Filistin Dayanışmasına Ortak Olmak: Filistin İçin Bin Genç

Uzun yıllardır süren Filistin direnişi, yeni bir evreye girmiş görünüyor. 2023 yılında yaşanan çatışmaların boyutu da girilen bu yeni evrenin göstergesi olarak okunuyor. Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın düzenlediği geniş çaplı saldırı sonrası şiddetlenen çatışmalar bir süre daha sürecek görünüyor. Gazze’de yaşamını yitirenlerin sayısı 30 bini aşarken, pek çok yaralı da tedavi görmeyi bekliyor.

Uluslararası toplumun büyük çoğunluğu Filistin’de yaşanan vahşete sırtını dönmüş durumda. İran’ın İsrail’e yönelik saldırısının ardından uluslararası kamuoyu itidal çağrıları yaparken, bu çağrılar İsrail Başbakanı Benjamin Netenyahu’nun sert açıklamalarının ve girişimlerinin gölgesinde kalıyor. ABD’de üniversite öğrencileri Gazze için protestolarını sürdürürken Netenyahu öğrencilerin eylemi için “anti-siyonist” söylemini kullandı ve müdahale çağrısı yaptı. 

Filistin’de yaşanan vahşetin toplumsal tabanda önemli karşılıklar bulduğu ülkelerden biri de Türkiye. Ancak AKP iktidarının İsrail ile sürdürdüğü ticari ilişkilerin ayyuka çıkması, Türkiye-İsrail ilişkileri ve Filistin direnişi tartışmalarında yeni bir sayfa açmışa benziyor.

Türkiye’de Filistin halkı ile dayanışma eylemlerinde Filistin İçin Bin Genç hareketi, özellikle ticari ilişkilerin teşhiri bağlamında ön plana çıktı. Biz de Filistin İçin Bin Genç hareketinden Süha Tarık Keskin* ile hareketin nasıl kurulduğu, neler yaptığı ve sonraki süreçte ne yöne evrileceği hakkında konuştuk.

Filistin İçin Bin Genç hangi düzlemde ne zaman ve ne amaçla ortaya çıktı?

17 Ekim’deki hastane katliamından sonra, Emek ve Adalet Platformu, öncelikle Saraçhane gibi kalabalık meydanlarda, ardından da İsrail ile ticaret yapan şirketlerin önünde İsrail’i protesto eylemlerine başladı. Ardından Gençlik Komiteleri ile eylemliliklerimizi birleştirdik. Sonrasında ise Filistin davası bu ülkedeki her kesimin ve herkesin davasıdır diyerek, Amerika ve İngiltere’nin Filistin halkının yaşam hakkına kast etmesine karşı anti-emperyalist, Filistin’de soykırım sürerken işgalci İsrail ile ticareti sürdürerek kârlarını arttıran yerli-yabancı şirketlere karşı anti-kapitalist ve günümüzde Nazi rejiminin mirasçısı olarak gördüğümüz İsrail oluşumuna karşı da anti-siyonist temeller üzerinde Filistin İçin Bin Genç hareketini başlattık. Eylemliliklerimizi sürdürürken takip ettiğimiz ve kulak verdiğimiz yer Filistin’deki direniş örgütleri olup soykırımın karşısında Filistin halkının kendi öz direnişini takip edip dinlemenin gerekli olduğunu düşündük. 

“İKTİDAR SADECE DUA YOLLANAN MİTİNGLER DÜZENLİYOR”

AKP iktidarının ve Türkiye sermayesinin İsrail ile yürüttüğü ticari ilişkiler, Türkiye’de yürütülen Filistin halkı ile dayanışma mücadelesi için ne anlam ifade ediyor?

En başta İşgalci İsrail’in yaptığı bu soykırıma zemin hazırlayan ekonomik ve sosyal durumu görmek gerektiğini düşünüyoruz. Öyle ki Filistin halkının ve direnişinin 7 Ekim’de gösterdiği şanlı direniş karşısında, eğer ki İsrail soykırım ile cevap veriyorsa İsrail’in bu gücü nereden elde ettiğine bakmak gerekiyor. 

Bu noktadan hareketle, açık kaynaklardan yaptığımız araştırmalar neticesinde gördük ki Türkiye sermayesi İsrail’de oldukça etkin ve mevcut yönetim de kasıtlı veya kasıtsız buna göz yumuyor. Üstelik iktidar, konuyu hiç ticaret rakamlarına getirmeksizin Filistin’e sadece dua yollanan mitingler düzenliyor. Bunun karşısında da bizler, nesnel bir talep ortaya koyabilmek adına, işgalci İsrail ile yürütülen ticari ilişkilerin kesilmesini talep ediyoruz ve diğer Filistin hareketlerinden de bu talebi yükseltmelerini bekliyoruz.

