Kurulduğundan bu yana, hareketin siyasi partilerle bir bağı ya da ilişkisi oldu mu?
Zaman zaman, örneğin geçtiğimiz genel seçim döneminde, siyasi partilerle iş birliği yapsak da direkt bir parti bağlılığımız yok.
3H Hareketi çatısı altında, neler yapıldı? Hareket ile “yeni ve özgün” olarak neleri hayata geçirebildiniz? Hem Türkiye’ye ne kazandırdı bu hareket hem de bu harekette olmak üyelerine ne kazandırdı?
Her yıl yaptığımız düzenli Özgürlük Forumları, Liberal Yaz Kampları ve Liberal Gençlik Kongresi gibi etkinliklerimizin yanında ayrımcılığa uğrayan gruplar odağında yaptığımız “Aramızda Düşman Yok” veya kadın ve LGBTİ+’lar için sokak güvenliği temalı “Buradayız” gibi dönemsel projelerimiz de oluyor.
Bence Türkiye’nin ilk liberal gençlik organizasyonu olması 3H’yi Türk siyasal tarihinde önemli bir yere konumlandırıyor. Kurulduğu günden beri ilkelerini aynı sürdürmesi ve yönetimde kim olduğundan bağımsız şekilde kalıcı bir politikası olması çok önemli. 3H üyeleri, ben de dahil, için belki de en önemli fonksiyonu kendimiz gibi düşünen, yanında güvende hissedebileceğimiz insanlarla tanışmak ve fikir alışverişi yapabilmek. Hepimiz öğrenci ve genç olduğumuzdan ciddi, katı bir kurumsal bir yapı yerine arkadaşlık ilişkileri odaklı bir yapımız var.
Türkiye’de “muhalefet sorunu” var tespitine katılır mısınız? Türkiye’nin “muhalefet sorununa” sizin yanıtınız ne? Size göre, yeni bir “muhalif” anlayışa ve siyasete katılım konusunda yeni oluşumlara dair talep var mı?
Türkiye’de muhalefet sorunu olduğunu düşünüyorum ancak bunun mevcut siyasi yapıda çözülebileceğine inanmıyoruz. Bunun çözümündeki en önemli şartlardan biri siyasette genç katılımı. Ancak burada önemli olan nokta “gençlik kolları” adı altında gençlerin inaktif pozisyonlara doldurulduğu göstermelik bir gençleşme olmaması. Hem toplumda hem de gençlerde siyasete genel bir bıkkınlık ve yeni muhalefet talebi olduğunu düşünüyorum.
Genç kuşakların siyasete bakışı ve ilgisine dair ne söylersiniz?
Türkiye hepimizi ister istemez siyasete fazla ilgili hale getirdi. Özellikle 3H’nin dokunduğu çevredeki gençler siyasetteki tıkanıklıktan bıkmış, temsil edilmediği için alternatif yollar arayan ancak yine de siyaseti takip etmekten kopamayanlar oluyor.
Siz bu harekette bireysel olarak ne öğrendiniz?
Entelektüel gelişimimizde belki de okulumuzdan bile çok katkısı var 3H’nin. Hem devamlı iletişimde olup etkinlik yaptığımız hocalarımız hem de eski “mezunlarımız” çok donanımlı ve bilgili insanlar. İşlediğimiz konular ve gündemi takip ediyor olmamız bizi devamlı kendimizi geliştirme ve yeni şeyler öğrenmeye itiyor.
Bizim için en önemli katkısı ekip içinde çalışma ve problem çözme becerilerimi geliştirmek oldu. Bu gibi katkılar akademi, siyaset ve iş hayatına atılmayı düşünen gençler için çok önemli.
Türkiye’nin en önemli sorunları ve ihtiyaçları neler size göre?
Bireysel özgürlükleri tanımak, farklılıkları kabul etmek ve geçmişle yüzleşmek
3H Hareketi için özeleştiri yapar mısınız? Hangi konularda eksik kaldığınızı düşünürsünüz?
