Üç yüz on dokuz. 2024’ün ilk 10 ayında öldürüldüğü “bilinen” kadınların sayısı. Kadınlar erkek şiddetinden korunamadığı gibi öldürülen kadınlara dair veriler de uzun yıllardır kamuoyu ile paylaşılmıyor. Erkek eliyle katledilen kadınların verilerini Anıt Sayaç gibi bağımsız platformlarla yine kadınlar tutmaya çalışıyor. Bu nedenle çok uzun zamandır kadın cinayetlerine yönelik doğru ve sağlıklı veriye ulaşamamakla birlikte elimizdeki sayıdan çok daha fazlası olduğunun hepimiz farkındayız. Ben bir avukat olarak bu yazımda erkek şiddetine uygulanan cezasızlık politikalarını ve erkek şiddeti ile mücadele yollarını hukuki boyutları ile inceleyeceğim. Ancak kadına yönelik erkek şiddetinin tek sebebi bu cezasızlık halleri olmadığı gibi çözüm yolunun yalnızca hukuki yöntemlerden geçmediğini de belirtmek isterim.
Medyaya yansıyan pek çok olayda failler ancak kamuoyu baskısı yüzünden tutuklanıyor. Pek çoğu hiçbir ceza almadan serbest bırakılıyor, ceza alanlar ise sabıka kaydı, geçmişi, sosyal hayatı incelenmeden sabit bir uygulama haline dönüşmüş iyi hal indirimleriyle neredeyse ödüllendiriliyor. Yargı, kadınları değil failleri koruyor. Mesleki deneyimlerimde en sık karşılaştığım durum kolluk tarafından ilgilenilmeyen, zorla “ikna” edilip evine geri gönderilen kadınlar oluyor. Kadınların şiddetten uzak bir hayat kurma, failleri kendilerinden uzaklaştırma, ulusal ve uluslararası koruyucu/önleyici mekanizmaları harekete geçirme çabaları kolluk ve yargı eliyle sonuçsuz bırakılıyor. Kamuoyunda sesini duyurabilen pek çok kadın için sonrasında şikayetçi olmadığına dair haber yapılıyor, akabinde mağdur suçlayıcılık sarmalı başlıyor… Peki gece vakti sokak ortasında taciz edilen, her engellediğinde başka hesaptan mesaj atarak taciz edilen onca kadın neden sesini duyurduktan sonra dahi şikayetçi olmuyor? Çünkü hukuki mekanizmaların gerektiği gibi işlemeyeceğini düşünen kadınlar aynı zamanda kişisel verilerinin güvenliğinden de endişe ediyorlar. Şikayetçi olmak için karakola gittiğinde adres, cep telefonu, TC kimlik numarası gibi kişisel verilerinin şikayet dilekçesi ile birlikte faile tebliğ edileceğini duyan pek çok kadın can güvenliğinden endişe ediyor. Elbette kadınların faillerine karşı şikayet prosedürü yürütmemekte tek engel hukuki prosedürler değil, pek çok farklı sebebi olabiliyor. Maruz bırakıldığı şiddet hakkında konuşmak, kimi zaman maruz bırakıldığı şeyin şiddet olduğunu kabullenmek pek çok kadın için zorlayıcı olabiliyor.
