Köpeklere Yer Yok

Bu ilk yazı. İlk yazı, haftalardır toplumca tartıştığımız sokak hayvanlarına ilişkin yasa teklifinin TBMM Genel Kurulu’ndan geçmesi ile ilgili. Söz konusu bu teklif, 17 maddeden oluşuyor günlerdir süren uzun mesailer sonrası sabahın ilk saatlerinde 30 Temmuz 2024 günü yasalaştı. Yasa, elbette Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girecek.

Yasa tasarısının Tarım Orman ve Köy İşleri Komisyonu’nda tartışıldığı andan itibaren hayvan hakları savunucuları ve kendilerine “hayvan severler” diyen herkes, gerek meclis önünde gerek Kuğulu Park’taydılar. Muhalefet partilerinin milletvekilleri ile sık sık dışarıda görüşerek içeride neler döndüğünü öğrenmeye çalıştılar. Tabi öncesinde herkesin bildiği üzere yaşam savunucularının bir kısmı önceden ad yazdırıp meclis binası içerisinde alınmışlardı. Ancak komisyon toplantılarına güçlükle kabul edilen bir ya da iki kişi dışında, içeride, alanda çalışan herhangi biri var olamadı. Onları da iktidar bloğu üyeleri zaten dinlemedi. Sonrasını zaten biliyoruz. Salon dışındaki bekleme bölümüne ait olan televizyon “bozulduğu” gerekçesiyle söküldü, orada bulunan yaşam savunucuları tartaklandı, dövüldü.

Her oturumu gergin ve kavga dövüş geçen görüşmeler sonunda tüm maddeler komisyonca onaylandı ve TBMM Genel Kuruluna getirilerek  30 Temmuz 2024 günü artık yasa oldu. 

Yasa daha komisyon aşamasında dahi değilken, ülkeyi idare edenlerce sokak hayvanlarının hedef gösterilmesi sonucu zaten daha çok köpeklere yönelik saldırılar artmıştı. Gerek basına yansıyan, gerek anlatılan vakalar gerçekten kan dondurucuydu. 

Haliyle komisyon görüşmeleri sırasında ve maddelerin teker teker kabulüyle Bartın’da bir köpek elinde tüfeğiyle onunla oyun oynar gibi ateş eden, aslında Almanya’da yaşayan bir adam tarafından kurşunlandı. Yasa tasarısının genel kurula gelmesiyle bu kez de bir kedi başı yine Bartın’da bir binanın önüne konulmuş halde bulundu. Teklif kanunlaşmadan, aynı ilde iki korkunç vaka. 

Hayvan hakları savunucularının yıllardır söylediği ve yasanın da içerdiği, “kısırlaştır, aşıla ve yerine bırak” talebi ülkeyi idare edenlerce ısrarla uygulanmadı, onları kontrolsüzce çoğaltanlar onlara bu defa düşman oldu, adına barınak denilen son derece sağlıksız ve aslında ölüm evi olan yerler denetlenmedi, hayvanlar korunmadı. Etkin bir kısırlaştırma yapılsaydı bugün bu kadar çok ve bir kısmı da hasta köpek olmayacaktı. 

En önemlisi, yasalar (eksik gedik de olsa) neden var? Neden var olan yasa, mevzuat uygulanmadı? Yasalar uygulanmayacaksa neden var? 28 Kasım 2003 tarihinde ise onayladığımız ev hayvanlarının korunmasına dair uluslararası sözleşme adında bir metin dahi var. Hayvanlara yönelik suçlar Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında. Ancak ne hayvanlara işkence yahut tecavüz edenler, ne onları yasadışı biçimde üretenler herhangi bir yaptırıma uğradılar. Mevzuat bir şeyler diyor ama bunu yerine getirme konusunda son derece isteksiz bir idare var karşımızda. 

Peki “dilsiz kullar, can dostlarımız” gibi ifadelerle tanımlanan köpekleri bundan sonra neler bekliyor? Ekosistemin içerisinde yüz yılladır çok önemli bir yeri olan, pek çok şeyi dengeleyen ve insanlarca evcilleştirilerek “kullanılan” köpekler, maalesef onları hep kullananlarca “uyutma” adıyla öldürülecekler gibi görünüyor.

Diren Cevahir Şen

Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’sini bitirdi. Kadın, çocuk ve hayvan hakları alanlarında hem yazılar yazıyor hem eğitimler veriyor. Serbest avukat ve hak savunucusu.

Kurmaca Dünyanın Köpekleri

Batılı Seyyahların Gözünden: Osmanlı’da Köpeklerin Sergüzeşti

Bir Evrimin Hikâyesi: Köpekler ve İnsanlar