20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü geride kaldı ama çocukların söz hakkı, takvim yapraklarından taşan bir gündem olmaya devam ediyor. BAYETAV Okulları’nda hazırlanan “Söz Bizde – 20 Kasım Çocuk Hakları Radyosu” programında mikrofon bu kez yalnızca çocuklarda kaldı. Öğrenciler, haklarını, okulda katılım deneyimlerini ve kendilerini nasıl duyurduklarını kendi cümleleriyle anlattı.
Programın açılışında çocuklardan biri, “Bence Çocuk Hakları Günü sadece kutlama değil, kendi sesimizin duyulduğu bir gün” derken, bir diğeri “Çünkü biz sadece geleceğin değil, bugünün de öznesiyiz” sözleriyle, 20 Kasım’ı sembolik bir günden çok, gündelik hayatın parçası olan bir hak mücadelesi olarak tarif etti. Yayında, oyun ve dinlenme hakkından sağlık hakkına, ifade özgürlüğünden ayrımcılığa uğramama hakkına uzanan geniş bir çerçeve çizildi; çocuklar hem okul deneyimlerinden hem de Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden örnekler verdi.
Katılım hakkı sınıfta başlıyor
Radyo programında en çok üzerinde durulan başlıklardan biri katılım hakkı oldu. Öğrenciler, yılın başında öğretmenler tarafından hazır olarak sunulan değil, tartışarak birlikte yazdıkları sınıf sözleşmesini örnek gösteriyor: Kimse “Bu kurallar böyle olacak” demeden, her öğrencinin söz aldığı bir süreçten bahsediyorlar.
Bu ortak yazım süreci, çocukların dilinde hak meselesine dönüşüyor: Kurallara dışarıdan dayatılan değil, birlikte karar verilen ilkeler olarak baktıklarını söylüyorlar. “Bir şeye katkın olunca ona daha çok sahip çıkıyorsun” diyen öğrenci, sınıf sözleşmesinin bu yüzden daha adil ve daha sakin bir ortam yarattığını anlatıyor. Okulun fiziksel düzeni, bahçenin nasıl kullanılacağı, hangi alanların oyun, hangilerinin dinlenme için ayrılacağı gibi kararların da çocukların katılımıyla alınması gerektiğini vurguluyorlar.
Öğrenci birliği ve “katılım merdiveni”
Programda, okulda kurulan öğrenci birliği de çocukların gözünden aktarılıyor. Her sınıftan seçimle belirlenen başkan ve eş başkanların, yıl boyunca arkadaşlarının sözünü öğrenci birliğine taşıyacağı, orada tartışılan önerilerin okul yönetimiyle birlikte değerlendirileceği anlatılıyor. Geçen yıl 23 Nisan etkinliklerinin temalarının öğrencilerin önerileriyle şekillenmesi, bu işleyişe somut bir örnek olarak hatırlanıyor.
Çocuklar, “katılım merdiveni” olarak bilinen modele de atıf yapıyor. Bu merdivenin alt basamaklarında sadece dinlenen ama sözü dikkate alınmayan çocukların olduğuna, üst basamaklarda ise yetişkinlerle birlikte karar süreçlerini belirleyen, eşit söz hakkına sahip çocukların yer aldığına dikkat çekiyorlar. Kendi okullarını bu merdivenin üst basamaklarına yakın bir yerde konumlandırırken, bunun gerekçesini de açık biçimde kuruyorlar: Sınıf sözleşmesinden öğrenci birliğine uzanan süreçte hem fikirlerinin sorulduğunu hem de bu fikirlerin somut değişikliklere dönüştüğünü söylüyorlar. “Katılım sadece konuşmak değil, sözümüzün bir karşılığı olmasıdır” cümlesi, bu yaklaşımın özetine dönüşüyor.
“Bir adayın en önemli özelliği dinleyebilmek”
Radyo programının ilerleyen bölümlerinde, yaklaşan öğrenci birliği seçimleri üzerinden temsil ve demokrasi tartışılıyor. “Sence bir adayın en önemli özelliği ne olmalı?” sorusuna verilen yanıt, yetişkin siyaset tartışmalarını da düşündürecek nitelikte: “Bence bir adayın en önemli özelliği dinleyebilmek. Çünkü birliğe sadece kendi düşündüklerini anlatmak için gitmiyorsun, sınıfın sesini götürüyorsun.”
Çocuklar, oy vermeyi de hakların kullanılması açısından önemli buluyor. “Benim oyum ne değiştirir ki dersen hiçbir şey olmaz. Ama oy verdiğinde ‘Ben buradayım, fikrim var’ demiş olursun” diyen öğrenci, temsil ilişkisine dair son derece yalın bir siyasal kavrayış ortaya koyuyor. Buradan hareketle, çocukların yalnızca aile, okul ya da kurumlar tarafından “korunması” gereken birer özne değil; karar süreçlerine aktif olarak katılan, sözünün değeri olan yurttaşlar olduğunu vurguluyorlar.
Hakların dili çocukların ağzında
Program boyunca BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 54 maddelik yapısı, 12. ve 13. maddelerde güvence altına alınan görüş bildirme ve ifade özgürlüğü, 15. maddede tanımlanan bir araya gelme ve grup kurma hakkı, çocukların diliyle yeniden anlatılıyor. Çocuklar için haklar, soyut hukuk metinleri değil; sınıfta, bahçede, teneffüste, öğrenci birliğinde her gün sınanan, bazen ihlal edilen, bazen birlikte yeniden kurulan ilişkiler bütünü.
Bu radyoda, “çocuklar da konuşsun” diye sembolik bir jest yapılmıyor; tam tersine, eğitim ortamının nasıl şekilleneceğine dair sözü bizzat çocuklar alıyor. “Haklarımızı bilmek, onları yaşamanın ilk adımıdır” diyen program kapanışındaki cümle, 20 Kasım’ın günler sonrasına yayılan bir çağrı niteliğinde: Çocukları yalnızca bir gün boyunca hatırlamak değil, her gün söz ve karar sahibi oldukları bir hayatı kurmak.
Bülent Şık Yeni Eğitim Projelerini Anlattı: Çocuklar İçin Bir Model İnşa Ediliyor
#DünyaÇocukHaklarıGünü #ÇocukHaklarıSözleşmesi #ÇocuklarınSesi #ÇocukOdaklıOkul #KatılımMerdiveni #DemokratikOkul #HakTemelliOkul #ÇocukYurttaşlığı #EğitimveHaklar
