ABD tarihinde 10 başkanın adı suikastla anıldı. 4’ü hayatını kaybetti. Beyaz Saray’ın yeniden kapılarını zorlayan eski Başkan Donald Trump da artık o listenin içinde. Amerikan seçimlerine dört aydan az bir zaman kala meydana gelen suikast girişimi tüm dünyanın gündeminde. Trump suikast mitinginde, ülkeden göndermek istediği göçmenlerle ilgili istatistiğe bakmak için kafasını çevirmeseydi bugün kuşkusuz bambaşka bir dünyadan bahsediyor olurduk. Ancak Pensilvanya’da yaşananlar bile başlı başına ABD siyasetinin nereye gittiğini tartışmak açısından yeterli. Bu bile komplo teorilerinin havada uçuşması için kâfi.
Peki Trump’a yönelik suikast girişimi ABD seçimlerini nasıl etkileyecek? Vurulduktan sonra ikonikleşen fotoğrafı ile tarihin en ucuz ve en etkili politik kampanyasının öznesi olan Trump’ın söylemi daha mı sertleşecek yoksa yumuşayacak mı? Demokratlar adaylığı hâlâ resmileşmeyen, tartışma konusu olmaya devam eden mevcut Başkan Biden’dan vazgeçebilecek mi? Kimilerinin iddia ettiği gibi tüm bu yaşananların ardında Amerikan derin devleti mi var? Şüphesiz akıllara takılan soru çok. Fikir Gazetesi, çeyrek asır boyunca ABD Dışişleri Bakanlığı’nda görev almış Matthew James Bryza ile konuştu. Bryza, hem demokratlar hem cumhuriyetçilerle çalışmış bir isim. Clinton, Bush ve Obama dönemlerinde önemli görevler üstlendi. ABD Başkanı’nın özel danışman kadrosunda yer aldı, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nde bulundu ve büyükelçilik görevlerinin yanı sıra Dışişleri Bakan Yardımcılığı yürüttü.
Ona göre ABD kutuplaşmanın sonuçlarını yaşıyor. Bugün seçim olsa Trump’ın Beyaz Saray’daki koltuğuna kesin olarak döneceğini söylüyor. Peki ya önümüzdeki yaklaşık dört ayda neler değişebilir? 1989’da düzenlenen başkanlık yemininde sadece güzel bir kare yakalamak için fotoğraf makinesini çıkardığında gizli servisin anında uyardığı kıdemli diplomat, bugün yaşanan güvenlik açığı için ne düşünüyor? Söyleşi tüm bu merak edilenlere yanıt veriyor. Geçen yıl hakkındaki cinsel taciz soruşturması nedeniyle hakkında “Kral tahttan indirildi, Trump artık dokunulmaz değil” denilen cumhuriyetçilerin adayının başına gelenler, ABD ve dünyayı bekleyenler için söyleşi tam da burada başlıyor.
DÜELLOYA TUTUŞAN ABD KURUCU BABALARINDAN BUGÜNE
Başkan adayı Donald Trump’a yönelik suikast girişimiyle başlayalım. Bugüne kadar altı ABD başkanı suikast girişiminden kurtulmuş, dördü hayatını kaybetmiş. Son suikast girişimi hakkında ne yorum yaparsınız? ABD neden bu tür olayları yaşıyor?
En önemli etken, silah kullanımı ve sahipliği ile ilgili baskın kültür. Yüz milyonlarca silah var. Esasen silah kullanımı ABD’nin bir ülke olarak başlangıcına, İngiltere’ye karşı Amerikan Devrimi’ne kadar uzanıyor. Yani, ABD’nin bir ülke olarak doğuşundan itibaren böyle bir silah kullanımı geleneği söz konusuydu. Başkan Biden ve diğerlerinin, Amerikan siyasetinde şiddetin yeri olmadığını söylediğini duyuyorum, bu tamamen retorikte kalıyor denilebilir. Sizin de ifade ettiğiniz gibi tarih boyunca dört Amerikan başkanı öldürüldü, altısı suikast girişiminden sağ kurtuldu. Daha önce, Alexander Hamilton döneminde (Amerikan askeri subayı, devlet adamı ve George Washington’un başkanlığı sırasında 1789’dan 1795’e kadar ilk hazine sekreteri olarak görev yapan Kurucu Baba) Aaron Burr (Burr, Amerikan politikacı, iş adamı, avukat ve Thomas Jefferson’ın ilk başkanlık döneminde 1801’den 1805’e kadar Amerika Birleşik Devletleri’nin üçüncü başkan yardımcısı olarak görev yapan Kurucu Baba) ile bir düello yapmıştı.
