Bundan birkaç yıl önce doğduğum şehre gitmiştim. Çocukluğumun geçtiği sokakları, çarşıyı dolaşırken ufacık bir dükkân gördüm. İçeride bir kadın dikiş makinesinin önünde oturuyor, elbiselik kumaşlar, pazenler satıyor ve bir taraftan da terzilik yapıyordu. Sohbet ederken içeri yaşlıca bir adam girdi, köye gidecek minibüsü bekliyormuş. Sonra sohbete başladık, babamı anlattım. “Sen Mustafa hocanın kızı mısın” diye sarıldı bana, gözleri dolarak, “Baban bizim köyde öğretmenlik yaptı, köyde herkes onu bilir, nereden mi bilirler onun diktiği ağaçlardan, yaptırdığı çeşmeden, ektiği sebzelerden, beslediği hayvanlardan şimdi diktiği ağaçlar orman oldu. Ormana her gittiğimizde onu anlatırız çocuklara” dedi. Babam, öğretmenlik yaptığı her köyde, o köyde ne eksik varsa çare olur, ağaçlar diker köylülerle, sebze eker, çeşme yaptırır, tarihi eserleri koruma altına aldırmak için uğraşır, bir yandan da çocukları okutur yetiştirirdi. Kısaca, Köy Enstitüsü’nün ona öğrettiği ne varsa öğretmenlik yaptığı her köyde uyguladı.
Köy okulları kapandı, taşımalı eğitime geçti, çocuklar servislerle gün doğmadan okullara taşınmaya başladı. Geçtiğimiz hafta Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bir yönetmelik yayınladı. Bu yönetmeliğin 2. maddesinde yer alan değişiklikle beraber “taşıma yoluyla eğitime erişim” ibaresi “öğrenci taşıma” şeklinde düzenlendi. 7. maddede yer alan değişiklikle beraber ise zorunlu nedenler dışında yatılı bölge ortaokulları ve ikili eğitim yapan okulların taşıma merkezi okul olarak, belirlenemeyeceği belirtildi.
Van’da köylerde yaşayan liseli öğrencilerin velilerine de bir tutanak gönderildi “Tasarruf tedbirlerinden dolayı bulunduğunuz yere taşımalı eğitim kapsamında taşıma yapılmayacaktır. Öğrencinizin pansiyona yerleştirilmesi uygun görülmüştür. Sizin de isteğiniz doğrultusunda okulumuz pansiyonuna öğrenciniz yerleştirilebilir. Bu konuyla ilgili pansiyon yerleştirme takvimimize göre gerekli belgeleri okul idaremize teslim etmeniz rica olunur “
Aileler de muhtarlar da öğretmenler de öğrenci taşıma servislerinin iptal edildiği, çocukların kış şartlarında mağdur olacağı özellikle kız çocuklarını birçok ailenin okula gönderemeyeceklerini belirtiyorlar. Ayrıca yine yönetmelikte MEB, ikili eğitim yapılan okullarda ücretsiz öğle yemeğini de kaldırdı. Öğretmenler ve taşıma kapsamında olmayan öğrenciler ücretin bir bölümünü ödeyerek öğle yemeğinden yararlanıyordu böylece bu uygulamaya da son verildi. Köy okulları kapandıktan sonra taşımalı eğitimde zaten çok zorluk yaşayan çocuklar şimdi bu eğitime de katılamama riski ile karşı karşıyalar. Taşımalı eğitimin kendisi başlı başına bir sorunken “tasarruf tedbirleri” düzenlemesi ile birlikte çocukların eğitime katılmaları iyice zorlaştı.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafından hazırlanan “Eğitim İzleme Raporu 2023” raporunu hatırlayalım. Rapora göre, 442 bin 643 çocuk zorunlu eğitimin dışında kaldı, önceki yıl eğitime kayıtlı olan en az 20 bin öğrenci de okulu bıraktı. Araştırmacılar, özellikle çalışma hayatına katılan çocukların okulu bırakarak eğitim dışında kaldığını vurguluyor. Aynı gruptaki kız çocuklarının eğitim dışı kalma nedeni erken yaşta evlilik ve ev içinde çalışmak zorunda bırakılmaları. Durum böyle iken taşımalı eğitimde servis ve okul yemeğini kaldırarak çocukların okul dışında kalma riski çok yüksek. BirGün gazetesinde taşımalı eğitimle ilgili yayınlanan bir haberde yaşadığı yerde okul olmadığı için, servislerle okullara taşınmak zorunda kalan öğrenci sayısı 2021-2022 eğitim öğretim döneminde 677 bin 139 yine 2022-2023 eğitim öğretim döneminde ise 744 bin 625’e yükseldi. Okuluna servis aracılığıyla erişebilen öğrencilerin 297 bin 995’inin ilkokul, 446 bin 630’unun ise ortaokul kademesinde olduğu belirtildi.
