Dayanışma Ekonomisi: Geleceksizleştirilen Dünyamız İçin İleriye Giden Bir Yol-2

Julie Matthaei, Matthew Slaats

Dayanışma ekonomisini büyütmek 1 

Dayanışma ekonomisi gezegenimize hâkim olan adaletsiz, verimsiz, bölücü ve şiddet yüklü ırkçı patriyarkal, ekolojik anlamda yıkıcı kapitalist sistemin ötesine geçmenin ekonomik bir yoludur. Dayanışma ekonomisi şu anda, birçok yerde ekonomik hayatın resmi anlamda daha küçük bir parçasını temsil ediyor. O halde kilit sorulardan biri kapitalizmin hafriyatçı ve yıkıcı eğilimlerinin ötesine geçmek için dayanışma ekonomisini nasıl büyütebileceğimiz sorusudur. Eşitsizlikten dayanışmaya geçişe güç verecek ve dayanışma ekonomisinin büyümesine katkıda bulanabilecek güçler veya hareketler nelerdir? Burada dört faktörü ele alacağız: toplumsal hareketler, eğitim, kuluçka, haritalama ve krizler ve sonra da bu bölümü bir başka anahtar faktörü tartışmaya ayıracağız: Dayanışma ekonomisi ağlarını örmek. 

Toplumsal hareketler: Eşitsizlikten dayanışmaya doğru yaşanacak paradigma kayması açısından kilit güçlerden biri eşitsizliği sorgulayan toplumsal hareketler; özellikle de işçi- sınıf eşitsizlikleri karşıtı, ırkçılık karşıtı, feminist ve ekolojik hareketlerdir. Bunların her biri ekonomik sisteme hâkim olan farklı bir eşitsizlik türüyle savaşmaktadır. Dayanışma ekonomisinin ırkçılık karşıtlığı, feminizm, sınıf ve LGBTİ+ eşitliği ve sürdürülebilirlik-yeryüzü anaya değer verme gibi değerleri, bir hareketler hareketi içinde bir araya geldikleri süreçte bu toplumsal hareketler tarafından üretilmiştir. Bu süreç Dünya Sosyal Forum hareketi (Fisher ve Ponniah, 2003) ile örneklendirilse de tüm eşitsizlik ve tahakküm biçimlerine karşı duran Black Lives Matter/Movement for Black Lives gibi diğer birçok hareket içinde de yaşanmaktadır.

20. yüzyılın sonları ve 21. yüzyılın başlarında, işçilerin, beyaz olmayan halkların ve kadınların kurtuluşları için mücadele ettikleri kimlik politikalarının coğrafyası dayanışma siyasetini de kapsayan biçimde genişledi. Dayanışma siyaseti kimliğin bireysel hayatlarımız üzerindeki çeşitli biçimlerdeki etkilerini politik eylemin temeli olarak kabul eder. Ancak, bizleri kapitalist sistem ve daha geniş anlamdaki eşitsizlik paradigması tarafından üretilen farklılıklar ve eşitsizliklerin tümü boyunca birleştiren bir yanıtın yaratılması sürecinde, yaşanmış deneyimlerimizin çok boyutlu dinamizmlerine de kıymet verir. Bir başka deyişle, tüm “izm”lerin birbiriyle kesiştiğini (Crenshaw, 2013; Gonzalez, 1988), karşılıklı olarak birbirlerini belirlediklerini ve kendi bütünsellikleri içinde ortadan kaldırılması gereken daha geniş bir eşitsizlikler sisteminin parçaları olduğunu kabul ederiz. Bu biçimiyle, dayanışma siyaseti yerküre üzerindeki halkları ve kurumları giderek daha karşılıklı bağlantılı, eşitlikçi, demokratik, karşılıklı yarar sağlayan, el birlikçi ve sürdürülebilir ekonomik kurumlar kümesi içinde birleştiren, doğmakta olan dayanışma ekonomisinin temelidir (Matthaei, 2018b).  Ethan Miller’ın dayanışma ağacı diyagramı (2012) dayanışma ekonomisinin ve kültürünün toplumsal hareketler tarafından yaratılan toprakta nasıl büyüdüğünü gösterir.

Toplumsal hareketler bizleri parçalaması ve bölmesi amaçlanan bir peyzajda nasıl birbirimizi tanıyıp, olumlayıp, birbirimize özen gösterip, birbirimizle el birliği yapabileceğimizi öğretme sürecinin ön saflarda yer almıştır. ABD’deki dayanışma ekonomisi hareketleri için bu durumun anlamı, ezilen hakların deneyimlerini ve önderliklerini merkeze koymak ve ezilmeyi gündelik bir deneyim olarak yaşayan ötekilerden bir şeyler öğrenmeye hazır olmaktır. Karşılıklı olarak yararlı çözümler aramak demektir. Farklılığa kucak açmak ve birbirlerine saygı duyan insanlar arasındaki çatışmanın üretici olabileceğini anlamak demektir. Bu uzun ve çetin bir kendimizi yeniden eğitme ve eşitsizlik paradigması şartlanmalarını tersine çevirme sürecidir. Adrienne Maree Brown’un dediği gibi, dayanışmacı ilişkilerimiz “güven hızında” ilerlemelidir (Brown, 2017). Dayanışma siyaseti sevgiye dayalı ilişkileri, etik hayat tercihlerini ve birlik bilincini, yani insanın kendisini karşılıklı olarak bağımlı, karşılıklı olarak destekleyici bir bütünün parçası olarak görmesi bilincini yükselten bir bakım-özen ekonomisiyle iç içe geçer. 

Dayanışmacı kültürün gelişimi, merkezinde toplumsal sorumluluk sahibi bir faillik bulunan dayanışma ekonomisinin gelişimini güçlendirir ve dayanışma ekonomisi pratiklerinin ve kurumlarının gelişmesi de dayanışmacı, eşitsizlik karşıtı kültürün gelişimine ve sürdürülmesine yardımcı olur. Bu bir süreçtir. İlk başlarda dayanışma siyaseti mevcut eşitsizlik tarzlarımız içinde gerilimlere yol açar. Bu da dayanışmacı değerlerin ve pratiklerin ortaya çıkabileceği çatlakları yaratır (Araos, 2023). Bir yandan da alternatifleri tahayyül etmek ve deneyimlemek anlamına gelir. Hareket içinde yaygın biçimde söylendiği gibi, “biz yürürüz, yol olur”, kendimizi ve kurumlarımızı eşitsizlikten dayanışmaya, şiddetten barışa ve sevgiye, kıtlıktan bolluğa, oligarşiden demokrasiye doğru çok boyutlu biçimlerde evrimleştiririz. 

-Eğitim ve bilinç yükseltme: Dayanışma siyasetini yaratmanın önemli parçalarından biri dayanışma ekonomisiyle ilgili eğitim ve bilinç yükseltme çalışmalarıdır. Bu da hem resmi hem de gayrı resmi biçimlerde gerçekleşir. Hareketler kitap kulüpleri örgütleyerek kilit fikirler ve pratiklerle ilgili bir yaklaşımın önünü açan temel metinleri inceler. Siyasal eğitimin parçası olarak eğitimler ve müfredatlar belirler. USSEN’in DE 101, People’s Hub’ın Mapping our Futures (Geleceklerimizi Haritalandırmak), NPQ’nun (Non-Profit Quarterly) makaleleri ve webinarları mevcuttur ve sadece ekonominin nasıl işlediği hakkında farkındalık yaratmakla kalmayıp, eyleme geçmemiz için bizlere ilham veren dünya çapındaki örnekleri de sunan başka yeni programlar da ortaya çıkmaktadır. Geçmiş dersler dayanışma ekonomisini iktisat ve siyaset konusundaki daha geniş sohbetlerin bir parçası olarak çalışmalarına dahil ediyordu, ancak şimdi sadece dayanışma ekonomisine odaklanan derslerimiz var. 2022 yılı bahar aylarında Matthew, Virginia Üniversitesi, Indiana Üniversitesi ve Parana Federal Üniversitesinden sınıfları bir araya getiren dayanışma ekonomisi konulu bir derste ortak eğitici olarak yer aldı. 2

Bu inisiyatifler arasında Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi Akademisi; Buenos Aires’teki Quilmo Ulusal Üniversitesi’nin Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi Yüksek Lisans Programı ve Georgetown Üniversitesi ve Chicago’daki Illinois Üniversitesi dayanışma ekonomisi programları da yer almaktadır. Birçok örnekte üniversiteler ve yüksek okullar dayanışma ekonomisini desteklemek üzere hareketlerle ortaklığa gitmektedir.