Türkiye’de liberalizm hem 3H’nin ilk kurulduğu hem de bizim derneğe katıldığımız günden beri çok daha büyüdü ve yayıldı. Gençler arasında internetin de etkisiyle hayli popülerleşen bir ideoloji ve bizim daha geniş kitlelere erişmek için daha çok çalışmamız ve yeni metodlar geliştirmemiz gerekiyor. Belki 3H’nin bir sonraki nesli, derneği bizden de ileriye götürür.
Gelecekte neleri başarmayı ya da neleri hayata geçirmeyi umuyorsunuz? Türkiye’nin geleceğine dair Hareketin projeksiyonu nedir?
Daha özgür, sosyal ve ekonomik konularda daha serbest ve bireyi tanıyan bir Türkiye hayalimiz var. 3H’nin en büyük hedefi bir “talent hub” olma özelliğini koruyup geliştirmek ve geleceğin önemli pozisyonlarında özgürlükçü düşünceye sahip insanların olmasını sağlamak.
Türkiye’nin diğer farklı siyasi yelpazedeki genç muhaliflerine dair neler söylersiniz? Beğendiğiniz ve demokratik siyasete katılımı-katkısını gördüğünüz farklı grup-topluluklar-inisiyatifler var mı?
Hemen hemen her grup içerisinde gençler eski nesillere göre daha iyi iş çıkarıyor. Biz de yeri geldiğinde birebir aynı düşünmesek de aynı özgürlükçü değerlerde buluşabileceğimiz diğer gençlik gruplarıyla işbirliği yapmaya çalışıyoruz.
“3H İNSAN YETİŞTİREREK LİBERAL HAREKETİ KİTSELLEŞTİRENLERDEN”
15. Liberal Gençlik Kongresi’nde konuştuğumuz siyasal iletişim uzmanı olan ve 2008 yılında 3H Hareketi ile tanışan Tarık Beyhan liberal değerlerin yaygınlaşmasında, muhalefete sundukları katkı ile 3H’nin önemini vurguluyor. 3H Hareketi kurulduğu 2006 yılında üniversite öğrencisi olarak kurudu kadroda yer alan Cem Özen de Beyhan gibi 3H hareketinin en başından itibaren “genel atmosfere muhalif pozisyonda” olduğunu; siyasi yelpazedeki duruşunu başlarda “belki sağda bir pozisyonu” varken “bir noktada sola kaydı” şeklinde ifade ediyor.
Yanı sıra, 3H’nin bir gençlik hareketi olduğunu vurgulayan Özen, ilk kurulduğu misyonun ağırlığını güçlü şekilde sürdürdüğünü düşünüyor: “Bugün 15. Liberal Gençlik Kongresi’ndeyiz. Yani bir kurumun, bir gençlik örgütünün, bir yere bağlı olmayan bir şeyin gençlik kolu değil. Tamamen bağımsız. O yüzden 15. etkinliği düzenlemesi ve kendi içinde önemli başarılar sağlamış bir hareket.”
Beyhan 3H’nin siyasetle iletişimi olan, siyasete giren çıkan, siyaset etkilemeye çalışan üyeleri olmasına rağmen doğrudan bir partiyle bağı olmadığını vurguluyor:
“Bir parti olma iddiası da yok. Yani buradan siyasete insan yetişiyor. Buradan aslında çok fazla insan yetişiyor. Buradan çok yetenekli ve etkili insanlar çıktılar. Akademisyenler çıktı, yorumcular çıktı, gazeteciler çıktı, birçok insan yetişti. Daktilo1984 ekibinin de çoğu buradan çıktı. Liberus yayınları buradan çıktı.”
Daktilo1984 yazarı ve içerik üreticisi Cem Özen, Türkiye’de liberal değerlerin yayılması yönünde faaliyet göstermek için kurulduğunu aktaran Özen, “Çünkü bize göre Türkiye’nin altyapısı, Türkiye’nin eğitim sistemi, Türkiye’deki hâkim paradigma liberal değerlerle çatışan, çelişen ve onu baskılayan bir karakter içeriyordu. Biz bunu tersine çevirmek adına hem liberal fikirleri benimseyelim gençler arasında yaygınlaştırmak için inisiyatif almıştık.” Özen de Beyhan gibi Daktilo1984 ekibi örneği üzerinden “En büyük hizmet Türkiye’deki insan kaynağına, liberal düşünceli insan kaynağına hizmet etmiş olduğunu söylemek lazım.” diyor.
