Çevresel ve Ekolojik Yıkım: Balık Çiftlikleri

Mersin kıyılarına yapılacak balık çiftliklerine dair itirazların yükselmesinin ardından balık çiftliklerine dair sorular yeniden gündeme gelmeye başladı. Mersin kıyıları 2008 yılında balık çiftliklerine açılmış, Muğla’dan çıkarılan 11 şirketin 60 projesine Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu olumlu raporu verilmişti.

Geçtiğimiz günlerde Balıkesir’in Edremit ilçesinden çıkarılan balık çiftliklerinin “mecburi yer değişikliği” ile Mersin kıyılarına taşınması için de ÇED süreci işletilmeye başlanmıştı. Bu kararın ardından Mersin’de çevre aktivistleri, sivil toplum kuruluşları, siyasal partiler ve yurttaşlar itirazlarını dile getirmeye başladı.

Mersin’de kurulmak istenen balık çiftlikleri meclis gündemine de taşındı. Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili Talat Dinçer bir araştırma önergesi vermiş ve balık çiftliklerinin Mersin’de doğaya ciddi zararlar vereceğini dile getirmişti.

Balık çiftlikleri için alınan ÇED raporlarının da eksik, yetersiz ve yanlış olduğu yönünde iddialar var. Zira, Mersin Çevre ve Doğa Derneği Başkanı Sabahat Aslan, “Balık çiftliklerinin ÇED raporlarının içeriği incelendiğinde bilimsellikten uzak olduğunu da görüyoruz. Kopyala-yapıştır yöntemiyle hazırlanan raporlarla ÇED olumlu belgeleri alınıyor” şeklinde bir açıklama yapmıştı.

Biz de balık çiftliklerinin doğaya verdiği zararı, çevresel etkilerini ve çiftliklerde yetiştirilen balıkların insan sağlığına etkilerini TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Sinan Can ve TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ömer Ulaş Kırım ile konuştuk.

“DENİZ HABİTATI VE EKOLOJİSİ ÜZERİNDE CİDDİ ETKİLERİ VAR”

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Sinan Can’a balık çiftlikleri sayısındaki artışı ve çevreye nasıl etki ettiğini sorduk. Balık çiftlikleri sayısının özellikle son 10 yılda ülke genelinde artışa geçtiğini belirten Can, “Bu artışın yaşandığı en başta gelen kentlerden birisi Mersin ilidir. Mersin’de 2008 yılında başlayan balık çiftlikleri yatırımları tartışmaları devam etmekte ve birçok deniz alanında yapılması planlanmakta ve ÇED süreçleri devam eden yatırım planlamaları ilerlemektedir. Şu anda baktığımız zaman 2023 verileri nezdinde Mersin’de 4 ana bölgede 20 adet balık çiftliğinin olduğu ve toplam üretim kapasitesinin de 28.000 ton/yıl olduğunu görüyoruz. ÇED süreçleri devam eden projelerde hayata geçtiği zaman da ağ kafes yatırımları sayısının artacağını söylemek mümkün. Balık çiftliklerinin özellikle deniz habitatı ve ekolojisi üzerine ciddi etkileri bulunmaktadır. Bulunduğu bölgenin kafes yetiştiriciliği yöntemlerinden kaynaklı özellikle atık yönetimi üzerine ciddi etkileri bulunduğu da bilimsel ve teknik kaynaklarla belirtilmektedir. Diğer yandan balık çiftlikleri ile ilgili sektörler arası çatışmalarda yaşanmaktadır. Mesela turizm sektörü denizlerde balık çiftliklerine karşı olup ciddi tepkiler ortaya koymaktadırlar. Bunun başlıca sebebi ise ağ yetiştiriciliği ile deniz suyu kalitesini ciddi oranda düştüğü ve atıkların kıyı bölgelerinde görülüp turizm sektörüne olumsuz etki ettiği söylenmektedir. Balık çiftliklerin çevresel yönden bir görüntü kirliliği özelliğini de taşıdığı ve estetik olarak toplumu rahatsız ettiğini de belirtmek gerekir” dedi.

“ÇED RAPORLARININ BİLİMSEL NİTELİĞİ SORGULANMALI”

Sinan Can’a balık çiftlikleri için alınan ÇED raporlarının bilimsel olmadığı yönündeki iddiaları da sorduk. Bu tür iddiaların kamu kurum ve kuruluşlarının akademik ve teknik yönden değerlendirip ele alması gereken önemli üst düzey bir mesele olduğunu dile getiren Can, “Sonuçta kamu kurumu tarafından onaylanan ve imza altına alınan bir resmi belge niteliği taşımaktadır ve bağlayıcıdır. Bu tür bir soru karşısında sorulması gereken önemli sorular olduğunu düşünüyorum. Mesela, Türkiye’de ÇED raporları amacına uygun hazırlanıyor mu? Bilimsel ve teknik açıdan kriterlere uygun mu? Akademik düzeyi nedir? ÇED Raporu harılanırken intihal düzeyi göz önünde bulunduruluyor mu? ÇED raporları nasıl hazırlanmaktadır? ÇED raporları hazırlanırken katılımcılık ve sivil toplumun etkisi katkısı ne düzeyde oluyor? Şu anda mesleki olarak ÇED raporlarının hazırlanması ana çalışma alanlarımızdan birisidir. ÇED raporlarını okurken biz de ÇED dosyalarının akademik ve teknik düzeyini sorguluyor ve çoğu zamanda eleştiriler oluşturabiliyoruz” dedi.