KÖY OKULLARI YENİDEN AÇILMALI
Taşımalı eğitim sistemi ile ilgili Kahramanmaraş’ta “Ortaokul Öğrencilerin Taşımalı Eğitime İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi” başlığı ile bir araştırma yapılıyor. Araştırmaya 70 öğrenci katılıyor. Araştırma sonuçlarına göre öğrencilerin kendi köylerinde okula gitmeyi tercih ettikleri fakat okul servisleri sayesinde ailelerin kendilerini okula gönderdiklerini ve bunun için hiçbir ücret alınmamasından çok mutlu olduklarını söylüyorlar. Araştırma sonucunda kız öğrencilerin velilerinin taşımalı eğitim olmasa kendilerini okutmayacağı düşüncesinin daha fazla olduğu görülüyor. Ayrıca araştırmacılar kız öğrencilerin hep bir aile baskısı ve çevre baskısı gibi nedenlerle kendilerini daha geri planda tuttuklarını gözlemliyor. Öğrencilerle yapılan görüşmelerde öğrenciler taşımalı eğitimle okula kavuşsalar dahi yine de kendi bölgelerinde okul yapılmasını ve oraya gitmeyi daha çok istediklerini belirtiyor. Öğrenciler arasında kahvaltı yapamama, servisi kaçırma, kaza geçirme gibi korkuların fazla olduğu vurgulanıyor. Okulda daha fazla vakit geçirmek isteyen öğrenciler servise binmezlerse eve ulaşamayacaklarından okulda daha fazla vakit geçiremediklerinden söz ediyorlar. Yine çalışmaya katılan kız öğrenciler erkek öğrencilere oranla daha fazla “taşımalı eğitim olmasaydı okula gidemezdim düşüncesi” taşıyor. Ayrıca kız öğrencilerin büyük bir kısmı kendi köylerinde okul olmasını istiyorlar. Sonuç olarak çıkarılacak en büyük sonuç taşımalı eğitim olmasaydı kız öğrencilerin okula devam edemeyeceğini düşündüklerinden dolayı taşımalı eğitimden memnun oldukları.
Bu araştırmada gösteriyor ki okul servislerinin kaldırılma kararı bu çocukları özellikle kız çocukları için çok riskli. Bakanlık bu kararından vazgeçmezse yine iş belediyelere düşecek, tıpkı okul yemeğine sahip çıktıkları gibi belediyelerin köylerdeki çocuklarımıza da sahip çıkacağına inanıyorum.
Tekrar başa dönecek olursak, gerçek çözüm köy okullarının yeniden açılması. Köyde okul olması, köyde bir öğretmenin olması sadece çocukların eğitimi için değil, aynı zamanda kız çocuklarının eğitimden kopmaması, zorla evlendirilmemesi, tarım, hayvancılığın gelişmesi, köyün kalkınması anlamına geliyor. Köy okulları imecedir, dayanışmadır, eşitliğe erişemeyen çocukların kendi ışığı ile yolunu bulmasıdır. Önce çocuklara okul servislerini verin, sonra hiç vakit kaybetmeden Köy Okulları’nı açın.