Tarık Beyhan, 3H’nin asıl önemi “Türkiye’de liberal hareketin kitleselleşmesine de araç olan yerlerden birisi” olması. Hareketin bunu akademisyenlerle gençleri buluşturup daha geniş konularda konuşmalarının yolunu açması ve çok fazla akademisyenin buraya gelip giderek etki alanını da arttırmasıyla başardığını düşünüyor.
“Buranın en büyük faydalarından biri muhalif diye sınıflandırılabilecek bir yanı var. Çünkü aslında hükümete muhalif değil. Aslında genel olarak iktidarın yozlaşmaya açık olduğunu bilen bir yer burası. Çünkü burası liberal bir örgütlenme. Yozlaşabileceğini bildiği için bütün iktidarlara, bütün hükümetlere zaten muhalif olacağı bir yeri var. Çünkü hepsinin temel olarak liberalizme dair birtakım sorunları olacak. Bazı alanları kısıtlayacaklar ve her zaman liberaller buna karşı duracak.”
Tarık Beyhan, 3H’nin kurulduğu 2006’dan bu yana en büyük başarısını insan yetiştirmek olarak görüyor. “Buradan çıkan insanların çoğunun ortalama üstünde bir mantığa, rasyoneliteye ve düşünme kabiliyetine sahip olduğunu görüyorum. İnsanlar burada slogan satmadı; oturup birbirleriyle tartıştılar, konuştular, düşünce deneyleri yaptılar. Çok sert konularda, sınırsız bir güvenli alanda, birbirlerini yargılamadan konuştular. Kritik düşünme, analitik düşünme nasıl yapılır? Bunlara dair fikri oluştu. Bir argüman yürütürken düşünerek konuştuklarını görüyorsunuz. Buradan yetişen yetkin insanlar aslında Türkiye’nin farklı yerlerinde farklı güzel işleri yapıyorlar. İyi insan kaynağı yetiştirmek çok önemli bir şey ve Türkiye’nin en büyük açıklarından bir tanesi bu.”
3H’nin finansal ve sürdürülebilir olarak varlığını 2006’dan bu yana koruyabilmiş olması da başlı başına bir başarı. Cem Özen bu başarının gerekçesini kendi kaynaklarıyla döndürebilecek insani sermaye ile açıklıyor: “Dışarıdan önemli bağışlar almayan, üyesi olan insanların kendini yetiştirebilmesi, bu sayede artık ‘finansal kaynak nasıl sağlanır, neye para koyulur, neye para koyulmaz, etkinlik için nasıl bir organizasyon yapmak lazım?’ konusunda profesyonel hale geldiler. Tamamen kendi kaynaklarıyla kendi kendini döndürebiliyorlar.”
“3H REEL SİYASAETİN KENARINDA VE FİKRİ HAREKET OLARAK GELİŞTİ”
Cem Özen’e göre, “kesinlikle aktif siyaset yapan” 3H Hareketi’nin 2006 yılından bu yana geçirdiği değişim ve muhalif bir hareket olma özelliği şuradan geliyor: “Kurulduğu yıllarda 2006’larda Türkiye’nin bir Avrupa Birliği vizyonu vardı ve insan hakları, demokrasi konusunda bir açılım dönemi vardı. Dolayısıyla o dönem tamamen muhalif bir noktada pozisyonda değildi belki fakat son dönemlerde Türkiye otoriterleşme yolunda ilerledikçe, doğal olarak 3H de muhalif bir hareket haline geldi ki Gezi hareketine de 2013 yılında katılmış bir hareketten bahsediyoruz. Dolayısıyla en azından o tarihten beri çok net bir muhalif bir tavrı var. Bu yüzden kesinlikle muhalif. Bulunduğu pozisyon nedeniyle, reel siyasi tartışmaların tamamen içinde değil de kenarında ve daha düşünsel fikir hareketi şeklinde geliştiği için bu noktada. Türkiye’de muhalefet demek ‘iktidar düşsün ben geleyim’ gibi bir yaklaşım var. Dolayısıyla 3H hareketi de zaman zaman muhalefete de karşı çıkabilmiş, iktidara karşı çıktığı gibi muhalif anlayışa da zaman zaman karşı çıkabilmiş bir hareket olarak değerlendiriyorum.”
