Fotoğraf: Sertaç Kayar
Özel dans okulu Swingamed, Diyarbakır merkez Kayapınar İlçesi Nâzım Hikmet Caddesi üzerinde bulunan Tema Park’ta, 9 Haziran’da açık alanda bir dans etkinliği düzenledi. Dans gösterisinin başlamasıyla parka gelen yaklaşık 50 kişilik bir grup, “Tekbir-Allah-u Ekber” sloganları atarak dans eden insanlara saldırdı.
23 Haziran’da ise “İsrail’e destek veren markalar” içerisinde olduğu gerekçesiyle Sur ve Kayapınar ilçelerinde yer alan Starbucks ve Burger King şubelerine saldırı düzenledi.
Haziran ayı sonunda yine Diyarbakır’da havuzlu bir sitede kadınların havuza girmek istemesi engellendi. Site sakini bir kadının havuzda olan kadınlara sözlü saldırısı sonrası tartışmaya oğlu ve diğer aile fertleri de dahil olup, sitede tehdit savuran kişi, “Ağababalarınızı öldürdük. Daha mezarlarının bile yeri belli değil. Siz kiminle konuşuyorsunuz?” demişti.
12 Temmuz’da Suriçi’nde Karga Kafe ile aynı sokaktaki Hewş Kafe’ye silahlı ve ses bombalı saldırı düzenlendi. Bu kafeler daha önce ‘’Alkol satışı ve kadınların kıyafetleri’’ üzerinden sözlü olarak tehdit edilmişti.
31 Temmuz tarihinde Hamas lideri İsmail Haniye’nin öldürülmesini protesto için HÜDA PAR’ın da aralarında bulunduğu İslami yapılanmalar tarafından düzenlenen açıklamanın ardından Burger King şubesine taş ve plastik şişelerle saldırı düzenlendi.
Bütün bu saldırıların ardından şehirdeki sivil toplum kuruluşları, DEM Parti, DTP ve kadın örgütleri basın açıklamalarında bulundu. Diyarbakır Barosu aracılığıyla suç duyurularında bulundu.
Her ne kadar şehrin muhalifleri tarafından tepkiler gösterilse de özellikle radikal İslamcı çetelerin hedefinde olan Sur ilçesi ve Suriçi Mahalle’sindeki kadın işletmeciler ve mahalle sakinlerinin tedirginlikleri devam ediyor.
Tarihi Suriçi bölgesi 9 bin yıllık geçmişe sahip. Bu alan içerisinde surlar, camiler, kiliseler ve tescilli tarihi yapılar bulunuyor. Binlerce yıllık geçmişi olan Sur ilçesinde 2015 -2016 yılları arasında yaşanan çatışmalar, ilçedeki 6 mahallenin yıkılmasına sebep oldu.
30 bini aşkın insan göç etmek zorunda bırakılırken ilçenin yeniden inşa sürecinde özgün mimarisi korunamadı. Tarihi Suriçi bölgesinin demografik ve sosyoekonomik yapısı da bu süreçte değişti. Yaşananların ardından o mahallelerde kalan az sayıda Sur’lu yaşananların travmasıyla boğuşurken mahallede tanımadıkları insanlarla doldu.
SURİÇİ’NDE NELER YAŞANIYOR?