(Alexander Hamilton ve Aaron Burr arasındaki düello. J. Mund’un tablosundan. Düello, 11 Temmuz 1804’te Weehawken, New Jersey’de gerçekleşmişti / Görsel: Wikimedia)
Demeye çalıştığım sorun tarihseldir. İkinci neden ise Amerikan siyaseti, birçok ülkede olduğu gibi o kadar kabileci, bölünmüş ve retorik açısından şiddet dolu ki! Sadece fiziksel eylemler açısından değil. Genellikle sosyal medyayı ve algoritmaların insanlara duymak istedikleri bilgileri beslemesini de suçlayabilirim. Bu da insanların kendi başlarına düşünmeyi bırakmaları anlamına geliyor. Gazeteci olarak sizin gibi profesyonel ve adil haber kaynaklarına gitmiyorlar.
Bu olayın bir etkisi Trump’ın popülaritesinin artması ise bir diğeri Başkan Biden üzerindeki adaylıktan çekilme baskısının azalması mı? Son olaylar ülkede siyasi sisteminin yaşadığı krizin gittikçe derinleştiğinin ispatı mı?
Bunu söylemek için henüz erken. İçgüdülerim “Hayır” diyor. Maalesef ABD siyasetinde şiddet ve suikast girişimlerinin uzun bir geçmişi var. Bir kriz ise alışılmadık bir şeydir. Trump’a yönelik suikast girişiminin her iki kampanya kısa vadede ne gibi bir etkisi olacağı belirsiz. Milwaukee’deki Cumhuriyetçi Parti Ulusal Kongresi’nde Başkan Trump’a bakın. Kıl payı ölümden kurtulması onun üzerinde duygusal bir etki yaratmış gibi görünüyordu. Daha sakin, duygusal görünüyordu. Gözlerinin dolmak üzere olduğunu görebiliyordunuz. Aynı şey oğlu Donald Jr. için de geçerliydi.
(Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, Cumhuriyetçi Ulusal Kongre’de başkan yardımcısı adayı JD Vance ile birlikte / Fotoğraf: Paul Sancya, AP)
Trump defalarca birlik çağrısında bulundu. Elbette, Biden da birlik çağrısında bulunuyor ve şiddeti kınıyor. Ama sizin sorunuz, bu durum Biden’a geri çekilip Demokrat Parti’yi başka birinin yönetmesine izin verme çağrılarını da azaltır mı yönündeydi. Cumartesi günkü suikast girişiminin etkisinin hızla kaybolacağını ve birkaç gün içinde Demokratların yeniden yeni bir başkan adayı gerektiğini söyleyeceğini düşünüyorum. Ama kısa vadede Biden’ın geri adım atması için yapılan çağrıların azaldığını kabul ediyorum. Çünkü Amerikan siyaseti şu anda suikast girişiminin ardından bir şok içinde.
İKONİK FOTOĞRAF TRUMP’A SEÇİM KAZANDIRIR MI?
Saldırıdan hemen sonra ortaya çıkan o ikonik fotoğrafı biliyorsunuz. Okuyuculara kısaca özetleyeyim. Arka planda mavi bir gökyüzü ve dev bir ABD bayrağı, ön planda başları eğik bir şekilde aşağıya ve çevreye bakan korumalar ve fotoğrafın merkezinde yumruğunu havaya kaldırıp “Yenilmedim” mesajı veren yaralı bir başkan adayı var. Bu, dünya tarihinin en etkili seçim propaganda materyali olabilir. Trump’ın sonunda Reagan olmayı başardığını düşünüyor musunuz? Seçime daha dört ay olduğunu ve siyasetin görüntülerle belirlendiği bir çağda yaşadığımızı da göz önünde bulundurarak, “Seçimi Cumhuriyetçiler kazandı” demek abartı mıdır?
