“Yıllarca çalışıp didinmişiz, emeklilikte rahat edeceğiz demişiz ama nerde… Pazarda, markette fiyatları görünce insanın içi acıyor.”
İsmini belli çekincelerle vermek istemeyen 83 yaşındaki emekli devlet memuru Ayşe Teyze, 25 yıl devlet için çalışmış ve emekliliğini hak etmiş. Şu anda Ankara’da ikamet eden Ayşe Teyze, “Her şey bir mücadele olmuş, geçinmeye değil, hayatta kalmaya çalışıyoruz.” diye anlatıyor yaşadığı zorlukları…
Milyonlarca emeklinin gözü kulağı açıklanacak maaş zammında. Yılın onuncu enflasyon verilerinin açıklanmasıyla birlikte emeklinin alabileceği zam oranları da üç aşağı beş yukarı netleşmeye başladı.
Yılda 2 kez enflasyon farkına göre zam alan memur emeklilerinin yanı sıra SGK ve Bağ-Kur emeklileri de enflasyona paralel zam alıyor maaşlarına. Temmuz ayında 6 aylık enflasyon farkı ile en düşük emekli aylığı 12 bin 500 Türk Lirası (TL) olarak açıklanmıştı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre temmuz, ağustos, eylül ve ekim aylarını kapsayan 4 ayda enflasyon yüzde 12,06.
“İSTATİKSEL HESAP KİTAP YAPMAYA GEREK YOK”
Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) tarafından yapılan araştırmaya göre, Türkiye’de 16 milyon 154 bin 322 emekli yaşıyor. Bu emeklilerin yarısından fazlası 10 büyükşehirde ikamet ediyor.
Fikir Gazetesi’ne konuşan çalışma ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik emeklilerin yaşadığı durumu, “12.500 lira ve altında emekli aylığı alanları var. Her ne kadar Bakan 70-80 bin lira emekli maaşı alan var dese de SGK’nın ortalama emekli aylıkları 15 bin 500 lira civarında. Bu miktarla yaşanıp yaşanmayacağı çok açık. Üstüne çok fazla istatiksel bir hesap kitap yapmaya da gerek yok.” cümleleriyle açıklıyor.
DİSK/Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından hazırlanan Eylül 2024 dönemine ait ekim ayında yayımlanan verilere göre dört kişilik bir aile için açlık sınırı 20 bin TL, yoksulluk sınırı ise 70 bin TL’yi buluyor.
“Dolayısı ile ortalama maaş alanlarda yoksulluk, en düşük emekli aylığında ise açlık sınırında olan emeklilerin önemli bir kısmının yaşam standartlarının düştüğünü ve özellikle daha kırılgan olanların ciddi sosyal yardıma ihtiyaç duyduğunu söyleyebiliriz. Sosyal güvenlik sistemi, üzerinden değil de sosyal yardım sistemi üzerinden 65 yaş aylığı alan yaşlıların ise durumu derin yoksulluk diyeceğimiz noktaya doğru gelmiştir.” diye özetliyor Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Merkez Direktörü Prof. Dr. Hakkı Hakan Yılmaz emeklilerin yaşadığı sıkıntıları.
“YASAL DEĞİŞİKLİKLERLE ZAM ORANLARI ARTIRILABİLİR”
83 yaşındaki emekli Ayşe Teyze, “Maaşları aldığımızda yüzümüz gülüyor ama faturaları ödeyince umutlar da azalıyor.” diye konuşuyor.
İstanbul’da yaşamanın maliyetini açıklayan İstanbul Planlama Ajansı’na (İPA) göre İstanbul’da yaşamanın maliyeti ekim ayında yüzde 60’tan fazla artarak 73 bin 739 TL’ye ulaştı. Ayşe Teyze de yaşam şartları zorlaşan milyonlardan sadece birisi…
Fikir Gazetesi’ne konuşan Türkiye Emekliler Derneği, çarşı-pazar fiyatları ile uyumlu olmayan TÜFE hesaplamasının emekli aylıklarına yapılan zamlarla satın alma gücünü korumaktan çok uzak kaldığını söylüyor.
