Foça’da ‘Doğa’nın Zaferi: “Eğer Dava Kazanılmasaydı, Bölge Ranta Açılacaktı”

Foça’da Miray Madencilik AŞ. tarafından “termal turizm” adı altında bölgeye yapılmak istenen iki adet jeotermal sondaja karşı açılan davada mahkeme “ÇED gerekli değil” kararının iptaline hükmetti.

İzmir Foça Fevzipaşa Mahallesindeki tarım ve zeytinlik alanda Eski AKP İzmir İl Başkanı ve 24. Dönem Milletvekili Aydın Şengül’ün eşi Nur Şengül’ün Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Miray Madencilik AŞ tarafından yapılması planlanan “Termal Turizm” amaçlı iki adet Jeotermal Kaynak Arama Sondaj” projesinde, mahkeme “ÇED Gerekli Değildir” kararını İzmir 8. İdare Mahkemesi hukuka uygun bulmadı. 

“ÇED Gerekli Değildir Kararına Dava Açıldı”

İzmir Valiliğince, 27 Ekim 2023 tarihinde “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmesine karşı Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformunun çağrısıyla Foça Belediyesi, İdare Mahkemesinde dava açtı. İzmir 3’üncü İdare Mahkemesi’nde görülen davaya ilişkin bilirkişi heyeti 5 Ocak 2024 tarihinde bölgede keşif gerçekleştirdi. 

Platform Üyeleri Keşif Sırasında Eylem Yapmıştı

Keşfin yapıldığı gün, Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu‘nun çağrısıyla keşif yapılacak alanda toplanan yurttaşlar, ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararına tepki göstermişlerdi. Kararın alındığı tarihte onaylı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında ‘Çayır-Mera’ kullanımı ve ‘Asker Yasak Bölge’ sınırları içinde olması nedeniyle uyarılarda bulunmuşlardı. Söz konusu projenin Foça’nın doğasını, tarım alanlarını, yer altı ve yer üstü sularını olumsuz yönde etkileyeceği uyarısında bulunan yurttaşlar, ‘ÇED gerekli değildir’ kararını da yargıya taşımışlardı. 

Mahkemeden Yeni ÇED Kararı

İzmir 8’nci İdare Mahkemesi ise yurttaşların dava açarak tepki gösterdikleri, projeyle ilgili verilen ‘çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir’ kararını hukuka uygun bulmayarak iptal etti. Mahkeme, ÇED yapılması gerektiğine karar verirken, Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu’nun ve Foça Belediyesi’nin açtığı davada, projeye ilişkin ciddi çevresel riskler ve eksiklikler olduğu vurgulandı.

Ek olarak mahkeme kararında, “Çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı veya çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez” hükmüne yer verildi.

Ziraat Mühendisi, Çevre Mühendisi, Jeoloji/Hidrojeoloji Mühendisi, Jeofizik Mühendisi ve Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi eşliğinde 05.01.2024 tarihinde mahallinde gerçekleştirilen keşif sonucunda Bilirkişi Heyeti 15 Nisan 2024 tarihinde yayınladığı bilirkişi raporunda usulsüzlüklere yer verirken, Mahkeme kararında Bilirkişi Raporuna genişçe yer verdi. 

“Çevresel Risk, Tehdit ve Eksiklikler Söz Konusu”

Bunlarla birlikte, proje tanıtım dosyasında (PTD), kuyularda karşılaşılacak jeotermal akışkanın (buhar + su) olası kimyasal özellikleri hakkında hiçbir bilgi verilmediğine de dikkat çekilirken, “Jeotermal akışkanlar çevredeki diğer yüzey ve yeraltı sularından daha yüksek çözünmüş madde içermesi nedeniyle toprağı, akarsuları ve yeraltı sularını kirletme potansiyeline sahip olup ÇED sürecinde değerlendirilmesi gerekli en önemli etkenlerdendir. Yakınlarda açılan birçok jeotermal sahada bulunan kuyularda yapılmış kimyasal analizler bulunmasına karşın PTD raporunda hiç değinilmemiş olması önemli bir eksikliktir” tespiti yapıldı.

Çevredeki köylerin içme kullanma suyu ihtiyaçları bu birimde açılan sondajlardan karşılandığına vurgu yapılan kararda, “Her iki sondajın da 50-60 metre uzağında dere yatağı olması, olası kirlenmelerin taşınması açısından önemli riskler oluşturmaktadır. Bir alandaki birbirini etkileyebilecek etkinliklerde hangi kamu yararının üstün olduğu konusu hukuksal açıdan tartışmalı bir konu olmakla birlikte tarım alanları söz konusu olduğunda tarım alanları ön sırada yer almalıdır.” kanaatinin ön plana çıktığı vurgulandı. 