Kuluçka ve Deneme: Dayanışma ekonomisini büyütmenin bir başka aracı, kuluçka ve dayanışmacı pratikler üzerinden yapılan denemelerdir. Belirli bir bölge veya ülke özelinde özgün bir dayanışma ekonomisi kurumunu büyütmek için çalışan kolektifler ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların varlığı giderek büyümektedir. Katılımcı bütçeleme Brezilya’da ortaya çıkmıştır ve artık dünya çapında bir pratik haline dönüşmüştür; ABD’deki öncüsü Participatory Budgeting Project, Katılımcı Bütçeleme Projesi’dir. İşçi kooperatifleri Wellspring, The Democracy Collaborative/Evergreen ve Tosepan gibi kâr amacı gütmeyen kuruluşlarca kuluçka süreçlerinden geçirilmektedir. Bunların ilham kaynağı ise İspanya’daki Mondragon – Bask bölgesindeki işçi kooperatifleri şirketi ve federasyonu; ç.n.- kompleksidir. Piyasa temelli, spekülatif toprak mülkiyeti modellerine karşı bir araç olarak arazi birlikleri ve Agrarian Land Trust gibi ortaklaşmacı tarım tarzları üzerinden toprak müşterekleştirme modelleri denenmektedir. Bu denemelerin her biri dayanışmaya dayalı bir ekonomi vizyonunu paylaşmakta ancak pratikler farklı bağlamlar ve coğrafyalara tercüme edilmekte ve farklı biçimlerde geliştirilmektedir. 

-Araştırma ve Haritalandırma: Dayanışma ekonomisini geliştirmede yaşamsal olan bir başka eylemse, 2000’lerin başından itibaren geliştirilen çeşitli haritalandırma faaliyetlerini de içeren araştırmadır. 1990’lardan bu yana, daha geniş dayanışma ekonomisi şemsiyesine dahil edilebilecek pratikler zenginliğini daha iyi anlamak için kapsamlı araştırmalar yürütülmektedir. Socioeco.org, küresel coğrafyaları ve dilleri kapsayan bir dayanışma ekonomisi politikaları, yayınları ve pratikleri kütüphanesi yaratmak için yürütülen Avrupa merkezli örgütlenme ve araştırmalardan doğmuştur. Brezilya gibi, dayanışma ekonomisini devlet düzeyinde destekleme taahhüdünün bulunduğu ülkelerde ise, tüm sektörlerdeki dayanışma ekonomisi kurumlarının varlığını, lokasyonunu ve iletişim bilgilerini belgelemek için yaygın bir haritalandırma projesi gerçekleştirilmiştir. 

Bunlar dayanışmacı olmayı hedefleyen tüketicilere ve iş sahiplerine bilgi sunmanın yanında, dayanışma ekonomisi altyapısının gelişmesine ve sermayenin politikalarla uyumlu hale getirilmesine yardımcı olmaktadır. Diğerleri tematik dayanışma ekonomisi haritaları üretmekte, kooperatiflerin, gıda adaleti kurumlarının, katılımcı bütçelemenin ve benzerlerinin varlığını ve yaygınlığını belgelemektedir. ABD Dayanışma Ekonomisi araştırmacıları 2010’ların ortalarında, dayanışma ekonomisini görmenin ve ağlar örmeye başlamanın bir aracı olarak çeşitli örgütlerden alınan verileri bir araya getiren bir harita geliştirdiler (https://solidarityeconomy.us/). New York ve Virginia’daki daha yerel çalışmalar da sadece dayanışma ekonomisini görmenin değil aynı zamanda eğitim ve kuluçka çalışmaları için kolektif bir örgütlenme temeli kurmanın yolu olarak haritalardan yararlandılar. 

– Krizler: Daha güçlü dayanışma ekonomisi ekosistemleri, politikaları ve altyapıları ortaya çıkana kadar, ekonomik kriz dayanışma ekonomisinin büyümesinde anahtar bir araç olmaya devam edecektir. Mevcut pratik ve kurumlarımızın başarısızlıkları insanları başka hayatta kalma yolları bulmaya zorlamaktadır. Alternatif, karşılıklı yarar sağlayan kurumlar yaratmak için el birliği ile bir araya gelmek kapitalizmin başarısızlıklarına karşı doğal bir tepkidir. Tedarik krizleri insanları COVİD döneminde yaygın biçimde yaşandığı gibi, karşılıklı yardım yapılanmaları içinde bir araya getirmektedir. İşsizlik, kullanılmayan arazileri kendi kullanımları için hep birlikte işgal eden Brezilya’nın Topraksız İşçiler Hareketini, MST’yi yaratmıştır. Arjantin’de 1990’ların sonlarında yaşanan yaygın fabrika kapanmalarına yol açan ekonomik kriz işçileri kendi işyerlerini işgal etme ve sonra işçi kooperatifleri kurarak bunları satın alma yolları aramaya yöneltmiştir (Klein and Lewis, 2004). İklim değişikliğinin felaket yaratan etkilerine veya işçilerin küresel arz zinciri içinde sömürülmesine dair bilgiler insanları tüketimlerinde sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etmeye veya yakıcı toplumsal sorunları çözmeyi amaçlayan sosyal işletmeler kurmaya yönlendirmektedir. 

Dayanışmayı Sağlamlaştırmak: Dayanışma Ekonomisi Ağlarını Örmek 3

Dayanışma ekonomisi hareketinin temel görevlerinden biri, birçoğu izole biçimde gerçekleşen veya belirli bağlamlarla sınırlı dayanışma ekonomisi aktörleri ve kurumlarını birbirine bağlayan ağlar yaratmaktır. Buradaki başlıca zorluk, bunları birbirleriyle ilişki içine sokmak, dayanışma ekonomisi ekosistemleri boyunca bütünleştirerek büyütmek ve kapitalizmin bir alternatifi olarak ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek karşılıklı bağımlı, el birlikçi, çok yönlü bir ekonomik sistem inşa etmeye başlamaktır. 1990’ların ortalarından bu yana ağlar örgütleniyor, dayanışma ekonomisini inşa edenleri birbirine bağlayan yerel, bölgesel, ulusal, kıtasal ve küresel ağların büyümesine tanık oluyoruz. Bu ağların bazıları kendilerini resmen dayanışma ekonomisiyle özdeşleştiriyor, bazıları özdeşleştirmiyor. Söz konusu ağlar en iyi uygulamaları paylaşıyor, birbirlerine karşılıklı destek sağlıyor, politik güç topluyor ve yereli küresele ve küreseli yerele bağlıyor. Her kıtada faaliyeti olan zengin bir “ağların ağı” kurulmuş durumda. Kapitalist aygıtın çalkantıları devam ederken buna yanıt olarak her yıl 1000 yeni tohum filizleniyor.

Küresel düzeyde, RIPESS (Sosyal Dayanışma Ekonomisinin Teşviki için Kıtalararası Ağ) 1997’de öngörülerek 2002’de resmileştirildi. Sosyal dayanışma ekonomisini örgütleme ve savunma odaklı bu kuruluş, uluslararası iş birliğini teşvik etmek amacıyla ulusal ve sektörel girişimleri bir araya getiriyor. Ağ hem yerel hem de küresel düzeyde çalışarak sistemik, dönüştürücü değişime daha fazla meşruiyet sağlamayı amaçlıyor. BM Sosyal Dayanışma Ekonomisi Görev Gücü ise 2008 küresel finansal krizine ve Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilir kalkınma taahhüdüne yanıt olarak, 2013 yılında kuruldu. Görev gücü çeşitli BM departmanlarını, Uluslararası Çalışma Örgütünü, RIPESS, International Cooperative Alliance -Uluslararası Kooperatifler İttifakını ve (şu anda Uluslararası Sosyal Dayanışma Forumu adıyla çalışan) Mont-Blanc Toplantılarını kapsayıcı, haklar temelli ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek amacıyla bir araya getirdi. UNTSSE kurulduğu günden bu yana dayanışma ekonomisi değerlerini benimsemek, liderleri bir araya getirmek ve sürdürülebilirliği görünür kılmak konusunda adımlar attı. 2023 yılında, birçok BM üyesi devlet ve UNTSSE, BM Genel Kuruluna sosyal ve dayanışma ekonomilerini tanımayı öngören bir önerge sundu. Önergenin kabul edilmesi dayanışma ekonomisine hükümetler arası düzeyde daha fazla meşruiyet sağladı.

