Toplumcu Belediyecilik Ufkuyla: “Başka Bir Dünya” Mümkün

Türkiye’de toplumcu belediyecilik deneyimleri ve bu kapsamda kooperatifçiliği işleyen belgesellerin son yıllarda yaşadığımız siyasi-ekonomik süreçler göz önüne alınırsa çok büyük önemi var. Metin Cem Doğan, Ayberk Giray ve Cemal Çimen’in tümüyle kendi imkânlarıyla ve ortaklaşa çektiği “Başka Bir Dünya” belgeseli de bu anlamda büyük bir boşluğu dolduruyor. “Daha adil bir dünya kurmak” mesajından yola çıkan belgesel Ordu Fatsa, Rize Çamlıhemşin ve Fındıklı, Artvin Hopa ve Kemalpaşa, Tunceli Merkez ve Ovacık, Adıyaman Kesmetepe ve Osmaniye Yarbaşı’ndaki kooperatif çalışmalarını ve sosyal belediyeciliğin burada nasıl modeller geliştirdiğini inceliyor. Ülkenin geniş bir coğrafyasında belediyelerin ve emekçilerin verdikleri mücadeleye ve dayanışmaya ışık tutmaya çalışıyor. 

İlk gösterimi Mart ayında Kozyatağı Kültür Merkezi’nde yapılan belgeseli kolektif biçimde kotaran Metin Cem Doğan, Ayberk Giray ve Cemal Çimen’le hem sosyal belediyecilik hakkında hem de belgeselin çekim sürecini konuştuk:

Belgeselin çıkış noktasını anlatabilir misiniz? Toplumsal belediyeciliği ve bununla bağlantılı olarak kooperatifçiliği inceleme fikri nasıl doğdu?

Projenin başlangıcı, üniversite lisans dönemimize dayanıyor. Ovacık deneyimi ilk zamanlarından beri ülkenin yakın takibindeydi. Hemen her kesimin takdir ettiği, örnek gösterdiği bir projeydi, ama belli başlı konular haricinde işlenmemişti. Bu pratiğin devrimci özünün ısrarlı bir şekilde görmezden gelindiğini düşünüyorduk. Mezuniyet projesi olarak Ovacık Belediyesi ve Ovacık Doğal Kooperatifi üzerine çalıştık. Basında işlenenden çok daha büyük işler başarıldığını, bu çalışmaların Fındıklı, Kesmetepe, Yarbaşı gibi farklı coğrafyalarda da benzerlerinin ortaya çıktığını ve bunlardan haberdar olmanın insanlara umut ve şevk aşıladığını görünce daha kapsamlı bir şekilde belgesel aracılığıyla duyurmaya karar verdik. Bunların alternatif bir model olarak, başka bir dünya hayali kuran ve bir çıkış yolu arayan insanlara ilham olabileceğini düşünüyoruz. 

Merkez siyasetin güncel niteliği, yerel güç dengeleri, ekonomik ve sosyal yapı gibi parametrelere bağlı olsa da, yerel yönetimler kısmen özerk yapılar olduğu, ayrıca belediyelerin çok geniş yetkilerinin olduğu düşünüldüğünde, solun yerellerde daha çok siyasetin içinde bulunması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu tecrübeler adil bir dünya hayalinin nüveleridir. Şimdiye kadar geniş bir yelpazede insanın takdirini ve sevgisini kazanan toplumcu belediyecilik pratiklerinin de anlatılması ve aktarılması gereken çalışmalar olduğunu düşünüyoruz.

Belgesele karar verdiğinizde nasıl bir ön çalışma yaptınız? Belgeselde çalışmalarını izlediğimiz belediyeler ve kooperatiflerle ilgili hazırlık süreci nasıl gerçekleşti?

Mezuniyet projesinde tüm kooperatiflerin ve belediyelerin önemli bir pazar yeri konumunda olan Ovacık Doğal Kooperatifi’ni incelediğimiz için çoğu çalışma hakkında bilgimiz vardı. Sonraki birkaç ay boyunca özellikle Fatih Maçoğlu’nun ziyaretlerini ve konuşmalarını takip ederek haberdar olmadığımız yerlerle tanıştık. Görüşmeye gidip amacımızdan bahsedince de çok dostane bir tavırla karşılaştık. Kurumları ve rotamızı belirleyip yola çıktık. Ancak genel anlamda sıkı bir plana sadık kalmak yerine karşımıza çıkan şeyleri takip ederek, keşfederek ilerledik.

Belgeselin yapımında herhangi bir kurum-kuruluşun katkısı yok, bunun sebebi tarafsız bir gözle bakma isteği miydi? Bunun belgesele katkıları konusunda neler söylersiniz? Tarafsız mısınız?

Biz bu çalışmayı örgütlü olarak gerçekleştirmedik, ancak emekçi sınıfın bir parçası ve tarafıyız. Hemen her genç gibi gidişattan memnun değiliz ve kendimizce bir çıkış yolu arıyoruz. Bunu sadece kendimiz için değil tüm toplum için istiyoruz. Bunun yolunun da solun yerellerde daha fazla görev almasından, ideolojisinin söylemle sınırlı kalmayıp belediyecilik ve kooperatifçilik gibi alanlar üzerinden kendini topluma ispat etmesinden geçtiğini düşünüyoruz. 

En önemli kaygılarımızdan biri bunun ısmarlama bir iş, bir reklam kampanyası olarak görülmesiydi. Çünkü bu aktarımlarımızın güvenilirliğine gölge düşürecek ve belgeseli şaibeli hale getirecekti. Bunun önüne geçmek için güvendiğimiz kurumlar da dahil olmak üzere herhangi bir iş birliğine gitmedik. 

