Yaz Okulu Tartışması: Kurslar Artmalı, Ücretler Düşürülmeli

Yaz tatili yaklaşırken veliler yaz tatili boyunca çocuklarının eğitimden uzaklaşmaması için arayış içinde. Özel okullar ve diğer özel kuruluşların yüksek maliyetlerle gerçekleştirdikleri; yaz kursu, okulu, kampı için ön kayıt ilanları görünür olmaya başladı. Bunun yanında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) da yaz dönemi için bu yıl bir ilki gerçekleştirerek, Destekleme Yerleştirme Kursları (DYK) e-kılavuzunu yayımladı. Bu yıl ilk defa 81 ilde açılacak yaz okullarına öğrenci ve öğretmen başvurularının 03-12 Haziran 2024 tarihleri arasında alınacağı ve 1 Temmuz 2024 tarihi itibarıyla başlayacak olan kursların 29 Ağustos 2024 tarihinde sona ereceği duyuruldu.

Okulların kapanmasına bir aydan az bir süre kaldı. Veliler, çocukları için yaz tatilinde ne gibi bir planlama yapıyor ya da yapabiliyor mu? Kamuda ve özel sektörde yaz okulu uygulamalarının içeriği güvenilir mi? konularını mercek altına aldık. Eğitim alanındaki meslek örgütleri, veli derneği, psikolog ve veliler ile görüştük. Son olarak da öğrencilere ‘Yaz tatilinde siz ne yapmak istiyorsunuz?’ diye sorduk.

Dosya haberimizde ‘Eğitimde yaz okulu tartışması’ üç başlıkta gerçekleşti: MEB’in DYK kurslarının sürdürülebilirliği ve kontenjan eksikliği, özel okulların yaz okullarının dudak uçuklatan rakamları ve kredi çeken veliler, son olarak da özel kursları denetlemekle yükümlü olan MEB’in denetim noktasındaki eksiklikleri ile tarikat ve cemaatlerin yaz kursları alanındaki etkinliği…

EĞİTİM-SEN: YAZ KURSLARI BİLİMSELLİK VE LAİKLİKLİKTEN UZAK OLMAMALIDIR!

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Merkezi’nden, Genel Yüksek Öğretim ve Eğitim Sekreteri Evrim Gülez konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayarak hem özel hem de kamu tarafından yaz dönemi için sunulan kurs, okul, kamp programlarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Gülez öncelikle MEB tarafından bu yıl ilk kez 81 ilde yaz kursları açıldığını ifade ederek, MEB DYK kılavuzu hakkında şunları vurguladı: “MEB tarafından yayınlanan kılavuza göre yaz dönemi kursları ve yaz okulları 1 Temmuz-29 Ağustos tarihleri arasında olacak. 2’nci sınıftan 12’nci sınıflara kadar bütün sınıfları kapsayan kurslarda öğrenciler spor, görsel sanatlar, bilişim ve müzik alanlarında açılacak kurslara başvurabiliyorlar. Yayınlanan kılavuza göre yaz dönemi kurslarında, yaz okullarında öğretmen ve öğrenciler bulundukları yerleşim biriminde kurslara katılabilecek. İlke olarak okulların yaz tatilinde öğrencilerin kullanımına kapalı tutulmasının doğru olmadığı açıktır. Ancak burada açılacak kursların çocukların; eğitsel, sosyal, sanatsal, kültürel ve sportif ilgi, yetenek ve yeterliliklerini geliştirecek bir içerikle hazırlanması ve mutlak suretle kamusal bir hizmet olarak parasız ve ulaşılabilir olması gerekmektedir. Görev alacak eğitimciler açısından mutlaka gönüllülük aranmalı, ekonomik olarak da cazip hale getirilmelidir. Görevlilerin pedagojik formasyon sahibi olması; çalışmaların bilimsellik ve laiklik açısından uygun olması gereklidir.”

TARİKAT VE CEMAATLERİN UZANTILARI OLAN ÜCRETSİZ ÖZEL KURSLARDA ARTIŞ VAR!

Özel okullar ve kuruluşlar tarafından planlanan yaz okulu, yaz kursu gibi uygulamalar hakkındaki sorumuzu yanıtlayan Gülez, Türkiye’de bu kurumların MEB’in denetimine tabii olduğunu ve bu denetimin yaz kurslarını da kapsadığının altını çizdi.