Emekli aylıklarının “harçlık” haline geldiğini dile getiren Prof. Dr. Aziz Çelik mevzuata göre emeklilere nasıl bir zam yapılacağını anlatıyor. Emeklilere yıl sonu enflasyon oranına göre zam yapılırken memur emeklilerine toplu iş sözleşmelerinde öngörülen oran kadar zam yapılıyor. Buna göre işçileri ve BağKur emeklilerini bekleyen zam oranı yaklaşık yüzde 16.
Peki oranlar bunun üzerine çıkarılabilir mi?
“Üstünde olabilir. Nasıl olur? Hükümet yasal bir değişiklik yaparsa bunun üstünde bir şey yapılması mümkün. Ama ben bugün izlenen ekonomi politikası nedeniyle bunun üstünde bir artış olmayacağı kanaatindeyim.” şeklinde konuşuyor Prof. Dr. Aziz Çelik.
En hassas noktaya da işaret ediyor: Enflasyondan daha düşük ya da kök maaşına göre sıfır zam alacak olan emekliler…
Emekli aylıklarının ne olması gerektiği tartışmaları milyonların dilinde. Prof. Dr. Hakkı Hakan Yılmaz en düşük emekli maaşının yasal düzenlemelerle artırılabileceği kanaatinde.
“Bütün emekli aylıklarının yeni baştan ele alınması ve emeklilerin yaşamını sürdürecek bir standarda kavuşması gerekiyor” diye konuşan Prof. Dr. Aziz Çelik de aynı fikirde: Emeklilik sisteminde köprü değişiklikler yapılması lazım bu işin düzelmesi için.
Türkiye Emekliler Derneği de emeklilik aylıklarının hesaplanma sisteminde değişiklik yapılması gerektiğine işaret ediyor ve ekliyor: “Sistem değiştirilmediği sürece, kök aylıklar küçülmeye devam edecek. Emekli aylıkların asgari ücretin altında kalması, sosyal güvenlik sistemimizin yetersizliğinden kaynaklanmakta. Bu nedenle, aylık hesaplama sistemi değiştirilmeli ve asgari ücretin altında emekli aylığı olmamalı.”
2025 YILINDA EMEKLİNİN HALİ NE OLACAK?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre Ekim ayında yıllık enflasyon yüzde 48,58 oldu. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), ise ekimde aylık bazda yüzde 2,88 artış gösterdi.
Bağımsız kuruluş Enflasyon Araştırma Grubu’nun verileri ise enflasyonun yıllık bazda yüzde 89,77 seviyesinde olduğunu gösteriyor.
Orta Vadeli Program’da (OVP) 2024 yılı için güncellenen yıl sonu enflasyon oranı ise yüzde 41,5.
2026 yılının sonunda enflasyonun tek hanelere düşmesini öngören Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uygulanan programa enflasyon yanıt verdiğini söylüyor.
Türkiye Emekliler Derneği, “Enflasyonun, faizin ve kurların yüksek olduğu bir ekonomik sistemde, başarı elde edilemez. Tasarruf kamudan başlanmalı ve adil bir vergi ve ücret politikası benimsenmeli.” diye vurguluyor.
OVP’lerde enflasyon hedeflerinin gerçekçi rakamlarla hedeflenmediğini belirten TÜED, yüksek enflasyonun alım gücünü düşürdüğünü ve arz-talep dengesizliği sebebiyle yaşam maliyetlerine düzenli olarak zam geldiğini açıklıyor.
