2023 ortasında donan Türkiye-Suriye arasındaki normalleşme süreci yeniden mi canlanıyor? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad yıllar sonra yeniden bir araya gelebilir mi? Olası bir görüşme iktidarın istediği gibi Türkiye’de mi yoksa üçüncü bir ülkede mi gerçekleşir? Kim, kime hangi şartlarla gelir?
Bugünlerde dış politikada en sık sorulan soruların başında bunlar geliyor. Her zamanki gibi dış politika ile iç siyaset iç içe giriyor. Bir yandan yerel seçimler sonrası yapılan kamuoyu araştırmalarında hala ilk sırada görünen CHP Şam’a gitmeye hazırlanıyor.
Tarihler, gündemler, görüşme şekilleri muğlak olsa da Ankara ama bile isteye ama kerhen ve kuşkusuz yeniden Suriye ile normalleşmeyi konuşuyor. Uzun lafın kısası Türkiye’de Suriye meselesi hem iktidar hem muhalefetiyle her geçen gün daha çok konuşuluyor, buna Türkiye’de Suriyeli göçmenlerin ülkesine dönüşü üzerinden yürütülen tartışmalar da ekleniyor. Son dönemde Kayseri’de başlayıp Türkiye’nin başkaca kentlerine sıçrayan olaylar ve hükümetin normalleşme adımlarının Suriyeli muhalif gruplar üzerindeki etkisi de yine bu bağlamda değerlendiriliyor.
Fikir Gazetesi, 1997-2000 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Ortadoğu Genel Müdür yardımcılığı, 2000-2004 yıllarında ise Şam Büyükelçiliği görevleri üstlenen emekli diplomat Oğuz Çelikkol ile konuştu. Çelikkol, 2004’te iki ülke arasındaki ilişkilerin iyi olduğu dönemlerde Esad’ın Türkiye ziyareti üzerine efor sarf edenler isimlerden biriydi. Ancak o günden bugüne pek çok şey değişti.
Çelikkol, Fikir Gazetesi’nin sorularına yanıt verirken ısrarla anayasa meselesine değindi. 2011’den bu yana devam eden Suriye İç Savaşı’na siyasi çözüm geliştirmek amacıyla Türkiye, Rusya ve İran arasına yürütülen görüşmeler sonucu oluşturulan Suriye Anayasa Komitesi ilk kez 2019’da toplanmıştı.
Son kertede iki ülkenin normalleşmesinin mümkün olduğunu düşünen emekli büyükelçi Çelikkol, CHP’nin olası Şam ziyaretiyle ilgili soruya “Esad, Türkiye’deki her gelişmeyi kendi lehine kullanacak” yanıtı veriyor. Rusya’nın Ankara ile Şam arasındaki tıkanıklığı açtığını ifade ediyor. Türkiye’nin normalleşme politikasının ise bazı Suriyeli muhalifleri memnun etmediğini söylüyor.
Bugün kurulan çerçeve iki ülkenin masaya oturmadan evvel birbirlerine hangi şartlarla geleceği yönünde belirleniyor. Rusya’nın etkisi, ABD’deki olası liderlik değişimi, dünden bugüne kurulu söylemlerdeki değişikliğin görüşme iradesinde ne denli belirleyebileceği olabileceği… Sorular aşağıda, elbette eski Şam Büyükelçisi Çelikkol’un diplomasi dairesi içinde verdiği cevaplarıyla birlikte…
“İKİ ÜLKENİN NORMALLEŞEBİLECEĞİ KANAATİNDEYİM”
Suriye ve Türkiye gerçekten normalleşebilir mi? İki ülke buna mecbur mu? Olasılıkları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence iki ülke normalleşebilir. Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’de PYD’yi desteklemesi Türkiye’yi mecburen başka alternatifler aramaya itiyor. Bunun da gerçekten önemli bir faktör olduğunu görmemiz gerek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu yöndeki açıklamalarını soracağım ama önce son gelişmeye bakalım. CHP lideri Özgür Özel’in de bir heyetle birlikte Suriye başkentine gideceği belirtiliyor. Özel’in bu talebine Şam’ın olumlu yanıt verdiği ifade ediliyor. Hükümetten önce muhalefetin Esad’la görüşmesi gibi bir durum gerçekleşirse bunu nasıl yorumlarsınız, CHP’nin hamlesini nasıl okuyorsunuz?
