Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanlık seçimleri, kuşkusuz dünyanın en önemli seçim süreçlerinden biri. Seçimler yalnızca ABD için değil, aynı zamanda tüm dünya için önem taşıyor. ABD hükümetinde kimin ön planda olduğu ABD iç politikası kadar dış politika hamlelerini de etkiliyor ve bu durum dünya siyaseti için büyük bir anlam ifade ediyor.
5 Kasım 2024’te yapılacak seçimler öncesinde ABD Seçimleri ve Dünya Siyaseti başlıklı bir dosya hazırlamış ve ABD seçimlerine yaklaşırken adayların durumunu ve seçimin dünya için ne anlam ifade ettiğini ele almıştık. Aradan geçen zaman diliminde çok önemli bir gelişme yaşandı. ABD Başkanı Joe Biden, seçimler öncesinde yeniden aday olmayacağını bir açık mektupla ilan etti. Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ile çıktığı televizyon tartışmasında başarısız bulunan Biden eleştiri oklarının hedefi olmuştu.
Trump’a suikast girişimi sonrası ABD medyasında ve dünyada ibrenin neredeyse tamamen Trump lehine döndüğü değerlendirmeleri yapılıyordu. Nihayetinde Biden’ın adaylıktan çekilmesi yeni bir tartışmanın fitilinin ateşledi: Biden’ın yerine aday kim olacak? Ön plana çıkan isim ABD Başkan Yardımcı Kamala Harris, seçim çalışmalarına hızlı başladı ve 24 saatte 81 milyon dolar yardım topladı.
Parti içinde yüksek desteğe sahip olan Harris, muhtemel başkan adayı. Ancak karşısında ciddi bir rakip var. Trump, seçim çalışmalarına son hız devam ediyor. ABD’yi ve dünyayı oldukça hareketli günler bekliyor. Biz de Biden’ın adaylıktan çekilmesini, ABD medyasında konuşulanları ve başkanlık yarışındaki son durumu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Kuzey Amerika sorumlusu Caner Ercan ile konuştuk.
“SUİKAST GİRİŞİMİ TÜM ATMOSFERİ DEĞİŞTİRDİ”
Ercan’a öncelikle Joe Biden’ın adaylıktan çekilmesinin beklenilen bir şey olup olmadığını ve durumu nasıl değerlendirdiğini sorduk. Hem beklenen hem de şaşırılan bir hamle oldu diyerek sözlerine başlayan Ercan, “Bir yanda kampanya ekibinin dahi sosyal medyadan öğrendiği bir çekilmenin yaşattığı sürpriz; diğer yandan ise ciddi sağlık sorunları olan birisisi beklenen çekilmesini izledik geçtiğimiz günlerde. Biden’ın sağlık sorunlarının yeniden adaylığının ötesinde başkanlık görevini yerine getirmesine etkisi bile uzun süredir tartışılmakta olan bir meseleydi. Kameralar karşısına çıktığı etkinliklerdeki davranışları, gafları ile konuşmaları sırasında sık sık donup kalması gibi durumlar kendisinin başkanlıkta çoktan etkinliğini kaybettiği ve bir kukla pozisyonuna düştüğü izlenimi veriyordu. Ekibince mülakatlardan, uzun etkinliklerden olabildiğince kaçırılan Biden’ın geçtiğimiz haftalarda alışılagelmişin dışında erken bir tarihte yapılan başkan adayları münazarasındaki performansı durumun vahametini gün yüzüne çıkarmış oldu. Bununla beraber aday değişikliği tartışmaları düşük perdeden başlamıştı. Ancak seçimlere dört aydan az kalmışken yapılacak bir değişikliğin adaylarının kazanma şansına istenen etkiyi yapmayabileceği önemli bir endişe konusuydu Demokrat Parti için. Bu, sürüncemede kalan tartışmaların arasında seçime gidileceği düşünülürken Trump’a yapılan suikast girişimi tüm seçim atmosferini bir anda değiştirdi. Trump’ın kazanmasına kesin gözüyle bakılmaya başlandığı bu durumda Demokrat Parti ileri gelenleri, önde gelen gezeleteler, birçok etkinliği olan kişi ve kurum Biden’ın geri çekilmesi için baskılarını artırdı. Nihayetinde, geçtiğimiz günlerde Biden’ın geri çekildiğini açıkladığı mektubu Twitter hesabından paylaşıldı. Geleneksel olarak New York Times gazetesine gönderilip orada yayınlanması beklenecek bir hamle için sosyal medya üzerinden yayınlamasının dahi birçok kurumun ne denli Biden ile mesafeli hâle geldiğini görmede önemli bir etmen olarak görülebilir” dedi.