Pratikte denetim mekanizmalarının ne kadar işletildiğinin tartışmalı bir konu olduğuna dikkat çeken Gülez şöyle devam etti: “Özellikle tarikat ve cemaatlerin uzantısı olarak faaliyet yürüten özel okul ve kuruluşların dini içerikli yaz kurslarının çocukların zihinsel gelişimi üzerinde yaratacağı tahribatı önleyici şekilde denetlendiğini söylemek mümkün değildir. Bu tür kuruluşların tek amacı çocukların yaz dönemini ağırlıklı olarak dini etkinlikler üzerinden planlamaktır.”

TARİKAT VE CEMAATLERİN YAZ KURSLARININ HEDEF KİTLESİ KİM?

Yaz kursları ile ilgili en önemli konu başlıklarından birisinin bu çerçevede, tarikat ve cemaat bağlantılı yaz kursları ve kamplarının sayısı ve yaygınlığı olduğuna işaret eden Eğitim-Sen, Eğitim Sekreteri Gülez şöyle devam etti: “Türkiye’de sayısız tarikat ve cemaatin iktidardan almış olduğu ekonomik ve siyasi desteğin de etkisiyle özellikle küçük yaşlardaki çocuklardan, lise çağındaki gençlere kadar eğitimin tüm kademelerine yönelik olarak yaz kursları ve yaz kampları organize ettiği biliniyor. Sadece erkek ya da sadece kız çocuklarına yönelik olarak dini içerikli kurs ve kampların sayısının son yıllarda arttığı biliniyor. Tarikat ve cemaat bağlantılı yaz kamplarının en önemli özelliği ise söz konusu kampların ücretsiz olmasıdır. Bu durum özellikle düşük gelirli ailelerin çocuklarının hedeflendiğini gösteriyor. Ekonomik olarak zayıf olan yoksul ailelerin çocuklarını bu tür kamplara daha fazla gönderdiğini söyleyebiliriz. Kaldı ki imzalanan çeşitli protokollerle Gençlik ve Spor il müdürlükleri de bu faaliyetlerin bir parçası haline getirilmiş bulunuyor. Tarikat ve cemaat mensuplarının Gençlik ve Spor il müdürlüklerinde özellikle istihdam edilmesi de meselenin bir başka boyutunu oluşturuyor.”

VELİLER YAZ KURSLARINI İYİ ARAŞTIRMALIDIR!

“Kamusal eğitimin bir gereği olarak çocukların ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak MEB’in eğitsel, sosyal, kültürel, sanatsal, sportif alanlarda kurslar açması gerekir. Bu kurslar mutlak suretle parasız, ulaşılabilir, çocuğun üstün yararını gözeten ve çocuk gelişimine uygun olmalıdır” diyerek sözlerine devam eden Gülez, velilere yaz kursu araştırmalarında dikkat etmeleri gereken noktalara değindi.

Gülez şunları söyledi: “Öğrencinin kendisini tüm yönleriyle geliştirmesi için fırsat eşitliğine sahip olması, hiçbir şekilde dezavantaja sahip olmaması gerekir. Öğrenci ve velilere bir yaz okulunda aranması gereken nitelikler ve özellikler hakkında bilgiler verilmesi yararlı olacaktır. Veliler çocuğunu bu kurs ya da kamplara gönderirken çok dikkatli olmalıdır. Çocuklarını gönderdikleri kurs ya da kampları incelemeli, çocuklarının gelişimini olumsuz etkileyecek içerik ya da etkinliklerin olup olmadığını kontrol etmelidir. Gidilecek kurs ya da kamp MEB bünyesinde ve denetiminde olsa bile, veliler söz konusu kurs ya da kampların içeriği ve yapılacak ders ya da etkinlikler hakkında yeterince bilgi sahibi olmadıkları hiçbir kurs ya da kampa çocuklarını göndermemelidir.”

BİLİMSEL VE LAİK ÇERÇEVEDE HAYATA GEÇİRİLMELİ VURGUSU!

