Bir Evrimin Hikâyesi: Köpekler ve İnsanlar

Rehberlik ediyorlar, arama kurtarmaya katılıyorlar, uyuşturucuları, kayıp kişileri buluyorlar, koyun güdüyorlar, hatta çocuk bakıyorlar. Ancak ne yazık ki önemli bir kısmı günümüz kent ortamında sokaklarda yemek bulmaya çalışıyor, dayak yiyor, saldırganlaşıyor ve şimdi de “uyutulmak” isteniyor.

Köpeklerle karmaşık bir ilişkimiz var. Onları hem en sadık dostlarımız olarak görüyoruz hem de türlü türlü zulme maruz bırakıyoruz. Ancak bu yazının konusu bugünkü ilişkimizden ziyade onlarla kurduğumuz dostluğun kökenleri ve bilimsel yanları olacak.

ORTAK ÇEVREYİ PAYLAŞARAK BERABER EVRİMLEŞTİK

Köpeklerin yapay seçilimle evrimleştiği, neredeyse genel kabul. Yapay seçilim, insanların bilinçli ve amaçlı olarak bir organizmanın belli özelliklerini seçmesi ve kontrollü olarak yetiştirmesi demek.

Ancak köpeklerle ilişkimizin kökenine baktığımızda durum bundan biraz farklı. Onları tamamen bilinçli şekilde evriltmedik, onlarla beraber evrimleştik! Paylaştığımız çevre hem onları hem de bizi şekillendirdi.

İnsan ve köpek arasındaki ilişki derinlere uzanıyor. Evcilleştirmenin ilk belirtileri 33 bin yıl öncesine dayanıyor ve 15 bin yıl öncesinden başlayan arkeolojik kayıtlarda açıkça evcilleştirilmiş köpeklerin izlerine rastlanıyor.

Sibirya Dağları’nda ortaya çıkarılan eski, köpek kafasına benzer bir kafatası, ilk köpeklerin yaklaşık 33 bin yıl önce gri kurtlardan ayrılarak evcilleştirildiğini düşündürmüştü. Öte yandan Çin’de yapılan genetik analizler oradaki köpeklerin ancak 16 bin yıl önce evcilleştirildiğini gösteriyor.

Hatta köpeklerin dünyanın farklı bölgelerinde birden fazla kez evcilleştirildiğini ileri süren bilim insanları da var. 

KURTTAN KÖPEĞE EVRİM

Peki bu evcilleştirme süreci tam olarak nasıl başladı? Bu sorunun cevabını bulmak için araştırmalar devam ediyor.

Bir görüşe göre kurtlar büyük ihtimalle insanların öldürdükleri hayvanların kalıntılarını toplarken onlara alıştı. Yani aslında evcilleştirme sürecini kendileri başlattı.

Washington Eyalet Üniversitesi’nde antropoloji profesörü Robert Quinlan, “Bu simbiyotik veya kommensal ilişki muhtemelen başlangıçta tesadüftü” diyor.

Las Vegas’taki Nevada Üniversitesi’nden arkeolog Angela Perri, “Yaklaşık 12 bin ila 14 bin yıl önce kurtlarınkinden çok farklı olan morfolojik ve genetik özellikler görmeye başlıyoruz. Bu tarihlerden itibaren evcilleştirilmiş köpekler gördüğümüzü rahatlıkla söyleyebiliriz” ifadelerini kullanıyor.

İlk fişeği hangi taraf ateşlemiş olursa olsun köpeklerin evcilleştirilmesi tekil bir olay değildi. Coğrafya ve zamana yayılmış çok sayıda olay vardı ve bu tek yönlü bir yol değildi.

Analizler, köpeklere binlerce yıldır insanlara benzer cenaze törenlerinin uygulandığını ortaya koydu. Ancak bazı arkeolojik kazılar, dini ritüellerde kurban edilen çok sayıda köpeğin yanı sıra, yemek için kesildiği anlaşılan arkadaştan çok ziyafet olarak görülmüş köpek kalıntılarını da ortaya çıkardı.

BİRLİKTE EVRİMLEŞTİK

Yine de dünyadaki başka hiçbir türün, insan toplumuna bu denli entegre olmadığını söylemek mümkün.

Öte yandan insanlar binlerce yıl önce kurtlara onları seçme ve kontrollü olarak yetiştirme bilinciyle yaklaşmadı. Hatta onlarla beraber kendisi de evrimleşti!

Saygın bilimsel dergi Nature’da yayımlanan bir araştırma, köpeklerin yaklaşık 32 bin yıl önce gri kurtlardan ayrıldığını ve o zamandan bu yana evcilleşmiş köpeklerin beyin ve sindirim organlarının, insanların beyin ve organlarına çok benzer şekilde evrimleştiğini gösteriyor.

Çin Bilimler Akademisi’nden genetikçi Guo-dong Wang ve meslektaşları, dört gri kurdun, üç yerli Çin köpeğinin, bir Alman çobanın, bir Belçika Malinois’inin ve bir Tibet mastiffinin DNA’sını analiz etti. Köpekler ve insanlardaki genleri karşılaştıran araştırmacılar, iki türün de sindirim ve metabolizmadan sorumlu (örn. kolesterol taşınmasını kodlayan) genlerde benzer değişikliklere uğradığını keşfetti.