“PELOSI’NİN ETKİ ALANI GENİŞ VE ÖNEMLİ”
Ercan’a Biden’ın yerine aday olabilecek isimleri, özellikle Kamala Harris’i ve Demokrat Parti içindeki güç dengelerini de sorduk. “Biden’ın çekilmesiyle başlayan yeniden aday belirleme süreci, takvimin sıkışıklığı süreci oldukça zorlaştırdı” diyen Ercan, “Normal şartlarda aylara yayılan aday adaylarının tartışmalarının olduğu, eyalet eyalet delege seçimi ve sonrasında parti kongresinde oylama ile giden süreç altüst oldu. Mevcut delegeler halihazırda bir formalite süreci sonucu seçilmiş durumda. Bu delegeler Biden’ın tekrar aday olmuş olması sebepli büyük oranda Biden destekçilerinden ve önemli ölçüde parti sözcüsü Pelosi’nin etkisi altındaki kişilerden seçilmiş durumda. Hem mevcut delegerin durumu hem de Demokrat Parti içerisindeki saygın konumu sebebiyle Biden’ın göstereceği aday oldukça önem taşıyordu. Kendisi adaylıktan çekilme mektubundan kısa süre sonra mevcut başkan yardımcılarından Kamala Harris’i önermesi onu diğer olası aday adaylarından bir adım öne taşıdı. Bunun yanında parti içinde ağırlığı olan Pelosi, Clinton gibi isimler hâlihazırda desteklerini açıklamasıyla, ağır toplardan bir tek Obama desteğinin açıklamamış olarak kaldı.”
“FARKLI ADAY İSİMLERİ VAR, AMA HARRIS…”
Parti içinde farklı isimlerin ve tartışmaların yaşandığını belirten Ercan, “Aday konusunda konuşulması gereken bir konu ana akım siyaset içerisinde ülkenin görece ‘sol’ kesiminden olan ve kendilerini demokratik sosyalist olarak tanımlayan ekibin konumu. Bu ekibin en önde ismi, önceki dönem adaylıkta Biden ile son noktaya kadar yarış götürmüş olan Bernie Sanders, yaşı dolayısıyla düşünülmese de uzun zamandır birlikte siyaset yapmakta olan genç ve yüksek popülariteye sahip Alexandria Ocasio-Cortez (AOC) önemli bir siyasetçi. Ancak kendileri Biden etrafında hem başkanlık hem de bu adaylık dönemi sırasında çok sıkı kenetlenmişti. Bu düştükleri Biden ile daimi aynı kanalda akan konumları zaman içerisinde onların bu adaylıklar süresince geri planda kalmasına neden oldu. Öyle ki önceki partisi olan Amerika Demokratik Sosyalist partisi dâhi Filistin soykırımında Biden’a yakın konumu sebepli AOC’e desteğinde büyük tartışmalar yaşadı. Nihayetinde New York örgütü desteklese de parti AOC’ye desteğini çekti. Özellikle AOC için yaşının ucu ucuna tutacak olması ile en azından yarış içinde kalabilecek olacakken tamamen ana adayı destekler pozisyona düşmüş durumdalar. Şu anda mevcut delege dağılımında da herhangi bir ağırlıkları bulunmamakta bu ekibin. Biden’ın çekilmesi öncesi ona yoğun destekler açıklayan ve diğer seçenekleri satır aralarında tehlikeli bulduğunu söyleyen ekip günler içerisinde söylevini tersine çevirerek Harris için desteğini açıklamakta. Bu durumdan kendi siyasi hattının dışına çıkıp sistem içi başka örgüt ve kişilerin arkasında konumlanır pozisyonların uzun erimde sol siyaset için risklerini gösteren bir durum olarak görülebilir. Harris dışında adı geçen isimler arasında en ilginci Michael Obama. Kendisi siyaset içerisinde görece az etkinlik göstermiş ve doğrudan resmi görev almamış bir kişi olmasına rağmen seçmenin ilgisi büyük. Öyle ki, çekilme öncesi son anketlerde en yüksek oyu alabilecek olası Demokrat Parti adayı olarak görülüyordu. Bunun yanında Vali Roy Cooper ve Andy Beshear gibi önde gelen siyasetçilerin adı başlarda geçse de zamanla tüm göstergeler Harris’te yoğunlaştı. Bir büyük sürpriz olmazsa Harris’i Demokrat Parti’nin adayı olarak göreceğiz” dedi.