Latin Amerika, küresel dayanışma ekonomisi hareketlerini, onlarca yıllık geçmişe sahip bir yerli, feminist, sol ve çevreci hareketler karmasıyla uzun süredir yönlendirip koordine ediyor. Hem ulusal hem de bölgesel düzeyde geliştirilen çeşitli ağlar ve kurumlar yaratılmış durumda. RIPESS Latin Amerika ve Karayipler (RIPESS-LAC), “Latin Amerika’da bir dayanışma ekonomisi yaratmak için çalışan topluluk temelli, bağ kurulabilir, el birlikçi, karşılıklı yardımlaşma hareketleriyle yurttaş hareketlerini bir araya getiren” kıtasal bir ağ gibi çalışıyor (RIPESS-LAC, 2023). Üretime ve mevcut kapitalist sisteme alternatif bir hareketin temelini güçlendirecek kaynak ve bilgi alışverişini desteklemeye odaklanıyor. Meksika’dan Şili’ye, Küba’dan Brezilya’ya ulusal düzeyde işleyen ittifaklar ve koalisyonları koordine ediyor (K. Araos, Dayanışma Araştırma Merkezi ile röportaj, Mart 2022).

Brezilya örneğinde ulusal, eyalet düzeyindeki ve yerel girişimlerin nasıl bir DE ekosistemi oluşturduğunu görebiliyoruz. Bu ülkede, 90’ların sonu/2000’lerin başındaki anayasa değişiklikleri, sendikalı emeğin gücü, kooperatiflere yapılan yatırımlar ve federal politikaların birleşik sonucu çoğulcu bir dayanışma ekonomisini destekleyen geniş bir ağ yaratmış durumda. Bu ağ Brezilya Dayanışma Ekonomisi Forumu (FBES), Dayanışma Ekonomisi Federal Sekretaryası ve 200’den fazla DE kuluçka merkezinden oluşan bir ağı da kapsıyor. Ayrıca, finans, arazi, yatırım ve gıda üretimini kapitalist/neoliberal mantığın ötesinde yeniden yapılandırmak amacıyla kurumlar çapında çalışmalar yapan Banco Palmas, Topraksız İşçiler Hareketi, Katılımcı Bütçeleme ve Livres Projesi gibi zengin tabandan DE kurumları da mevcut (G. Prado, Dayanışma Araştırma Merkezi ile söyleşi, Aralık 2022).

Afrika, özellikle kayıt dışı ekonomiyle bağlantılı olarak ulusal ve kıtasal düzeyde benzer gelişmelere tanık oluyor. Afrika Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi Ağı (RAESS- African Network for Social and Solidarity Economy) sivil toplumun farklı düzeylerindeki çalışmaları koordine eden kâr amacı gütmeyen bir kuruluş. Bu inisiyatifler ayrıca istikrarlı gelir, ekonomik büyüme ve gıda güvenliğini desteklemek amacıyla kooperatif işletmelerin daha fazla bilgilendirilmesi ve geliştirilmesi için çalışıyor. Uluslararası Kooperatif İttifakı-Afrika ve Afrika Kırsal Kalkınma Kooperatifi de bu çalışmalara öncülük ediyor. Bu projeler fon ve eğitim desteğiyle gençleri ve kadınları kooperatifler kurmaya teşvik ediyor. Kooperatiflerin kurulmasının ardından odak noktası sürdürülebilir yerel ekonomiler inşa etmek üzere piyasalar yaratmaya ve tedarik zincirlerini bütünleştirmeye kayıyor. (P. Meno, Dayanışma Araştırma Merkezi ile röportaj, Aralık 2022).

Asya’da, bölgenin kültürel ve siyasal tarihlerinden ilham alan çeşitli dayanışma ekonomisi pratikleri geliştirildi. Hindistan’da, Sarvodaya Eylem Araştırma Merkezi dayanışma ekonomisi pratiklerini sevgi, hakikat ve adalete dayalı Gandici kendi gücüne güven kavramlarıyla bütünleştiriyor. Mikro/kayıt dışı ölçekte çalışan Endonezya programları, SDE’sini toplulukların kalkınması ve yoksulluğun azaltılması için bir araç olarak kullanıyor. Bu terimler yeni olmakla birlikte, çevreci, yerli ve feminist örgütlenme ilkelerine derin bir bağlılık sergiliyor. Japonya, Kore ve Çin’de de tarihsel gayri resmi pratikleri yeni yasal politik sistemlerle birleştiren kayda değer çabalar mevcut. Bunların hepsi, gerçekleşmekte olan projeleri zenginleştirmek için birbirine bağlayan ve savunan Asya Dayanışma Ekonomisi Forumu ve Pasifik Asya Kaynak Merkezi aracığıyla gerçekleştiriliyor (S. Tanaka, Dayanışma Araştırma Merkezi ile röportaj, 2023).

Avrupa, birlik örgütlenmesinin geçmişi, tarımsal sürdürülebilirlik çalışmaları ve sosyal refah yatırımları sayesinde en güçlü dayanışma ekonomisi faaliyetleri ağlarından birine sahip. RIPESS Avrupa, katılımcı ekonomiler, sosyal adalet, çevresel adalet ve insan hakları eksenindeki geniş bir faaliyetler dizisini bir araya getiriyor. Uygulamacıları, teorisyenleri ve politika yapıcılarını alternatif üretim, tüketim, tasarruf ve değişim tarzlarını gerçekleştiren SDE’ni geliştirmek üzere bir araya getirmeye odaklanıyor. Önce de belirtildiği gibi, Mondragon uzun süredir bir sürdürülebilir, topluluk merkezli ekonomik ekosistem örneği olarak devam ediyor. Özellikle de sadece sermaye birikimine odaklanmak yerine istihdam yaratma ve toplumu dönüştürme yoluyla insanları merkeze almaya odaklanıyor. İtalyan Dayanışma Ekonomisi Ağı (RIES) üreticiler ve tüketiciler çeşitliliğini bir araya getiren yeni bir entegre dağıtım ve lojistik ağını resmileştirmeye çalışıyor. URGENCI (Kent-Kır Ağları: Yurttaşlar arasında yeni değişim biçimleri üretmek) gibi inisiyatifler ise agro-ekoloji ve topluluk destekli tarım için yeni kentsel-kırsal ağlar inşa etmeye çalışıyor. Üreticileri ve tüketicileri yeni tür ilişkilere sokan ulusötesi bir ağ geliştirmiş durumdalar (J. Hitchman ve J. Nardi, Dayanışma Araştırma Merkezi ile söyleşiler, 2023).

