Türkiye’de sporda şiddet olayları günden güne yaygınlaşırken son dönemde futbol başta olmak üzere sahanın içinde olanlar kadar saha dışı tartışmalar da gündeme geliyor. Şike tartışmalarından kulüp başkanlarının atışmalarına varana değin muhtelif başlıklar spor gündemini meşgul ediyor.
Geçtiğimiz sezon boyunca özellikle Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç ve Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Dursun Özbek arasında yaşanan tartışmalar gündemde kendine yer edinmişti. 19 Mayıs 2024 tarihinde oynanan Galatasaray-Fenerbahçe derbisinin ardından Ali Koç’un sahaya girmesi ve Galatasaray ile Fenerbahçe kulüplerinin yetkilileri arasında arbede yaşanması gerilimin çarpıcı bir örneği olarak kayda geçti.
Tribünlerin durumu da kulüp başkanlarının ve saha içindeki oyuncuların içinde bulunduğu durumdan pek farklı değil. Zira, Türkiye’de neredeyse her hafta farklı tribünler “Çirkin ve Kötü Tezahürat” maddesinden veya “Saha Olayları” nedeniyle ceza alıyor, tribünlerde şiddet olayları yaşanıyor.
Biz de sporda şiddet olaylarını, spor kulüpleri arasında süregelen tartışmaları ve özellikle futbolda yer alan erkek-egemen kültürü hakem Halil İbrahim Dinçdağ ile konuştuk.
Özellikle Fenerbahçe ve Galatasaray başkanlarının son dönemdeki tartışmaları başta olmak üzere spor kulüpleri başkanlarının söylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Spor kulüplerimizin başkanlarının söylemleri yok ki. Onlar birer holigan gibi davranıyorlar. Galatasaray ve Fenerbahçe özelinde baktığımızda iki ergenin birbirleri ile atışmasına benzetiyorum. Diğer sözde kulüp başkanları da “Bizim neyimiz eksik” diyerek holigan ergenler gibi söylemler ve eylemler içerisine girdi ve girmeye devam ediyor. Düşünün bir kulüp başkanı bütün beceriksizliklerini ve yönetememesini sağa sola saldırarak kapatmaya çalıyor. Örneğin bir kulüp başkanı, “Bizi şampiyon yapmayacaklar” diyor. Peki kim sizi şampiyon yapmayacak? Cevap yok. Bir kulüp başkanı çıkıyor takımını maça çıkartmıyor, yerine U19 takımı ile çıkıyor ve onu da birinci dakikada sahadan çekiyor. Aynı kulüp başkanı bir galibiyet sonrası evden çıkıp sahaya geliyor ve sahada rakip takım görevlilerine ve kendi yöneticisine saldırıyor. Bir başka kulüp başkanı “Gel buradayım bekliyorum” diyor. Bir başka kulüp başkanı sahaya girip hakem yumrukluyor. Bir diğeri inip takımını oyundan çekiyor. Öteki sahaya dalıyor, hakemin üzerine yürüyor. Maalesef kulüplerimizi ergen holiganlar yönetiyor. Ben hiç birine yönetici sıfatını yakıştıramıyorum. Hepsinin yönetilmeye ve eğitilmeye ihtiyacı var.
Yaşanan bu tartışmaların sporda şiddet olaylarına nasıl bir etkisi oluyor?
Yukarıda da belirttiğim gibi sözde başkan ve yöneticiler bunu yaparsa hoca futbolcu taraftar neler yapmaz… Kesinlikle bu tür davranışlar var olan gergin ortamı daha da geriyor, taraftar sahaya giriyor futbolculara saldırıyor ve futbolcular taraftarlara saldırıyor. Farklı takım taraftarları birbirini düşman gibi görüyor. Bunların müsebbibi yöneticiler ve aynı zamanda buradan beslenen bir avuç “basın” dır.
Spor alanında son zamanlarda sahanın içinde olan bitenden çok saha dışı olaylar gündeme geliyor. Oyun sahadan kopuyor mu?
Maalesef ülkemizde futbol sahada oynanmıyor. Sahada oynanan aslında bir tür “Kör dövüşü”. Dolayısıyla, “Kazanmak için her yol mübahtır” anlayışı hakim oluyor. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) haklı, yöneticiler haklı, hocalar haklı, futbolcular haklı, taraftar haklı, spor medyası haklı ama tek suçlu hakemler anlayışı hakim olduğu sürece biz hiçbir zaman sahada futbol oynayamayız. Ben 40 yıldır futbolun içinde ve 30 yıldır basın camiasının içinden biri olarak en başından beri durumun daha da kötüye gideceğini söyleyip durdum. Ve yine söylüyorum, bu yönetim anlayışı ve sistem değişmedikten sonra daha da kötüye gidecek maalesef.
Türkiye’den örneklerin dışında, dünyada sporda şiddet ve saha dışı olaylar ne durumda?
Futbol, dünyadada erkek egemen bir alan olduğu için gerek kullanılan dil ve gerekse eylemler ne yazı ki hiç hoş değil. Avrupa’da büyük ligler bir nebze olsun bunun üstesinden gelmiş durumda. Ama ikinci ve bizim gibi üçüncü sınıf futbolun oynandığı liglerde maalesef söylemler ve eylemler kötü anlamda hat safhada. Sosyal hayatta erkekliklerini kanıtlayamayan ergenler, futbolu araç olarak kullanıyor aslında.
Futbol tribünleri başta olmak üzere tribündeki erkek egemen ortamın değişmesi nasıl sağlanabilir?
Öncelikle ülkemizde kadın trübünleri de oluşturuldu ama maalesef, üzülerek söylüyorum kadınların da maçlarda kullandığı dil hiç hoş değildi. Kadınlar da küfür içeren bir dil kullanıyorlardı. Koyduğunuz yasaları ve cezai müeyyideleri harfiyen uygular ve renk ayrımı yapmazsanız büyük ölçüde önünü almış olursunuz. Ayrıca gerek TFF gerekse kulüp başkan ve yöneticilerine belirli kriterler getirirseniz belirli bir ölçüde de olsa yine önlemiş olursunuz.
Son olarak, böyle bir iklimde futbol hakemi olarak görev yapmanın zorlukları neler?
Bu şartlarda hakemlik yapmak imkânsıza yakın. Çünkü herkes hakem ama aslında herkes hiçbir şey. Evet belki hakem camiasının yanlış yönetilmesi sonucu pek çok yetersiz, yeteneksiz ve beceriksiz hakem kadrosu oluşturuldu. Ama ben yine söylüyorum futbol paydaşları içerisinde en son eleştirilecek kişiler hakemlerdir. Ülkede herkes üzerine düşen görevi yaparsa hakemler de rahat maç yönetir. Ama ülkemizde sahipsiz olan kendi yöneticilerinin dahi sahip çıkmadığı “Vurun abalıya” misali herkesin saldırdığı hakemler asla ve asla rahat maç yönetemez…