Nazi sembolü olan “kara güneş” miğferli, yüzü maskeli, elinde büyük bir bıçak… Bu profil Eskişehir’deki Tepebaşı Cami’ne girip beş kişiyi yaralayan 18 Yaşındaki Arda K.’ye ait. Saldırgan bu kostümleriyle canlı yayına girip saldırıyı gerçekleştirdi. Canlı yayında insanlar saldırıyı an be an takip etti.
Saldırı sonrası Arda K. apar topar gözaltına alındı ve çıkarıldığı mahkemede tutuklandı.
Akademiysen yazar Fatih Yaşlı Fikir gazetesine verdiği mülakatta, “Saldırganın yazdığı ‘manifesto’ya bakıldığında onun da bu küresel dalgadan etkilendiği ama faşizmin Batı’daki argümanlarına Türkiye’den de eklemeler yaptığı görülebiliyor. Örneğin Türkiye komünist Partisi’ne (TKP) saldırmayı düşündüğünü söylüyor, Kürtleri, sığınmacıları, LGBTİ+ bireyleri, feministleri, yani bir sentez yapmış. Dolayısıyla bu anlamda ‘münferit’ olmayan bir saldırı bu” dedi.
Görüldüğü üzere mesele münferit değil. O halde Nazi sembolleriyle saldırı yapan Arda K. Kimdir? Bu saldırının arkasındaki siyasi akıl nedir? Son birkaç yıldır sosyal medya üzerinden örgütlenen “Türk Naziler” kimlerdir ve neler yapıyorlar? Sorulacak soru çok! Bu yazıda detaylı bir şekilde bu “yerli” Nazileri inceleyeceğiz.
“YERLİ” NAZİ, FAŞİST BREİVİK’İ ÖRNEK ALDI
Direkt kitabın ortasından girelim ve tekrar edelim: Eskişehir’deki saldırı münferit değildir. Eskişehir’deki saldırıyı merkez medyanın servis ettiği gibi “oynadığı oyunların etkisinde kalma” olarak değerlendirmemeliyiz. Çünkü saldırgan açık bir şekilde 2011’de Norveç’teki gençlik kampını basan ve 77 kişiyi öldüren, 242 kişiyi de yaralayan Anders Behring Breivik’i örnek alıyor. Yayınladığı manifesto da hedefinde Kürtler, LGBTİ+’lar, mülteci-sığınmacılar ve komünistler var. Arda K’nin sosyal medya hesaplarında ise özellikle Breivik ile ilgili olan paylaşımlarında, aşırı sağcı saldırganı “aziz” olarak tanımlıyor.
Arda K. ile ilgili şimdiye kadar bildiğimiz bilgiler bunlar. Mutlaka ilerleyen günlerde daha detaylı bilgilere ulaşacağız. Özellikle de arka plandaki siyasi akılla ilgili… Ancak burada dikkat etmemiz gereken bir başka mesele “yerli” Nazilerdir.
“YERLİ” NAZİLER: ULUSAL CEPHE PARTİSİ
Peki kimdir bu “yerli” Naziler? O oluşumlardan biri, Ulusal Cephe partisi (UCP) adı altında gayri resmi örgütlenen nasyonalistler. Bu yapının içerisinde kendisini “Ulusal Cephe Partisi Şefi” olarak tanıtan Onurcan Koçak, açık bir şekilde kendi yapılarının “nasyonal sosyalist” olduğunu belirtiyor.
Ulusal Cephe Partisi sosyal medya hesaplarından ise, açık bir şekilde silahlanmayı teşvik eden, -ki silahlanan- Türk olmayan etnik kökenlere ve çeşitli kimliklere “karşı” olduğunu belirten paylaşımları var.
Örneğin Ulusal Cephe Partisi Bursa İl Teşkilatı bir video paylaşıyor. Videoda, “teşkilatımız atış talimi gerçekleştirdi. Her Türk çocuğu silah kullanmayı öğrenmeli ve ırkını korumak için hazır olmalıdır” deniliyor.
Yine aynı yapı, mülteci-sığınmacı karşıtı çalışmalarda da aktif yer almış. Mesela İzmir’de “Türkiye Türklerindir”, “Sessiz İşgale Dur De!”, “Ülkemde Mülteci İstemiyorum” yazılı pankartlar asmışlar.
Silahlı talimler yapıyorlar, sığınmacı-mülteci karşıtlığı üzerinden örgütleniyorlar, Türk olmayan etnik kimliklere karşı kendi kimliklerini, yani “Türklüğü” yüceltiyorlar…
Siyasi akıl olarak örnek aldıkları politik figürler: Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşa ve İttihat ve Terakki lider kadroları ve yapının politik ideolojik hattı.
Bu konuda şunun altını çizmek lazım. İttihat ve Terakki’nin politik hattı, tehcir, inkâr ve asimilasyon üstüne kurulu.
ATAMAN KARDEŞLİĞİ
Ulusal Cephe Partisi’nin örnek aldığı yol, Ataman Kardeşliği… Öyle ki bu yapılanmalar içerisinde en “kadrolu” diyebileceğimiz yapıyı oluşturuyor.
Ataman Kardeşliği de kendisini net bir şekilde “Nasyonalizm” olarak tanımlıyor. Kendi örgütlenme kanallarında “Liberallerin yarattığı sorunların çözümü, Nasyonalizmdir” deniliyor. Yine Ulusal Cephe Partisi gibi, Türklüğü yücelten, sığınmacı-mülteci karşıtlığı üzerinden örgütleniyorlar. Tabii bunları iki tık yukarıya taşıyarak, açık bir şekilde “savaş” verdiklerini belirtiyorlar.
