Hastanede Sıraya Girmek de Sırayla

Günümüzde herhangi bir alandan sıra alarak hastanede muayene olmak oldukça güçleşmiş durumda. Sağlık Bakanlığı’nın bir uygulaması olan Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) aracılığıyla muayene olmak istedikleri alandan sıra almayı deneyen hastalar, randevu bulamamaktan şikâyet etmekteler.

Hastaların yakında bulunan hastanelerin dışında çevre ilçe ve illerde yaptıkları arama sonuçları da aynı şekilde sonuçsuz kalabiliyor. Bu durum, çeşitli sorunları beraberinde getiriyor. Muayene olmak için aylarca beklemek gerekebiliyor, hastalar ameliyat olmak için yine aylarca sonrasına randevu almak durumunda kalabiliyor.

Sağlık Bakanlığı, geçtiğimiz hafta “Onaylı Randevu” dönemini başlatmış ve randevu tarihinden bir gün önce saat 20.00’ye kadar hastaların randevusuna onay vermesi veya gelemeyeceğini beyan etmesi gerektiği yönünde bir karar almıştı. Ancak alınan karar sorunun çözümü bağlamında bir işlev görmemişe benziyor. Hastanelerde sıra bulma problemi günden güne büyüyor.

Biz de konuyu Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten ve Hasta ve Engelliler ile Yakınları Hakları Derneği (HEYAD) Başkanı Hüseyin Ayhan ile konuştuk.

“CİDDİ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNU HÂLİNE GELMİŞTİR”

Hasta muayene sistemi olan Merkezi Hekim Randevu Sistemi’nden (MHRS) aylar sonraya verilen muayene, tetkik ve ameliyat randevularının artık ciddi bir halk sağlığı sorunu hâline geldiğini belirten Dr. Ali İhsan Ökten, “Yakın bir gelecekte artık randevu süreleri yıllara verilmeye başlanacaktır. Sağlık Bakanı’nın bu sorunu randevusuna gelmeyen hastalara yüklemesi gerçekçi değildir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2023 yılında poliklinik sayısı 850 milyon, acile başvuru sayısı 150 milyon olarak açıklanmıştır. Poliklinik sayıları açısından bakıldığında OECD ülkeleri arasında bir kişinin bir yılda hekim veya bir sağlık birimine başvuru oranı 10 olarak belirtilmiştir. Bu, OECD ülkeleri arasında en yüksek oranlardan biridir. Acil servise başvuru oranlarına baktığımızda dünyada nüfusundan daha fazla acile başvuran ülke yoktur. Yani hekime veya sağlık birimine başvuru oranında OECD ülkeleri arasında en üst sıralarda, acile başvuru oranında ise dünya birincisiyiz. Böyle bir sağlık ortamında randevuların aylar sonraya verilmesi veya aksaklıklar olması kaçınılmazdır. Ancak bu aylar sonraya randevu verme veya aksaklıklar Sağlık Bakanı’nın söylediği gibi randevusuna gelmeyen hastalardan dolayı değildir. Sağlık Bakanı’nın önerdiği Onaylı Randevu Sistemi de sorunu çözmeyecektir. Sağlık Bakanı yaptığı açıklamada randevulu ve randevusuz hasta bakılma oranlarının yaklaşık aynı olduğunu belirtmiştir. Bu durumda Sağlık Bakanı TTB’nin uzun süredir söylediği “5 dakikada sağlık olmaz, 5 dakikada muayene yapılmaz” söylemimizi doğrulamaktadır. 10 dakikada verilen randevular arasında randevusuz gelenlere bakıldığında 3-5 dakikada bir hasta bakıldığı gerçeği ile karşı karşıya gelmekteyiz” dedi.