MEB’in yaz dönemi kurslarının, uygun içerikte hayata geçirildiği takdirde öğrencilerin gelişimi ve sosyalleşmesi açısından önemli olanaklar sunabileceğine işaret eden Eğitim Sekreteri Gülez son olarak şunları kaydetti: “Yaz kurslarına katılan çocuk ve gençlerin kendi yaş grupları ile birlikte zaman geçirmeleri sosyal ve kültürel gelişimlerini olumlu etkiler. Bazı yaz kampı programları doğa aktiviteleri ve açık hava etkinlikleri sunar. Bu tür etkinlikler, öğrencilere okul dönemindeki yoğun tempodan uzaklaşma, yeni ortamlarda dinlenme ve eğlenme imkânı sunar. Bu da öğrencilerin zihinsel ve duygusal olarak yenilenmelerine yardımcı olur. Ancak söz konusu kampların doğru biçimde uygulanıp uygulanmadığı konusunda çok sayıda soru işareti söz konusudur. Hangi alanlarda ve konu başlıklarında yaz kurslarının açılacağı MEB tarafından önceden belirlenmekle birlikte bu konuda zaman zaman keyfi uygulamaların hayata geçirildiği bilinmektedir. Genellikle iktidarın kontrol ettiği ve kendi politikaları doğrultusunda dizayn ettiği içerikte bir yaz okulu uygulaması söz konusudur.”

EĞİTİM-İŞ: DÜŞÜK GELİRLİ AİLE ÇOCUKLARININ YAZI, TARİKAT VE CEMAAT KURSLARINDA GEÇİRMESİ KAYGISI TAŞIYORUZ!

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) İzmir 5’Nolu Şube Başkanı Yusuf Kaya, MEB’in ve özel kuruluşların yaz kursları ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Kaya, hem MEB’in hem de özel kuruluşlarca açılan kursların eğitim bilimi ve pedagojik formasyon yeterliliği olan kişilerce verilmesinin öncelikle dikkat edilecek husus olduğuna işaret etti.

Başkan Kaya, “Eğitim-İş olarak, MEB’in yaz döneminde öğrenciler için destekleme ve yetiştirme kursları düzenlemesini olumlu karşılıyoruz. Bu kurslar, özellikle yaz tatilinde öğrenmenin devamlılığını sağlamak ve eksiklerini tamamlamak isteyen öğrenciler için önemli bir fırsat sunmaktadır. Ancak burada önemli olan husus, dinin eğitime dahil edildiği ÇEDES ve benzeri projelerde örneğini yaşadığımız eğitim bilimi ve pedagojik yeterliliği olmayan kişilerin çocuklarımızla bir araya getirilmemesidir” dedi.

MEB’İ YAZ KURSLARININ KONTENJANLARINI ARTIRMAYA ÇAĞIRIYORUZ!

MEB’i asli görevini yerine getirmeye davet eden Kaya şunları söyledi: “Alanında uzman eğitimciler varken konuyla ilgisi olmayan kişileri (din adamları) ve yapıları eğitim sistemine sokmamalıdır. Kursların başvuru tarihlerinin ve kontenjanlarının sınırlı olması bazı endişelere yol açmaktadır. Eğitim-İş olarak, MEB’i bu kurslara daha fazla öğrenciyi katabilmek için başvuru tarihlerini genişletmeye ve kontenjanları artırmaya çağırıyoruz. Ayrıca, kursların öğretmen kadrosunun yeterli olması da önemlidir.”

ÖZEL OKULLARCA AÇILAN KURS ÜCRETLERİ BİRÇOK AİLE İÇİN ERİŞİLMEZ!

Özel okullar veya kuruluşlar tarafından açılan yaz kurslarının ücretlerinin oldukça yüksek olduğuna dikkat çeken Eğitim-İş İzmir 5’Nolu Şube Başkanı Kaya, “Ücretler çok yüksek ve o nedenle de birçok aile için kurslar erişilemezdir. Ayrıca, özel kursların denetiminin de yeterince etkin olmadığına dair endişeler mevcuttur. Eğitim-İş olarak, bu kursların MEB tarafından daha sıkı bir şekilde denetlenmesini ve eğitim standartlarının yükseltilmesini savunuyoruz. Yaz kampları ve kursları, çocukların ve gençlerin yeni şeyler öğrenmesi, sosyalleşmesi ve eğlenmesi için önemli bir ortam sunmaktadır. Doğru biçimde uygulandığında, bu kamplar ve kurslar çocukların ve gençlerin kişisel gelişimine önemli katkılar sağlayabilir. Ancak, son yıllarda artan yaz kampı ve kurs furyasıyla birlikte, bu ortamların her zaman amacına uygun bir şekilde işlemediği de görülmektedir. Bazı kamplar ve kurslar, ticari kaygılarla hareket ederek, çocukların ve gençlerin gelişimine yeterince önem vermemektedir. Yerel yönetimler, büyükşehir ve ilçe belediyelerinin de kurslar açmaları, gelir düzeyi düşük ailelerin çocuklarını güvenilir ve kontrol edilebilir kurslara gidebilmesi için fırsat eşitliği sağlayabilir.” diye konuştu.