Suriçi’nde 4 yıldır terzi olan 32 yaşındaki A.S. Sur’un radikal İslami Çetelerle mücadelesinin o yıllarda başladığını şöyle anlattı: “Aslında insanlar bu yaşananları yeni zannediyor. Çatışmaların ardından insanların birçoğu evlerinden edildi. Başka mahallelere taşındı. Yıkılan mahallelere villalar dikildi. Birçok Kur’an kursu açıldı. Sürekli dükkana gidip gelen profiller değişti. Dükkana birçok tanımadığım kadın gidip gelmeye başladı. Çalan müziklerden tutun da mahallede eskiden beri tanıdığım kişileri soruyordu bu kadınlar durmadan. Bir gün kız kardeşim bana yemek getirdi etek vardı üzerinde ve içerideki çarşaflı başka bir kadın kız kardeşime örtünmesi gerektiğini, bu şekilde dolaşırsa erkekleri ve kendini günaha sokacağını söyledi. Sonra bana dönüp burada tutunmak istiyorsam giyinişimize, çalan müziklere dikkat etmem gerektiğini belirtip gitti. Ben 32 yıldır burada yaşıyorum ama o kadın gittikten sonra bu dükkana erkek kardeşimle gelip gitmeye başladım. Korktuğumdan değil inanın. Annem gençliğinde etek giydiği için Hizbullah tarafından tehdit edilmişti. Annemin sınıf arkadaşlarının birçoğu ise hem sözlü olarak hem de fiziki olarak şiddete maruz kalmıştı. Annemin içi rahatlasın diye erkek kardeşim beni dükkana bırakır sonra da dükkandan eve kadar da eşlik eder.’’
Sur’da yapılan yeni yapıların birçoğu Diyanet’e bağlı Kur’an kurslarına İslami derneklere, Müftülüğe ve yardım kuruluşlarına tahsis edildi. Sur’da yaşayan yüzlerce çocuk bu kurslarda eğitim alıyor. Geçen yıl yaz ayında “Süslü Bisikletli Kadınlar” tarafından düzenlenen bisiklet turu yaşları 6 ila 15 arasında olan yüzlerce oğlan çocuk tarafından durdurularak kadınlara hakaretler etti. Bu yaşananların ardından bu çocuklar şehirde “tekbir” getirerek gezdi. Bunu görüntüleyen bir gazeteci ise sosyal medya üzerinden “muhalif” olduğu gerekçesiyle günlerce tehdit ve hakarete maruz kaldı.
Fakat Sur sadece radikal İslamcı çetelerin değil uyuşturucunun da kıskacında. Diyarbakır Barosu’nun yayınladığı “Madde Kullanımıyla Mücadele” raporunda Kürt illerinde uyuşturucu kullanımının 12 yaşın altına düştüğü tespit edildi. Diyarbakır’da da bu durum farklı değil. Özellikle yoksul mahallelerde uyuşturucu kullanımı gözle görülecek bir vaziyette. Sur da bu ilçelerden biri. Çatışmaların ardından ayakta kalan mahallerdeki halk yoksullaşmış, çocukların ve gençlerin sosyal aktivitelerinin tamamı ise 8 yıllık kayyım sürecinde son bulmuş.
Sur’daki uyuşturucu kullanımının yaygınlığından bahseden kadın kuaförü K.A, 8 yıldır Sur’da işletme sahibi. Doğma büyüme Surlu olan K. A., “Bu mahallede yaşayan birçok kadın bana gelir. Hepsini tanırım kimin ne derdi vardır kaç çocuğu vardır öğrendim artık. Bu kadınların çatışmaların ardından en büyük dertleri ‘çocuklarının uyuşturucu kullanımı’. Anneler sürekli çocuklarının ya uyuşturucuya başlamasından ya da esrar kullanmasından şikayetçi. Bu kadınlar durmadan bir çare aradılar. Ama başa da çıkmadılar. Özellikle son Kayyım süreci ile gidecek kurum başvuracak alan da kalmayınca bu sayı gittikçe arttı. Zamanla bu kadınların birçoğunun çocuklarını ya başlarında takke ile ya da kalabalık gruplarla görmeye başladım. Annelerine sorduğumda ise hep şu cevabı aldım, ‘Uyuşturucudan kurtulsunlar ya da uyuşturucuya başlamasınlar diye bu kurslara yollamaya başladık. Abileri var artık bizi dinlemiyorlar ama onları dinliyorlar’. Tabii zamanla işin rengi de değişti, bazı anneler çocuklarının kendilerine ‘kafir’ dediğini söyledi. Bazıları ablalarına ‘başörtü takmıyorsun cehennemliksin’ demiş. Bu kadınlar arasında genç olanlar her ne kadar daha sakin olsa da yaşlı olanlar daha tedirgin. Çünkü 90’larda Hizbullah ile yüz yüze gelmiş bu kadınlar. Yüz yüze gelmeyen duymuş etmiş’’ diye konuştu.