“MERSİN KİRLİ YATIRIMLARIN SIĞINAĞI MI OLACAK?”

Balıkesir ve Muğla’dan çıkarılan balık çiftliklerinin Mersin kıyılarına getirilmek istemesini nasıl değerlendirdiğini sorduğumuzda, öncelikle Balıkesir ve Muğla’ya reva görülmeyen balık çiftliklerinin neden Mersin’ e reva görüldüğünü sormamız gerektiğini belirterek sözlerine devam eden Can, “Balıkesir ilinden Aydıncık’a taşınması planlanan yatırımın ÇED Raporunda şöyle bir ibare vardır: ‘Balıkesir ili Erdemit Körfezi’nin ilgili bakanlığın turizm politikaları neticesinde turizm bölgesi içerisinde yer aldığı anlaşılıyor olup projenin taşınacağı yer olan Mersin ilinin Balıkesir ilinin aksine bakanlığın turizm politikaları arasında yer almadığı düşüncesi ortaya çıkmış bulunmaktadır.’ Bilindiği üzere Mersin turizm açısından ciddi potansiyeli bulunmakta ve özellikle kıyı deniz turizmin gelişmesi için ciddi otel yatırımları yapılmaktadır. Eğer mersin turizm gelişim potansiyeli taşımıyorsa neden her zaman ‘Mersin turizm kentidir’ bakış açısıyla kamu kurum ve kuruluşlar master planları hazırlanıyor. Sadece belirttiğim çıkarım yönüyle değil Mersin’de balık çiftliklerinin kurulumu ile ilgili birçok kent ve çevre sorunu ve çelişkisi ile karşı karşıyayız. Mersin kirli yatırımların bir sığınağı haline mi getirilmek isteniliyor? Bunu kent bileşenleri ve paydaşları olarak tartışmamız ve mersini sahipsiz bırakmamamız gerekiyor” dedi.

“BİR KENT VE ÇEVRE MÜCADELESİ…”

Sinan Can’a balık çiftliklerine karşı Mersin yerelinde önemli bir tepkinin oluştuğunu ve mücadelenin nasıl ilerleyeceğini de sorduk. “Mersin’de bir kent ve çevre mücadelesi sürdürülüyor ve bu çok kıymetli bir durum. Eğer Mersin halkı bu mücadeleyi büyütürse kent olarak kazanım elde edeceğimizi düşünüyorum. Baktığımız zaman belediyeler, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları topyekûn bu duruma karşı bir mücadele sergiliyor. ÇED süreci tamamlandıktan sonra hukuki olarak dava sürecine girilecek ve davanın kazanılması için elimizden geleni yapacağız. Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şubesi de bu hukuki ve teknik mücadelenin önemli bir bileşeni olacaktır” diyerek sözlerini sonlandırdı.

“DENETİMDE AKSAMALAR YAŞANABİLMEKTEDİR”

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ulaş Kırım’a öncelikle balık çiftliklerinde üretilen balıkların sağlığa zararlı olup olmadığını sorduk. Çiftlik balıklarının doğrudan sağlığa zararlı olmadığını belirten Kırım, “Ülkemizde hayvancılıkta olduğu gibi su ürünleri yetiştiriciliğinde de yem  kullanılmaktadır. Kullanılan yemler ve balık yetiştiriciliği yapılan alanlar devamlı kontrol edilmektedir” dedi.

Balık çiftliklerinde hastalıkların olması ve yayılması durumunda neler olabileceğini sorduğumuz Kırım, “Balık çiftliklerinde hastalık olması hâlinde hasat durdurulmakta olup, tedavi yöntemleri uygulandıktan sonra balık hasatları başlar. Hasta balık satışı zaten çok yapılacak bir durum değil. Çünkü hastalık geçiren balıklarda kötü koku ve vücut sıvısı yoğunlaşması yaşanır. Bu da tüketici tarafından talebin azalmasına sebep olur. Öte yandan denetim mekanizması teoride yeterli olsada pratikte aksamalar yaşanabilmektedir” diyerek denetimin önemine vurgu yaptı.

“MEVSİMİNDE BALIKLAR TÜKETİLMELİ”

Balık tüketiminde sağlığımızı korumak için neler yapmamız gerektiğini sorduğumuzda balıkların mevsiminde tüketilmesi gerektiğini belirten Kırım, “Güvenilir yerlerden balık alınmalı ve gözle yapılabilecek tazelik kontrolleri yapılmaya özen gösterilmelidir. Seyyar satıcılardan ya da tablada satılan balıklardan uzak durulmalıdır. Pazar yerlerinde ahşap kasa ve tezhahların kullanımı ne yazık ki hala çok yaygın, bu tür satıcılardan ürün almamaya dikkat edilmelidir. Tahta kasalarla taşınan balıklarda bir çok bakteri, pas ve ağır metal gibi bulaşılara rastlamaktayız. Ayrıca yerel balık türleri öncelikli tercih edilmelidir. Böylelikle hem yerel balık endüstrisi desteklenmiş olur hem de sürdürülebilir bir balıkçılık ağı oluşturulmasına katkı sağlanır. Sağlık açısından omega 3 ve omega 6 oranı yüksek balık türleri tercih edilmelidir. Bunlara  orkinos, uskumru, hamsi, palamut türleri örnek gösterilebilir” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Anamurlu Köylüler: Masa Başında “ÇED Gerekli Değil” Demekle Olmaz!

“Çevre Kirliliğini Önlemek Çocuk Sağlığı İçin Çok Önemli”

Plaj İşgalleri Başladı: Bu Yaz da Denize Girmek Paralı