Eski milletvekili Metin Külünk günler önce Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile ilgili ”Ben bu TFF aklının beslendikleri aklın bu topraklarla bağlantısının olmadığını düşünüyorum. Futbolu FETÖ’den arındırma süreci başlanmalıdır. Antep lobisi ve Bursa lobisi. Bunların hepsinin FETÖ ile bağlantısı var. Ben daha ne söyleyeyim” demişti. Şimdi bu açıklamalardan sonra sayın Külünk’ü savcılar ifadeye çağırmış mı? Veya bu açıklamalar üzerine savcılar bir soruşturma başlatmış mı? Benim bildiğim duyduğum yok.
Önümüzde TFF seçimi var. Daha önce İsmail Uyanık adaylıktan çekildi. Şimdide Servet Yardımcı adaylıktan çekildiğini açıkladı. Kala kala iki aday kaldı. Büyükekşi ve Hacıosmanoğlu. Ülke futboluna kim veya kimler operasyon çekiyor. Buna yetkililer neden sessiz kalıyor? FİFA ve UEFA ‘nın siyasete battığı yerde bizim futbolumuzun düzelmesini düşünmek çok da mümkün değil.
Eurovision’u yani evrensel müziği nasıl siyasallaştırmışlarsa futbolu da maalesef siyaset malzemesi olarak kullanıyorlar. Onun için ülkemde futbolun düzelmesi için köklü değişikliklerin olması şart. Bugüne kadar futbolda yönetici olarak görev alanların hepsine el çektirilmeli ve spordan uzaklaştırılmalı. Sistem değişmedikten sonra kim gelirse gelsin ahbap çavuş ilişkileri devam edecektir.
Bir daha söylüyorum ben 8 yıldır kim gelirse gelsin bir şeyin değişmeyeceğini daha da kötüye gideceğini söyledim, söylemeye devam ediyorum. Buna Merkez Hakem Kurulu (MHK) da dahil. İsimler değişir ama sorunlar değişmez tam aksine artar. Birileri gibi MHK başkanı ve üyesi olmak için birilerine el pençe divan duranların değil cesur yürekli insanların olduğu bir kurulun oluşturulması gerekmektedir. Hiç mütevazı olmayacağım. Bu ülkede bu işi ben ve ekibimden başka yapabilecek cesarette maalesef kimse yok. Belki bizim bu cesaretimiz birilerine örnek olur.
Ben ve ekibim ülke futbol hakemliğinin dününü bugününü ve geleceğini kurtaracak kısa orta ve uzun vadeli projelerimizle biz bu işe talibiz. Gerçekten sorunları çözmek istiyorsanız hodri meydan.
MHK ahbap çavuş ilişkileri ile kurulduğu müddetçe hepsi birilerine diyet ödemek zorunda kalıyor veya buna zorlanıyor. Bunun neticesinde ülkede hakemler sürekli tehdit ve şantaj altında kalıyor. Dayak yiyor, soyunma odalarında rehin tutuluyor ve hakem yöneticileri ise üç maymunu oynuyor. Ülke hakem camiası üç maymunu oynamak istemiyor ve gerçekten sorunların çözülmesini istiyorsa elini taşın altına koyacak cesur yöneticiler olarak bizler hazırız. Yukarıda da söylediğim gibi kısa orta ve uzun vadeli 16 ana projelerimiz ile biz bu işe hazırız.
Hakem camiasının anayasasını oluşturmadan sistemsizliğin önüne geçmeden bu işler çözülemeyecek. İsimlerin değil sistemin işletildiği bir camianın oluşması için biz bu işe talibiz. Hakem camiası kendisini yöneteceği isimleri seçmediği sürece atanmışların elinde oyuncak olmaya devam edecek. Artık genç vizyonu ve misyonu olan yöneticilerin olmazı elzemdir. Hak hukuk adalet. Düzen nizam intizam olmadıktan sonra camiayı birleştirmek ne mümkün.
Ben ve ekibim iddia ediyoruz, beş yıl sonra ülkede hakemlerin başarılarının konuşulduğu bir ortamı oluşturacağız. Çocuklarımız futbolcu olmanın yanında artık hakem de olmak isteyecekler.
Liyakat sahipler mi yoksa torpilliler mi? Cesur yöneticiler mi yoksa pısırık yöneticiler mi? Sistem mi sistemsizlik mi? Böyle gitmez ve gitmemeli diyen mi yoksa böyle gelmiş böyle gider diyen mi?