Geçenlerde Sevim aradı beni. Sevim iki çocuğu ile yaşayan bir anne. Gündelik işler yapıyor. Kira, fatura ve çocukların okul masrafları derken gıda almakta dahi zorluk yaşıyor. Hatta ilköğretime giden oğlunu, bu öğretim yılında okuldaki hiçbir etkinliğe, gezilere gönderemedi parasızlıktan. Sevim, dışarı her çıktığında küçük oğlunun kendisinden sürekli, oyuncak istediğinden ve alamadığından söz etti.
Birden çocukluğuma döndüm. Küçükken değneklerden, tahtalardan kukla yapar, bulduğumuz bez parçaları ile de kuklayı sarıp sarmalar giydirirdik. Sonra da sokakta saatlerce oynardık. Elimdeki kukla aslında bendim, ben ne yapmak istersem ne düşlersem kuklaya onu yaptırır, ben nereye gitmek istersem düşlerimde, o da oraya giderdi… Bazen de okuduğum bir hikâye kahramanını taklit ederdim…
Oyuncak tam da bu değil mi aslında? Empati kurmak hem kendinle hem başkasıyla, kendini ve başkasını anlamak, hayatı anlamak, dünyayı anlamak… Hayal etmek, umut etmek, empati kurmak, hoş görmek, affetmek ve düşünmeyi öğrenmek. Evde gürültü, şiddet varsa, çocuk sürekli stres ve kaygı dolu bir ortamda ise çocuğu oradan kopartan tek şey oynamak ve oyuncaklardır aslında.
Pandemiden beri nerdeyse hiç oyuncak girmiyor yoksul evlere… Kalabalık evlerde kira, fatura ve yoksulluk konuşulurken, çocuklar oyuncaklarını alıp bir kenara çekilemiyor, o ağır koşullardan bir süreliğine bir dakikalığına dahi kopamıyorlar…
Bu nedenle “Oyuncak Kütüphanesi” … Yoksul mahallere çocukların erişebileceği alanlara kurulsun. Oyuncaklar bağışlansın, alınıp verilsin ve hayaller kurulsun. Araştırmalara göre; çocuklar oyuncaklarla etkileşim kurarak duygularını yönetmeyi, empati geliştirmeyi ve başkalarının duygularını anlamayı öğreniyorlar. Oyuncaklar, duyguları etkili bir şekilde tanıma, anlama ve ifade etme yeteneğini de ortaya çıkartıyor, aynı zamanda başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurmayı da. Çocuklara yönelik oyuncaklar, çocuğun bilişsel, fiziksel, sosyal ve duygusal gelişiminde de önemli bir rol oynuyor. Son olarak oyuncak kütüphanelerine gelen çocuklarla ilgili yapılan uluslararası araştırmalarda derin yoksulluk içinde yaşayan küçük çocukların, sosyal ve duygusal gelişiminde kütüphanelerin olumlu etkilerine dikkat çekiliyor.
Bu nedenle “Oyuncak Kütüphanesi” mahallelerde çocuklar için kurulmalı. Kütüphaneye oyuncaklar bağışlansın, ebeveynlerle birlikte oynasın çocuklar, ödünç almayı ve ödünç vermeyi öğrensinler, kendine ait odaları olmasa da evlerinde, bir köşede ellerinde kuklaları ile hayal kursunlar başka dünyalara yelken açsınlar…
Artık büyümüş çocukların oyuncakları, başka çocukları büyütsün, yoksulluk değil oyuncaklar devredilsin…
23 Nisan’da Koltuklar Şenlendi, Peki Şimdi Çocuklar İçin Neler Yapılacak?