Türkiye Yeni Bir Salgına Hazır mı: Tüm Yönleriyle Maymun Çiçeği Virüsü

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), geçtiğimiz hafta aldığı kararla Afrika’yı etkisi altına alan maymun çiçeği virüsü salgını nedeniyle “küresel acil durum” ilan etmişti. Virüse dair, bilenenleri, bilinmeyenleri ve Türkiye’nin salgına yönelik uygulamalarını Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı ve Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Alpay Azap ile konuştuk. 

MPOX NEDİR, HAYATIMIZA NASIL GİRDİ?

Tarihsel olarak baktığımızda maymun çiçeği virüsü ilk kez 1958 yılında Danimarka’da laboratuvar maymunlarında keşfedildi. Çiçek hastalığına benzer belirtiler gösteren hastalığa buna bağlı olarak maymun çiçeği adı verildi. İnsanlarda görülen ilk vaka ise 1970 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde kayıtlara geçti. 2000’li yıllara doğru artış gösteren maymun çiçeği (monkeypox) virüsün adı 2022 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün aldığı kararla “mpox” olarak değiştirildi. Bunun sebebi ise hastalık adlarının kültürel, sosyal, ulusal, bölgesel, mesleki veya etnik grupları rahatsız etmekten kaçınmasını ve ticaret, seyahat, turizm veya hayvan refahı üzerindeki gereksiz olumsuz etkileri en aza indirmesini sağlamaktı.

Maymun çiçeği virüsünün bilinen iki türü bulunuyor: Klad (soy,dal,tür) I ve Klad II. Orta Afrika’ya özgü olan Klad I daha şiddetli hastalıklara ve ölümlere neden olurken, 2022’de küresel salgına neden olan Batı Afrika’ya özgü olan Klad II’de ise enfeksiyon daha az şiddetli.

VERİLERLE MPOX VİRÜSÜ VE ÖLÜM ORANLARI

2022 yılının Mayıs ayında yine günümüzdeki gibi küresel acil durum ilan edilen mpox salgınında Dünyada kaydedilen vaka sayısı DSÖ verilerine göre yaklaşık 30.000 olarak iken 2022’den günümüz Haziran ayına kadar toplam kaydedilen vaka sayısı 100.000’e yaklaşmış durumda. Bu vakalar içerisinde bilinen ve kaydedilen ölüm sayısı ise 208 olarak gözlemleniyor. The Lancet’te (hakemli tıp dergisi/sitesi) yer alan bilgilere göre ise sadece 2024 yılında 13 Afrika Birliği üye ülkesinden 17.541 vaka ve 517 ölüm bildirildi.

DSÖ’nün 2022’den başlatarak yayımladığı verilerde Türkiye’de 12 vaka, Kıbrıs’ta ise 5 vaka kaydedilmiş olarak yer alıyor.

Mpox’ın 2024 yılında küresel acil durum statüsüne alınmasından 1 gün sonra virüsün bulaşıcı olan varyantının Afrika dışındaki ilk enfeksiyonun İsveç’te görüldüğü basınla ve kamuoyuyla paylaşıldı. 

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan DSÖ Genel Başkanı Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, küresel acil durum ilanı kararının arkasında Klad I olan varyasyonun ikiye ayrılması (Klad Ia ve Klad Ib) ve varyantların hızla yayılması sebepleri olduğunu belirtti. DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge ise bugün Avrupa Bölgesi’nde her ay yaklaşık 100 yeni mpox Klad 2 vakasının kaydedildiği bilgisini aktardı.

TÜRKİYE’DE SON DURUM NEDİR?

Sağlık Bakanlığı, mpox’un küresel acil durum ilan edilmesinin hemen ardından 15 Ağustos’ta Twitter üzerinden yaptığı açıklamada Türkiye’de 2024’te mpox vakasına rastlanmadığını duyurmuştu. Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu da yine yaptığı açıklamalarda Türkiye’de henüz bir vakanın kayıtların altına geçmediğini belirtti.

