Türkiye tarihinde Newroz, her zaman özel bir yer edindi.
Bu, elbette günün siyasi ve tarihsel bir içerik edinmesiyle mümkün olmuş ve 21 Mart, “bahar bayramı” olarak kutlanmanın çok ötesine geçmiştir. Öte yandan bugün, farklı dönemlerde farklı içeriklerle haberlere yansımış, Newroz kimi zaman hedef haline gelirken kimi zaman ise ülke gündemine oturmuştur.
Her toplumsal olguda olduğu gibi, özel kimi gün ve periyotlarda da hatırlanan, öne çıkan ve yaşananlarla belleklere kazınan kimi Newroz günleri de yaşayan Türkiye, özellikle de 90’lı yıllarda çalkantılı bir siyasi süreçten geçti. Bu sürecin bir parçası da gittikçe politikleşen Newroz gündemi ve ardından ortaya çıkan ve dönemin iktidar partisi tarafından dayatılan “Newroz-Nevruz” gerilimi oldu. Öte yandan bu durum yalnızca bir sözcük yarışı ya da etimolojik bir gerilim değil, aslında oldukça siyasi bir müdahale halini alacaktı.
Örnek olarak, Türkiye tarihinin “ilk olaysız, kitlesel Newroz”u olarak tarihe geçen 1993 Newroz’unu Milliyet gazetesi “Ne günlere geldik?” diyerek haberleştirmiş; 1994 yılında ise yine aynı yayın organı, Newroz kutlamalarına Avrupa’dan gelip katılan bir grubu doğrudan hedef göstererek, “Nevruz’un akbabaları” demiştir. Ek olarak, yine aynı gazete 1995 ve 1996 yıllarındaysa sadece “devlet erkanının Nevruz’una” değinmekle yetinmiş ve alternatif kutlamaları görmezden gelmiştir.
Newroz, 1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’de Kürt halkı tarafından her yıl 21 Mart’ta, ve başta Diyarbakır olmak üzere çeşitli merkezlerde miting havasında kutlanıyor. Çok sayıda insanın gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart’ı bayram olarak kutlamasına rağmen bu günü kitlesel, siyasi bir ritüel olarak kutlayan Kürtler için Newroz, bir “bahar bayramı” olmanın çok ötesinde.
Bunlarla birlikte, geçmişten bugüne nelerin değiştiğini merkez/ana akım medyaya bakarak anlayabilmek de oldukça olanaklı görünüyor. Örneğin, 90’larda merkez medyadaki eğilim oldukça homojen görünüyor. Yine 1990’lı yıllarda kitleselleşen Newroz kutlamaları hakkındaki haberlere “gözaltılar ve çıkan olaylar” damga vururken, 2000’li yıllarda ise ağırlıklı olarak tek bir fotoğraf ve birkaç cümlenin yer aldığı haber içerikleri göze çarpıyor. “Çözüm süreci”nin gündemde olduğu 2013-2016 yılları arasındaki periyotta ise bakış açısı hızla değişiklik gösteriyor ve Newroz şenlikleri kimi zaman canlı yayın yapılarak izleyicilere ulaştırılıyor.
Özetle, ana akım medyanın içerisindeki ruh hâli, haber veriş şekli, öne çıkarılan fotoğraflar ya da söylemler, güncel siyasi açılımlara göre biçimleniyor.
Öte yandan Newroz, zamanla hakkında en çok afiş hazırlanan günlerden birisi haline de dönüşüyor. Newroz afişleri çoğunlukla yapılacak etkinliğin yeri, zamanı ve kimin organize ettiği hakkında fikir verirken, bazen de aktüel gelişmelerin bir göstergesi hâlini alıyor. 1980 öncesinde yapılan Newroz afişleri içerisinde ise farklı eğilimler göze çarpıyor.
Bunlar arasında kimi zaman siyasi hedefler öne çıkarılırken, kimi zaman ise folklorik ve mitolojik öğeler baskınlaşıyor. Ancak 1980 ve özellikle de 12 Eylül sonrasında baskın eğilimin, siyasi mesaj vermeye yaklaştığı da söylenebiliyor.
İşte, geçmişten bugüne kimi gazete manşeti, fotoğraf ve afişlerde Newroz…







Atilla Türker ile söyleşi: Futbolun arka bahçesinde neler oluyor?