Etkisini arttıran iklim krizi tüm yaşamı olumsuz yönde etkilerken, hem Türkiye’de hem de Dünyanın dört bir yanında sayısı giderek artan orman yangınları ise bu etkilerin önemli bir boyutunu gözler önüne seriyor.
Nature Ecology & Evolution’da yayınlanan verilere göre dünya genelinde orman yangınlarının sayısı ve yoğunluğu son 20 yıl içerisinde iki katına çıktı. Akdeniz iklim kuşağında yer alan ve orman yangınlarında Akdeniz’in en riskli ülkeleri arasında yer alan ve mayıs-kasım arası yangın mevsimi olarak kabul edilen Türkiye’de ise Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre, 2024 yılının ilk 7 ayında 1850 orman yangını meydana geldi.
İklim krizine bağlı sıcaklıklar ve orman yangınları göz önünde bulundurulduğunda, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) verilerine göre Dünya 2024 yılını, sıcaklık ve yağış olasılığı bakımından en dengesiz yıl olarak geçiriyor. Tüm zamanların en sıcak yaz mevsimlerinden birini geçiren Türkiye’de ise Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) tahminlerine göre sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde seyretmeye devam edecek.
Yağışların ve hava neminin azaldığı zamanlarda yükselen sıcaklıkların artışına bağlı artan orman yangını riskini, iklim krizi değişkenlerini ve artan orman yangınlarına yönelik alınabilecek önlemleri İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Fikir Gazetesi’ne anlattı.
İKLİM KRİZİ VE ORMAN YANGINLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ NEDİR?
İklim değişikliğine bağlı olarak sıcaklıklar artsa da ormanlardaki kuru otların 45-50 dereceyi bulan sıcaklıklarda kendiliğinden tutuşmadığını belirten Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “Sıcaklık artışı ve kuraklıklar dolaylı olarak ormandaki kuru otlar, ağaçlardan dökülmüş yapraklar, hatta canlı ağaçların daha kolay ve daha kısa zamanda tutuşmasını sağlar. Örneğin kuru otlar ve yapraklar nemli iken 240-250 derecede tutuşurken, kuru otlar 200 derecede tutuşmaya başlayabilir. Canlı ağaçlar için de benzer bir durum söz konusu. Kurak dönemlerde ağaçlarda yeterince su bulunmadığı için tutuşma sıcaklığı 350-380 dereceden 300 derecelere kadar düşebilir. Bu nedenle iklim değişikliği yangınların çıkmasına değil, yüzde 90’ı insan kaynaklı olan orman yangınlarının daha kısa zamanda çok geniş alanlara yayılmasına yol açmakta.” açıklamalarında bulundu. Bunun bir istisnası olarak yıldırımları gösteren ve Türkiye’de yıldırım kaynaklı yangınların da arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Tolunay, yıldırımlı hava şartlarında yağışların da olmasından dolayı orman yangınlarının geniş alanlara yayılamayacağının da altını çizdi.
YENİ BİR YANGIN REJİMİ ETKİSİNİ GÖSTERİYOR
Özellikle bu yıl özelinde bahar aylarının yağışlı ve ılıman geçmesine bağlı ormanlardaki otların hızla geliştiğinin fakat Mayıs ayı sonlarına doğru yağışların azalması ve sıcaklıkların artması nedeniyle bu otların kurumasına bağlı yanıcı madde miktarının arttığını da belirten Doğanay Tolunay, iklim değişikliği yangınların çıkmasına değil, eski normalde yangına dönüşmeyecek kıvılcımların kısa sürede büyük yangınlara dönüşebileceği yeni bir yangın rejimine yol açtığına dikkat çekti. Tolunay bu yeni yangın rejiminin yılın hemen her zamanı etkili olabildiğini, kısa sürede büyüdüğünü, ormanlarda çoğunlukla yanıcı madde yükü arttığı için çok geniş alanlara yayılabildiğini ve söndürülmesinin güçleştiğini vurguladı.