Son olarak, Kuzey Amerika’da hem Kanada’da hem de ABD’de geniş bir yelpazeye yayılan dayanışma ekonomisi faaliyeti ve çeşitli ağ örme süreçleri olduğunu görüyoruz. Chantier De L’Economie Sociale, küreselleşmenin yerel endüstriyel ekonomiler üzerindeki etkisine yanıt olarak Montreal’de kuruldu. Sosyal ekonomiye (kooperatifler, karşılıklı yardım kurumları ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar) odaklanarak, mal ve hizmetlerle toplulukların ihtiyaçlarını karşılayan, sosyal amaçlı girişimler kurmaya çalışıyorlar. Benzer girişimler geliştikçe, Kanada Topluluk Ekonomik Kalkınma Ağı, statükoyu sorgulayan katılım, demokrasi ve girişimcilik değerlerini daha fazla desteklemek üzere bir araya geldi. 2007’de Julie, Emily Kawano, Ethan Miller ve diğerleri Atlanta’da yapılan ilk ABD Sosyal Forumu’nda dayanışma ekonomisi çerçevesini, hareketini ve kurumlarını tanıtan ve ABD Dayanışma Ağı’nı kurmayı hedefleyen bir oturumlar programı düzenlediler. Bu çalışma, ABD’deki dayanışma ekonomisi üzerine stratejiler üretmek ve çalışmaların çapını büyütmek amacıyla kooperatifler, konut, gıda, yerli örgütlenmeleri, ırksal adalet ve katılımcı demokrasi pratikleri alanlarında çalışanları bir araya getirdi (E. Kawano, D. Cobb ve M. Hill, Dayanışma Araştırma Merkezi ile söyleşi, Aralık 2022).

Her bir bağlamda, kapitalist sistemlerin devam eden krizlerine ve verdiği zararlara yanıt veren taban hareketleri arasındaki bağlantıların sürekli olarak sağlamlaşması söz konusu. İzole eylemler cisim kazanmaya ve kapitalizmin küresel hegemonyasına daha yaratıcı ve güçlü şekilde yanıt vermelerine imkân verecek bir dayanışmayı üretmeye başlıyorlar. Her bir inisiyatif yola farklı bir konumdan başlıyor, ancak başka bir dünyanın çoktan çevremizde doğmakta olduğu konusunda derinleşen bir bilinci üreten ortak kimlikler ve kaygıları keşfetmeye yöneliyorlar. 

Dayanışma Ekonomisi Hareketi İçin Güncel Sorunlar ve Zorluklar

–Kapitalist Sistemle Rekabet: Dayanışma ekonomisinin büyümesi ve kapitalizmin yerini alması için insanların harcamalarını, emeklerini, birikimlerini ve kalpleriyle zihinlerini kazanmak gibi alanlarda onunla daha iyi rekabet etmesi gerekiyor. Dayanışma ekonomisi, kapitalizmin kâr motivasyonu, açgözlülük ve korkudan oluşan değer temelleri ile karşılaştırıldığında, dünya çapında yükselen özen, el birliği, adalet ve demokrasi değerlerini cisimleştiren düzgün ve ahlaklı bir tutumu benimsiyor. Fakat, dayanışma ekonomisi girişimleri kapitalist girişimlere göre daha yüksek maliyetlerle karşı karşıyalar çünkü “dışsal maliyetleri içselleştiriyorlar”. İşçilerine (veya işçi mülkiyetli kooperatiflerse kendilerine) daha yüksek ücretler ödeyerek, kaynak tüketimini ve kirliliği en aza indirerek, temiz yeşil teknolojiler kullanarak; dayanıklı ve tamir edilebilir ürünler tasarlayarak ve tüm paydaşlarının ihtiyaçlarını dikkate alarak “ahlaklı bir yolu” tercih ediyorlar. “Düşük yolu” tutturan kapitalist işletmelerse, bunun tersine, mümkün olan en fazla maliyeti başkalarının sırtına yükleyerek, ürünlerini daha ucuz fiyattan arz edebiliyorlar. Ayrıca ekonomik manzaraya hâkim olan büyük kapitalist şirketler tüketicileri kendi ürünlerine ihtiyaçları olduğuna ikna edecek harcamalar yapabilecekleri büyük pazarlama bütçelerine sahipler. 

Dayanışma ekonomisi işletmelerinin düşük yoldan ilerleyen kapitalist işletmelerle rekabet edebilmesinin bir yolu, dayanışma ekonomisi değerlerine sahip tüketicileri, çalışanları ve yatırımcıları kendilerine çekmek – özellikle kapitalizmin başarısızlıkları iklim değişikliği ve diğer felaketler yoluyla açıkça görülür hale geldikçe, bu kesimin nüfusun içindeki payının arttığını umut ediyoruz. Dayanışma ekonomisi girişimlerinin bir başka avantajı işçilerinin yaptıkları şeye inanmaları ve (işçi mülkiyetli bir kooperatifte çalışıyorlarsa) mülkiyet, kâr paylaşımı veya artan ücretler sayesinde kendi çalışmalarından yarar elde etmeleri nedeniyle düşük yoldan giden işletmelerdeki işçilerden daha fazla motive olarak çalışmaları. Üçüncü bir avantaj ise dayanışma ekonomisi işletmelerinin tedarik zincirleri ve diğer mekanizmalar aracılığıyla birbirleriyle bağlantı kurup birbirlerine destek olması ve böylece iş döngülerinin üstesinden gelmelerinin kolaylaşması. Bu nedenlerle işçi kooperatiflerinin geleneksel kapitalist işletmelere kıyasla daha düşük başarısızlık oranlarına sahip olduğu biliniyor (Murray, 2011).

Dayanışma ekonomisinin kapitalizmle daha iyi rekabet edebilmesinin ikinci yolu ise hükümetten geçiyor. Hükümetin denetim altına alınması bakımından kapitalist güçlerle rekabet etmek dayanışma ekonomisi hareketi açısından büyük bir zorluk oluşturuyor. Kapitalist hakimiyet altındaki ekonomilerde, demokratik süreçler genelde küçük bir süper zengin ve büyük şirketler azınlığı tarafından, kampanya finansmanı, lobi faaliyetleri ve açık rüşvetler sayesinde gasp ediliyor. Zenginliklerinin gücünü hükümetin kendi servetlerini ve iktidarlarını koruması için kullanıyorlar. Ancak demokratik seçim süreçlerinin olduğu ülkelerde, dayanışma değerlerine sahip insanlar, nüfusun %0,1’ini geride bırakmak ve dayanışma paradigmasını cisimleştiren düzenlemeler ve yasalar çıkarmak için sayısal çoğunluklarını kullanabilirler. 

Örneğin, dünyanın birçok ülkesinde geçinmeye yetecek ücret ve işçi güvenliği, çevrenin korunması, anti-tröst yasaları ve sömürgeleştirilmiş ve köleleştirilmiş halklara geçmişte verilen zararların tazmini gibi dayanışma ekonomisi değerlerini cisimleştiren düzenlemeler ve politikalar benimsenmiş durumda. Ayrıca doğrudan teşvikler, küçük işletmeler için kredi programları ve hükümete tedarikçilik gibi yollarla dayanışma ekonomisi girişimlerini destekleyen politikalar da üretilebilir. Dünya ticaret politikaları düşük yoldan giden firmalarının ürünlerinin ticaretinin yasaklanmasını sağlayacak biçimde değiştirilebilir. Yasalar kâr amaçlı sınırlı sorumlu şirketlerin ortadan kaldırılmasını sağlayacak biçimde değiştirilebilir (Move to Amend) ve işçi mülkiyetli kooperatifler ve ortak konut topluluklarına güç verecek biçimde değiştirilebilir. Bu noktada Brezilya, Bolivya, Güney Kore ve Fransa dahil birçok ülke (http://socioeco.org/app_legislation_en.html) ve ayrıca BM, sosyal dayanışma ekonomisinin gelişimini destekleyen düzenlemeler benimsedi. ABD’de, Fearless Cities-Korkusuz Şehirler/Belediyecilik hareketinin bir parçası olarak en büyük ilerlemeler şehirler düzeyinde gerçekleşiyor. Örneğin, 2015 yılında, New York şehri yönetimi işçi kooperatiflerinin geliştirilmesi için 1 milyon dolardan fazla bütçe ayırdı (NCBA, 2015). Bütün bu mücadeleler ciddi değere sahip ve seçimlerin kamu tarafından finanse edilmesi gibi- Bernie Sanders tarafından savunulan siyasal devrimsel – düzenlemeler tüm yurttaşların aynı güce sahip olması ve oyun sahasının dayanışma ekonomisi için gereken siyasi ve hukuki altyapının üretilmesi için düzlenmesi bakımından gereklidir. 