Filistin’de yaşanan savaşla Diyarbakır’da çeşitli yürüyüşler yapıldı. Bu yürüyüşler iki farklı grup tarafından düzenlendi. Bu yürüyüşlerin bir kısmı HÜDA PAR tarafından düzenlenirken bir kısmı DEM Parti ve muhalifler tarafından düzenlendi. DEM Parti’nin düzenlediği eylemlerin birçoğu polis tarafından engellenirken HÜDA PAR’ın eylemleri polis koruması eşliğinde gerçekleşti.
Her ne kadar basına “İsrail destekçisi işletmeler” saldırıya uğradı olarak yansısa da Sur’da küçük işletmeleri olan kadınlar da “ecnebi müziği çalıyor”, “Filistin’de kardeşlerimiz ölüyor siz müzik dinliyorsunuz” gibi sebeplerle sözlü olarak tacize uğradı.
Bu kadınlardan biri olan P. Y. 3 yıldır Sur’da ufak bir işletme sahibi. Defalarca sözlü olarak uyarı aldığını belirten P.Y. yaşananları şöyle anlattı: ‘’Basına yansıyan bu olaylardan önce ben ve burada işletmesi olan birkaç kadın arkadaş çaldığımız müzikler sebep gösterilerek ya da kıyafetimiz bahane edilerek sözlü olarak bunlar tarafından taciz edildik. Gelenler çocuk genellikle 10-11 yaşında erkek. İçeri giriyor, sanki 40 yaşında bir üslupla ‘Filistin’de kardeşlerimiz ölüyor kıs şu müziğin sesini’ deyip gidiyor. Ben bunu mahalledeki diğer kadınlarla konuşunca öğrendim ki aynı şey onlarında başına gelmiş. Bir başka kadın arkadaşımızın başına da çok tuhaf bir şey gelmiş. Dükkânında üzerinde gökkuşağı renkleri olan 20-30 adet kart oyunları varmış. İçeriye 4-5 çarşaflı kadın girip önce tüm dükkâna bakınmış sonra bu kartları sorgulamış. Ve hepsini satın almışlar. Arkadaşımız arkalarından bakmış ve bütün o kartları kalıplarından çıkartıp yırtıp çöpe attıklarını görmüş.’’
Sur gerici grupların uzun zamandır hedefinde. Son dönemde kafelere yapılan saldırıların ardından aslında Diyarbakır’daki Sivil toplum kuruluşlarının da bileşeni olduğu Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, Sur’da yaptığı basın açıklamasında Sur’a geri dönülmesinin gerektiğinin altını çizdi. Özellikle gençlerin uyuşturucu, radikal İslamcı çeteler ve yoksulluk arasında sıkıştığı bu ve benzeri mahallerde sivil toplum kuruluşlarının, kadın kurumlarının, vederneklerin yeniden örgütlenmesi gerekiyor.
Hatta şimdiden bunu yapan kurumlar da var. Kadın Kültür Sanat ve Edebiyat Derneği (KASED), Kürt kültürünü sanat ve müzik aracılığıyla aktaran Çand MA gibi şehrin önemli kültür, sanat ve kadın kurumları yeni yerlerini Sur’da açtı. Burada yaşan gençleri, çocukları ve kadınları kültür sanat ve eğitimlerle buluşturmaya başladı. 31 Mart’da gerçekleşen Yerel Yönetim Seçimlerinin ardından belediyeyi kazanan DEM Partili belediyeler de Sur’da yoğun çalışmalar başlattı.
Sur Belediye Eşbaşkanı Fatma Gulan Önkol ise son zamanlardaki saldırıları ve belediyenin yapacağı çalışmaları Fikir Gazetesi’ne anlattı.