Bu bir abartı. Ama nasıl söylesem? Daha önce bu söylenmeden önce gözlemcilerimiz seçimin Biden’ın kaybedeceği bir şey olduğunu söylüyorlardı. Ama şimdi Trump’ın kazanacağı bir durumdayız. Eminim seçim bugün yapılsaydı, Trump kazanırdı. Ama daha dört ay var.
(Associated Press fotoğrafçısı Evan Vucci, eski Başkan Trump’ın başarısız bir suikast girişimi sonrası çekilen tarihi fotoğrafını çekti / Fotoğraf: Evan Vucci, AP)
Ve bu ikonik fotoğrafın uzun vadede, -eğer varsa- ne gibi bir etkisi olacağını doğru bir şekilde tahmin etmek imkânsız. Ama şu anda, iki hafta önceki Joe Biden’ın korkunç münazara performansından sonra ve ardından Başkan Trump’ın güç gösterisi olarak bu ikonik figürüyle, iki adam arasındaki kontrast çok daha keskin hale geldi. Biden, Trump’a göre çok yaşlı ve kırılgan görünüyor. Trump, Biden’dan yaklaşık üç yaş daha genç olmasına rağmen çok daha dinç görünüyor, “Savaş, savaş, savaş!” diyor. Trump şu anda Biden’dan onlarca yıl daha genç görünüyor. Biden münazara öncesinde ulusal ölçekte Trump’a karşı zemin kazanıyordu. Ama hepimiz biliyoruz ki, Biden’ın son seçimi kazanma şekli, Trump’a karşı ülke çapında sahip olduğu 7 milyon daha fazla oy değildi. Biden kritik eyaletlerdeki belki de 40 bin oy sayesinde seçimi kazanabilmişti. Yani söz konusu eyaletlerde 40 bin veya diyelim ki 100 bin kararsız seçmen varsa, bu eyaletler seçimi belirleyecek. Mantıken, Trump’ın ikonik figürü ve Biden’ın zayıflığı bu kararsız seçmenlerden daha fazlasını etkileyecektir. Ancak son ulusal ölçekteki kamuoyu anketlerinden biri Cumartesi gününden bu yana Biden’ın Trump’a karşı önde olduğunu gösterdi. Ama önemli olan ulusal oy değil. Önemli olan salıncak eyaletlerin oyları. Ve bu eyaletlerin hepsinde Trump önde. Biden’ı yeniyor. Dört anahtar eyalet ve toplamda yedi eyalette Trump önde, salıncak eyaletlerde daha güçlü durumda.
“BIDEN’IN TRUMP’I YENME ŞANSI YOK”
Bu noktada, George W. Bush döneminde Beyaz Saray Genel Sekreter yardımcılığı yapan Karl Rove’un gözlemlerini hatırlatmak istiyorum. Rove, “Biden adaylıkta ısrar ederek, Trump’ın üst komutasını mutlu etmeye devam ediyor, çünkü Trump’a kaybedeceği garanti tek Demokrat aday olabilir” diyor. Ve bir de şu yorumu yapıyor: “Seçmenler Trump hakkındaki şüphelerine rağmen, zayıf bir aday yerine güçlü bir lideri tercih edeceklerdir.” Bir zamanlar etkili olan cumhuriyetçi siyasi figürün gözlemleri böyle. Sizce demokratlar hala durumu tersine çevirme şansına sahip mi? Biden yerine yeni bir aday ilanı, demokratların bu zor dönemde seçimleri lehine çevirmesi için bir fırsat olabilir mi?
Karl Rove bir siyasi dahi. Beyaz Saray’da dört yıl boyunca onunla, onun için çalıştım. Onun siyasi içgüdülerine her zaman güvenmişimdir. Bu durumda elbette haklı. Biden’ın Trump’ı yenme şansı neredeyse yok ya da pek az. Ulusal anketlere bakıldığında Biden’ın yerine geçebilecek her olası üst düzey demokrat aday Trump’ı yeniyor.