–Rakip Çerçeveler: Tarihsel olarak ırkçı, patriyarkal, ekoloji karşıtı kapitalizmin ötesine ilerleyen bir yol tasavvur eden çeşitli çerçeveler ve ideolojiler geliştirilmiştir. Bunların her birinin kendine has bir özelliği, temelleri, odak noktası ve bir dizi anahtar kavramı mevcuttur. Kapitalist söyleme özgü eşitsizlik mantığı içinde konuştuğumuzda, bunların her biri diğeriyle rekabet içindedir. Aktivistler ve aktivist akademisyenlerin kendilerine sordukları soru ise, hangisi doğru? Hangisi en iyi? Hangisini seçmelisin? gibi sorulardır. Dünya genelindeki birçok dönüştürücü hareket arasında gerilimler mevcut olmakla birlikte, dayanışma ekonomisi hareketi çoğulcu değerlerine sadıktır, çeşitliliği destekler ve kapitalizmin ötesinde daha adil ve sürdürülebilir bir post-kapitalist yapıya giden yollar arayan bir dönüşümü öngören diğer birçok çerçeve ve hareketle iş birliğini benimser. Aslında pek çok aktivist ve örgüt birden fazla ideoloji ve hareket içinde birbiriyle bağlantı halindedir. Bunu söyledikten sonra, dayanışma ekonomisi çerçevesini zenginleştirdiğini ve tamamladığını düşündüğümüz bazı çerçeveler ve ideolojileri tanıtmak isteriz:

Sumak kawsay veya buen vivir -Güzel hayat veya iyi yaşam (Ekvador ve Bolivya) ve sömürgesizleştirme iktisadı (Chiapas; Araujo, 2023), direnişin ve alternatifler gerçekleştirmenin ön saflarda yer almaları olgusundan yola çıkarak, yerli kozmolojilerden doğdular. Her biri insanların doğayla olan derin bağlantılarını ve sadece çevreyle değil, birbirleriyle de uyum içinde olma arzusunu kabul eder.

Ujima (Afrika ve Afrika kökenli Amerikalı) ve Sankofa (Gana) Afrika kültürüne ve kozmolojisine dayanan bir ekonomik dönüşümü temsil eder.

Sarvodaya programı yukarıda da bahsedildiği gibi kendine yeterli çiftliklerin geliştirilmesine odaklanmak amacıyla Gandi’nin ilkelerini hayata geçirerek kırsal Hindistan’da toplumsal dönüşüm için çalışır (Pasad 2009).

Marksizm’den etkilenen teori feminist ve ırksal bakış açılarını içerecek şekilde gelişen özgün bir sınıfsal ve maddi temel analizi üretmiştir. Örneğin Julie kendisini ““Marksist-feminist-ırkçılık karşıtı-ekolojik iktisatçı” olarak tanımlamaktadır (Matthaei, 1996).

Feminist İktisat teorisi patriyarkaya meydan okur, bakımı ve bakım ekonomisini destekler ve yeniden üretimin ekonomide oynadığı hayati role değer kazandırma ihtiyacını vurgular. En radikal biçimleriyle – örneğin ırkçılık karşıtlığını, kapitalizm karşıtlığını ve ekolojik ilkeleri bünyesinde barındırdığında, dayanışma ekonomisi çerçevesi ve hareketiyle bütünleşir (Matthaei, 2018b).

Şili’de, Rejeneratif İktisat çerçevesi yerli örgütlenmelerinin temelidir. Amacı yerel peyzajları yeniden üretmek ve geleneksel ekonomik pratikleri ve kurumları canlandırmaktır (Budi Anumka, Dayanışma Araştırma Merkezi ile söyleşi, 2023).

Küçülme -degrowth- çerçeveleri (Kallis 2018) Batılı iktisat teorisinin doğasında var olan giderek genişleyen ekonomik faaliyetlere meydan okuyarak, tüketimin ve üretimin daha fazla sürdürülebilirlik hedefiyle azaltılmasını savunur.

Yeni Ekonomi çerçevesi, en azından Yeni Ekonomi Koalisyonu (NEC) tarafından desteklendiği ABD’de, dayanışma ekonomisi çerçevesine çok benzer.

Bu Koalisyon kapitalizmi dönüştürmeyi amaçlayan ve toplumsal, çevresel ve ekonomik adalete dayalı alternatif ekonomik pratikleri destekleyen geniş bir örgütlenmeler yelpazesini bir araya getirmektedir. NEC, ABD Dayanışma Ekonomisi Ağı kurulunda bir temsilciye sahiptir.

Paylaşım Ekonomisi çerçevesi, ABD merkezli Shareable web sitesi tarafından desteklenmektedir. Dayanışma ekonomisi pratikleri ve kurumlarının tamamı hakkında eğitim verir ve ABD Dayanışma Ekonomisi Ağı kurulunda temsilciye sahiptir.

Sosyal Ekonomi çerçevesi Kanada ve Avrupa’da popülerdir, sosyal ihtiyaçlara kâr maksimizasyonundan daha fazla değer veren kooperatifler, karşılıklı yardım kurumları ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların büyümesine odaklanır (Amin, 2009).

RIPESS Sosyal Dayanışma Ekonomisini Teşvik Etmek için Kıtalararası Ağ.  “Sosyal dayanışma ekonomisi” sosyal ekonomi ve dayanışma ekonomisi olmak üzere iki ayrı çerçevenin birleşiminden oluşur. Matthew RIPESS yönetim kurulunun üyesidir.

Sosyal Ekoloji (Sosyal Ekoloji Enstitüsü), eko-sosyalizm olarak da bilinir ve anarşist geleneklerden doğmuştur, toplum ve çevre arasındaki ilişkiyi yeniden konumlandırır. Bunu yaparken hiyerarşi ve tahakkümün merkeziliğine meydan okur, birlikte yaşama biçimleri aracığıyla demokrasiye ve özgürlüğe odaklanır.

Adil Geçiş İklim Adaleti İttifakı tarafından ortaya atılan ve geçmişte verilen zararların tazmin edilmesi de dahil adil ve eşitlikçi bir yolla, hafriyat ekonomisinden rejeneratif bir ekonomiye geçişi savunur (ITUC 2015). 

Eşitsizlik paradigması perspektifinden bakıldığında, bu ideolojiler ve çerçeveler çokluğu bir gerilimi barındırmaktadır: bizi eşitsizlikten dayanışmaya taşıyacak o YANITA sahip olma arzusu. Dayanışma ekonomisi çerçevesi ve hareketi ise çoğulcu bakış açısıyla bu gerilimle mücadele eder. Dayanışma ekonomisinin tüm dünyada, tüm eşitsizlik türlerine yanıt oluşturan, farklı çerçevelere ve ideolojilere dayanan denemeler zenginliğinden doğduğunun farkındadır. Dayanışma ekonomisi hiçbir zaman tek bir yanıtın olmayacağını, her zaman birçok yanıt olacağını; Sandinistaların dediği gibi binlerce alternatifin olduğunu veri kabul eder. Çerçevelerin ve ideolojilerin bolluğu, post-kapitalist ekonomik pratikleri ve kurumları görünür hale getirir ve dolayısıyla zenginleştirir. Dayanışma ekonomisi hareketi– yerel, eyalet, bölgesel, ulusal, kıtasal ve küresel – her düzeyde, bu çerçeveleri ve hareketleri, farklılıkları kapsayan bir post-kapitalist ekonomi ve toplum inşa etme sürecinde karşılıklı saygı ve el birliği içinde bir araya getirme zorluğuyla yüz yüzedir. Dayanışma ekonomisi çerçevesi tüm bu hareketler içindeki ilerici aktivistlere, post-kapitalist bir ekonomiye doğru ilerlemenin bir yolunu da sunmaktadır.

