₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Latin Amerika’da Sol Belediyecilik XII : Che Guevara’nın Şehri Rosario

Arjantin’in toplumsal mücadelesi, neoliberal politikaların sert dalgalar halinde halkın üzerine çökmesiyle şekillendi. 1976-1983 yılları arasında hüküm süren askeri-faşist rejim, serbest piyasa ekonomisinin temellerini atarken, kamunun ekonomideki rolünü törpüleyen yapısal reformları hayata geçirdi. Sendikaların etkisi kırıldı, geniş halk kesimleri yoksulluğun kıyısına itildi, muhalefet ağır baskılarla susturuldu. İşkenceler, faili meçhul kayıplar ve devlet terörü, sadece ekonomik reformların değil, aynı zamanda toplumsal direnişin de sert bir biçimde ezildiği bir dönemi işaret etti.

Askeri rejimin sona ermesiyle burjuva demokrasisine geçiş denemeleri yaşansa da neoliberal politikalar tüm ağırlığıyla sürdü. Carlos Menem hükümeti, IMF ve Dünya Bankası ile işbirliği içinde büyük çaplı özelleştirmelere imza atarken, kamu hizmetlerini piyasaya açarak halkın temel ihtiyaçlarını sermayenin insafına bıraktı. İşsizlik tırmandı, kayıt dışı istihdam arttı, gelir eşitsizliği derinleşti. Hiper enflasyon, halkın alım gücünü eritirken, barınma, eğitim ve sağlık gibi temel haklar birer ayrıcalık haline geldi. 1980’ler ve 90’lar boyunca büyüyen adaletsizlik karşısında toplum susmadı. Kitlesel protestolar, grevler ve mahalle örgütlenmeleri, neoliberalizmin yarattığı yıkıma karşı güçlü bir dalga halinde yükseldi.

2001 ekonomik krizi, halkın üzerindeki baskıyı dayanılmaz bir noktaya taşımıştı. Bankalardaki birikimlere el konulması, işsizliğin rekor seviyelere ulaşması ve temel gıda fiyatlarının denetimden çıkması, toplumun sabrını taşırdı. Şehir meydanlarından mahallelere yayılan öfke, yalnızca sokak gösterileriyle sınırlı kalmadı. Kolektif direniş biçimleri gelişti, dayanışma ağları kuruldu, işsizler için hayati destek mekanizmaları oluşturuldu. Kapanma tehdidi altındaki fabrikalar, işçiler tarafından işgal edilerek üretim devam ettirildi. Kapitalizmin çöküşü karşısında, emekçilerin kendi kaderini eline aldığı bu model, ekonomik ve toplumsal dayanışmanın en somut örneklerinden biri haline geldi. 2017 itibarıyla 15.000’den fazla işçi, işgal edilmiş fabrikalarda üretimi sürdürerek ekonomik bağımsızlığını savunmayı başardı.

Bu büyük altüst oluşun içinde, Rosario yalnızca bir direniş kenti olmakla kalmadı, aynı zamanda demokratik katılımın ve toplumsal dayanışmanın en önemli merkezlerinden biri haline geldi. Che Guevara’nın doğduğu bu şehir, 1989’dan itibaren Sosyalist Parti’nin Héctor Cavallero liderliğinde sosyal konut projeleri, halk sağlığı, eğitim ve doğrudan katılım süreçleriyle dönüşmeye başladı. Ancak mülk spekülasyonu, uyuşturucu ticareti ve çeteler, bu dönüşümün önüne set çekti. Yoksul mahallelerde derinleşen adaletsizlik, Rosario’da radikal sol hareketlerin ortaya çıkmasına zemin hazırladı.

Tam da bu noktada, 2013 yılında Giros ve M26 adlı iki güçlü taban örgütü birleşerek Ciudad Futura’yı kurdu. Giros, mülk spekülasyonu nedeniyle yerel halkın yerinden edilmesine karşı mücadele ederken, M26, uyuşturucu ticaretinin toplumu çökerten etkilerine karşı örgütlü bir duruş sergiliyordu. İki hareketin güçlerini birleştirmesi, Rosario’da neoliberalizme ve sosyal adaletsizliğe karşı yükselen yeni bir sol dalganın önünü açtı.