“HARRIS YENİ BİR SÖZ SÖYLEMİYOR”
Ercan’a son olarak suikast girişimi sonrası Trump’ın seçimleri kesin olarak kazanacağı yönünde yorumlar yapıldığını belirterek Biden’ın adaylıktan çekilmesinin durumu değiştirip değiştiremeyeceğini sorduk. “Trump’ın algı oluşturma, ilgiyi üzerine çekme, manipülasyon konularındaki ‘yetkinliği’ bilinmekte” diyen Ercan, “Hemen saldırı sonrası saniyeler önce kulağını kurşun sıyırmış olmasına rağmen ayağa kalkıp bir zafer pozu vermesiyle kendisini bir ‘demokrasi gazisi’ ilan etme sürecini anında başlattı. Bunun, Trump’ın burun farkıyla önde olduğu bir yarışta, ona oy verecek ve verebilecek çevreleri konsolide etmesiyle birlikte seçimi kazanmasını kesin hâle getirmesi olarak yorumladı herkes. Ancak, şu anda Demokrat Parti tarafında aday değişikliği sonrasında yaşlı, sağlık sorunları olan bir adaydan çekinip oy kullanmaktan geri duracak seçmenler açısından daha genç siyahi bir kadının aday olması ile bir heyecan uyandıracak ve seçim yarışını tekrar başlatacaktır. Ancak bu durumu oyunu değiştirici hamle olarak görmekten önce sadece Trump lehine neredeyse kesinlik kazanmış gibi görülmeye başlayan bir seçimi belki ortaya getirebilecek bir hamle olarak görmek gereklidir. Zira Harris seçmen için yeni bir söz söylemiyor, pek bir özelliği olan başkan yardımcılığı da yok. Biden’ın soykırım destekçisi kanlı başkanlık döneminin her anında yanında olmuş hatta bazen daha saldırgan konumlanmış birisi. Değişim döneminin yoğun heyecanı, Harris’in kampanyasına şimdiden yapılmış olan bir günde en yüksek bağış miktarı gibi son derece yüksek perdeden haberler, kendisini genel oy dağılımında önde gösteren anketler gelmekte. Ancak bu durumun bir süre sonra daha düşük seviyeye geleceğini göz önüne aldığımızda başkan olarak seçilmek için henüz yeterli desteğe sahip olduğunu söylemek zor” diyerek sözlerine devam etti.