Bu değişiklikler hem köpeklerin hem de bizim tükettiğimiz hayvansal ve bitkisel bazlı gıdaların oranının değişmesinden, yani bir nevi birlikte yerleşik yaşama geçişimizden kaynaklanıyor.

YAPAY SEÇİLİMİN ROLÜ

Köpeklerin bugünkü haline gelmesinde yapay seçilimin rolü de elbette çok büyük. Daha yakın gelecekte insanlar, onları sevdiği şekillere soktu. Tüy ve kulak yapısı veya boyutlarıyla ilgili sevdiği özellikleri seçip yeni cinsler ortaya çıkardı. Bunlar arasında avcı köpekler, çoban köpekleri ve süs köpekleri de var.

Örneğin, Portsmouth Üniversitesi’nden bilim insanlarının bir araştırmasına göre, köpeklerin zaman içinde gözlerinin etrafında, özellikle insanlara çekici gelen ifadeler yapmalarına olanak tanıyan kaslar geliştirdiklerini bulmuştu.

Hatta daha yakın zamanda Japonya’da yapılan bir araştırma, köpeklerin göz rengini de etkilediğimizi göstermişti. Buna göre evcil köpeklerde koyu renk gözler, yabani akrabalarına göre daha yaygın. Çünkü insanlar koyu renk gözlü köpekleri daha arkadaş canlısı olarak algılıyor.

Bunun yanı sıra köpeklerin son derece karakteristik bir davranışı olan kuyruk sallama hareketini de biz seçmiş olabiliriz. Yine yakın zamanda Max Planck araştırmacıları, köpeklerin havlama yerine ritmik hareketleri tercih eden insanlardan dolayı kuyruklarını sallamaya alıştığını öne sürmüştü.

Bir evrimleşme örneği vermek gerekirse, Samoyed cinsi köpekler iki tür arasında karşılıklı yarara dayanan  eski ilişkilerin harika bir örneği. Binlerce yıl önce Asya’dan Sibirya’ya seyahat eden göçebe insanlarla birlikte seyahat eden köpekler, yeni zorlu koşullarda ve donmuş topraklarda hayatta kalması için özel olarak yetiştirildi. İnsan kabilesi yavaş yavaş ren geyiklerini avlamak yerine sürü gütmeye yöneldikçe, bu köpekler de av köpeğinden çoban köpeğine dönüştü.

BUGÜNKÜ İLİŞKİLERİMİZDE DE ONLARDAN BÜYÜK YARAR GÖRÜYORUZ

Bugün kötü şartlarda bakılan ve rekabetin yoğun olduğu bölgelerde sokak köpeklerinin saldırganlaştığı birçok örnek mevcut.

Aynı zamanda köpekler kuduz hastalığının gerçekten de önemli bir taşıyıcısı. Yaban hayatı hayvanlarından köpeklere bulaşan virüs, insanlara ve evcil diğer hayvanlara bulaşabiliyor. 

Tüm bu olumsuz örnekler için ne gibi önlemler alınabileceği, bu yazının tartışma konusu değil. Ancak köpeklerin insan sağlığına yararının da bilimsel araştırmalarla birçok kez kanıtlandığını eklemeden bitirmeyelim.

Özel eğitim aldıklarında insanlardaki kanserli hücrelerin varlığını bile tespit edebilen bu hayvanların, birlikte yaşadıkları insanlara en büyük yararı ise akıl sağlığı alanında. Giderek artan sayıda araştırma, köpek sahiplerinin stresli durumlarla karşı karşıya kaldığında, evcil hayvanlarının yanında vücutlarının fizyolojik olarak daha az tepki verdiğini gösteriyor.

Son yıllarda yapılan çok sayıda araştırma, köpeklerin insanlara rahatlama sağladığını, yıpranmış sinirlerini sakinleştirdiğini, hareket etmelerini, sosyalleşmelerini sağladığı ve onlar için iyi bir dinleyici olduğunu ortaya koyuyor.

Örneğin hakemli bilimsel dergi Plos One’da yayımlanan bir araştırma, köpeklerle kaliteli zaman geçirmenin, konsantrasyon ve rahatlama hissiyle bağlantılı beyin dalgalarının gücünü artırabildiğini göstermişti.

1950 ve 2019 arasında yayınlanan çalışmaları kapsamlı biçimde gözden geçiren bir grup araştırmacı da köpek sahiplerinin ölüm riskinin daha düşük olduğunu bulmuştu. Köpek sahiplerinin kan basıncı düzeylerinin daha düşük olduğu ve kardiyovasküler sorunların önemli bir nedeni olan stresi azalttığı sonucuna varılmıştı.

Towson Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Evangeline Wheeler, National Geographic’e yaptığı açıklamada, “Köpek dostlarımız çok tahmin edilebilir ve güvenilir; köpeklerimizden aldığımız koşulsuz sevgi bize bir güvenlik duygusu veriyor” diyor:

“Köpekler sizi yargılamaz veya eleştirmez. Orada öylece oturup sevgi dolu gözlerle bakıyorlar.”

Bu Yaz Hayvanlar Sokağa Atılacak Tatil Oyuncağı Olmasın

Yaşamı Paylaşıyoruz, Ya Hakları?

Kırmızı Eğrelti Otunun Büyüdüğü Yer