“HASTALARIN BİR KISMI YAŞAMINI YİTİREBİLİR”

Yaşanan durumun ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu yineleyen Ökten, ne tür mağduriyetler yaşandığına yönelik sorumuza “Akciğer hastalığı, kalp hastalığı, kanser hastaları gibi kronik hastalığı olan hastalar düzenli olarak kontrol gerektiren hastalıklardır. Bu hastalar düzenli olarak kontrole gidemediklerinde, ilaçları bittiğinde yazdıramayıp tedavileri aksadığında, kanser hastaları düzenli kontrol muayeneleri yapılmadıkça ve aldıkları ilaçlarda aksama oldukça hastalıkları ilerleyecek daha geç iyileşecekler, yaşam ve sosyal kapasitelerinde gerileme olacak, bir kısmı ise hastalıkları ilerleyeceği için ölebileceklerdir” yanıtını verdi.

“İKTİDAR BUNU BİR SORUN OLARAK GÖRMÜYOR”

Kamu hastanelerinde sıra bulamayan hastaların özel hastanelere yönelmek zorunda kaldığını belirten Ökten, “Acil servislerde hasta sayısının bu kadar fazla olmasının bir nedeni de polikliniklerde randevu alamayan hastalar. Randevu alamayan hastaların özel hastanelere başvurması zaten sistemin de istediği bir şey. Çünkü bu sağlık sistemi sağlığı özelleştiren bir sistem. O nedenle iktidarda bu durumu bir sorun olarak görmüyor” dedi.

“KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ ÖNCELENMELİ”

Ökten, sorunların çözümüne dair ne tür bir yol hattı önerilmesi gerektiğine yönelik sorumuza ise şu yanıtı verdi: “TTB olarak Sağlık Bakanlığı’na çözüm önerisi olarak kışkırtılmış sağlık politikalarına yol açan, sağlık sistemini çökme noktasına getiren ‘Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nden vazgeçilmesini, acilen basamak sistemine geçilmesini, aile hekimleri sayısının artırılmasını, aile hekimleri başına düşen nüfus sayısının azaltılmasını, bölge tabanlı sağlık sistemine geçilmesini öneriyoruz. Sağlık Bakanı, koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyen, birinci basamağı kuvvetlendirecek girişimler yapmadığı sürece bu sorunun çözülmeyeceğini artık anlamalıdır. Sağlık Bakanı’na her yıl artan hasta ve hastalık sayısının övünülecek bir durum olmadığını, aksine istifa edilecek bir durum olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.”

“HASTA SAYISI ARTIYOR, UZMAN DOKTOR SAYISI DA ARTMALI”

Kamu hastanelerinde sıra bulma sorununun günden güne arttığını belirten Hüseyin Ayhan, “Türkiye genelinde devlet hastanelerinden randevu bulamama sorunu arttıkça bu tür çeşitli şikayetler devam etmektedir. Kamu hastanelerinde Uzman Hekim sayısı azaldı. Özellikle pandemi döneminden sonra vatandaşların şikayetleri oldukça fazlalaştı ve hastanelere talep arttı. Fakat insanlar kamu hastanelerinden randevu bulamadıkça ve güven duyguları azaldıkça stres ve kaybı sebebi ile hastanelere daha çok başvuruyor. Devlet hastanelerinden randevu alamamakla birlikte hasta ve hastalık sayısı artarken doktor sayısı azalmaktadır” dedi.

“ÖZELLİKLE YAŞLI VE ENGELLİLER ETKİLENİYOR”

