Bir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü daha kadınların artan sorunlarıyla karşılıyoruz.
Toplumsal çürümenin çoklu krizlere dönüştüğü bir ortamda, “kadın sorunu” ülkenin en önemli gündemlerinin başında geliyor. Kadınlar, birçok problemle yüzleşmek zorunda kalırken cinayet, şiddet, işsizlik ve baskı gibi birçok açmazla da mücadele etmeye çalışıyor.
Biz de Fikir Gazetesi olarak, Türkiye’de yaşanan kadın sorunları ve olası çözüm önerileri üzerine Adana Çocuk ve Kadın Hakları Derneği Başkanı Çiğdem Akça ile konuştuk.
Türkiye’de kadınların maruz bırakıldığı sorunları sorduğumuz Çiğdem Akça, kadınların en büyük sorunun şiddet olduğunu, ikinci sırayı işsizliğin aldığını, üçüncü sırada ise eşitsizlik olduğunu vurgularken, bu sayılanlara eğitimsizliğin de eklenebileceğini dile getiriyor. Akça, ayrıca toplumsal kadın sorunlarının temel olarak şu şekilde sıralanabileceğini de vurguluyor:
* Aile içi şiddete ve zorbalığa maruz kalmak.
* Toplumsal ve kültürel baskı.
* Eğitim-öğretim imkânlarından yoksun bırakılmak.
* Çalışma hakkından yoksun bırakılmak.
* İş yerinde mobbing, ayrımcılık ve gelir adaletsizliğidir.”
Bunlarla birlikte, kadınlar, çalışma yaşamlarında ayrımcılığa maruz bırakılmasının yanı sıra “eşit işe eşit ücret” haklarından da yoksun bırakılıyor. Öte yandan işsiz kalma kaygısı ve güvencesiz iş koşullarına da mahkum edilen kadınlar için iş ve ev hayatındaki baskı da hiç olmadığı kadar artmış durumda.
Akça, bu tespitlerden hareket ederek, Fikir Gazetesi‘nin kadınların, özellikle tekstil, tarım gibi sektörlerde daha çok sömürülmesine dair konuşacak olursak, sorunun kendisine ve çözüm yoluna dair yaklaşımımız nasıl olmalıdır? Kadın sorunu minvalinde örgütlenme süreçlerine dair neler söylemek istersiniz?” sorusunu ise ayrıntılı bir şekilde yanıtlıyor:
“Kadınlar çalışma yaşamında, cinsiyet ayrımcılığının bir sonucu olarak, erkek işgücüne nazaran daha düşük ücret seviyesi, işyerinde cinsel taciz, işe alma, işe yerleştirme ve yükselme süreçlerindeki eşitsizlik gibi birçok sorunla karşılaşmaktadırlar. Özellikle tekstil ve tarım gibi sektörlerde uzun iş saatleri, mesai ücreti alamama, sosyal güvence olmayışı, ücret olarak erkeklerden daha düşük ücret almak ve ücretlerinin eşlerine verilmesi gibi pek çok sorunları vardır”.
“Kadını karşısına alan bir siyasetle karşı karşıyayız”
“Sivil toplum örgütleri olarak özellikle tarım sektörü başta olmak üzere kadınların haklarını alabilmeleri için kampanya yürütmeli, savunuculuk yapmalı ve bu konunun devlet politikası haline gelmesi sağlanmalı. “Günde ortalama 3 kadın cinayetinin işlendiği, bir tarihsel süreci yaşıyoruz”.
Kadın istihdamı yine bu dönemde yüzde 39‘lardan, yüzde 24‘lere kadar geriledi. Kadınların, genç de olsa, yetişkin de olsa yerinin evi olduğu mantığı ile hareket eden, kadın erkek eşitliğine inanmayan, ‘Kadının yeri evidir‘ diyen, en az 3 çocuk öngören bir siyaset anlayışı ile karşı karşıyayız. Biz kadının ev içinde, bir patron-işçi ikilemi içinde olmadığı, ev işleri-yaşlı-hasta üçgeninden yaşamın sorunlarını tek başına üstlenmediği ortak yaşam örgüsü içinde bu sürecin devam etmesi gerektiğine inanıyoruz.
“Öğrenilmiş çaresizlik içindeler”
Çiğdem Akça, dernek olarak yürüttükleri çalışmalarda, dayanışma konularını temel olarak “Aile içi şiddet, Boşanma sonrası bilgilenme, Çocuk istismarı ve Sosyal Yardım talebi…” başlıkların oluşturduğu dile getiriyor.
Son olarak, kadınların, fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddete maruz kaldığını belirten Akça, sözlerini şöyle bitirdi:
“Adana Çocuk ve Kadın Hakları Derneği olarak, kadınlarla özellikle Şakirpaşa Temsilcilik Merkezi’mizde sık sık bir araya geliyoruz. Kadınların en önemli sıkıntısı gün be gün artan yoksulluk, şiddet sıradanlaşmış. Her evde psikolojik şiddet başta olmak üzere ekonomik ve fiziksel şiddet yaşanmakta. Cinsel şiddetin farkında değiller, çünkü bu onların eşlerini rahatlatmak amacıyla üstlendikleri bir görev. Çocukları çok kıymetli ama ne yeterince eğitim almalarını sağlayabiliyorlar nede besleyebiliyorlar. Kendilerine ait bir hobileri veya kendi ihtiyaçlarına yönelik para harcama şansları yok. Öğrenilmiş çaresizlik içindeler. Bu 8 Mart’ta da diyebiliriz ki, kadının adı hâlâ yok”
Kadın Futbolunda Eşitlik Mücadelesi: Kızlar Sahada’nın Öyküsü