Sundance, Jarmusch’tan Solondz’a uzanan önemli isimler çıkaran meşhur Kurmaca Ana Yarışması’nda 2024 yılında 10 filme yer verdi. Özellikle “Stress Positions”, “Didi”, “Good One”, “Between The Temples” geriye kalacak. Etnik köken problemi ve büyüme hikâyeleri öne çıktı. Ödülü ise “In The Summers” kazandı.
TRANS MIRANDA JULY GELİYOR!
Thea Hammel, Sean Wang ve India Donaldson yıla damga vuracak ilk filmlerle hatırlanacak. İlki kuir kimliğe sahip bir zekâyla çıkageliyor. Burada ise Miranda July’ın veliahtına dönüşecek bir vizyon ortaya koyuyor. İncelikli bir “deadpan pandemi” komedisine imza atıyor. Baştan sona eğlendirme kurallı hale gelerek dakika üzerine dakika koydukça daha da “ikonik” hale geliyor.
Arlene Muller’in çarpık açıları öne çıkaran görüntü yönetimi, renk filtreleriyle de aslında bir Divine veya Rosa Von Prauheim evreni tasvir ediyor. Hammel ise trans Miranda July’ya dönüşmeye oynuyor. Amerikan bağımsız sinemasının feminist Wes Anderson’ı niyetine çıkış yapan başarılı sanatçının 2006’da yarıştığı yerden çok daha enerjik bir yapının habercisi “Stress Positions”.
İsminin ikonikliğini arkasına alırken ise seçkinin en eğlenceli eseri olarak da sonraki dönemde hatıralarda kalacaktır. Uzadıkça mizahına alan ve bu dehlizlerde formda bir kült kimliğin adını koyuyor. Bu açıdan da aslında kısadan uzuna uzatılmanın ise ‘keyfi’ni sürüyor. İleride ikiye bölecek bir stilize ruhla saldırıyor!
ABD’DE ÇIKAN UZAKDOĞULU SİNEMACILARIN EN İYİ İLK FİLMİ
“Didi”de Sean Wang’ın “All About Lily Chou-Chou”nun (2001) modeline bir rakip ya da ardıl planladığı muhakkak. Bu damardan ise fazlasıyla aslında Tayvan-Amerikalı ana karakterinin ‘büyüme hikayesi’nin enerjisine kapılmamızı sağlıyor. YouTube günlükleriyle android kuşağını yakalayan leziz bir büyüme hikayesi.
“All About Lilly Chou-Chou” ile “Scott Pilgrim vs. The World” (2010) Tayland Yeni Dalgası’ndan Thamrongrattanarit’a samimi rakip tasvir ediyor. Dijital piyasaya adapte olurken enerjisine hayran bırakıyor. Wang soyadını da düşününce Uzakdoğulu sinemacılardan çıkan en iyi Amerikan ilk filmi adıyla anılacaktır bundan sonraki dönemde. Kendi estetik kaygısının vizyonuyla büyülüyor!
REICHARDT’IN VELİAHTINA KİM DÖNÜŞEBİLİYOR?
Pastoral manzaralara şekil vermek isterken Reichardt’ın veliahtına dönüşme arzusunda “Good One” ve “In The Summers” vardı. Bunlardan ilki daha hatıralarda kalacak. Kendi büyüsünü, hayalini, dünyasını yaratan etkili bir çıkışa dönüşüyor. Donaldson’un etnik köken hamlesi sahicilikten destek alıyor. Aslında yönetmenin ikinci uzunu “Old Joy”a (2006) rakip olarak gelirken de fazlasıyla inandırıcı duruyor.
Buradan ciddi bir minimalist ilk film çıkışını “yolda geçen büyüme hikâyesi” üzerinden görüyoruz. Ama “In The Summers”da Alessandra Lacorazza doğaçlama oyuncuların yürüyüşünden feyz alan bir eserle kalıyor. Ağır aksak bir formülün ötesine geçemiyor. Vasat bir pastoral illüzyona dönüşüyor adeta! Sinemayı unutmanın mağduru oluyor!
NATHAN SILVER’DAN KEVIN SMITH’E CEVAP VEREN DİNİ TAŞLAMA!
“Between The Temples”, retro bir pelikül dokunuşuyla saklı bir ‘dramedi’den beslenen Amerikan bağımsız sinemasının son yıllardaki en özgün figürü Nathan Silver imzalı. Adeta onun Kevin Smith’in “Dogma”sına (1999) cevabı olarak gelen zeki bir dini taşlama.
Tapınakların estirdiği dünyasından ulvi bir anti-inanç filmine dönüşüyor. Jason Schwartzman ile ona eklenen Carol Kane ile etkiliyor. Ama hantal anlara da gebe olabiliyor. Genelde rahatsız edici gerilim evrenine kapılıp giden anti-kahraman galerisi uzmanı Silver’ın dünyasına ilginç bir ekleme yapıyor. Ben Gottlieb, bir koronun şarkıcısı olarak kendi bar mizvah öğrencileriyle neşeli bir dünyaya açılıyor. Ama başrol performansının kontrolü aktif bir hale de geliyor.
DRAMEDİ FORMÜLÜ MAĞDURU İKİ ÖZENTİ FİLM
“Suncoast” ve “A Real Pain” ise bağımsız sinemanın itici formül çabasının sebebiyle vasatın altına sürükleniyor. İlkinin başrol ve Laura Linney dışında bir politik gerilim hali var. Ama “Graduate”-“Lazarescu”-“Küçük Gün Işığım” kırması yapı tuhaf bir güneş yanığı yaratıyor. Fakat bunun ötesine geçmek mümkün olmuyor.
Payne’in kopyala-yapıştır soykırım yol dramedisi ise fazla formül ve ergen duruyor. Esienberg klişe Chopin soneleriyle bunlatmaktan başka br şey yapamıyor. “Zone of Interest”, “Night Train” (1959) gibi yüksek sanat eserlerinin çok altında kalıp kafa şişiren “Superbad” (2007) gevezeliğine kapılmak zorunda kalıyor!
“Exhibiting Forgiveness” ve “Ponyboi” ise ırkçılık ile cinsel kimlik üzerinden “entelektüel açmazlar”a doğru ilerliyor. Ama buna vasatın üzeri değil de özensiz çözümler bulmakla kalıyorlar! İkincisinin özellikle “Stress Positions” zekiliğinin çok altında kalması ise düşündürücüydü.
Sundance 2024 filmlerinin benim için sıralaması şu şekilde:
1-Stress Positions 6.8
2-Didi 6.8
3-Good One 6.5
4-Between The Temples 6.3
5-In The Summers 4.5
6-A Real Pain 3.9
7-Ponyboi 3.8
8-Suncoast 3.8
9-Exhibiting Forgiveness 3.8