“Enflasyonla mücadelenin birinci bilimsel yolu, üretimi ve yatırımı teşvik etmekten geçmektedir. Konut giderleri ve gıda harcamaları, emeklilerin ödeme gücünü aşmıştır. Emekliler, zorunlu ihtiyaçlarının yarısını bile alamıyor. 12.500 TL aylık ödemesi, yalnızca kirayı bile karşılamıyor. Peki, emekli nasıl geçinecek? Yüzdeli zamların emekli aylıklarına katkısı çok sınırlı kalıyor. Bu nedenle, emekli aylıklarına seyyanen zam yapılmalıdır.”
2025 yılının, mevcut ekonomi politikaları ve emekli maaşı ile asgari ücrete yapılması planlanan zam oranlarıyla herkes için zor geçeceğini dile getiren Prof. Dr. Aziz Çelik, erken seçim olmadığı sürece hükümetin sıkı para politikasına devam edeceğini bu sebeple önümüzdeki yılın da iyimser bir senaryoda yer almayacağını belirtiyor.
Yapılacak maaş zam oranlarının emeklilerin derdine deva olmayacağını vurgulayan Prof. Dr. Hakkı Hakan Yılmaz da 2025’in emekliler için kolay geçmeyeceğini aktarıyor ve sebeplerini sıralıyor:
- Birincisi, enflasyon sepeti ile emeklinin sepetindeki farklılaşma nedeniyle enflasyonun iyi bir gösterge olmaması.
- İkincisi, enflasyon hedeflerinin özellikle son dönemde kabul edilecek oranların üzerinde sapması nedeniyle (son yedi yılda 4 ay sonrası için yapılan tahmin sapması ortalamada %191) dönem içinde emeklilerin enflasyondan kaynaklı 2-4 aylık kayıplarının olması.
Çözüm önerilerini de anlatıyor Prof. Dr. Hakkı Hakan Yılmaz, “En düşük emekli maaşı alanlara yönelik geçimlik endeks benzeri bir sepet üzerinden artışların yapılması ve bütçeden yapılacak hazine yardımlarıyla finanse edilmesi bu dönemin bir sosyal destek programı olarak ele alınması gerekmekte. Yine memur emeklilerin son dönemde maaş artışlarında diğer emeklilere göre ortaya çıkan kaybını gidermeye yönelik benzer düzenlemeler yapılmalıdır.”
EMEKLİLİK KOLAY ELDE EDİLMİYOR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Emeklilik bir haktır ancak çalışabilecek durumda olanların çalışmaya devam etmesi gerekir. Elimiz ayağımız tutuyorken, nefes alıyorken, sağlıklıyken üretmeye devam etmeliyiz. Bakın Sayın Cumhurbaşkanımız bile nasıl özveriyle çalışıyor?” diyor.
1 milyon üzerinde üyesi bulunan Türkiye Emekliler Derneği Başkanı Kazım Ergün ise “Emekliler çalışmak zorunda kalmamalı” diye yakınıyor emeklinin halini anlatırken.
Emeklilik kolay elde edilmiyor…
“Kutsal bir hak” olarak nitelendirilen emeklilikte sosyal güvenlik vurgusunda bulunuyor Türkiye Emekliler Derneği: “12.500 TL ödeme, aylık olarak görülemez. Aylıklar küçülünce ve geçim özelliği kalmayınca, emekliler de mecbur çalışmak zorunda kalıyor zaten.”
Emeklilerin ülkedeki mesleki birikim bakımından en zengin kesim olduğunun altını çizen TÜED, işverenler ihtiyaç duydukça emeklilerin de çalıştığını aktarıyor. Ülke kaynaklarından emeklilere daha fazla pay ayırılması gerektiğinin altını çizen TÜED, milli gelirden emeklilerin en az pay almasının emeklilik sisteminin zayıflatıldığının da somut bir göstergesi olduğunu dile getiriyor.
Siyasi Yasak ve Kayyum Tehdidi Altındaki Türkiye’nin Geleceği
İzmir Örneği Üzerinden Deniz Seviyesi Değişimleri ve Alınması Gereken Önlemler
Yıkılışının 35. Yılında Berlin Duvarı’ndan Edebiyatın Duvarlarına Bakış