SICAKLIK, KURAKLIK VE NEMİN YANAN ALANLARA ETKİLERİ NELERDİR?
New York Times’tan Manuela Andreoni’nin haberine göre yangınlar, onları destekleyemeyecek kadar ıslak olması gereken yerlerde de meydana gelmeye başladı. Rusya’da geçen yıla kıyasla yanan alanda yüzde 50 artış olduğu görüldü. Yine buna örnek olarak Amerika’nın nemli alanlarından biri sayılan Luisiana’da, Brezilya ve Bolivya arasındaki dünyanın en büyük tropikal sulak alanı olan Pantanal da rekor sayıda yangın yaşıyor.
Tanımı ülkeden ülkeye değişse de genel olarak tek bir yangında 10 bin hektardan fazla orman alanı yanıyorsa bu yangınlar mega yangın olarak adlandırılır. Ülkemizde bu kapsamda 2021 yılına kadar 1-2 yangın olsa da sadece 2021 yılında 3-4 mega yangın çıktı. Benzer durum dünyanın diğer ülkeleri içinde söz konusu.
Özellikle nemli ormanlarda ağaçlar ve bitkiler nemden dolayı iyi geliştikleri için yanabilen organik madde miktarı da yüksektir. Yüksek sıcaklıklar, uzun süre devam eden kuraklıklar ve düşük hava nemi, nemli bölgelerdeki ormanlarda yanıcı madde miktarının daha da artmasına yol açarak yangınların mega yangına dönüşmesine yol açmakta.
Yukarıda sıralanan bölgelerde yaşanan orman yangınlarını Fikir Gazetesi’ne değerlendiren Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “Ormanların parçalı olmaması, başka bir ifadeyle çok geniş alanlara yayılması çıkan yangınların söndürülmesini güçleştirmekte. Brezilya’daki Pantanal sulak alanında ise ormanlar ve sulak alanlarda biriken sucul bitki artıkları kuraklıklarla yanıcı madde yükünü arttırdığı için yangın riski çok yüksektir. Ama yine de buradaki yangınlar iklim değişikliği nedeniyle değil hayvan çiftliği kurma amacındaki insanlar tarafından çıkarılmıştır” açıklamalarında bulundu.
TÜRKİYE İÇİN ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERE DİKKAT!
Yangın mevsimi içindeki aşırı sıcak, hava neminin yüksek olduğu ve rüzgarlı günlerde orman yangını tehlikesi çok daha fazla olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tolunay, “Bu konuda 30-30-30 olarak adlandırılan ve riskli günlerin tahmininde kullanılan bir yaklaşım vardır. Bu yaklaşım hava sıcaklığının 30 derecenin üzerinde, hava neminin yüzde 30’un altında ve rüzgar hızının saatte 30 km’den fazla olduğu durumlarda yangın tehlikesinin daha fazla olduğu şeklinde açıklanabilir. Örneğin önümüzdeki günlerde Ege, Akdeniz ve Güneydoğu’da sıcaklıklar 30 derecenin üzerine çıkacak. Bu nedenle çok dikkatli olunması ve ormanlara yakın bölgelerde kesinlikle kıvılcım çıkartacak faaliyetlerde bulunulmaması gerekir.”
YANGINLARA YÖNELİK NASIL ÖNLEMLER ELE ALINMALI?
Orman yangınlarının yüzde 90’ının insan kaynaklı ortaya çıktığı verisini göz önünde bulundurduğumuzda iklim değişikliğinin oluşturduğu yeni yangın rejiminde çıkan yangınları söndürmeye çalışmak yerine yangın çıkmamasına öncelik vermek gerektiğini belirten Prof. Dr. Doğanay Tolunay, insan kaynaklı yangınların çıkış nedenlerinin oldukça çeşitli olduğunun altını çizdi. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre bu nedenler arasında ihmal, dikkatsizlik, kasıt en çok tekrar eden sebepler olarak kendisini göstermekte.