EĞİTİM ÖĞRETİM FAALİYETLERİNİN TARİKAT VE CEMAATLERİN KONTROLÜNE GEÇMESİNE KARŞIYIZ!

Eğitim-İş olarak, yaz kampları ve kurslarının güvenilir ve nitelikli olmasını önemsediklerini ifade eden Kaya, “Bu nedenle, ailelerin çocuklarını göndermeden önce kamplar ve kurslar hakkında detaylı bilgi edinmelerini ve gerekli araştırmaları yapmaları önemlidir. Tarikat ve cemaatler tarafından oluşturulan vakıfların da yaz kursu furyasında aktif rol oynadığını biliyoruz. Eğitim sistemimiz laik ve demokratik temeller üzerine kurulu olmalıdır. Bu nedenle, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin tarikat ve cemaatlerin kontrolüne geçmesine karşıyız. Düşük gelirli ailelerin çocuklarının da bu kurslarda yazı geçirebileceği endişesi taşıyoruz. Eğitim-İş olarak, tüm çocukların eşit eğitim imkanlarına sahip olması gerektiğini savunuyoruz. Bu nedenle, dezavantajlı gruplara yönelik özel eğitim programları ve burs imkanlarının sağlanması gerektiğine inanıyoruz.”

VELİLER NEYE DİKKAT ETMELİ?

Yaz sürecinde kurs ve benzeri hizmetlerden faydalanmayı düşünen veliler için önerilerde bulunan Yusuf Kaya şunları söyledi: “Araştırma Yapın. Çocuğunuz için kurs veya kamp seçmeden önce detaylı araştırma yapın. Kurumun geçmişini, eğitim programını inceleyin. İhtiyaçları Göz Önünde Bulundurun: Çocuğunuzun ilgi alanlarını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurun. Çocuğun istemediği veya ihtiyacı olmadığı bir kursa gitmesi, motivasyonunu düşürebilir. Güvenilir Kurumları Tercih Edin. Devlet tarafından denetlenen ve güvenilir kurumları tercih edin. Çocuğunuzla Konuşun. Çocuğunuzla kurs veya kamp fikrini konuşun ve onun da fikirlerini alın.”

VELİ-DER: KREDİ ÇEKİP YAZ OKULUNA KAYIT YAPTIRAN ÜYELERİMİZ VAR!

Eğitim öğretim sisteminin bir diğer sacayağı da tabi ki veliler… Veliler tarafından kurulan dernekler, yaz okulları ve kursları hakkında nasıl bir eğilim içerisindeler diye merak ettik ve Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat ile görüştük. Kalafat, meseleye veliler çerçevesinden bakmamızı sağladı. “MEB’in DYK adıyla düzenleyeceği yaz kursları hakkında veli eğilimi nedir?” sorumuzu yanıtladı.

Kamusal eğitimin niteliğinin her geçen gün daha da içinin boşaltıldığına işaret eden Veli-Der Şube Başkanı Kalafat, özel sektörün kamusal eğitimdeki niteliksizlikten kaynaklanan açığı hızla kapatma eğiliminde olduğunu belirtti ve şunları kaydetti: “Kolejler daha fazla akademik ve bilimsel ders vererek sorunu çözmeye çalışıyor. Kamusal eğitimde dini öğeler ağırlık kazandı. ÇEDES gibi uygulamalar hayata geçirildi. Veli-Der olarak eğitimde bilimsellikten ve laik anlayışta uzaklaşılmasına karşıyız. Yaz okulları meselesinde de özel kolejlerin açtığı yaz kursları çok pahalı. Ayrıca bir denetim sıkıntısı var ki özel kurs adı altında, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, sivil toplum kuruluşu diyerek tanımladığı tarikat ve cemaatler de var. Bunlar ücretsiz kurs veriyorlar. Bu nedenle dar gelirli ailelerce tercih ediliyorlar. Özel okulların açtığı kurslar ise her ailenin ödeyebileceği fiyat politikalarına sahip değiller. Bizim yaptığımız araştırmalarda; çocuklarını özel yaz okullarına, yaz kamplarına gönderebilen velilerin çoğu beyaz yakalı olarak tabir edilen; doktor, hemşire, öğretmen, mühendis gibi meslekler icra eden yurttaşlardır. Yoğun ve zorlu çalışma koşulları nedeniyle çocuklarını yazın da okula göndermek zorunda kalıyorlar. Bunun için banka kredisi çeken doktor ya da başka mesleklerden üyelerimiz var. Sistem çok karışmış durumda. Bir taraftan çocukları düşünmeyen, ideolojik algılarla niteliği düşürülen eğitim sistemi var. Bir tarafta da çocuklarına gelecek vermek için çırpınan gariban veliler var. Gecesini gündüzüne katıp, çalışıp, çocuklarını yüksek ücretli yaz okuluna gönderiyorlar. Çocukların istemediği bir şeyi kredi çekerek yapmak durumunda kalıyorlar.”