“TANI KAPASİTESİNİN ARTIRILMASI GEREKLİ”

Fikir Gazetesi’ne konuşan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı ve Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Alpay Azap, bakanlık tarafından hazırlanan sağlık eylem planlarının devreye sokulduğunu vurgulayarak “Sağlık Bakanlığı 2022’deki alt tip 2’nin sebep olduğu salgın sırasında hazırlıklar yapmıştı. O hazırlıklar hızla bu salgın için güncellenmiş oldu. Hekimlerin hastalık konusunda bilgi sahibi olması şüpheli vakaları erken yakalamak açısından çok önemli. Hekimler belirtili hastalara karşı kendilerini nasıl korumaları gerektiğini biliyor. Ancak şüpheli vakalarda kesin tanı koymak için gerekli testler az sayıda laboratuvarda yapılıyor. Hızlı tanı için tanı kapasitesinin artırılması, çok sayıda laboratuvarda yapılabilmesi gerekli.” ifadelerini kullandı.

MPOX SEMPTOMLARI NELERDİR, BİREYSEL OLARAK TANI MÜMKÜN MÜDÜR, VİRÜS NASIL BULAŞIR?

Kuluçka süresi 5 ila 21 gün süren hastalığın yaygın belirtileri arasında kızarıklık, ateş, boğaz baş kas ve sırt ağrısı ile şişmiş lenf düğümleri bulurken mpox’un ilk belirtisi çoğunlukla kızarıklık olarak gözlemleniyor. İlk belirtilerin gözlemlenmesinin ardından 1 ila 5 gün arasında başlayan kızarıklıklar önce sıvı dolu ağrılı ve kaşıntılı kabarcıklara dönüşüyor daha sonra bu lezyonlar kuruyup, kabuk bağlayarak düşüyor. Cilt lezyonlarının sayısı ise vakadan vakaya göre değişkenlik gösteriyor. Lezyonlar genellikle; avuç içleri ve ayak tabanları, yüz, ağız ve boğaz ile kasık ve genital bölgelerde bulunuyor.

Vatandaşların bireysel olarak tanı koymasının zor olduğunu fakat belli belirtilerin ortaya çıkmasıyla mutlaka bir doktora başvurulması gerektiğini belirten TTB Merkez Konseyi Başkanı Alpay Azap, “M çiçeği şüphesine neden olan en önemli faktör hastalığın sık görüldüğü bir ülkeye (Orta Afrika ülkeleri) seyahat veya hastalık şüphesi olan birisi ile yakın temastan sonraki 3 hafta içinde ateş, halsizlik, kas eklem ağrıları ve deride su kabarcıkları şeklinde cilt lezyonlarının çıkmasıdır.” açıklamalarında bulundu.

DSÖ tarafından yayımlanan bilgilere göre mpox virüsü; enfekte hayvanlarla doğrudan temas, mpoxlu bir kişiyle yakın temas (sarılma, öpüşme, cinsel birliktelik dahil) ve enfekte olmuş malzemelerle ve yüzeylerle doğrudan temas yaşayan kişilerde bulaşıcılık gösteriyor.

RİSK ALTINDA OLAN GRUPLAR KİMLERDİR, VİRÜSE KARŞI NASIL ÖNLEM ALINIR?

Hastalığın kişisel hijyenini sağlayamayan ve yakın temasta bulunan gruplarda, özellikle de kreş ve okul çocukları arasında nispeten hızlı yayılabildiğini belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alpay Azap, bireysel ve toplumsal olarak hastalığa karşı alınabilecek önlemleri ise şu şekilde sıraladı: “Bireysel olarak hastalık şüphesi olan kişilerle yakın temastan kaçınmak, bu kişilerle temas olacaksa eldiven ve maske takmak yeterli olacaktır. Cansız yüzeylerden bulaşmayı engellemek için el temizliğine dikkat etmek, elleri sık sık antiseptik solüsyon veya su-sabun ile temizlemek. Hastalığın görüldüğü toplulukların kullandığı yüzeyleri temiz tutmak gerekli. Toplumda hastalığın yayılmasını engellemek için hastalık belirtisi gösteren kişilerin erken tespit edilmesi, hızlı tanı konması ve sağlıklı kişilerle temaslarının engellenmesi önemli olacaktır. Hastalık belirtisi gösteren kişilere yakın temas etmiş olanların 3 hafta süreyle takip altında tutulması gerekir.”

