Türkiye’de gençlerin mutsuz oluşu, geleceğe dair kaygılı oldukları gibi konular uzun zamandır konuşulmakta ve tartışılmakta. Ancak durumun bunun bir tık ötesinde olduğunu gösteren çalışmaların sayısı da günden güne artıyor. Bu hafta bu çalışmalardan birini ele almak ve gençlerin “depresif” oluşunu konuşmak istedim. Türkiye’de gençler adına konuşulurken yapılan bir hatayı tekrarlamamak adına yazının konusunu oluşturan ve yazıya referans olan raporun da konusunu oluşturan gençlik kısmının üniversite öğrencileri olduğunu belirteyim. Türkiye’de gençler konuşulurken bir paket olarak ele alınıyor ve genelde de üniversiteli gençler, yeni mezun gençler baz alınarak genel bir gençlik anlatısı yapılıyor. Bu oldukça dışlayıcı bir durum gençliğin kategorilerinden yalnızca biri olduğunu unutmamak gerekiyor. Geri dönecek olursak Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) iş birliğiyle KONDA tarafından yapılan “Üniversiteli Gençlerin İhtiyaçları Araştırması” (1) 1561 katılımcı ile yapılmış. Bu çalışmanın temelinde ihtiyaçlarının tespiti ve var olan durumun bir resmini çekme amacı olsa da araştırmanın depresyon endeksi bölümü geri kalanı gölgeleyecek kadar öne geçmiş durumda. Peki öne çıkan unsurlar neler ve bu unsurlar bize ne anlatıyor gelin beraber bakalım.
DEPRESYONUN ÖNCÜLÜ İMKÂNSIZLIK
Depresyon temasına geçmeden önce raporun diğer kısımlarındaki bazı verileri paylaşmak ve aslında üniversiteli gençlerin neden depresyona yatkın olduklarını anlamak gerekiyor. Özellikle imkanların kısıtlılığına ilişkin kısımlar neden mutsuz hissedildiğine dair önemli bir iç görü sağlayacaktır. Üniversite hayatı temelde birçok insanın yeni hobiler edindiği, kendini geliştirmek adına atılımlar yaptığı, kültür sanat adına yeni kazanımlarının olduğu bir evre olarak canlanabilir. Üniversitenin tek başına bir disiplini edinme yeri olmadığını aynı zamanda çevresel bir gelişim için de yegâne unsurlardan biri olduğunu demek oldukça mümkün. Buna karşın çalışma bize gösteriyor ki Üniversiteli gençlerin yüzde 78’i ekonomik sebeplerden ötürü katılmak istediği bir kültür-sanat aktivitesine katılamadığını söylüyor. Burada kültür sanat aktivitelerinin çeşitliliğini, fiyat yelpazesinin genişliğini de göz önünde bulundurunca aslında oldukça vahim bir durum olduğunu görüyoruz. Sanata erişmek isteyip erişemeyen bir üniversite gençliği yeterince kötü aslında ancak durum bununla da sınırlı değil daha temel eksikleri olduğunu söyleyen de çok fazla genç var. Örneğin katılımcı üniversitelilerin yüzde 67’si ihtiyacı olan bir kıyafeti alamadığını, yüzde 53’ü ekonomik sebeplerden dolayı yetersiz beslendiğini, yüzde 44’ü iyi bir barınma alanına sahip olamadığına, yüzde 41’i tedavisini ertelediğini söylüyor. İmkânsızlık derken abartılı olması için ya da ilgi çekmesi için seçtiğim bir ifade olmadığını fark etmişsinizdir. Olması gereken bir tedaviyi ertelemek kadar daha temelde olan bir sorun yok derken yetersiz beslenme gibi bir gerçeklik de diğer tarafta duruyor. Tüm bunları aslında bir arada düşünmek lazım, daha açık söylemek gerekirse kültürel etkinliklere katılmak, sanat faaliyetlerini takip etmek ya da hobi edinmek isteyen gençler bir yandan bunları istiyor ve doğal olarak sosyal medyalarda bunları takip ediyor ancak kendi gerçekliğine döndüğünde temel beslenme sorunları, barınma sorunları ve tedavisini ertelemek durumunda kalmak gibi sert durumlarla karşılaşıyorlar. Bu imkansızlıklar üniversiteli gençlerin gerçekliği olmuş durumda. Bu gerçeklik onların hayata dair düşüncelerini değiştiriyor kendilerini daha depresif hissetmelerine neden oluyor.
ÜNİVERSİTELİ GENÇLER NASIL HİSSEDİYOR?
Gençlerin nasıl hissettiklerinin ölçümlendiği kısımda çalışma Avrupa Sosyal Tarama Araştırması’nın kişisel ruh halini ölçmek için yönelttiği soruları üniversiteli gençlere yöneltiyor. Bu kısmı çalışmanın 2021 yılında yapılmışıyla ilerleyen kısımlarında karşılaştırarak da ele alacağım. Ancak oraya geçmeden önce üniversiteli gençlerin seçtiği ifadelerin ağırlıklandırmasına bakmak istiyorum.