“AKP’li Vekiller ve Yönlendirdiği Kişiler Bölgede Arazi Kapatıyorlardı”

Öte yandan konu ve daha süreci hakkında Fikir Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan İzmir Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu Sözcüsü Ramis Sağlam, ana sorunun sondaj yapılmak istenen alanın bir rant bölgesine dönüştürülme fikri olduğunu vurguladı.

Sağlam, kullandığı ifadelerde mahkeme lehlerine bir karar vermiş olsa da problemin tam anlamıyla çözüme kavuştuğunun şüpheli olduğunu ve bölgenin ranta konu olma ve imara açılma riskinin sürdüğünü belirtti. 

Platform Sözcüsü Ramis Sağlam şunları aktardı:

“Çok net ifade etmek gerekirse, bundan önceki projelerde olduğu gibi asıl sorun termal turizm değil bölgenin imara açılıp rantta açılmasıdır. AKP’li milletvekilleri ve yönlendirdikleri kişiler yaklaşık 3 yıldır bölgede arazi kapatıyorlardı. Bu dava kazanılmamış olsaydı yapılaşmaya yani rantta açılmış olacaktı”.

“İmar Planları ve Notları Elimizi Şimdilik Güçlü Kılıyor”

“Mahkeme lehimize karar vermiş olması bu alandaki sorunun tamamen çözüme kavuştuğunu söylemek olası değil” diyerek sözlerini sürdüren Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu Sözcüsü, en azından bir dahaki rant seferine kadar termal sorununun ortadan kalktığına dikkat çekti.

Sözcü Ramis Sağlam, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

“Mahkeme bilirkişi oluşacak sorunları çok net ortaya koyduğu için proje şimdilik ortadan kalktı. Bir dahaki rant seferine kadar en azından termal problemi ortadan kalktı. Ama bölgenin imara açılarak yapılaşma tehlikesi her zaman bulunuyor. Öncelikle imar planları ve plan notları şimdilik elimizi güçlendiriyor”.

Kararda ‘Kamu Yararı Bulunmuyor’ Ayrıntısı

Diğer yandan davaya konu faaliyetin, “işletme projesi” değil henüz işletme faaliyeti öncesi gerçekleştirildiğinin altı çizilen kararda, “sondaj faaliyeti” olduğu görülmekle birlikte, faaliyetin hayata geçirilmesi durumunda aynı etkilerin söz konusu olacağına dikkat çekildi.

Dava dosyasında, “projenin uygulanacağı sahanın, coğrafya bir bütün olarak değerlendirildiğinde, termal turizm amaçlı jeotermal kaynak arama projesine ilişkin faaliyete göre çevrenin korunmasına ilişkin kamu yararının öncelikli olduğu değerlendirilmiştir.” ifadeleri de yer aldı.

Mahkeme sonucunda ise planlanan etkinlikle ilgili proje tanıtım dosyasında, işlemi sakatlar mahiyette birçok eksikliğin bulunduğu, gerek tespit edilen bu eksiklikler gerekse faaliyetin bilirkişi raporu ile tespit edilen çevreye olası etkileri dikkate alındığında, söz konusu etkinlikte kamu yararı bulunmadığına karar verildi. 

Mahkeme, projeyle ilgili şu noktaların altını çizdi:

1.Çevresel etkiler ve alınacak önlemler jeolojik ve hidrojeolojik açıdan yetersizdir.

2.Yeraltı ve yüzey sularının kirlenme riski taşımaktadır.

3.Tarım alanları ve zeytinliklerin zarar görme ihtimali büyüktür.

4.Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinin tamamlanması gereklidir.

“Platform Bileşenlerinin Mücadelesi Devam Edecek”

Mahkemeden olumlu bir karar çıkmasına rağmen mücadelelerini sürdürme kararlılığında olduklarının altını çizen Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu üyeleri ise projenin Foça’nın tarım alanlarına, su kaynaklarına, yer altı ve üstü kaynakları ile doğal güzelliklerine tehdit oluşturmaya devam ettiğini yineledi.

Platform, projeye karşı seslerini yükselterek kamuoyunu bilgilendirme ve bölgeyi koruma çalışmalarına da devam edeceklerini duyurdu.

Vakıflaşma, Yeşil aklama ve Holding Etkisi: Akdeniz Koruma Derneği’nde Neler Oluyor?

Post-Pandemi Dönemde Bulaşıcı Hastalıklar Toplumu Esir mi Alıyor?

İnsanlığın ‘Hastalıklarla’ İmtihanı: Yeni Bir Salgınlar Çağında mı Yaşıyoruz?