Size her şeyden önce Beşar Esad’ın Türkiye’ye gelmesi lazım gerektiğini söyleyebilirim. Türk yetkililer kendisini davet edeceklerini belirtmişlerdi. Böylesi bir durum ikili ilişkileri son derece ileriye götürecek bir gelişme olacaktır. 2004’te Esad’ın ilk Türkiye ziyaretine ben de katılmıştım. O sırada Şam’da büyükelçiydim. Esad’ın son daveti kabul edip Türkiye’ye gelmesi ilişkilerin yararına olur.
“RUSYA, TÜRKİYE İLE SURİYE ARASINDAKİ TIKANIKLIĞI AÇTI”
O zaman buradan hareketle görüşmenin Türkiye’de mi, üçüncü bir ülkede mi olacağına yönelik bir soru yönelteyim size. Sizin de belirttiğiniz gibi iktidar görüşmenin Türkiye’de olmasını istiyor. Fakat üçüncü ülkelerin de adı geçiyor. Türkiye’de olmazsa nerede olabilir? Ve sanıyorum Erdoğan-Esad arasındaki söz konusu görüşme nerede gerçekleşirse gerçekleşsin Rusya da mühim bir rol oynuyor değil mi?
Evet, Rusya çok önemli bir rol oynadı, oynuyor. O bakımdan Moskova’nın etkisinin altını çizmek gerekiyor. Esad’ın Türkiye’ye gelmesi çok daha iyi olur. ama geçmişte de bunun örneklerini çok görmüştük. Az önce değindiğim gibi 2004’teki ilk ziyaret sırasında, ben Şam’da büyükelçiydim. Ve o dönem ziyaretin gerçekleşmesi için çok çalışmıştım. Ondan sonra birçok kere geldi Türkiye’ye. Bu tekrarlanabilir.
Peki ama nasıl? Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad ile ailece görüşebileceklerini söylüyor. “Diplomatik ilişkileri kurmamak için bir sebep yok, geçmişte nasıl yaptıysak yine yaparız” diyor. Ama 2013’ten 2020’nin başlarına kadar bölge ülkeleriyle çok ciddi sıkıntılar yaşandı. Bunun tamiri sadece görüşme iradesine mi bakar? Suriye’nin şartları ne? Türkiye’nin ülkenin kuzeyinden çekilmesini ön koşul olarak ileri sürmüşlerdi. Bu tıkanıklığı açmak için son dönemde nasıl bir hareketlenme yaşanıyor sizce?
Herhalde Rusya o tıkanıklığı açtı ki; tüm bu gelişmeler meydana geliyor.
“ANKARA İLE ŞAM ARASINDAKİ İLİŞKİ ABD’DEN ÇOK ETKİLENMEMELİ”
Gayet kısa ve açıklayıcı bir yanıt oldu Sayın Büyükelçi. O zaman ABD üzerinden bir soru yönelteyim. Malum seçime gidiliyor. Eski Başkan Donald Trump’ın yeniden göreve gelmesi halinde sizce tablo nasıl şekillenir? Trump’ın Türkiye-Suriye ilişkilerine nasıl bir tesiri olur?
Kasım 5 Kasım’da yapılacak Amerika Birleşik Devletleri’ndeki seçimlerde Biden çekilmediği takdirde yarışın mevcut başkan ile Trump arasında geçeceği anlaşılıyor. Peki Trump’ın seçilmesi halinde ne olur? Trump Suriye’den çekilmeye dair birkaç kez karar almıştı ama sonrasını biliyorsunuz… O bakımdan, bunun Türkiye-Suriye ilişkilerini çok etkilememesi gerekiyor. Türkiye-Suriye ilişkilerinin başka bir düzlemde yürütülmesi gerekiyor. Trump-Biden arasındaki yarıştan farklı olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu gerçekten mümkün mü? Hem Rusya hem ABD’den bağımsız olarak Türkiye ve Suriye’nin ilişkilerinin yeniden inşa edilmesi gerektiği kanaatinde olduğunuzu mu söylüyorsunuz?