Gençlerin %60’ı sık sık yahut sürekli olarak “Her şey yük oldu, burnumdan geldi” demişler. Aslında bu cevabın yukarıda bahsettiğimiz imkansızlıklar düşünüldüğünde neden verildiğini anlamak oldukça mümkün. Onca temel sorunla mücadele ederken gençliğini ıskaladığını düşünen üniversiteli gençlerin yaşadıkları şeylerin önemli bir kısmının sorun bazlı olduğunu söylemek yapılabilecek en basit çıkarımlardan biri. Yine %60’ının sık sık ya da sürekli olarak “bunalmış” hissettiğini görüyoruz. Bu durumunda benzer bir tandansa sahip olduğunu söyleyebiliriz. Burada daha acı olanı ise hayattan keyif aldım diyemeyen %13’lük bir kesimin olması. Türkiye’de görmezden gelinse ve çok tartışılmasa dahi gen. İntiharları oldukça yüksek bir durumda. İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezinin de yakın zamanlarda yapmış olduğu bir çalışmada (2) genç intiharları içerisinde üniversiteli intiharlarının önemli bir bölümü oluşturduğuna değiniliyor. Yine aynı raporda üniversiteli gençlerin intihar sebepleri arasında tek bir nedenden değil, birbiriyle ilişkili bir dizi nedenden kaynaklandığı belirterek bu nedenleri şu şekilde sıralıyor; ekonomik kriz ve bununla ilintili yoksullaşma, barınma sorunu, toplumsal baskı, gelecek güvensizliği, ekonomik bağımlılık ve aile içi iletişim sorunları öne çıkmaktadır. İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezi bu konuları intihar eden gençlerin geride bıraktığı mektup ya da video kayıtları, bu gençleri tanıyanların medya ve sosyal medyaya yansıyan tanıklıkları, medyaya/sosyal medyaya yansıyan tartışmalar, uzman görüşleri gibi materyalleri analiz ederek derliyor. O nedenle kendini hiç mutlu hissetmediğini dile getiren her genç için dikkat etmeli ve özen göstermeliyiz. Onların içinde bulundukları durumla mücadele ederken yalnız olmadıklarını toplumsal olarak göstermek oldukça önemli.
Çalışmanın 2021 ve 2024 kıyaslamasına baktığımızda ilk etapta kötü hislerin “Sürekli” hissedilme durumlarında azalma olduğunu düşünebiliriz. Ancak 2021 yılının pandemi içerisinde gerçekleştiğini ve üniversiteli gençlerin pandemi sırasında okullarından, sosyal yaşantılarından kopup memleketlerinde evlerine sıkıştığını unutmamakta fayda var. Buna ek olarak özellikle “Sık sık” kötü hisler beslenme durumunun pandemi döneminden bugüne kimi kötü hisler de oldukça net şekilde arttığını görebiliyoruz. Pandemi dönemine kıyasla bu dönemin artmış olması durumun aslında vahametini ortaya koymakta.
ÇARE: SOSYAL POLİTİKALAR
Durumun resmini ortaya koyduğumuzu düşünüyorum. Daha fazla analiz edilebilecek ve farklı perspektifler sunabilecek verilerin olduğunu düşünsem de yazının okunabilirliği adına ben bu analizleri burada yapmayacağım. Ancak kendi analizlerini yapmak isteyenler raporu daha ayrıntılı inceleyebilirler. Çözüm önerilerini tartışmadan bir sorunu ortaya koymanın anlamlı olduğunu düşünmüyorum. O nedenle en temelde de olsa çözüm önerileri adına nelerin yapılabileceğini tartışmak gerek. Üniversiteli gençlerin mutluluk durumları ile harcamalarının kıyas edildiği tabloya baktığımızda temel harcamaların benzer miktarlarda yapıldığını görürken en önemli farkın kültür sanat etkinliklerine ayrılan bütçelerde kendini gösterdiğini görüyoruz.
Bu durum bize yapılacak en temel çözüm önerisinin de yerini gösteriyor. Yerel yönetimler başta olmak üzere ilgili kurumların özellikle ekonomik olarak zorlanan gençlerin hayatlarını daha “yaşanabilir” kılması adına yapması gereken en önemli atılımlardan biri onların kendi imkanlarıyla erişemediği kültür sanat imkanlarına erişimini artırmak olacaktır. Bu ilk etapta kimileri için önemsiz gibi görünse de gerçek anlamda üniversiteli gençlerin yaşam kalitelerini artıracak ve onların bu hayata daha pozitif bakmalarını sağlayacak bir mekanizma olacaktır. Bunun yanı sıra gençlerin günlük giderleri içinde en önemli ve yüksek kalemi yeme içme gibi günlük giderlere gitmekte olduğunu görüyoruz. Ucuza, sağlıklı ve çeşitli bir yemek hizmeti de yine üniversiteli gençlerin üzerindeki yükü alma konusunda oldukça önemli olacaktır.
Öneriler kısmını ve yazıyı ise gençlerin kendi isteklerinin ne olduğunu yine kendilerinin söylediği bir veriyle kapatmak istedim. Çözüm önerilerinin en iyisi her zaman özneye sorulduğunda ortaya çıkar düşüncemi de ekleyerek burada bitiriyorum. Umarım gençlerin daha mutlu olduğu yarınları inşa edebiliriz.
(1): Araştırma için bakınız.
(2): Türkiye’de Genç İntiharları