Virüs sebebiyle ülke çapında şu an için bir karantina yaşanıp yaşanmayacağına yönelik ise Prof. Dr. Alpay Azap, “Az sayıda vakanın görüldüğü topluluklarda herhangi bir kısıtlama karantina yapılmasına gerek yoktur. Hastalık solunum yoluyla kolay bulaşmadığı için toplumun geneline yönelik bir kısıtlama karantina uygulanmasına gerek olmayacaktır.” yanıtını verdi.

TEDAVİ YÖNTEMİ NEDİR? AŞILAR ETKİLİ OLUYOR MU?

Giderek vaka sayıları artan mpox virüsüne yönelik tedavi yöntemi olduğunu düşünülen “çiçek aşısı” sorularına ışık tutan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alpay Azap, “Çiçek aşısı M çiçeği aşısı ile akraba olduğu için çiçek aşısı uygulanmış kişilerin Mçiçeğine karşı da korunmakta olduğu düşünülüyor. Koruma oranı ile ilgili net bir rakam söylemek zor. Çünkü hastalık daha çok kayıtlarının iyi tutulamadığı Afrika ülkelerinde görüldüğü için bilimsel veriler yeterli değil. Ama kabaca %80-85 düzeyinde bir korumadan bahsedebiliriz. Ancak Çiçek Hastalığı Dünya üzerinden aşılama sayesinde yok edilebildiği için 1980’den sonra çiçek aşısı uygulaması durduruldu. Virüsle temas eden kişilere ilk günlerde aşı yapılması hastalıktan %100 olmasa da bir miktar koruma sağlayabilmektedir.” ifadelerini kullandı.

Hastalığın belirtileri ortaya çıktıktan sonra aşının bir faydası olmadığının altını çizen Prof. Dr. Azap, mpox virüsüne karşı herhangi bir etkili ilacın da söz konusu olmadığını vurguladı. Prof. Dr. Azap, bu nedenle Mçiçeği tanısı alan kişilere şikayetleri azaltacak tedaviler, ağrı kesici ilaçlar, ateş düşürücüler vb. verildiği açıklamalarında bulundu.

COVİD-19 SALGININDAN FARKLI OLARAK NASIL İLERLİYOR?

2020 yılında ortaya çıkan ve tüm dünyada karantina uygulamasına ve kısıtlamalara neden olan Covid-19 salgını da mpox virüsü ile tekrar gündeme geldi. Mçiçeği virüsünün Covid-19’dan en önemli farkının solunum yoluyla kolay bulaşmaması olduğunu aktaran Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alpay Azap, “Mçiçeği yakın cilt teması ile bulaşıyor. Bir diğer önemli fark da hastalığın neredeyse %100 belirtili seyretmesi. Bu sayede hastaları tespit edip sağlıklı kişilerle temas etmelerini önlemek, temas etmiş kişileri belirleyerek karantinaya almak, böylece toplumda yayılmasını engellemek mümkün. Oysa COVID-19 %30 vakada belirtisiz seyrediyordu ve bu belirtisiz seyir gösteren kişiler virüsü bulaştırabiliyordu.” ifadeleri ile virüsün Covid-19’dan farklı ilerleyen yönlerini gözler önüne serdi.

Uzaktan Muayene Dönemi: Çözüm Getirecek mi?

10 Soruda Aşı ve Aşı Karşıtlığı

İlaçlara Erişim Savaşı: Sağlık Krizinin Görünmeyen Yüzü