(Eski Başkan Donald Trump ve Başkan Joe Biden, 27 Haziran’da Atlanta’daki CNN Stüdyolarında yapılan ilk başkanlık tartışmasında / Fotoğraf: Kyle Mazza)
Ama Biden, Trump’ı yenemeyebilir. Bu yüzden Demokratlar için bir mini ön seçim yapmaları için hala bolca zaman olduğunu düşünüyorum. Ağustos ayında Chicago’daki Demokratik kongreden önce rekabetçi bir yarışma vardı. Ve Demokratlar böyle bir yarışma yaparsa, kim bu mini ön seçimi kazanırsa, bu Amerikan siyasetinde büyük bir haber hikayesi olurdu. Ve Trump tarafından emilen tüm oksijen o yeni, taze Demokrat adayına giderdi.
Doğal olarak, tüm medya Cumhuriyetçilere ve Trump’a odaklanıyor. Demokratlar böyle bir hamle yaparsa her şey değişebilir diyorsunuz?
Öyle olabilir. Elbette tehlike demokratların birbirlerine saldıracakları, birliklerinin dağılacağı ve seçimi kaybedecekleri… Ama adayı değiştirmezlerse seçimi kaybedecekler. Yani, başka seçenekleri yok. Sonunda Başkan Biden da bu gerçeği kendi gözleriyle görecek ama şimdiye kadar görmedi.
Öyleyse, Biden yerine Demokrat Parti için en güçlü aday kim olabilir? Kamala Harris mi?
Bilmiyorum. Bu yüzden rekabet olmalı. Kimse bilmiyor. Ancak Kamala Harris en güçlü değil. Onun popülerlik puanları Biden’inkinden bile daha düşük. Peki en iyisi kim? Bilmiyorum. Valiler Gretchen Whitmer, Josh Shapiro ve Gavin Newsom tartışılıyor. Bu kişiler ulusal düzeyde iyi bilinmiyor, bu yüzden ulusal bir rekabetle yüzleşmeliler.
“ABD’DE SİYASİ KUTUPLAŞMA YÜZÜNDEN AİLELER PARÇALANIYOR”
Kutuplaşmadan bahsettiniz az önce. Amerikan siyasetinde polarizasyon en büyük sorunlardan biri mi?
Amerikan siyasetindeki kutuplaşma veya kabilecilik sadece bir sorun değil, demokrasi sistemine yönelik bir tehdittir. Demokrasi tartışmalara dayanır. Ancak Amerikan siyasetinde tartışma artık mümkün değil çünkü bir parti diğerini düşmanları olarak görüyor, rakip olarak değil.
(Bryza’nın görevde olduğu yıllardan / Fotoğraf: Beyaz Saray)
Aileler siyasi tartışmalar yüzünden parçalanıyor. Ve benim gibi ne Cumhuriyetçi ne de Demokrat olanlar dostlarıyla konuştuğunda sert bir şekilde düşüncelerini değiştirme ve tartışma yapma girişimlerim, size düşman olarak bakıldığı için imkânsız hale geliyor.
“ABD’DE DERİN DEVLET YOK, SİSTEMİN DEĞİŞMESİNE DİRENEN BÜROKRASİ VAR”
“ABD dış politikasını eleştirmesi, silah endüstrisini hedef alması ve Ortadoğu’daki ABD varlığını sorgulaması sonucu Trump’ın saldırıya uğraması kaçınılmazdı” gibi bazı yorumlar okudum, izledim. Buna eski başkanın geçen yıl New Jersey’de yaptığı “Tekrar seçildiğimde derin devleti yok edeceğim” sözlerini de ekleyelim. Siz ne düşünüyorsunuz? Suikast girişiminin ardında Amerikan derin devleti mi var?