“BELİRLEYİCİ OLAN ‘SALINCAK EYALETLER’ OLACAK”
bu noktada ABD başkanlık seçim sisteminden de bahsetmenin önemli olduğunu vurgulayan Ercan, “Ulusal düzeyde seçmenlerin hangi partiye oy vereceği yüzdeleri önemli olsa da, nihai belirleyici değildir. Başkanın seçimi için her eyaletin büyüklüğü ile orantılı oy hakkı vardır. Örneğin, California gibi büyük eyaletlerde bu 55 iken, Wyoming gibi küçük eyaletlerde bu 3’tür. O eyaletlerdeki oy oranı, bu oyların Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti arasında nasıl paylaşılacağını belirler. Birçok eyalet için bu oyların hangi tarafa gideceği kesin olarak bilinir (örn. New York için 29 oy Demokrat Parti, Teksas için 38 oy Cumhuriyetçi Parti). Hatırlanırsa bir dönem önceki seçimlerde Hillary Clinton genelde daha fazla oy almasına rağmen başkanlık seçimi için belirleyici olan eyalet oylarını daha fazla aldığı için Trump başkan seçilmişti. Bu şartlarda sonucu belirleyen, odaklanılması gereken, ‘salıncak eyalet’ olarak adlandırılan, adaya, döneme göre yönü değişen eyaletler oluyor. Yaygın eğilim, genel oy oranındaki farkın 5 puanın üstüne çıkmadığı sürece temkinli değerlendirilmesi gereken bir veri olduğu. Şu günlerde aday değişikliğinin yaratmış olduğu heyecan genel oy oranlarında Trump’ın karşısındaki adayın oyunu artırmış hatta öne geçirmiş görünse de başkanlık seçimi için esas önemli olan bu salıncak (değişken) eyaletlerdeki oyların nasıl gideceğine esas bakmak gerekiyor. Her ne kadar yaşı, sağlık sorunları çok büyük eksileri olsa da Biden bazı seçmenler gözünde halkçı politikalar uygulamış bir siyasi figürdür. Bu sebeple salıncak eyaletlerdeki seçmenlere hitap ederek Trump karşısında oy alabilecek ve seçilme olasılığı olan bir aday olarak görülüyordu. Öte yandan, Burada Harris’in Biden’dan daha iyi bir sonuç alamayacağı olasılığı ve bu sebeple Trump’ın kazanabileceği konuşulmakta. Tüm bunların yanında Harris ne parti içerisinde ne de seçmenlerde popülaritesi olan bir isim değil. Aday yarışına girmiş olsa kazanması olası görülmeyen başkan yardımcılığı sırasında oldukça sönük kaldığı eleştirileri almış olan bir isim parti içi network ve doğru hamleleri yapması sonucunda partililerden tek bir oy bile kazanma çabasına girme ihtiyacı duymadan aday olmaya oldukça yakın görünüyor. Harris’in düşük profilinin Biden yönetimi sırasında destek verdiği Filistin’deki soykırım politikaları ötesi başsavcı olduğu dönemde yaptıkları (örneğin yüksek mahkemenin toplum için zararsız mahkumların bırakılması kararını uygulamamak gibi) adaylık döneminde tekrardan önüne çıkacak engeller. Sosyal medya çalışmalarında siyahi kadın kimliği üzerinden yaratılmaya çalışılan imaj ile özellikle toplumun ilerici kesimlerinin ilgisi ve oyları çekilmeye çalışıyor. Ne sonuç vereceğini zaman gösterecek gibi” dedi.
“BİR KAVGA YÜRÜTÜLÜYOR”
Ercan, sözlerine şu şekilde son verdi: “Bu süreçte ABD gibi bir savaş makinesinin kanlı eylemlerini durduracak, ülke içinde ve dışında süren neoliberal politikaların yıkıcılığından dünyayı uzaklaştıracak politikalar yerine, işçi sınıfının özne olduğu bir politik karar süreci yerine, burjuva elitlerinin çıkarları için siyasi alanı şekillendirip seçmeni manipüle etmeye odaklandığı bir kavga yürütülmekte. ABD veya başka ülkelerdeki seçim sistemleri, halkı bu sıkışmalara zorlamakta. Ancak, seçim ve seçim dışı zamanlarda siyasi alanda örgütlü mücadeleyi kurup sürdürmek, belirleyici seçim dönemlerinde işçi sınıfını öne çıkarabilecek ya da işçi sınıfının doğrudan dönüşüm zamanlarını kendi belirleyebileceği siyasi alanı oluşturabilecek hamlelerdir. Mevcut şartlarda ABD seçimleri için özetle, bu dönemdeki heyecanın öncelikle aday değişikliğine atfedilmesi gerektiği; aday olması durumunda Harris’in bu heyecanı büyütme ve taşıma konusunda başarılı bir performans sergileyebileceği konusunda Demokrat Parti çevrelerinde büyük endişeler olduğu; genel oylardaki artışın tek başına bir anlam yüklenmemesi gerektiği söylenebilir.”
M. J. Bryza: “Trump’a Suikast Girişimi Sonrası Biden’ın Şansı Yok”
“Biden Daha Önce Çekilseydi Cumhuriyetçilerin Eli Daha Rahat Olurdu”