Evet, o kanaatteyim. Elbette Rusya da Putin de önemli bir rol oynuyor ama Türkiye-Suriye ilişkileri tek başına önemlidir. Türkiye’nin Suriye ile çok uzun bir sınırı var. PKK oraya yerleşmiş vaziyette. Suriye’nin toprak bütünlüğü tehlikeli vaziyette, bunların dikkate alınması gerekiyor.
“TÜRKİYE’NİN NORMALLEŞME POLİTİKASI BAZI SURİYELİ MUHALİFLERİ MEMNUN ETMEDİ”
Suriye’de hala bir iç savaş ihtimali var mı? Esad’ın kontrolü elinde tuttuğu gözlemleriyle birlikte yöneltiyorum bu soruyu.
Evet Esad’ın kontrolü elinde tuttuğu gözüküyor ama reformların mutlaka yapılması lazım. Cenevre’deki görüşmeleri biliyorsunuz, Esad’ın Suriye anayasasının ihtiyaç duyduğu bütün reformları hayata geçirmesi gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Esad’la görüşebiliriz” sözlerinin ardından kısa bir süre sonra Kayseri’de olaylar çıktı. Suriyeli bir çocuğa cinsel taciz iddiaları sonrası Suriyelilere ait mağazalar yağmalandı, saldırılar meydana geldi. Ardından Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerde Türk bayrağına zarar verildi. Nitekim bu yeni bir şey değil. 2022’de de dönemin Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun açıklamaları Suriyeli muhalifleri sokağa dökmüş ve o zaman da benzer görüntüler ortaya çıkmıştı. Halep’in batısında, Atarip’te Türkiye’ye ait karakolun önünde Türk güvenlik güçleriyle çatışmaya girildiği ajanslara yansıdı. Tüm bunların birbiriyle bağlantısı ne? Sizce Erdoğan’ın görüşme yönündeki beyanları geçmişte, 2022’de olduğu gibi Suriyeli muhaliflerde bir rahatsızlığa mı sebep oldu?
Suriyelilerin Türkiye’ye geliş şartlarını unutmamak lazım. Biraz önce anayasal reformlardan, anayasa komitesinin çalışmalarından bahsettik. Nasıl geldiklerini, ne olduğunu unutmamak lazım. Evet, geri dönmeleri gerekiyor. Ama Suriye’de güvenli bir ortamın yaratılması büyük bir önem taşıyor.
Ama anladığım kadarıyla Türkiye’nin Suriye’yle yeniden yakınlaşma politikasının bazı Suriyeli muhalif grupların pek hoşuna gitmediği yönünde bir algı var. Öyle mi, değil mi?
Suriye’deki bazı grupları memnun etmemiştir. Türkiye, bu grupları yalnız bırakmama politikasını sürdürecektir.
“DIŞ POLİTİKA İÇ SİYASETLE ÇOK İÇ İÇE GEÇMİŞ DURUMDA”
Esad, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ağustos 2023’te yaptığı çağrıya SkyNews’te yanıt vermiş; “Suriye’nin amacının Türk güçlerinin kendi topraklarından çekilmesi… Türkiye’nin Suriye’deki işgalini meşrulaştırmak isteyen Erdoğan ile neden buluşalım? Bir şeyler içmek için mi?” demişti. Bununla birlikte aynı Esad Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Özel Temsilcisi Alexander Lavrentiev ile görüşmesinde Suriye’nin terörle mücadele ve egemenlik temelinde Türkiye ile ilişkilere açık olduğunu belirtmişti. Sizce bugün hangi noktadır?
Rusya’nın iyi çalıştığını düşünmek lazım. Putin’in iyi çalıştığını düşünmek lazım. Türkiye-Suriye ilişkileri çok önemli. Bunun için her şeyden önce Suriye’de anayasa komitesinin çalışmalarının sonuçlanması lazım.