Filistin İçin Bin Genç, düzenlediği eylemlerle epey ilgi çekmiş ve iktidara küçük de olsa bir geri adım attırmış görünüyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu öncelikle kazanım olarak değerlendirilebilir pek tabii ki, ancak şunu da unutmamak lazım: Türkiye ticareti sadece “kısıtlamış” durumda, biz İşgalci ile ticaretin kati surette kesilmesi taraftarıyız. Bu adım her ne kadar bir gelişme olsa da bu tablo bize eylemlerimizi artırarak devam ettirmemiz gerektiğini söylüyor.

Uluslararası bağlarınız var mı? Bu ilişkiler nasıl ilerliyor?

Uluslararası hareketlerle ilişkilerimiz devam ediyor, iletişimde kalarak ortak bir şekilde İsrail’in soykırımını dünyaya duyurmaya devam ediyoruz. 

Son zamanlarda ABD’deki üniversite öğrencileri arasında geniş çaplı Gazze protestoları yaşanıyor. Netenyahu ve hükümeti dünyada Gazze ile dayanışma içinde olan kesimleri “anti-siyonist” olarak nitelendiriyor ve ötekileştirmeye çalışıyor. Dünyadaki Filistin dayanışması hakkında neler söylemek istersiniz?

Öncelikle, anti-siyonizm ile anti-semitizm kavramlarını ayrıştırmak gerektiği kanaatindeyiz. 1948 yılından beri İşgalci İsrail Oluşumunu kuran bir ideoloji ve bu ideoloji adına İsrail 1948’den beri katliamlar işliyor. Nasıl ki anti-Nazi olmak Alman karşıtı olmak dememek ise, anti-siyonist olmak da Yahudi karşıtı olmak demek değildir. Nitekim dünya çapında İsrail’in bu zulmüne karşı duran birçok Yahudi organizasyon mevcut. 

Dünyadaki Filistin dayanışması herkes için oldukça umut verici. Dünyanın her kıtasından ve köşesinden Filistin direnişinin deyimiyle “dünyanın özgür insanları” bu zulme karşı ayaklanmış durumda, özellikle işgalci ile yapılan ticareti durdurma konusunda. Örneğin Hollanda’da Elbit silah fabrikasının üretim ve ihracat yapmasına mani olunması ve Avusturalya’daki ticaret gemilerine uygulanan blokaj eylemi oldukça güzel gelişmeler.

Gençlerin Filistin’deki katliamlara karşı gelecekte yapacakları hamleler neler olacak? Hareketin evrileceği başka bir yapı olacak mı?

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, bizler, Filistin direnişi o hafta neyi işaret etmişse ona göre eylem programımızı düzenliyoruz. Hareketin nereye evrileceğini de tabii ki bize Filistin direnişi gösterecektir.

“İSRAİL ORDUSU GAZZET ÜZERİNDE HAKİMİYET SAĞLAYAMIYOR”

Özellikle İran’ın saldırısı sonrası İsrail’in İran’a karşılık vereceği ve Filistin halkına yönelik vahşetini de artıracağı yönünde senaryolar var. Filistin’deki son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Filistin halkı ve direnişi şu ana değin çok kayıp vermesine rağmen, direniş örgütlerinin son yaptığı açıklamaya bakacak olursak, direnişe devam çağrısını yükseltiyor. Nitekim Gazze’de görüldüğü üzere, İsrail ordusu ne kadar katliam yaparsa yapsın ne kadar Gazze şeridini ele geçirdik derse desin, Gazze üzerinde hakimiyet sağlayamıyor. 

Uluslararası siyasette ise Filistin halkının ve direnişinin siyaseti oldukça açıktır, 7 Ekim’den sonra da belirtildiği üzere, direniş sadece ve sadece gücünü kendi halkından almakta ve sadece ve sadece onun yararına siyaset üretmektedir, ki bugüne değin bu denli şanlı bir direnişi gösterebilmesinin sebeplerinden biri de budur.

______________

 

(*) Müstear isim kullanılmıştır. Bu röportajda ifadele edilenler Filistin için Bin Genç hareketinin kurumsal görüşlerini yansıtmaktadır. Fotoğraflar izin alınarak, hareketin bilgisi dâhilinde kullanılmıştır.

 

Vietnam’dan Filistin’e, Gençlik Savaşa Karşı Direniyor

Slavoj Žižek: İsrail – Filistin savaşındaki gerçek bölünme çizgisi…

Dünya Savaşını Kim Çıkaracak?