Beyhan 3H’nin değişimine ve kendisine kattıklarını şu sözlerle aktarıyor: “3H ilk döneminde aslında çok daha keskin bir liberal gruptu. Daha sonra çok daha kapsayıcı bir grup haline geldi. Özellikle bundan 5-6 yıl, hatta 10 yıl önce belki, iyice liberalizmin her grubunu kapsayan bir hale geldi. Sosyal liberaller, libertarianler, klasik liberaller v.b. herkese yer verdi.” Ayrıca burada başkasının hayatına karışma konusunda sınırlar oldukça net. Böyle bir değişim oldu. Bana buranın katkısı, hayatımda düşünme biçimi en çok etkileyen şeylerden biri burada yaptığımız tartışmalardı. Bunun getirdiği farklı bir düşünme yöntemi oluyor artık. Gördüğünüz şeylere yüzeysel bakmıyorsunuz. Bunun dış etkenleri nedir? Ne bunu etkiliyor olabilir? Bunları düşünmeye başlıyorsunuz.”
Beyhan’a göre, Türkiye’de genç muhalif topluluklar çok kısıtlı sayıda zira birçoğu bir partinin güdümünde ya da parti kurmaya çalışıyor. Türkiye’de özgün, çözüm üreten ve daha küresel vizyonu olan, daha kapsayıcı muhalif toplulukların kısıtlı olmasının nedenini Beyhan şu şekilde açıklıyor:
“Temel sıkıntımız şu: biz bir ikilem içerisinde ilerliyoruz. ‘Bu sene iktidar kim olacak?’ tartışması her sene yapılıyor. Çünkü her sene bir seçim var ve “bu sene iktidar belki değişir” diye hiçbir şey tartışılmıyordu bugüne kadar. Bugün de maalesef çok fazla değişen bir şey yok. Aslında şu an da zamanımız var ama ne yapıyoruz? Ekrem İmamoğlu başkan adayı olacak mı? Bütün tartışma, bunun etrafından dönüyor. Bunu durdurabilecek kişi aslında muhalifler ve özellikle muhalif medya.”
Cem Özen de “Türkiye’de muhaliflik şurada sıkıştı: AKP karşıtıysanız muhalif oluyorsunuz ama aslında Türkiye’de yerleşik olan sadece AKP’nin iktidarda olması değil, AKP’nin iktidar olmasından daha yerleşik olan konular da var.” Sözleriyle Beyhan’ın tespitlerini paylaşıyor.
Neden muhaliflerin önemli konuları gündemleştiremediği ve 3H gibi yapıların muhalefete potansiyel katkılarının neler olabileceği sorumuza Beyhan:
“Özellikle muhalif yani partilerin doğal olarak bir oy derdi var. 3H gibi yapıların oy derdi yok. Böyle yapılar ilkeli durmayı biliyorlar. Böyle yapılar insanlarla tartışmayı ve konuşmayı becerebiliyorlar. Diyalog kurabiliyorlar.”
Türkiye’de etkili bir muhalefetin neden yapılamadığı konusunda Cem Özen benzer şekilde şu tespitleri yapıyor: “Türkiye gibi ikili ikili kutuplaşmalarda ya birine yakın oluyorsunuz, o iktidar, ötekine yakın oluyorsunuz, o da muhalefet diye geçiyor. Dolayısıyla böyle bir sıkışmışlık. Onu tartışmıyoruz, bunu tartışmıyoruz, şunu tartışmıyoruz. Sonuçta fikirsel bir ortam yok. Sadece iktidarın yaptıkları var. Bir de onun yaptıklarına karşı yapamazsıncılar var. Neden yapamazsın? O da mesela çok tartışılmıyor. Bu tartışamama ortamı, atmosferi. Bugün fikir tartışılmıyor, yani bir sorunu nasıl çözeceğimiz tartışılmıyor, neden tartışılmadığı da tartışılmıyor. Dolayısıyla, 3H Hareketi de dahil tüm genç hareketlere biraz çorak bir alan bırakıyor.”