Defaatle tekrarladığınız gibi… Peki hep Suriye’de olması gerekene işaret ediyorsunuz. Türkiye’nin Suriye’yle ilgili en önemli, en ana sorunu diyebileceğimiz şey güvenlik ve Suriye ile sığınmacılar mı? Türkiye’nin Suriye politikasındaki kusurlar nedir?
Tabii Suriye’nin geleceği Türkiye için de önemli. Türkiye devamlı olarak, Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğüne ne kadar önemli olduğunu, yani Suriye’de bir devlet kurulmasına karşı çıkacağını ifade ediyor. Bunlar önemli.
Cumhuriyet Halk Partisi geçtiğimiz günlerde 10 maddelik bir metin yayınladı. En dikkat çekici cümlelerden biri “Türkiye, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Ortadoğu, Suriye ve sığınmacı politikasının çökmesinin sonuçlarını yaşıyor” oldu. Siz ne düşünüyorsunuz? Muhalefet cenahının sıklıkla dile getirdiği “Suriye’yi bu hale Türkiye’nin politikaları getirdi” argümanını abartılı mı buluyorsunuz?
Bence tüm bunlar iç politikanın bir parçası. İç politikayla dış politikayı birbirinden ayırmak elzem.
Çok sıklıkla iç içe geçiyor değil mi? Hem iktidar hem muhalefet cenahında…
Elbette. Aslında iç ve dış politika hemen her ülkede bu şekilde iç içe geçiyor. Ama dış politika farklı bir durum, bambaşka bir bakış açısıyla ele alınmasının şart olduğu kanaatindeyim. Yani bu, bütün ülkeler için geçerli bir husus.
Sığınmacıların geri dönüşü kapsamında Soçi ve Astana mutabakatlarının çözümde kilit rol oynayabileceğini öne sürenler var. Siz ne dersiniz?
Soçi ve Astana süreçleri kuşkusuz önemli. Ama Cenevre süreci de önemli. Suriye’de bir reforma yol açmalı bunlar. Bunu Rusya sağlamalı. Bu durum, bütün mültecilerin Suriye’ye dönmesi bağlamında hayli önemli. Sadece Türkiye için değil… Lübnan’daki, Ürdün’deki, diğer Arap ülkelerindeki Suriyeli mültecilerin de ülkelerine dönmeleri, Suriye’nin geleceği için çok önemli.
“ESAD, TÜRKİYE’DEKİ HER GELİŞMEYİ KENDİ LEHİNE KULLANACAK”
Son soru. Az önce iç politikayla dış politikanın iç içe geçtiğini, sadece Türkiye’de değil dünya genelinde böyle bir durum yaşandığını söylediniz. Bu anlamda CHP’nin olası Şam ziyaretini başka bir perspektif üzerinden sormak isterim. Doğal olarak her başkent için öncelikli muhatap hükümettir. Açık ki; Şam Türkiye’deki son gelişmeleri yakından takip ediyor. Beşar Esad ile Özgür Özel arasında olası bir görüşme Şam tarafından Erdoğan üzerinde baskıyı arttırmayı sağlayacak bir durum olarak mı görülüyordur? Malum CHP yükselişte, seçim sonrası anketlerde hala birinci parti olarak görünüyor ve bununla birlikte öyle ya da böyle Türkiye’de bir erken seçim gündemi de var. Suriye’de de parlamento seçimleri…
Suriye’deki seçimler şu anda reformlar gerçekleşmediği için çok dikkate alınmamalı. Ancak Türkiye daha değişik bir seçim sistemi uyguluyor. Türkiye’de demokrasi hâkim vaziyette. Son seçimler bunu gösteriyor. Esad rejimi Türkiye’deki her gelişmeyi mutlaka lehine kullanacak, fırsatları değerlendirecektir. Ama dediğim gibi dış politikaya bir bütün halinde bakmak lazım. Türkiye’nin Suriye dış politikası da tüm bunların içinde bir bütün olarak gelişiyor. Onun için değerlendirmeleri yaparken bir bütün içinde yapmak ancak dış politikanın kendine haslığını da unutmamız gerekiyor diye düşünüyorum.
Medya ve Ümit Özdağ El Ele: Suriyelilere Yönelik Linçte Medyanın Sınavı