Ancak tüm bu eksik düzenlemelere, hatalı uygulamalara rağmen şiddetle mücadele ederken kendimizi güvenceye almak konusunda çözümsüz değiliz. Adres gibi kişisel bilgilerinizin karşı tarafın eline geçmesi halinde sizin için bir güvenlik riski oluşturacağı durumlarda 6284 Sayılı Yasa ile kişisel verilerinizin gizlenmesini talep edebilirsiniz. Bunun için başvurabileceğiniz en hızlı yöntem aile mahkemesine vereceğiniz bir dilekçe ile neden kimlik bilgilerinizin gizlenmesine ihtiyaç duyduğunuzu anlatmanız. Size şiddet uygulayan kişinin silahı varsa -bu silahı kamu görevlisi olması sebebi ile kullanıyor olsa dahi- zimmetinde bulunan silahını teslim etmesini talep edebilirsiniz. Size şiddet uygulayan kişi hakkında uzaklaştırma kararı alabilir, kararı ihlal ettiğinde tazyik hapsi ile cezalandırılmasını sağlayabilirsiniz. Can güvenliği riskiniz var ise size en yakın karakola giderek sığınağa yerleştirilmek istediğinizi belirtebilirsiniz. Aile mahkemeleri 6284 Sayılı Yasa’dan doğan talepleri hızlıca karara bağlamakla yükümlüdür, bu nedenle tek yapmanız gereken talep ettiğiniz tedbirlere neden ihtiyaç duyduğunuzu ve güvenlik riskinizi açıklar bir dilekçe vermeniz. (Elbette ki sizin için en sağlıklısı süreci bir avukatla yürütmek olacaktır. Birlikte yapacağınız bir risk analizi ile kolluğa/hakime başvuru tercihi, talep edebileceğiniz tedbirler hakkında daha sağlıklı bilgi alabilirsiniz. Fakat bir avukatla anlaşmanın mümkün olmadığı kadar acil durumlarda başvuruyu kendiniz de yapabilirsiniz.) Şunu unutmamak gerekir ki 6284 Sayılı Yasa’dan yararlanabilmek için mutlaka şiddete maruz bırakılmış olmanız gerekmez, şiddete maruz bırakılma tehlikeniz olması da yeterlidir. Yine benzer şekilde, bu yasadan yararlanmak için maruz bırakıldığınız şiddete dair deliliniz olması da gerekmez. Elbette elinizde darp raporu, mesaj görüntüsü, kamera kaydı gibi deliller varsa muhakkak sunmanızı tavsiye ederim fakat hiçbir deliliniz olmasa dahi bu kanun kapsamında koruyucu/önleyici tedbirlerden yararlanabilirsiniz. Şiddete maruz bırakıldığınızı/risk altında olduğunuzu beyan etmeniz bu kanundan faydalanmanız için yeterlidir.
Her ne kadar uygulamasında pek çok aksaklık olsa da 6284 Sayılı Yasa kadınlar için mevcut hukuk sisteminde çok kilit bir noktada. Pek çok feminist hukukçu gibi bir hukukçu olarak ben de ilerleyen günlerde bu yasanın ciddi tehlikeler altında kalacağını öngörüyorum. Bu sebeple 6284’e sahip çıkmanın; yasayı uygulatmakta ısrarcı olmanın biz kadınlar için kritik olduğunu düşünüyorum. Tüm aksaklıklara, hukuk güvenliğinin gün geçtikçe yok olmasına rağmen güvenliğimiz için yasanın uygulanmasında, haklarımızda ısrarcı olmak, ülkede hukukun temini için mücadele vermek bizim en büyük güvencemiz olacak.
Bizler biliyoruz ki kadın cinayetleri de, erkek şiddeti de münferit değil politik. Erkek şiddetine karşı cezasızlık politikası uygulayan, önleyici/koruyucu mekanizmaları işlevsizleştiren tüm iktidar sahipleri bu şiddetin ortağı. Bizlerin ise bu politikalara karşı örgütlü mücadele yürütmek, haklarımızda ısrarcı olmaktan başka çaremiz olmadığı aşikar. Şiddetsiz bir dünyayı yine biz kadınlar var edeceğiz, sonunda bir kişi daha eksilmeyeceğiz.
Not: Yazımı yazmaya başladığımda kadın cinayetleri verisini aldığım Anıt Sayaç 292’yi gösteriyordu. Yazının son haline geldiği 10 gün içinde sayaç 319 oldu. Kadın cinayetlerinin neden politik olduğunu görmek için bir de yazıyı okuduktan sonra Anıt Sayaç’ı kontrol edebilirsiniz.
6284 Sayılı Kanun’u inceleyip haklarımıza dair daha fazla bilgi sahibi olmak isterseniz kanun linki: https://www.mevzuat.gov.tr/File/GeneratePdf?mevzuatNo=17030&mevzuatTur=KurumVeKurulusYonetmeligi&mevzuatTertip=5
*Erkek şiddetine maruz bırakılan kadınlardan “mağdur” sıfatı ile bahsetmeyi politik olarak doğru bulmasam da kadınların şikayetçi olamayışlarına dair haberler doğrudan bu başlık ile yapıldığından ben de cümleyi değiştirmeden aynı alıntıyı kullandım.
Fotoğraf: meltem ulusoy / csgorselarsiv.org
Umut Etmeye Cesaret Etmek: Çağlar Boyunca Kadın Gruplarının Gücü