MUHALİF SİYASETİN ‘TERCİH- TÜKETİM ÖZGÜRLÜĞÜ DÜZENLEMELERİ’NE İLGİSİZLİĞİ
“Türkiye merkezli tüketici menfaati savunu grubu” olarak de kendini tanımlayan Individual Choice Initiative (ICI) eş kurucusu ve temsilcisi Çağın Tan Eroğlu ile muhalif liberal genç olmayı ve kurumsal düzeyde aktif siyasete nasıl bir etkileri olduğunu konuştuk.
Özgürlük Araştırmaları Derneği’nde yaşam tarzına özgü Türkiye’deki düzenlemelere karşı itirazlarını 2023’te birleştirerek ICI sosyal girişimini kurdular. Çağın Tan Eroğlu kuruluş amacını muhalif siyasetin boş bıraktığı alan üzerinden anlatıyor:
“Alkolü içkilere karşı itiraz da dahil olmak üzere Türkiye’deki genel düzenlemelere karşı siyasetin yeterli cevap sunamadığını fark ettiğimiz için ICI’yı kurduk. Aynı zamanda bir tütün kontrolüne karşı bir itiraz ürettiğimiz bir STK da var. Şu anda ICI, kâr amacı bitmeyen, sivil girişim, sosyal girişim. Dolayısıyla gençlerde sunmak istediğimiz perspektif olan seçme özgürlüğünün bir siyasi refleks olarak var olabilmesi adına atölye faaliyetleri, eğitim faaliyetleri ve sivil dijital kampanyacılık süreçleri. Aslında siyaset yapıyoruz. Bu hareket libertaryen bir hareket. Çünkü devlet müdahalesinin olabildiğince minimal olması gerektiğini savunuyoruz. Bu gerek vergi yüküyle olabilir gerek regulasyon araçlarıyla olabilir. Bunun minimal olması ve bu surette bireylerin tüketim ve tercih özgürlüklerinin %100’üne kadar tam otonomiyi de kritik edebilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”
Eroğlu’nun siyasete dair tespitleri liberal gençlerin bakış açısını göstermesi açısından çarpıcı: “Türkiye siyaseti çok karmaşık ve aynı zamanda çok basit. Bu iki kutup arasında bazı söylemler, bazı itirazlar pek kendine yer bulamıyor. Ve kendine yer bulamayan bu itirazları, bundan etkilenen çok fazla insan olduğunu gördüğümüz ve bu insanların siyaseten yalnızlaştırıldığını fark ettiğimiz için sivil toplum alanında sunmaya çalışıyoruz. Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu bunu yapıyordu. Çünkü insanların hayatı doğrudan etkileniyor. Çok ciddi bir regülasyon var ama siyaset buna karşı bir itiraz geliştiremiyor.”
ICI: AKTİF SİYASET YAPMAYAN AMA SİYASİ REFLEKS GELİŞTİREN SİVİL GİRİŞİM
Eroğlu, aktif siyaset yapmak yerine “siyasi bir refleks geliştirmeye” çalıştıklarını, amaçlarının tercih ve tüketim özgürlüğüne karşı yapılan düzenlemelere itirazları, aktif siyasete entegre etmek” olarak tanımlıyor. “Bunu yaparken kullandığımız yol siyaset yolundan ziyade bir sivil toplum : yapmak istediğimiz şey insanların fikirlerini değiştirmekten ziyade, insanların bazı soruları sorabilmesini sağlamak. Discord kapandığında, Discord neden kapalı? sorusunu sorabilmesini istiyoruz. Bu aynı zamanda devlet müdahalesine karşı bir itiraz ve aynı zamanda insanların gündelik pratiklerini, savunmalarını… Siyasete bu sorular entegre edilmiyor maalesef. Bu gibi soruların sorulmasının ancak bir kitlesel kampanyacılıkla mümkün olabilmiştir.”