İnsan kaynaklı orman yangınlarının giderek arttığına dikkat çeken Tolunay, “insan” faktörlü yangınlara yönelik alınan önlemlerin yetersiz kaldığını ise şu cümlelerle vurguladı: “Ülkemizde 1990’lı yıllarda yılda 1000-1500 yangın çıkarken günümüzde bu sayı 2700’e çıktı. Bazı yıllarda orman yangını sayısı 3500’ü bulabilmekte. Hatta 100 yangının çıktığı günler de olabilmekte. Bu yangın sayılarını azaltmak için toplum olarak bilinçlenmek ve mevsimi fark etmeksizin ormanlarda ateş yakılmaması, özellikle riskli günlerde ormanlarda iş makinelerinin çalıştırılmaması, insanlara yangınlara ilk müdahale eğitiminin verilmesi gerekiyor. Uygulanan ormanlara giriş yasağı, anız yakma yasağı gibi yasaklamaların ise tek başına etkili olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü masa başında alınan bu yasaklama kararları denetlenmedikçe ve yasaklara uymayanlar cezalandırılmadıkça çözüm olmadığı görülüyor. Son yıllarda ormanlarda enerji tesisi, yol, maden, baz istasyonu gibi tesislere verilen izinler artıyor. Son 10 yılın ortalaması olarak yanan orman alanlarının yüzde 20’sinin elektrik nakil hattı kaynaklı olduğu dikkate alındığında bu gibi tesislere izin verilmemesi, denetimlerinin yapılması da çıkan yangınları azaltacaktır.”
YANGINLARLA MÜCADELEDE TEMEL STRATEJİ NE OLMALIDIR?
Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre Türkiye’de 2024 yılının ilk 7 ayında meydana gelen 1850 orman yangını meydana geldi. Günümüzde çıkan orman yangınlarında yangınları söndürmek için verilen mücadelenin yetersiz kaldığını belirten Tolunay, “Günümüzde çıkan yangınların hava araçlarıyla söndürülmesi yaklaşımının yanan orman alanı miktarını azaltmadığı görülüyor. 2023 ve 2024 yılında 120’den fazla uçak ve helikopter olmasına rağmen yanan orman alanları 2022 yılından fazlaydı. Hava araçları özellikle erken müdahale halinde oldukça etkilidir. Ama günde 100 yangının çıkabildiği dikkate alındığında tek bir yangına bile geç müdahale edildiğinde binlerce hektar orman yanabilir. Bu nedenle orman yangınlarıyla mücadelede temel strateji yangınların söndürülmesi değil, yangın çıkmaması olmalıdır” açıklamasında bulundu.
İKLİM KRİZİNİN ORMAN EKOSİSTEMİ ÜZERİNE ETKİSİ NEDİR?
Giderek artan orman yangınları ve yanan alanların büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda orman ekosisteminin ve biyolojik çeşitliliğin de bu yangınlardan etkilenmesi yadsınamaz bir gerçekliktir. İklim değişikliği, orman yangınlarına ek olarak fırtınaların ve sellerin ağaçları devirmesi gibi zararlara yol açabilmektedir. Yine böcek ve mantar gibi zararlıların ağaçlara zarar verdiği, geniş alanlarda ormanların kurumasına neden olduğu da gözlemlenmektedir. Uzun vadede ormanlardaki ağaç türlerinin ve diğer canlıların göçlerinin beklendiğini belirten Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, bu nedenle sadece orman yangınlarına değil iklim değişikliğine dirençli ormanlar oluşturmak gerektiğini vurguladı. Tolunay, bunun yolunun ise öncelikle ormanların doğal yapısını ve türlerin genetik çeşitliliğini korumak, ormanların küçük parçalara bölünmesini engellemekten geçtiğini belirtti.