Ataman Kardeşliği, 7 Mayıs 2024’te Iraklı öğrencisi tarafından öldürülen İbrahim Oktugan cinayeti sonrası kendi Telegram kanallarından tehdit edici bir içerik paylaşıyorlar. Paylaşımda, Arap düşmanlığı yaparak şu kan dondurucu ifadeleri kullanıyorlar: “Siz bizden bir götürürsünüz, biz sizden 10 götürmezsek yediğimiz yemek bize helal değil.” Bu sadece bir tehdit değil. Yapılan paylaşımın başka bir paragrafında ise, İbrahim Oktugan cinayetine ilişkin harekete geçmeyen milliyetçileri sert bir şekilde tepki göstererek, kendilerinin fiilen harekete geçeceklerini belirtmişler. Paylaşım şu şekilde, “Belli ki biz bir şey yapmadığımız sürece diğer sözde milliyetçi gruplar bir şey yapmaya yeltenmiyor.”
ÖRGÜTLENME KANALI: TELEGRAM
Her bir yapının kendi Telegram kanalları var. Bu kanallar üzerinden günlük gelişmelere ilişkin görüşler paylaşılıyor ve eylemler planlanıyor.
Mesela Arda K. meselesine geri dönelim. Arda K’nin Eskişehir saldırısı sonrası Reddit ve Telegram üzerinden yapılan paylaşımları yazayım.
İngilizce yapılan paylaşımların Türkçesi şu şekilde:
Mexicantradcath1488: 17 sayfalık manifesto yazdı ve tek bir kişiyi bile öldüremedi.
Floose1y130: kardeşim yetersiz donanıma sahipti doğrusu.
Radenkodusan adlı kullanıcı ise şu yorumu yapmış: Hem Nazizmi hem Türkiye’yi rezil ettin.
Bunlar sadece birkaç paylaşım. Ufak bir internet taraması yaptığınızda çok sayıda paylaşım bulabilirsiniz. Ancak buradaki yorumlar, Arda K.’nin yaptığı saldırıdaki başarısızlığına tepki! Yani Arda K. camide insan öldüremediği için, Nasyonal Sosyalizmi rezil etmekle suçlanmış.
Bir başka Telegram grubu da “Nasyonal Türk” grubu.
Bu grupta da Almanya’da Nazi partisi lideri Adolf Hitler’in şahsi fotoğrafçısı Heinrich Hoffmann’ın, Hitler’in Mustafa Kemal Atatürk’e “saygı”yla baktığını anlatılmış. Paylaşımda, “Hitler Balkan ülkelerinin devlet adamlarından sıklıkla ‘balkan haydutları’ şeklinde bahsederdi fakat Atatürk’e büyük hayranlık duyuyordu.” deniliyor.
Bir başka Telegram grubu da Sansasyonel Turan Birliği YENİDEN… Anlaşılan bu grup içlerinde en “eyleme” hazır grup. Bakın kapalı gruptaki paylaşımlarına:
“Kandaşlarım bazen ses çıkarmak için korkusuzca hareket etmek gerekir ve aramızda korku nedir bilmiyen çok kandaşımız var. bu sebeple artık kemik kadroyu oluşturmamız gerek. Aranızda ‘ben her işte varım, her icraat varım’ diyenler kemik kadroya katılmak için @TengrininAskeri27’e katılsınlar. Gerekli mühimmat temini için çalışmalar yapılacaktır”
Şimdi buradaki bir kelime çok önemli. O da mesajın içinde olan “mühimmat” kelimesi. Ne yapacaksınız bu mühimmatla? Mühimmattan kasıtları nedir? Şimdi bu iki sorunun yanıtını göstereceğim size.
Yerde üstü çıplak yüzünde kanlar olduğu görülen bir çocuk var. Paylaşımda “gideceksiniz” denildiğini göre, bu çocuğun bir mülteci-sığınmacı olduğu anlaşılıyor. Çocuk darp edilmiş ve sonra bu faşist grup tarafından fotoğrafı çekilmiş ve kendi gruplarında “Ya gideceksiniz ya da öleceksiniz” şeklinde paylaşılmış.
Yine bu grubun Kayseri’deki mülteci-sığınmacıları yönelik pogromda da aktif yer aldığı su geçirmez bir gerçek. Bunu da hemen örneklendirelim.
Kayseri’deki pogromun olduğu gün Sansasyonel Turan birliği YENİDEN adlı telegram kanalından yapılan paylaşım şu: “Akşama hazır mıyız beyler. Artık köklerini kazıma devri başladı. Bunları bitirmeden bitmeyeceğiz”
SONSÖZ YERİNE
Tüm bu yapıların ortaklaştığı noktalar şunlar:
-Türk kimliğinin yüceltilmesi.
-Telegram kanalları üzerinden örgütlenme ve propaganda yapma.
-Mülteci ve sığınmacı karşıtlığı.
-İttihat ve Terakki Partisi’nin ve liderlerinin yarım kalan “hayallerini” tamamlamak.
Bu üç nokta üzerinden örgütleniyorlar ve aktif bir şekilde sokaktalar. Türkiye gibi derin devlet hafızası olan bir ülke için, gayri resmi işlerde kullanılmaya müsait kişiler yorumunda bulunmamız yanlış olmaz.
Tüm dünyada olduğu gibi aşırı sağ ve faşist hareketler, Türkiye’de de yükseliyor. Buna karşı en etkin yöntem ise, onlarla mücadele etmek.
Fatih Yaşlı, Irkçı Saldırının Arka Planını Anlattı: Saldırı Münferit Değil…
Kayseri’den Southport’a: Göçmenlere Yönelik Saldırılar ve Göçmen Karşıtlığı