“Başlığımız aslında tüketim özgürlüğünü bir konsept olarak insanların fikir dünyasında yerleştirebilmek. Faaliyet alanı olarak buna yaşam tarzı ekonomisi” olarak çalışmalarını özetleyen Çağın Tan Eroğlu, hedef kitlelerinin niş olduğunu, tüm seçmenlerin itirazından ziyade “şehirli öğrenciler, 18-45 yaş arası beyaz yakalı çalışanlar veya tüketim özelliklerinin ellerinden alındığının farkında varmasının siyasi bir farkındalıkla söz konusu edilmesi” gereken herkes olarak özetliyor.
ICI’nın “siyasi farkındalığı ortaya çıkarmak için” çaba sarf ettiğini söyleyen Eroğlu, Türkiye’nin muhalefet sorununa dair şunları söylüyor: “İnsanların doğal bir refleksi olduğunu umduğumuz bir refleksin siyasetleşemediğini fark ettik. Özellikle muhalefet siyasetinin bu konuda sunduğu imkanlar bizim hedef kitlesi olarak belirdiğimiz grubun kaygılarını işaret etmiyor. Bu ihtiyaçlardan hareketle şunu fark ettik: Bilinçli bir tercih olarak, Türkiye’nin mevcut idari koşullarından dolayı, muhalefet siyaseti tarafından 18-45 yaş arası genç ve beyaz yakalıların biraz yalnız bırakıldığını fark ettik. Çünkü muhalif siyaset doğru okuyamıyor Türkiye siyasetini Çünkü Türkiye’de şu an popülizm artık bir iktidarı özgü bir metot olmaktan çıkalı çok oldu. Popülist siyaset içerisinde biraz daha niş kaygılar, Discord’un yasaklanması veya PayPal’in Türkiye’de kullanılması, vergi yükü, gelir vergisindeki yükü, o populizm içerisinde sönmeye başladı.
Eroğlu işte muhalif siyasetin bu boş bıraktığı alanda, yalnız kalan kesimleri, “çok daha niş alanlardaki niş kaygıları bir şekilde örgütleyebilmek veya bunları bir çatı altına toplayabilmek muhalif siyaset pratiklerinde değerli” olarak görüyor.
“Her ne kadar muhalefete ilişkin, içkin bir itiraz olduğunu düşünsek de muhalefetin bakıp, görüp ‘evet sizi anlıyoruz ama biz bu itirazları kullanır mıyız?’ dediğini fark ettik. Tüm bunları dikkate aldığımızda yalnızlaşan bir siyasi grup var. Ve bu yalnızlaşan siyasi grup git gide daha da ötekileştiriyor. İnsanlar yurt dışına gitmeye başlıyor. İnsanlar Türkiye’den ümidini kesmeye başlıyor. Bunu aşabilmek için elimizden geleni yapıyoruz.”
Eroğlu’nun kendilerini destekleyenleri sadece liberaller olmadığını farklı kesimlerden de özellikle sol görüşlü kesimlerden de destek aldıklarını söylemesi de önemli bir tespit:
“Hedef kitlemiz içerisinde çok ciddi muhafazakârlar da var. Çok ciddi sonuçlar da var. Herkes liberal kesinlikle değil. Liberalizm burada biraz orta yolcu bir itiraz oluyor. Ama işin aslına baktığımızda bu bir devlet pratiği ve yarın öbür gün çok farklı yaşam tarzı pratiklerini de etkileyebilir. O yüzden düzenlemelere temel olarak itiraz ettiğimiz için farklı toplumsal gruplardan da destek geliyor.”
Siyasi Yasak ve Kayyum Tehdidi Altındaki Türkiye’nin Geleceği
Yıkılışının 35. Yılında Berlin Duvarı’ndan Edebiyatın Duvarlarına Bakış