Ek olarak, bağımsız çalışmanın insanların bize karşı önyargısız ve daha doğrudan davranmasını sağladığını düşünüyoruz. 

Belgesel çekimleri sırasında yöre halkıyla neler yaşadınız, bölge adına ne tür gözlemleriniz oldu, yaşadığınız ilginç anekdotlar var mı?

Dersim dışında, kendisini geçmiş dönemde milliyetçi-muhafazakar olarak tanımlayan insanların sosyalistlere dair oldukça olumlu fikirler beyan ettiğini, kooperatif çalışmalarına gerek üretici olarak, gerek gönüllü olarak katkı sunduğunu görmek bizi çok şaşırttı ve mutlu etti. Bu durum bize, ülkede genel olarak aşılmaz olarak görülen mesafelerin, halk yararına somut çalışmalar yapıldığında aşılabildiğini gösterdi. Belgeselde konuyu dağıtmamak adına işlenmedi bu anekdotlar, ancak giriştiğimiz işe dair şevkimizi oldukça artırdı diyebiliriz.  

Gittiğimiz her yerde çok pozitif bir hava vardı. İnsanların yapılan çalışmalara katılımı, bunlardan bahsedişleri ve süreci sahiplenici tavırları büyük bir moral ve motivasyon oldu. Bize karşı da yoldaşça tavır gösterdiler. Yaptıkları işin uzak yerlerde birilerinin dikkatini çekmesinden ve bir adım atmaya itmesinden duydukları memnuniyeti de sık sık ifade ettiler. 

Belgeselin gösterimiyle ilgili yaşadığınız zorluklar oldu mu, özellikle bu tür belgesellerin geniş kitlelere ulaştırılması büyük bir sorun arz ediyor, bu konudaki düşünceleriniz neler?

Bağımsız çalışmanın eksilerini biraz bu noktada gördük. Belgeseli duyurmakta ve izletmekte zorlanıyoruz. Sosyal ilişkilerimiz üzerinden belirli bir çevreye amacımızı duyurabildik ancak hedefimiz belgeseli bizim gibi düşünmeyen insanların karşısına çıkarabilmek. Çünkü belgeselin, politik olarak farklı düşünen kitleler arasındaki ön yargıları kırmasını ve duygusal bağlar kurdurabilmesini de istiyoruz. Ancak o zaman çalışmamızın bir anlamı olacağını düşünüyoruz ve bu sorunu aşmanın yollarını arıyoruz. 

Belgesele görüş bildiren isimlerin filmi izledikten sonra ne tür tepkiler aldınız? Bölgeye ve yapılan çalışmalara dair belgeselin bir anlatı olarak işlevi ne olacak?

Genel olarak olumlu tepkiler aldık diyebiliriz. Görüştüğümüz farklı yerlerdeki üreticilerin ana problemleri arasında pazara erişim sorunu öne çıkıyor. Tarımsal ürünleri üreticilerden uygun bir fiyata satın alan ve aracısız bir şekilde direkt tüketiciye ulaştırmak isteyen bu yapılar, kendilerini büyük şirketlerle rekabet içinde buluyor. Bu yüzden ilkelerini, sorunlarını ve taleplerini dile getirmekte zaten oldukça istekliydiler.

Yola çıktığımızda aklımızda olan düşünce, belgeseli tamamladığımızda daha da net bir şekilde ortaya çıktı. Ülkenin hangi coğrafyasında olursa olsun, halkın sorunlarının ortak olduğunu ve çözümünün dayanışma ve örgütlenmeden geçtiğini düşünüyoruz. Bazı kısıtlamalardan ötürü sadece yüzeyini kazıyabildik ancak ziyaret ettiğimiz yerlerdeki insanların deneyimlerini yan yana getirmenin bile açık bir tablo çizdiğini düşünüyoruz.

Belgesel için umduğumuz sonuç, izleyicilerin kendi yerellerinde yönetimleri bu yönde zorlamasına, bir araya gelmesine ve toplumsal hayata müdahil olmasını yönelik bir etki yaratmak. Belgeseli izleyen üreticilerin kendi kurdukları kooperatifler etrafında örgütlenmek, halk meclisleri kurmak ve demokratik-katılımcı bir yerel yönetim yürütmek, üretim süreçlerine belediye üzerinden müdahil olmak gibi seçenekleri olduğunu ve bu yöntemlerin çoğunluğunun faydasına olduğunu göstermek istiyoruz. 

Bir başka amacımız ise, toplumcu belediyeler ve kooperatifler arasındaki dayanışmayı güçlendirmek, bu konularda fikir üreten ve emek veren insanları birbirlerinden haberdar etmekti. Kooperatiflerin bir çatı altında toplanarak sermayeye karşı alternatif bir yapı kurmasını hayal ediyoruz.

Eğer başka Ovacıkların, Fındıklıların yaratılmasına katkıda bulunabilirse, halkçı güçleri en azından bu başlık altında bir araya getirebilirse, muhalefete umut aşılayabilirse belgesel işlevini yerine getirmiş olacak.

_______________

“Başka Bir Dünya” belgeselini şu bağlantıdan izleyebilirsiniz:

 

 

Dayanışmanın Sanatsal Pratiği: Sanat Kolektifleri

Cannes Artık Yönetmenlerin Değil Dağıtımcıların Festivali

Sanat Kolektifleri: Dayanışma ve Yaratıcılığın Buluşma Noktası