Bu, neredeyse her zaman aptalca, karmaşık, imkânsız bir komplo teorisi üretmenin ulusal bir sporu haline gelmiştir. Şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nde, saldırı ile ilgili ne olduğuna dair her iki tarafın da komplo teorileri var. Büyük bir soruşturma olacak. Devam ediyor. Şu ana kadar tüm bilgiler, bu bireyin herhangi bir grup veya ideolojiyle bağlantılı olmadığını gösteriyor. Kim bilir neden yaptı? Ancak bir ABD başkanının ekibinde dört yıl çalışmış ve devlet bakanlığında 19 yıl geçirmiş biri olarak, derin devlet diye bir şey olmadığını biliyorum. ABD hükümeti, federal hükümet genellikle sıradan bürokratlardan oluşur. Heyecan verici olmayan insanlardan yani… Başkan Donald Trump “Ben sistemi yok edeceğim” diyorsa onlar direnebilirler çünkü bürokrasi sisteme inanır. Ama bu derin devlet demek değildir. Herkesin kim olduğu çok açıktır. Siyasetin kutuplaşmasından başka Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir diğer büyük sorun eğitim eksikliğidir. Siyasi anlamda temel anlaşılmaktan artık uzak. Çünkü eskisi gibi okullarımızda bu temel öğretilmiyor. Böylece insanlar demokrasinin nasıl çalıştığını anlamadan büyüyorlar. Amerika Birleşik Devletleri’nde yürütme, yasama ve yargı var. Birbirlerini denetler ve dengelerler. Eğer dengeyi bozmaya çalışırsanız yargı dalını zayıflatırsanız.
O zaman somut olaylara bakalım. Trump’a yönelik suikast girişimi sizce hakkındaki cinsel taciz, hukuka aykırı biçimde devlet belgelerini evine götürmesi ve 6 Ocak darbe girişimi dahil olmak üzere birçok meselenin üzerini örttü mü?
Halk nazarında? Şimdilik evet. Ancak şimdilik… Bu duygu sınırlı bir süre sonra kaybolacak ve biz yine tartışmaya geri döneceğiz. Yargı sistemi, hükümetin üç dalından biri olan yasal durumları yönetir. Florida’da Trump tarafından atanan hâkim, evine gizli belgeler getirdiği iddiasını reddetti. Şimdi bu duruma itiraz edilecek. Adalet Bakanlığı, bunun izini sürecek. Vaka kasım ayındaki başkanlık seçiminden sonra çözülecek. Yani, meşhur politik ruhun ne olduğundan bağımsız olarak, yargı sisteminin bu yasal davanın makinesi dönecek.
“SALDIRGANIN HİÇBİR İDEOLOJİYLE İLİŞKİSİ YOK AMA KOMPLO TEORİLERİ HAVADA UÇUŞUYOR”
Demokrat Parti destekçilerinin bir kısmı, Trump’a yönelik suikast girişiminin mizansen olduğuna inanıyor gibi görünüyor. Bu durum, ABD’de siyasetin ne kadar kutuplaştığının bir göstergesi mi?
Evet, kesinlikle öyle bir işaret. Biden’ı suçlayan Cumhuriyetçiler de var ve bu suikast girişimini Biden’ın söylemlerine bağlıyorlar. Her iki tarafta da komplo teorileri var. Bir ABD başkanına yönelik bir suikast girişimi olduğunda, bu tür komplo teorileri genellikle ortaya çıkar. Ancak şu ana kadar bunların çok fazla kabul gördüğünü söylemek zor. Medya kapsamına bakarsanız, çoğu insan bunu sadece ABD başkanını öldürmeye çalışan deli bir genç olarak değerlendiriyor gibi görünüyor.
Saldırganın geçmişi hakkındaki ilk bilgiler oldukça ilginç. Suç kaydı olmayan, diyetisyen asistanı olarak çalışan, Cumhuriyetçi Parti’ye kayıtlı ancak Demokratlara yakın seçmen katılımı organizasyonu Progressive Turnout Project’e sembolik bir bağış yapmış bir profil ile karşı karşıyayız. İlk izlenimleriniz neydi?
Evet, ayrıca lise sınıf arkadaşları onun her zaman nazik ve zeki olduğunu, insanların onu sevdiğini, ancak sessiz olduğunu söylüyor. Yaptığı bu şeyi açıklamak için geçmişinde hiçbir şey yok gibi görünüyor.