EURO İLE ÖDEME ALAN KURULUŞLAR VAR!

“Kolejler bünyesinde özel bir yaz okulu fiyatı 200-250 bin liradan başlıyor” diyerek açıklamalarına devam eden Kalafat, “Bu rakamları isteyen yerler olduğunu biliyoruz. Kolejlerin yaz okulu programları ya da başka şekilde dans, jimnastik ve benzeri kursların yani 2 aylık yaz okulu programları için 80-90-100 bin lira fiyat veren kuruluşlar var. Türk lirası haricinde Euro üzerinden ödeme alan yerler olduğunu biliyoruz. Ön kayıtla öğrenci alıyorlar. Eğitimde ticaret yaz okulları ile devam ediyor. Kısaca parası olan ailelerin çocuklarının iyi yerlerde eğitim aldığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Eğitimde fırsat eşitliği yok” diye konuştu.

“ÇOCUKLUĞUMUZDAKİ KURAN KURSLARI MASUMİYETİNİ YİTİRDİ”

Devlet okullarında yaz okulu uygulamasına ilişkin değerlendirmede bulunan Kalafat, “DYK adı altında, halk eğitiminden gelen öğretmenler eğitimler verebiliyor. Bildiğimiz kadarıyla müfredatın içerisinde yaz okulu diye bir şey yok. DYK; Türkçe, fen bilgisi, matematik ve İngilizce dersleri için açılabiliyor ama devamsızlık olunca kapanıyor. Kurumsal özel okulların ya da başka kuruluşların kurslarına gönderemeyenler, farklı alternatiflere yönelebiliyorlar. Kuran-ı Kerim öğrenme kursları bunlar içerisinde en çok tercih edileni. Anadolu topraklarında yetişmiş, şimdi 40’lı yaşlarda olan her yurttaş çocukluğunda yazın Kuran-ı Kerim kursuna gitmiştir değil mi? Ancak son 20 yılda bu tür kurslara yönlendirmeler bir devlet politikası haline getirildi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin döneminde bu durum daha da arttı. Çünkü tarikat ve cemaatler bir sivil toplum kuruluşu olarak lanse edilmeye başlandı. ‘Sivil toplum kuruluşları ile çalışmaya devam edeceğiz’ açıklaması yapılabiliyor ki bu şu demektir. Halk eğitimler üzerinden tarikatlar kurs vermeye devam edecekler. MEB’e bağlı vakıflar, yurtlar açabilecekler ve biz bunlarla meşru olarak çalışacağız anlamına geliyor. Kuran kursları da artık çocukluğumuzun masumiyetini yitirmiş durumdadır. Hani oraya gidip hocayla top oynayıp bir de Sübhaneke ezberlediğimiz kadar masum bir hal olmaktan çıktı, çıkartıldı. Devletin örgün eğitim politikasının içerisinde bir dayatmaya dönüştü. ÇEDES uygulaması ile okullarda öğretmenlik formasyonu olmayan din görevlilerinin okullara gelip çocuklara dini şeyler anlatmasının önünü açtılar.” değerlendirmelerinde bulundu.

VELİLERE VE YEREL YÖNETİMLERE SESLENDİ!

Son olarak velilere ve yerel yönetimlere çağrıda bulunan Kalafat şunları belirtti: “Tatil çocuklarımızın önemli bir ihtiyacıdır. Çocuklarını sıkmasınlar. Dinlenmeyen hiçbir makine, dinlenmeyen hiçbir organizma kendisini yenileyemez. Çocukların dinlenmesi, oyun oynaması da eğitim sürecinin bir parçasıdır. Oynarken de öğrenebilirler. Yerel yönetimlerin yaz okulu uygulamaları kağıt üstünde kalmamalıdır. Mahallelere ulaşmak için en iyi araç belediyelerdir. Bizim ve eğitimcilerin ulaşamadığı yerlere belediyeler bir şekilde ulaşıyor. Veliler belediyeleri yaz okulu programlarını takip etmeliler. Eğer kendi illerinde, ilçelerinde belediyenin yaz okulu açma durumu yoksa da talepte bulunmalılar. Gidip niye bizim çocuklarımıza bu hizmeti vermiyorsunuz diye sormalılar. Eğer olumsuz cevap alırlarsa da bize gelsinler.”