–Kim İçeride, Kim Dışarıda? Dayanışma ekonomisi hareketinin karşılaştığı bir diğer zorluk da hangi ekonomik pratiklerin ve kurumların dayanışma ekonomisinin parçası olduğuna- ve hangisinin görünür kılınması, savunulması ve desteklenmesi gerektiğine- dair anlaşmazlıklardır. Katı bir tanımdan yana olanlar sistemik değişime odaklanmamız gerektiğini savunmaktadır. Diğerleri sadece kısmen dayanışma ekonomisi değerlerini barındıran pratiklerin ve kurumların da dahil edilmesini savunan “büyük şemsiye” yaklaşımını benimser. Önemli bir tartışma alanı “sosyal sorumlu” kapitalist işletmelerin, paydaşları üzerinde pozitif etkiler yaratmak anlamında, dayanışma ekonomisinin parçası olup olmadığıdır. Dahil edilmeleri gerektiğini savunanlar dayanışma ekonomisi pratikleri ve kurumlarının eşitsizlikten dayanışmaya uzanan bir yelpaze üzerinde yer aldığını ileri sürmektedir. Sosyal sorumluluk sahibi işletmelerin desteklenmesi ve teşvik edilmesi, dayanışma ekonomisi değerlerinin üretime aşılanmasına yardımcı olur ve böylece dayanışma ekonomisini büyütür. Hariçte bırakılmaları gerektiğini savunanlar ise, kapitalist işletmelerin dayanışma ekonomisinin işçileri mülk sahiplerinin sınıfsal tahakkümünden özgürleştirme değerini asla yerine getiremeyeceği olgusuna işaret etmektedir. Ayrıca kapitalist firmaların artık çoğunlukla farklı alanlardaki kabul edilemez korkunç eylemlerini gizlemek için sosyal sorumluluk girişimlerini halkla ilişkiler aracı haline getirdiklerini de vurgulamaktadırlar (“yeşile yıkama” terimi, çevreyle ilgili bu tür eylemlere atıfta bulunmak için türetilmiştir). İlerici ama kapitalist firmaları savunanlar, işçi mülkiyetli veya işçiler tarafından yönetilen kooperatifler gibi diğer dayanışma ekonomisi kurumlarının da feminist, ırkçılık karşıtı ve/veya sürdürülebilir olmak gibi diğer dayanışma ekonomisi değerlerini uygulamamasına karşın hareketin yine de onları kapsadığını ve desteklediğini belirtmektedir. 

Uzlaşma noktalarından biri ilerici kapitalist işletmeleri, dayanışma ekonomisi değerlerine bağlılıklarının sahiciliğine bağlı olarak, dayanışma hareketinin potansiyel “müttefikleri” olarak görmektir. Bir diğeri ise Andre Gorz’un “reformist olmayan reform” (1967) kavramını kullanmaktır. Bu ise post-kapitalist dayanışma ekonomisine doğru ilerleyen sistemik değişim sürecini ilerletip ilerletmedikleri temelinde hangi pratiklerin ve kurumların desteklenip desteklenmeyeceğine karar verilmesini gerektirir. Bu tartışmada kişinin konumu ne olursa olsun, varılan kilit sonuçlardan biri, kişinin herhangi bir dayanışmacı pratik veya kuruma yönelik desteğini her zaman daha geniş bir sistemik değişim ve paradigma değişimi vizyonu dahilinde ele almaktır (Kawano ve Matthaei, 2020).

Dayanışma Kültürü Yaratmanın Zorluğu: Hareket İçinde Yapıcı Çatışma:

Dayanışma ekonomisinin bir diğer zorluğu da eşitsizlik paradigmasının yarattığı bölünmeler, eşitsizlikler ve yaralar boyunca farklı insanları ve kurumları bir araya getirmektir. Burası vaatlerle ve zorluklarla dolu yeni bir arazidir. İnsanlar tüm çeşitlilikleriyle bir araya gelebildikleri; kendi farklılıklarını kabul edip kutlayabildikleri ve ortak hedefler etrafında elbirliği yapabildikleri zaman inanılmaz bir yaratıcılık ve güç ortaya çıkar. Ayrıcalıklara sahip olanlar bunları dönüşüm için kullandığında dayanışma ekonomisi için kaynaklar yaratılabilir. Ancak insanlar, pratikler ve kurumlar dayanışma ekonomisi hareketine veya dayanışma ekonomisi iktisadi kuruluşlarına katılım sağlarken eski eşitsizlikleri kolaylıkla yeniden üretebilmektedir. İnsanlar ve gruplar öz bilinçli biçimde feminist, ırkçılık karşıtı ve sınıfsal sömürü karşıtı olduklarında bile, bu eşitsizliklerle ilgili bilinç altı şartlanmanın ötesine geçmek zordur. Farklılıklar ekseninde kurulan güven ilişkilerine ulaşmak zordur ve eşitsizlik paradigması kültürünü yansıtan mikro saldırganlıklar gruplar ve örgütler içinde veya koalisyonlar içinde bir araya gelmeye çalışan örgütler arasında yabancılaşmaya ve kopuşa neden olabilmektedir.

Hareketlerin bu zorluklarla başa çıkmayı öğrenmesinin bir yolu farklılıkları kabul ederek onlara değer vermek ve çatışmayı bir öğrenme ve büyüme kaynağı olarak görmektir. Audre Lorde’un (2012) dediği gibi: Farklılık, kişisel gücümüzün şekillendiği o ham ve güçlü bağlantıdır…Bize ya farklılıklarımızı görmezden gelmemiz ya da onları değişimi sağlayacak güçler yerine ayrılıkların ve kuşkunun sebepleri olarak görmemiz öğretildi… Hayatta kalmak, farkımızı kabul etmeyi ve bunu güce dönüştürmeyi öğrenmek demektir.

Çok boyutlu dönüşüm hareketlerimizde ayrıcalığa sahip olanların kendi kör noktaları olduğunun farkında olmaları, kendi “izm”lerini unutmaya kararlı olmaları, eleştirel geri bildirimlere açık olmaları ve ezilen grupların üyelerinin önderliğini teşvik etmeleri gereklidir. Ezilen grupların üyesi olanların, sosyal ayrıcalıklara sahip olanlar değerli müttefikler haline gelebilirken kendi ezilmişliklerini paylaştıkları kimselerin böyle olmayabileceğini hatırlamaları gereklidir. Aynı zamanda, kendilerinin sahip olmadığı ayrıcalığa sahip insanları, yani “ezenleri” dahil etmeyen bir grubun veya kurumun desteğine de ihtiyaç duyabilirler. Hepimizin bir yandan ötekilerin ve bütünün en yüksek yararını savunurken, kendimizi de nasıl savunacağımızı öğrenmemiz gereklidir. 

Irksal/etnik, toplumsal cinsiyet ve sınıfa dayalı farklılıklar ve eşitsizliklerle baş etmenin zorlukları, gerçekten demokratik ve el birlikçi bir ortamda karar alma yolları bulmanın muazzam zorluğuna eklenmektedir. Eşitsizlik paradigması, kendi mülk sahiplerine veya kodamanlarına hizmet eden yukarıdan aşağıya hiyerarşiler yaratır. Ezici-baskıcı olmayan yeni atama yolları da dahil, yeni karar alma yolları bulmak zorlu bir iştir (Sociocracy for All, 2023; Harmonize, 2023). ABD’de, geniş anlamıyla dayanışma ekonomisi hareketi içindeki bölünmelere ek olarak, “sağ” ve “liberaller/sol” arasında devasa bir uçurum da ortaya çıkmış durumdadır. Son 50 yıldır, feminizmin ve ırkçılık karşıtlığının fırsat eşitliği formları, daha radikal formlar üzerinde hakimiyete sahipti. Bu yaklaşım, beyazların ve erkeklerin bakış açısından sıfır toplamlı bir oyun olarak görülen, ekonomik hiyerarşide daha eşit temsil elde etmeye odaklanmaktadır, dayanışma ekonomisinin kapitalizmi ve eşitsizlik paradigmasını dönüştürme ve aşma amacına değil. Ezilen grupların ayrıcalık sahibi olanlara karşı öfkesi teşvik edilmekte ve sonra, ana akım medya tarafından ırkçı, cinsiyetçi ve neo-Nazi duyguları körükleyecek biçimde abartılmaktadır. Herkes için ekonomik insan hakları gibi dayanışma ekonomisi politikaları (eğitim, sağlık hizmetleri, geçinmeye yetecek ücretle istihdam, konut) hem eşitsizliği zayıflatmakta hem de bu devasa uçurumu aşmaya yönelmektedir (Nader, 2016).