(Thomas Matthew Crooks, Trump’ın Butler, Pensilvanya mitingindeki konuşması sırasında AR-15 tarzı yarı otomatik bir tüfek kullanarak sahnenin 61 ila 122 m kuzeyindeki bir çatıdan sekiz el ateş ederek Trump’ı sağ kulağından yaraladı. Crooks bu fotoğrafı 2021 Bethel Park Lisesi yıllığından / Fotoğraf: Bethel Park Lisesi)
Dolayısıyla, soruşturmanın nereye gideceğini görmek için bekliyorum. Ancak şimdiye kadar röportaj yapılan veya basın toplantısı düzenleyen tüm kolluk kuvveti uzmanları benzer şeyler söyledi. Hiçbir kanıtı yok, herhangi bir komploya, ideolojiye veya herhangi bir siyasi eğilime bağlı değil gibi görünüyor.
BİR GİZLİ SERVİS ANISI: 35 YIL ÖNCE, 35 YIL SONRA
ABD Başkanı Joe Biden, saldırının nedenleri konusunda spekülasyon yapılmamasını isteyerek “FBI’nin işini yapmasına izin verin” dedi. Ancak kimi Trump destekçileri, güvenlik ekiplerinin uyarılarını dikkate almadığını iddia ediyor. Saldırganın Trump’a saldırıya hazırlandığını gösteren birçok tanıklık ve video var. Bunları gördüğünüzde ne düşündünüz? İhmal var mıydı? Saldırı bilinçli miydi? Bu bağlamda Cumhuriyetçiler FBI’ın soruşturmasına güvenebilir mi?
Evet, güvenebilirler. Ayrıca, Gizli Servis ateş açıldıktan sonra tam olarak nasıl tepki vermesi gerektiği konusunda tamamen doğru hareket etti. Başkan Trump’ı korumak için kendi bedenlerini kullandılar ve herhangi bir kurşunu karşılamaya hazır davrandılar. Ve elbette Gizli Servis keskin nişancısı saldırganı saniyeler içinde öldürdü. Ancak büyük başarısızlık, güvenlik alanını yeterince genişletmemiş olmalarıydı. Benim deneyimime göre, bir suikastçının Başkan Trump’a bu kadar yakınındaki bir binaya çıkabilmesi inanılmaz. Binanın içinde karşı keskin nişancı olduğu ve nişancının üzerinde olduğu binada kontra keskin nişancı insanların içinde olduğu söyleniyor. İnanılmaz. Size geçmişte yaşadığım ilginç bir deneyimden bahsedeyim. 1989 yılının Ocak ayında Washington’daydım. Yeni mezun olmuş ve Dışişleri Bakanlığı’na katılmıştım. George Herbert Bush’un başkanlık yemin törenini izliyordum. Beyaz Saray’a komşu bir başkanlık ofisi binasında bulunuyordum. İyi bir fotoğraf çekmek için pencereden kameramı uzattım ve Gizli Servis çalıştığım ofisi arayarak saniyeler içinde binaya ulaştı. Ofisi ve telefon numaralarını buldular, beni aradılar ve “Kameranızı çekin, pencereyi kapatın, aksi takdirde sizi vururuz. Karşı keskin nişancı ekibimizin nişangahında siz varsınız” dediler. Bu durum Gizli Servis’in gözetiminin ne kadar iyi olduğunu gösteriyor. Elbette bulunduğum yer Beyaz Saray’a çok yakındı ancak Trump’ın miting alanındaki o binayı korumasız bırakmak, başkana bu kadar yakın bir yerde, gerçekten gülünç!
PROJE 2025 VE BAŞKAN YARDIMCISI ADAYI VANCE ÜZERİNE
Heritage Foundation’ın 2025 Projesi hakkında konuşmak istiyorum. 922 sayfalık bu muhafazakâr politika taslağı, federal hükümeti köklü bir şekilde yeniden şekillendirmek ve çeşitli konularda muhafazakâr bir vizyonu uygulamak için kapsamlı bir gündem sunuyor. Devleti demonte etmeyi, Güvenlik Bakanlığı ve Eğitim Bakanlığı gibi birkaç federal ajansı kaldırmayı, ülkedeki her kürtajı takip ve belgelemeyi, daha sıkı göç önlemlerini savunmayı ve Eğitim Bakanlığı’nın kademeli olarak kaldırılmasını savunuyor. Bunlar sadece benim görebildiklerim. Eğer Trump başkan olursa ve sonrasında bu ve benzeri politikalar uygulanırsa zaten sorunlu görünen ABD demokrasisi nereye gider?