PSİKOLOG DEMİRCİ: OKUL BAŞARISI KADAR SOSYALLEŞMEK DE ÖNEMLİDİR!

Çocuklar ve gençlerin yaz tatilinde nasıl yönlendirilmeleri gerektiği konusunda görüşüne başvurduğumuz bir diğer profesyonel ise Klinik Psikolog Öykü Demirci oldu. Demirci, velilere seslenerek ‘denge’ vurgusunda bulundu.

Eğitim öğretim dönemi boyunca yoğun ve zorlu bir akademik program ile baş etmek durumunda kalan öğrencilerin, okul dönemi süresince birçok ders, sınav, ödev gibi yoğun dikkat ve çaba gerektiren akademik sorumluluklar altında olduklarını söyleyen Demirci, hiç değilse yaz tatilinde özgür olmalarının önemine dikkat çekti.

Demirci şunları söyledi: “Öğrenciler birtakım sosyal beklentiler ile karşılaşır ve
denge kurmaya çalışırlar. Bütün bu süreçleri dikkate aldığımızda oldukça yoğun bir
stres ve baskı deneyimleyebilecekleri unutulmamalıdır. Öğrenciler yaz tatili süresince
akademik yıl boyunca vakit bulamadıkları kişisel ilgi alanlarını keşfedebilir, aileleri ile
birlikte seyahat edebilir, sevdikleri ile bir araya gelebilirler. Bu sayede, aile bireyleri
ve arkadaşlar ile ilişkiler kuvvetlenebilir, sosyal becerileri gelişebilir, özgüven,
yaratıcılık ve yetenekler bağlamında büyüme desteklenebilir. Bütün bu süreçlerin
öğrencilerin hem ruhsallığı hem de gelişimleri için önemli olduğu söylenebilir.”

Yaz tatillerinin; dinlenmek, enerji toplamak ve uzun bir eğitim öğretim dönemi süresince
yoğunluğu azalmış olabilecek motivasyonu geri kazanmak için önemli olduğuna işaret eden Öykü Demirci, “Ancak derslerden uzak kalınan sürede, öğrenilen bilgilerin unutulması ve okul aracılığı ile edinilen, dengeli bir yaşam sürmede etkili olan bazı rutinlerin de sekteye uğraması söz konusu olabilir. Bu noktada öğrencilerin dinlenme, kendilerine ve hayata zaman ayırmak ihtiyaçları ile öğrenmeye devam etmek arasında bir denge kurmak önemli
Olabilir. Bu ihtiyaçlar göz önüne alınmaksınız yoğun ders ve kurs programları ile baş etmeye çalışan öğrenciler stres, isteksizlik, endişe, uyku problemleri, baş ağrısı
deneyimleyebilir. Genel iyilik hallerinde bozulmalar meydana gelebilir, yeni eğitim
öğretim döneminde daha fazla zorlanabilirler” dedi.

Yaz tatili süresince bir denge sağlayabilmenin önemine işaret eden Demirci son olarak şunları kaydetti: “Çocuklar ve gençlerin gelecekleri için akademik başarı ne kadar önemliyse zihinsel ve fiziksel dinlenme, kendilerini ve hayatı keşfetmek ve güçlü sosyal ilişkiler de oldukça önem taşır. Bu noktada ebeveynlerin kendi endişelerini fark etmeleri ve bu endişelerin zaman zaman çocuklarının ihtiyaçlarını görmekte zorlanmaya sebep olabileceğini unutmamaları gerekir. Açık bir iletişim ile çocukların ihtiyaçlarını gözeterek bu süreci hem eğlenceli hem de verimli bir hale getirebilmek için birlikte hareket etmek
önemlidir.”

 

Eğitimin Geleceğinde Belediyelerin Rolü

Çocuklar İçin Gıda Güvencesizliği Eğitimi Nasıl Vuruyor?

Eşitsizliği Yıkan Eğitim: Innova Okulları