Yaşanan durumun hastalara büyük mağduriyetler yaşattığını belirten Ayhan, “Branş doktorları bulmakta zorluk çekiliyor. Özellikle hasta ve engelliler bu durumdan çok mağduriyet yaşıyor. Bekleme süreleri çok fazla, randevulu gelen hastalar zamanında muayeneye alınmıyor özellikle bu durumdan yaşlı ve engelliler çok şikâyetçi durumdalar. Yeni MHRS sisteminde 2 adet randevudan fazla randevu alınamıyor. Randevu için talep oluşturuluyor fakat ‘Geri dönüş sağlanmamakta’ diye birçok şikâyet belirtiliyor. Kamu hastanelerinin geneli randevusuz hasta bakmamakta fakat vatandaşlar MHRS randevu sisteminden doktor eksikliği sebebi ile randevu bulamamaktadır. Kamu hastanelerinde sağlık personelleri hastalara, özel hastaneler kadar ilgi ve hassasiyet gösteremiyor. Hastanelerdeki altyapı ve donanım hasta veya yakınlarının beklentilerinin yeterince karşılayamamaktadır. Tedavinin gecikmeden ve sağlıklı uygulanmasında sorunlar yaşanmaktadır. Yetersiz yatak sayısı, kurumda bulunmayan tıbbi birimler hasta-personel arasında sorunlara neden olur. Yetersiz personel ve yoğunluk nedeniyle hastalarla yeterince ilgilenilemediği görmekteyiz” dedi.

“ÖZEL HASTANELERE TALEP ARTIYOR”

Kamu hastanelerinde randevu bulamayan hastaların zorunlu olarak özel hastanelere yönelmek zorunda kaldığını belirten Ayhan, “Vatandaşlar randevu bulamadıkça hastalıkları doğrultusunda 3 farklı bölüme gitmesi gerektiği zaman MHRS sisteminin 2 adetten fazla randevu almaya izin vermemesi sebebi ile ve talebin çok doktorun az olduğu devlet hastanelerinde şikâyetler devam ettiği için özel hastanelere talep artıyor. Sağlık personeli, toplumdaki her çeşit insanla birebir ilişki içerisinde olduğundan onlarda meydana gelebilecek bir tatminsizlik veya motivasyon kaybı, toplumun her tabakasında etkisini gösterir. Sağlık personelinin işinden kaynaklanan mutsuzluğunun sonuçları doğrudan doğruya hastalara yansıyacaktır ve bu yansımanın toplumdaki etkileri de hâliyle olumsuz olacaktır. Dolayısıyla karar vericilerin de bu gerçeği göz önünde bulundurarak hareket etmelerinde fayda vardır” dedi.

“SORUNLAR BÜTÜNCÜL YAKLAŞIMLA ÇÖZÜLEBİLİR”

Her sektörde olduğu gibi, sağlık hizmetlerinde de istenen ve beklenen kalite ve verim düzeyine erişebilmek için, sağlık kuruluşlarında görev alan çalışanların eğitimli, donanımlı olması ve kurumun profesyonel kişilerce yönetilmesi gerektiğini belirten Ayhan, “Kamu hastanelerinde vatandaşa daha iyi hizmet verebilmek için her alanda daha çok kadro alımı yapılmalı, sağlık çalışanlarının memnuniyet düzeyleri arttırılmalı, sağlık personeli eksikliğinin çalışan ve hasta memnuniyet seviyesini düşürdüğü için bu konu hakkında çalışmalar yapılmalı, yönetici-çalışan arasındaki ilişkinin sunulan hizmetin kalitesi arttırılmalıdır.  Sağlık hizmetlerinin odak noktası insandır. Bu nedenle yapılan işler dikkat gerektirir ve verilen hizmette hata olmaması gerekir. Çalışanlar memnuniyet oranının yüksek olduğu işleri yaptığı sürece beklenen kaliteli hizmet, alıcılara etkili bir şekilde ve kısa zamanda ulaşır. Kurumlarda idari ve mali hizmetlerin organizasyonu düzenli bir şekilde yürütülmelidir. Sosyal medyada özellikle pandemiden sonra sağlık çalışanlarının çatışması gündemdedir. Doktorlar hemşireler, tıbbi sekreterler, hasta kabul gibi sağlık personelleri hepsi birlikte kuvvet olmalıdır. Çünkü sağlık bir bütündür” diyerek sözlerini sonlandırdı.

İlaçlara Erişim Savaşı: Sağlık Krizinin Görünmeyen Yüzü

Sağlıklı Kentler ve Yerel Yönetimlerin Sorumluluğu

Yapay Zeka Hemşireler: Sağlıkta Devrim mi Yoksa Risk mi Taşıyor?