Ciudad Futura, Latin Amerika’da merkezi yönetimlerin yerel inisiyatifleri zamanla soğurduğunu ve toplumsal katılımı zayıflattığını savundu. Avrupa’daki yeni belediyecilik hareketleriyle ideolojik bağlar kurarak, halk meclisleri ve doğrudan katılım temelinde bir yönetim modeli inşa etmeye girişti. Hareket, Korkusuz Kentler Ağı’nın bir üyesi olarak küresel dayanışmayı güçlendirme çabasına katıldı ve 2022’de bu uluslararası ağın toplantısına ev sahipliği yaptı.

2013 belediye seçimlerine girerek üç sandalye kazanan Ciudad Futura, 2015’te yasal bir partiye dönüştü. 2017 yerel seçimlerinde dört sandalye kazanarak şehir siyasetindeki etkisini artırdı. Konut projeleriyle yoksul mahallelerdeki yaşam koşullarını iyileştirmeye çalışırken, halkın karar alma süreçlerine doğrudan katılımını teşvik eden politikalar geliştirdi. 2019’da üç meclis üyeliği kazanan hareket, 2021 seçimlerinde yaşadığı zorluklara rağmen Rosario’nun en etkili sol hareketlerinden biri olmayı sürdürdü.

Ciudad Futura’nın öncülüğünde Tambo La Resistencia adlı kooperatif süt çiftliği, yoksul mahallelere uygun fiyatlı süt sağlayarak serbest piyasanın yarattığı enflasyon baskısına karşı bir alternatif sundu. Alternatif Üniversite girişimi, dayanışma ekonomisi ve kooperatifleşme üzerine eğitim programları geliştirerek kapitalist krizlere karşı dirençli bir toplumsal yapı inşa etmeyi amaçladı. Pandemi döneminde hayata geçirilen Mercado Justo dijital platformu, yerel üreticileri doğrudan tüketicilerle buluşturarak büyük ticaret platformlarının tekelini kırmayı hedefledi.

Ancak Ciudad Futura’nın kurumsal siyasete geçişi, kendi içinde gerilimleri de beraberinde getirdi. 2014 yılında La Unión de Pueblo de Rosario hareketten ayrılarak, karar alma süreçlerinin demokratikliğini sorgulayan bir bildiri yayımladı. Hareketin meclis toplantılarında yalnızca operasyonel konuların tartışıldığını, ancak kritik siyasi kararların önceden belirlendiğini öne sürdü. Ayrıca, Ciudad Futura’nın İspanya’daki Podemos ile geliştirdiği yakın ilişki, yerel dinamiklerin zayıflamasına yol açabileceği endişesi yarattı. Hareketin liderleri, farklı siyasi deneyimlerden dersler çıkarmanın yerel koşullara uyarlanması gerektiğini kabul etti ve iç işleyişi gözden geçirme ihtiyacı bir kez daha ortaya çıktı.

Ciudad Futura, yerel siyasetin geleneksel kalıplarına hapsolmadan, kenti toplumcu bir yönetim modeliyle yeniden inşa etmeye çalıştı. Ancak kentsel hareketlerin kurumsal siyasete taşınması, bürokratikleşme ve tabandan kopma riskini de beraberinde getirdi. Devlet içinde ve sokakta politika üretme arasında gidip gelen bu salınım, yeni belediyecilik hareketlerinin temel sorun alanlarından biri oldu. Yine de Ciudad Futura, Rosario’da alternatif bir yönetim modelini hayata geçirmek için mücadele etmeye devam etti. Belediye siyasetinin dar kalıplarına sıkışmadan, halkın gerçek ihtiyaçlarını önceleyen politikalar geliştirdi. Rosairo, Arjantin’de solun yeniden yükselişi için umut veren bir model sunarken, mücadelesini yalnızca seçim sandıklarında değil, mahallelerde, kooperatiflerde ve dayanışma ağlarında büyüterek, antikapitalist bir ufuk açtı.

Latin Amerika’da Sol Belediyecilik XI: Recoleta’da Yerel Sosyalist Bir Deneme

Latin Amerika’da Sol Belediyecilik X: Otoriter Neoliberalizm ve Sol Belediyecilik

Latin Amerika’da Sol Belediyecilik IX: Direnişin Asi Şehri El Alto