Sonuç

Dayanışma ekonomisi, gördüğümüz gibi, daha adil ve sürdürülebilir bir ekonomik sisteme dönüşümü öngörmeyi ve örgütlemeyi amaçlayan bir çerçevedir. Ütopyacı bir vizyon önermek yerine, halihazırda kapitalist pratik ve kurumların içinde ve yanı sıra var olan bir dizi değeri, ekonomik pratikleri ve kurumları tanımlar. Daha sonra bireyleri, grupları ve kurumları dayanışma ekonomisi vizyonunun arkasında – dayanışma ekonomisi hareketinin bir parçası olarak – sahip oldukları kapasitelerle harekete geçmeye çağırır. Hepimizi, kendimizi, batmakta olan gemimizin yerine yeni ve daha iyi bir geminin inşa edilmesi sürecinin bir parçası olarak görmeye teşvik eder. Ve bizleri aynı şeyleri yapan ötekilerle bağlantılar ve ağlar kurmaya, kendi aramızdaki iş bölümünü ve değiş tokuş ağlarını geliştirmeye ve güçlendirmeye, dayanışma değerlerine dayalı bir ekonomi inşa etmeye çağırır. 

ABD’deki Dayanışma Ekonomisi hareketleri, ekonomilerin eşitsizlikten dayanışmaya dönüşümünü temsil etmek üzere kelebek metaforunu kullandılar (Kawano, 2010). Tırtıl kozasını ördüğünde, her biri doğacak olan kelebeğin bir parçası olma potansiyeline sahip hayali hücreler oluşturmaya başlar. Başlangıçta, tırtılın bağışıklık sistemi bu hücreleri yabancı gibi algılar ve öldürür. Ama birbirlerini bulduklarında ve bir araya toplanmaya başladıklarında, güç kazanır ve birlikte bir kelebek meydana getirirler.

Dayanışma ekonomisi hem bireysel hem de toplumsal düzeyde gerçekleşmekte olan benzer bir dönüşüm tarzını barındırmaktadır. Bireyler olarak bizleri birbirimizden ayıran ve sadece birbirimizle değil, bizi çevreleyen dünyayla da rekabet içine sokan alışkanlıklardan ve mantıklardan kurtuluyoruz.

Bütün bunlar içimizdeki en iyi dürtülere dayanan varoluş, hissetme, düşünme ve yapma biçimleriyle de ilgili: örneğin, kendimizi ve başkalarını sevme ve önemseme ve el birliği yapma kapasitemiz. Toplum olarak, bir ötekiyle eşitlikçi, demokratik ve karşılıklı yarara dayalı ilişkiler kurma biçimleri geliştirmek anlamına geliyor. Burada gördüğümüz gibi, bu yeni var olma ve yapma biçimleri ve bu pratikler ve kurumlar, gezegenimizin dört bir yanında hızla çoğalıyor.

Gündelik hayatlarımızı dolduran çoklu krizler göz önüne alındığında, direniş doğal bir eğilimdir. Toplumsal hareketler, büyük zorluklara rağmen tırtılı canlı ve sağlıklı tutmak için çabalamalıdır. Topluluklarımızın gündelik ihtiyaçları temel odak noktamız olmalıdır. Dayanışma ekonomisi hareketi bizleri bir adım daha atmaya, bir kelebek yaratmaya çağırıyor. Hiçbirimiz, örgütlerimizin veya hareketlerimizin hiçbiri, tek başımıza yeni bir ekonomiyi inşa edemeyiz. Ama birlikte, ortak değerler ve vizyonla, geçmişi ve geleceği şimdiki zamanımıza dokuyarak, bunu yapabiliriz. Sizleri kendi topluluğunuzda gerçekleşmekte olan pratiklerin tarihçesini araştırmaya davet ediyoruz. Hayali bir hücre olun ve başkalarına da bunu yapmaları için yardım edin. Eşitsizlikten dayanışmaya doğru ilerleyen hareketin bir parçası haline gelin.

Julie Matthews Wellesley College emekli ekonomi profesörü ve ABD Dayanışma Ekonomisi Ağı ortak kurucularından, yönetim kurulu üyesi. ABD ekonomi tarihinde toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf üzerine ödül kazanan iki kitap yazdı, An Economic History of Women in America (1982) ve Teresa Amott ile birlikte, Race, Gender and Work: A Multicultural Economic History of Women in the U.S. (1996). ABD’de ilk kez 2007’de örgütlenen ve örgütlenmesine katkıda bulunduğu ABD Sosyal Forumu’ndaki bir dizi çalıştaya dayalı olarak Solidarity Economy: Building Alternatives for People and Planet (2008) kitabının ortak editörlüğünü yaptı ve toplumsal cinsiyet/ırk/sınıf ve dayanışma konularında birçok makale yazdı.

Matthew Slaats Güney ABD’de dayanışma ekonomisini anlamak ve gerçekleştirmek için çalışan bir örgütçü ve akademisyen. 2020’de Virginia Dayanışma Ekonomisi Ağı’nın kuruluşunda yer aldı. Daha sonra USSEN yönetim kurulu üyesi oldu ve USSEN’i RIPESS kurulunda temsil etti. Dayanışma ekonomisi hareketlerini adalet araştırmalarıyla destekleyen Dayanışma Araştırma Merkezi’nin Ortak Direktörü. Virginia Üniversitesi Mimarlık Okulunda Yapılı Çevre alanında doktora adayı.

Dipnotlar:

1 Büyüme derken, toplam ekonomik çıktının büyümesini değil, dayanışma ekonomisinin kapitalist pratikler ve uygulamaların yerini alması süreni kast ediyoruz.

2 Matthew Slaats, Patricia Basile ve Carol Maziviero. 2022

https://uploads.knightlab.com/storymapjs/a2424c21cc21a72e13edaea0026c6719/solidarityeconomy-

in-latin-america/index.html

3 Küresel ağ bilgilerinin çoğunun temeli, Yvonne Liu ve Matthew Slaats’ın ortak önderliğindeki Dayanışma Araştırma Merkezi tarafından yakında yayınlanacak olan rapora dayanmıştır.

Kaynaklar:

African Network for Social and Solidarity Economy – https://www.ripess.org/africa-middle-eastraess

Agrarian Trust. https://www.agrariantrust.org/

Akuno, K., & Nangwaya, A. (2017). Jackson rising: The struggle for economic democracy and black self-determination in Jackson, Mississippi. (No Title).

Allard, J., Davidson, C., Matthaei, J. (Eds.). (2008). Solidarity economy: building alternatives for people and planet. Chicago: Changemaker.

Amin, A. (Ed.). (2009). The social economy: International perspectives on economic solidarity. Bloomsbury Publishing.

Araujo, Erin. (2023). “From Enough is Enough to Autonomy through Self-Governance and Decolonial Economics.” Presentation for the “Arts, Culture and Care in the Solidarity Economy” gathering. May 15.

Araos, Karin Berlein. (March 2023) Interview. Conducted by Solidarity Research Center.

Asian Solidarity Economy Forum. https://www.ripess.org/asie

Banco Palmas – https://en.wikipedia.org/wiki/Banco_Palmas

Black Lives Matter. https://blacklivesmatter.com/

Maree Brown, A. (2017). Emergent strategy: Shaping change, changing worlds. Chico: AK Press.

Byrne, K, (2008). Iceberg Diagram in Janelle Cornwall, “The Iceberg Exercise,” s. 128., Allard, J., Davidson, C., Matthaei, J. (Eds.). Solidarity economy: building alternatives for people and planet. Chicago: Changemaker içinde.

Budi Anumka. https://www.budi-anumka.org/

Canadian Community Economic Development Network – https://ccednet-rcdec.ca/about/

Chantier De L’Economie Sociale – https://chantier.qc.ca/

Climate Justice Alliance. https://climatejusticealliance.org

Cornwall, J. (2008). “The Iceberg Exercise,” s. 128, Allard, Davidson and Matthaei, der. Solidarity Economy: Building Alternatives for People and Planet. Chicago:Changemaker içinde.