“SUR’UN GÜVENLİ BİR HÂLE GELEBİLMESİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
Sur’da yaşanan çatışmalı süreçle zorunlu göçe maruz bırakılan halk ve ardından gelen kayyım süreci ile de kadınların yalnızlaştırıldığını belirten Önkol şöyle devam etti: “Son dönemlerde Sur’da ve Diyarbakır’ın çeşitli yerlerinde özgür yaşam tarzına tahammülü olmayan gruplar tarafından düzenlenen saldırılar giderek artmaya başladı. Bunlar aslında doğrudan kadınları hedef alan saldırılar. Kadın kazanımına kadının varlığına kadına mücadelesine kadının görünür kılınmasına dair doğrudan müdahalenin geliştirilmek istendiğini şahit oluyoruz. Maalesef ki Sur’daki kadınlar çatışmalar ve ardından gelen kayyım süreci ile yalnız kaldı. Ve kadınlar ev içi hapsinde yani bastırılma politikasıyla tekrardan evlere kapatılmaya çalışılıyor. Özellikle son dönemlerde sosyal alanlarda bulunan kadınlara yönelik saldırılar örneğin, parkta, kafede, sokakta hatta evinin bahçesindeki havuzda bulunan kadınlara yönelik saldırılar da bunu amaçlıyor. Bütün bunların dışında 22 yıllık AK Parti iktidarının getirisi olan bir kutuplaşma var ve bu kutuplaşma artık fikir ayrılığı olarak kalmıyor fiziki saldırı olarak kadınların karşısına çıkıyor. Ama bütün bunların yanı sıra bizler belediye olarak kadınların her yerde olduğunun altını çiziyoruz. Diyarbakır’ın Sur’un her zaman kadınlar, çocuklar için güvenli bir hale gelebilmesi için çalışmalara başladık. Bizler her gün sokaklarda mahallelerde bu eksende çalışmalarımızı yürütüyoruz. Kadınların beklentilerini dinliyoruz. Çocukların beklentilerini dinliyoruz. Gençlerin beklentilerini dinliyoruz. Ne istiyorlar onu beraber tartışmak istiyoruz ve ona göre bir çalışma programı da çıkaracağız.”
“AMACIMIZ GENÇLERE, KADINLARA VE ÇOCUKLARA ALAN AÇABİLMEK”
Sur’da yaşayan çocuk, kadın ve gençlerden fikirler alarak stratejik plan oluşturduklarını belirten Önkol, “Belediyemiz şu an stratejik plan kapsamında işte 5 yıllık bir planlama hazırlığında. Biz bu planlama hazırlığını yaparken de katılımcı demokrasiyi esas aldığımız bir yerden çocukla, gençle, kadınla buluşarak ne talep ettiklerini dinlediklerini halktan dinledik dinlemeye devam ediyoruz. Bizler Sur’da gezdiğimiz evlerde yaptığımız çalışmalarda madde bağımlılığı gençler içinde çocuklar için de kadınlar için de her zaman öncelikli ilk konu oldu. Uyuşturucunun ardından işsizlik ve yoksulluk beraberinde geldi. Amacımız hem uyuşturucu bağımlılığına karşı önleyici tedbirler almak hem de gençlere, kadınlara, çocuklara alan açabilmek. Gezdiğimiz evlerdeki insanlardan aldığımız geri dönüşlerle rehabilitasyon merkezlerinin açılması ve ev içi emekçisi kadınlara psikolojik destek sağlanmak gibi kararlar da aldık. Kadın Daire Başkanlığı’nı, Kadın Yaşam Evlerini yeniden açmak için de elimizden geldiğince çalışıyoruz. Ve mahallerde oluşturacağımız gruplarla toplumsal cinsiyet rollerini, kadının ev içindeki halini de yeniden tartışmayı amaçlıyoruz. Sur’da yaşayan gençlere, kadınlara iş olanakları sağlamak için de belirli çalışmalar sürdürüyoruz. Amacımız gençlere kadınlara, çocuklara alan açmak alan tanımak aynı zamanda sosyalleşebilecekleri kültürel sanatsal faaliyetlerle de buluşturmak” diye konuştu.
1968’den Günümüze: Yerel Seçimlerde Milli Görüş, Sol ve Kürt Partileri