Bence Amerikan demokrasisine zarar verebilirler. Bu aşırı politikalar, demokrasiyi koruma konusundaki temel değerlerimizden uzaklaştırıyor. İlginçtir ki, Başkan Trump bunun hakkında hiçbir şey bilmediğini iddia ediyor. Ancak eski ve gelecekteki çalışanlarının birçoğunun muhtemelen bu projenin yazımında bulunduğu bir gerçek. Bu, onun bu programla ilişkilendirilmesinin çok tartışmalı, çok aşırı olduğuna dair endişeler taşıdığını gösteriyor, en azından şu anda seçimler sırasında.
Son soru. Trump başkan yardımcı adayını duyurdu. Ohio Senatörü James David Vance. Vance geçmişte “Birçok insan İran ile bir şeyler yapmamız gerektiğini fark ediyor, ama bu zayıf küçük bombalama saldırıları değil.” demişti. Ukrayna konusunda devam eden askeri yardımlara da sert eleştiriler getirenlerden bir isim. Vance hakkındaki gözlemleriniz ne? Sonuçta Biden’ın yaşı tartışılıyor ama Trump olası bir yeni görevinin sonunda 82 yaşında olacak. Bu perspektiften de Vance’ı değerlendirebilir misiniz?
JD Vance’ın İran hakkındaki açıklamalarını takip etmedim, ancak Ukrayna konusundaki açıklamalarını biliyorum. Evet, doğru söylüyorsunuz. Ukrayna’ya daha fazla ABD yardımına sert eleştiriler getirdi. Ancak daha yakın zamanda yaklaşımı daha nüanslı hale geldi. Rusya’nın kazanmasını istemediğini açıkça belirtiyor, ancak Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya daha fazla yardım sağlaması gerektiğine ve ABD’nin durması gerektiğine inanıyor çünkü Ukrayna doğrudan onların kapısında. Başkan yardımcısı adayı olarak heyecan verici bir seçim. Kendisini eskiden bir “Trumper” olarak adlandırmazdı.
(Dönemin Cumhuriyetçi Ohio Senatosu adayı J.D. Vance, Kasım 2022’de Vandalia, Ohio’da bir mitingde, artık cumhuriyetçilerin başkan yardımcı adayı / Fotoğraf: Sarah L. Voisin, The Washington Post)
Örneğin 2016’da Trump‘ı Hitler’e benzetmişti. Onu bir aptal olarak adlandırmıştı. Trump’ın bir tür politik kahraman gibi olduğunu söylemişti. Ama bu sözleri insanlar ona bağımlı oluyorlar ve düşünmeyi bırakıyorlar çerçevesinde sarf etmişti. Sonra tavrını değiştirdi, yaklaşımını değiştirdi ve Trump yanlısı oldu. JD Vance, ABD Senatosu’na aday olduğunda Başkan Trump’a karşı tavrını değiştirdi. Seçmenlerinin, seçmeninin, yani Trump’ın seçmenlerinin, kim olduğunu anladı. Hillbilly Elegy adlı ünlü kitabı yazdı, MAGA hareketi hakkındaydı bu kitap. Ve senin dediğin gibi Trump’ın geleceğe yönelik bir bakışla seçtiği şey bu. Trump, “Bu seçimi kazandığıma güveniyorum. Başkan yardımcısı adayı olarak MAGA hareketinin geleceği olacak daha genç bir aday istiyorum.” dedi. Onun fikrini değiştirdiğini kabul ediyorum, şimdi mesajıma inanan biri ve MAGA platformu ve değerleri için etkili, enerjik, canlı bir savaşçı olacak görüşünde olabilir.
Şam Eski Büyükelçisi Çelikkol: “Normalleşme Suriyeli Muhalifleri Memnun Etmedi”