Crenshaw, K. (1995). Mapping the margins. Critical race theory: The key writings that formed the movement, 3(15), 357-383.

Degrowth. https://degrowth.info/

Democracy Collaborative. https://democracycollaborative.org/

Eisler, R. (2023). “Shifting from societies of domination to partnerism,” Episode 318, Green Dreamer. https://greendreamer.com/podcast/dr-riane-eisler-center-for-partnershipsystems.

Evergreen Cooperatives. https://www.evgoh.com/

Fearless Cities. https://www.fearlesscities.com/en

Fisher, W and Ponniah, W. (2003). Another World is Possible: Popular Alternatives to Globalization at the World Social Forum. New York: Zed Books.

Fórum Brasileiro de Economia Solidária. https://fbes.org.br/

Fry, T. (1999). A New Design Philosophy: an introduction to defuturing. Sydney: UNSW Press.

Fukuyama, F. (1992). The end of history and the last man. Simon and Schuster.

Georgetown University. Kalmanovitz Initiative for Labor and the Working Poor. https://lwp.georgetown.edu/solidarity-economy/#

Gibson-Graham, J.K. (1997). The end of capitalism (as we knew it): A feminist critique of political economy. Capital & Class, 21(2), pp.186-188.

Gomes, Christiane. (2005). “A Brazilian Alternative to Neoliberalism: Solidarity.” Brazzil Magazine. https://www.brazzil.com/a-brazilian-alternative-to-neoliberalism-solidarity/

González, L. (1988). For an Afro-Latin American Feminism. Confronting the crisis in Latin America: Women organizing for change, pp.95-101.

Gorz, Andre. 1967. Strategy for Labor. Boston: Beacon Press.

Harmonize: People. Power. Process. (2023). “Hierarchy is Dead: Long Live Hierarchy.”https://harmonize.work/2020/09/07/hierarchy-is-dead/

Hossein, C. S. (Ed.). (2017). The Black social economy in the Americas: exploring diverse community-based markets. Springer.

Institute for Social Ecology. https://social-ecology.org/

International Cooperative Alliance-Africa. https://icaafrica.coop/en

International Labor Organization. 2021. https://www.itcilo.org › courses › social-and-solidarityeconomy

International Social Solidarity Economy Forum. https://www.essforuminternational.com

International Trade Union Confederation. (2015). “Frontlines Briefing Climate Justice: There are no Jobs on a Dead Planet.” http://www.ituccsi.

org/IMG/pdf/ituc_frontlines_climate_change_report_en.pdf

Italian Solidarity Economy Network. https://ripess.eu/en/ries-italian-network-for-solidarityeconomy-

established-in-rome/

Kadalie, Modibo. (2022). Intimate Direct Democracy: Fort Mose, the Great Dismal Swamp, and the Human Quest for Freedom. On Our Own Authority! Publishing.

Kallis, G. (2018). Degrowth (p. 1). Newcastle upon Tyne: Agenda Publishing.

Kawano, Emily. (2010). “Crisis and Opportunity: The Emerging Solidarity Economy Movement.” Emily Kawano, Tomas Masterson, ve Jonathan Teller-Elsberg, der. Solidarity Economy I: Building Alternatives for People and Planet içinde. Amherst, Mass.: Center for Popular Economics.

Kawano, Emily and Julie Matthaei. (2020). “System Change: A Basic Primer to Solidarity Economy.” NPQ (Nonprofit Quarterly). July.

Kelley, Robin DG. (2022). Freedom dreams: The black radical imagination. Boston: Beacon Press.

Klein, N and Lewis, A. 2004. “The Take.” Brooklyn, NY: First Run/Icarus Films, 2004. 87 min. Color VHS.

Landless Workers Movement – https://www.mstbrazil.org/

Laville, J.L. (2010). The solidarity economy: an international movement. RCCS Annual Review. A selection from the Portuguese journal Revista Crítica de Ciências Sociais, (2).

Livres Project – https://livresbs.com.br/

Lorde, A. (2012). Sister/Outsider: Essays and Speeches. Crossing Press.

Matthaei, J. (1996). “Why Marxist, Feminist, and Anti-Racist Economists Should be Marxist- Feminist-Anti-Racist Economists.” Feminist Economics 2:1 (1996), 22-42.

Matthaei, J. (1996). Why feminist, Marxist, and anti-racist economists should be feminist– Marxist–anti-racist economists. Feminist Economics, 2(1), pp.22-42.

Matthaei, J. (2018a). “From Inequality to Solidarity: Co-Creating a New Economics for the 21st Century.” Paul Cooney ve diğerleri. Imperiled Economies 2018: An URPE Reader. Pp.147-58 içinde.

Matthaei, J. (2018b). “Feminism and Revolution: Looking Back, Looking Ahead.” Great Transition Initiative.

Miller, E. (2006). “Other Economies are Possible! Organizing toward an economy of cooperation and solidarity.” Dollars & Sense. July/August.

Miller, E. (2012). “Occupy! Connect! Create!: Imagining Life Beyond ‘The Economy’.” Amber Hickey (der). Guidebook to Alternative Nows. LA: Journal of Aesthetics & Protest Press.

Mondragon Cooperatives. https://www.mondragon-corporation.com/

Movement for Black Lives. https://m4bl.org/

Move to Amend. https://www.movetoamend.org

Murray, C. (2011). British Columbia Co-operative Association, Co-op Survival Rates in British Columbia, 1-2, (June). http://www.uwcc.wisc.edu/pdf/BALTA_A11_report_BC.pdf.

Nader, Ralph. (201)4. Unstoppable: The Emerging Left-Right Alliance to Dismantle the Corporate State. New York: Nation Books.

National University of Quilmo (Universidad National de Quilmo). https://deya.unq.edu.ar/economiasocialysolidaria/

NCBA (National Cooperative Business Association). (2015). “New York CIty Invests $1.2 Million in Worker Cooperatives.” https://ncbaclusa.coop/blog/new-york-city-invests-1-2-million-in-worker-cooperatives/

Nembhard, J.G. (2015). Collective courage: A history of African American cooperative economic thought and practice. Penn State University Press.

New Economy Coalition. https://neweconomy.net

Non Profit Quarterly. https://nonprofitquarterly.org/

Pacific Asia Resource Center. http://parc-jp.org/english/

Participatory Budgeting Project. https://www.participatorybudgeting.org/

Prasad, A. (2009). Sarvodaya movement: developing a macro perspective from Grassroots collective actions. Management in Government.

People’s Hub. https://www.peopleshub.org/

Razeto, L. (2019). Popular organizations and the economy of solidarity. In Popular Culture in Chile (pp. 81-96). Routledge.

RIPESS (Intercontinental Movement for the Promotion of the SOcial Solidarity Economy. (https://www.ripess.org/about-ripess/?lang=en )

RIPESS-EU. https://ripess.eu/

RIPESS-LAC. https://ripesslac.org/

RIPESS-LAC., (June 15, 2023). About Us. https://ripesslac.org/quienes-somos-2/

Robinson, C.J. (2020). Black Marxism, revised and updated third edition: The making of the black radical tradition. UNC press Books.

Sarvodaya Action Research Centre. https://csamumbai.in/aboutus/sarvodaya-capacity-buildingcentre/

Shareable. https://www.shareable.net/

Tosepan. https://www.facebook.com/tosepan.titataniske.1/

United Nations Inter-Agency Task Force on Social and Solidarity Economy. https://unsse.org/

University of Illinois Chicago. Solidarity Economy Research, Policy & Law Project. https://lwp.georgetown.edu/solidarity-economy/# and Community Enterprise and Solidarity Economy Clinic https://law.uic.edu/experientialeducation/

clinics/community-enterprise/

URGENCI (Urban-Rural networks: Generating New forms of exchanges between CItizens).https://urgenci.net/

US Solidarity Economy Network. https://ussen.org/

Wa Thiong’o, N. (1992). Decolonising the mind: The politics of language in African literature. East African Publishers.

Wellspring Cooperatives. https://wellspringcoop.org/

Dayanışma Ekonomisi: Geleceksizleştirilen Dünyamız İçin İleriye Giden Bir Yol-1