Türkiye’nin Yeni “Barış Siyaseti Girişimi”nde Kim Ne Diyor?

Derleme: Ceren Duman

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde DEM Parti ile tokalaşması, ardından bu hareketinin “doğaçlama” olmadığını ifade ederek Öcalan’a “Çıksın terörün bittiğini ilan etsin” çağrısı yapması, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu el sıkışmayı “olumlu ve anlamlı” şeklinde yorumlaması, siyasette ve kamuoyunda “yeni bir çözüm süreci mi başladı?” tartışmalarını beraberinde getirmişti. 

Yıllarca sürebilecek sıcak gündemleri tek bir haftaya sıkıştıran Türkiye’de geçtiğimiz hafta başında Selahattin Demirtaş’a yapılan ziyaretler, Bahçeli’nin “Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun” çağrısı ve hemen ardından PKK’ya bağlı Halk Savunma Merkezi’nin (HPG) üstlendiği TUSAŞ saldırısı ise sürece ilişkin soru işaretlerini beraberinde getirdi. 

Gündemde yer almaya devam edecek olan “yeni bir çözüm süreci”ne ilişkin konuşulanları Fikir Gazetesi’nin 36. sayısı için derledik.

YENİ SÜREÇ NASIL BAŞLADI? 

1 Ekim’de 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışıyla iki aylık aranın ardından çalışmalarına yeniden başlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Genel Kurul açılışında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çözüm süreci döneminin İçişleri Bakanı mevcut Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Grup Genel Başkanvekili ve Bursa Milletvekili Efkan Ala ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) sıralarına giderek eş başkanlar ve milletvekillerine tokalaşma amacıyla uzattığı el, Ankara kulislerinde sıkça yankılandı.

Ardından başlayan süreçte ise MHP lideri Bahçeli partisinin Meclis’teki grup toplantısında, “DEM Parti’ye düşen sorumluluk uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması, dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesi”dir ifadelerini kullanmıştı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise kendi partisinin grup toplantısında “Türkiye partisi olma yönündeki” ifadelere yönelik “Türkiye’de yoksulun, işçinin, emekçinin, kadının doğa ve insan hakları savunucularını savunurken biz bir Türkiye partisiyiz zaten” yanıtını vermişti.

12 Ekim’de Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “olası bir barış süreci”ne ilişkin açıklamalarıyla birlikte süreç daha da alevlenmişti.

Arnavutluk ve Sırbistan’a yapmış olduğu iki günlük ziyaretinin ardından ülkeye dönerek gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan MHP’nin uzattığı eli “Ortada net ve kararlı bir biçimde uzatılan bir el var. Biz Bahçeli’nin ortaya koyduğu tavrı ülkemizin demokrasi mücadelesi için olumlu ve anlamlı buluyoruz.” ifadeleriyle desteklemişti.

Türkiye’de terör yöntemleri ile bir yere varılamayacağı belirten Erdoğan aynı zamanda, “Bu adımları atanların sayısı çoğaldıkça da yeni anayasa konusunda toplumsal mutabakatın tabanını genişletebiliriz.” açıklamalarında bulunmuştu.

TBMM’nin açılışındaki el sıkışma ile başlayan süreç 14 günün ardından gözleri İmralı’ya çevirmişti. Meclis’te parlamento muhabirleriyle bir araya gelerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, olası bir barış sürecinde muhatabın İmralı olduğuna işaret etmişti.

İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan’a ilişkin tartışmalar sürerken MHP lideri Bahçeli partisinin Meclis’teki grup toplantısında yaptığı konuşmasında “Devlet terörle masaya oturmaz. DEM Parti’nin iradesini İmralı’ya rehin bırakması siyasetin doğasıyla ve ahlakıyla bağdaşmayan, hür ve bağımsız siyasetçi yapısıyla uyuşmayan ilkelliktir.” demişti.

BAHÇELİ’DEN ÖCALAN’A MECLİS ÇAĞRISI

Siyaset gündeminin sıkça değiştiği Ekim ayının 22’sinde Bahçeli yine Meclis’teki grup toplantısında “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun” diyerek, İmralı Cezaevi’nde bulunan Abdullah Öcalan’a bir kez daha çağrıda bulundu.

Söz konusu çağrı, CHP lideri Özel’in, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) tutuklu olan eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etmek üzere Edirne Cezaevi’ne gitmesinin hemen ardından gerçekleşti.

Kamuoyunda ve Meclis’te tartışmalara yol açan bu çağrının ardından partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda açıklama yapan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, Bahçeli’nin sözlerine istinaden “Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz” dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise Öcalan çağrısına ilişkin “AK Parti’nin dış politikası iflas etti. Kürt sorunun çözüm yolu bellidir. Ortadoğu ve Türkiye’de barışın muhatabı İmralı’da ağır tecrit altında bulunan sayın Abdullah Öcalan’dır. Kürt sorununun çözümü TBMM’dir. Parlamentoda ve siyasette muhatap DEM Parti’dir. Bir başlangıç olacaksa tecrit kaldırılmalı. Kürt sorununun çözümünde pusula demokratik müzakeredir. Onurlu barıştır” ifadelerine yer verdi.

“Bu parti konuşmak için ya da kendi milliyetçiliğini ispat için Devlet Beyden icazet almayacak, bu parti demokratik bir açılım yapmak için DEM’den de bir çağrı beklemeyecek.” açıklamalarında bulunan Cumhuriyet Halk Partisi kanadı ise Öcalan çağrısına meydan okuyarak süreci değerlendirdi. 

“Hodri meydan” diyerek Bahçeli’nin Öcalan’a Meclis’e gelerek örgüte silah bırakma çağrısı yapmasına ilişkin konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Ben de el yükseltiyorum, Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum” ifadelerini dile getirdi.

Olası bir sürecin şeffaf ve hesap verilebilir bir süreçle mümkün olacağını belirten CHP lideri Özel, “Görülüyor ki kapalı kapılar ardında birtakım müzakereler yürütülüyor, birtakım sözler alınıyor, sözler veriliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkisinde olan bir af Sayın Bahçeli’nin kendi ifadesiyle bakarsan kendi iradesiyle başka hiçbir şeye gerek olmadan ‘Tecrit kaldırılsın Abdullah Öcalan Meclis’e gelsin ona yan salonda bir kürsü verelim -kendisinin konuştuğu kürsüdür aynı zamanda DEM Parti’nin grupta konuştuğu kürsü- oraya gelsin örgüte silah bırakma çağrısı yapsın, bütün sorunlar bitmiştir başka bir şeye gerek yoktur’ diyen bir dille karşı karşıyayız.” açıklamalarında bulundu.

CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise çağrıyı sosyal medya hesabında şu ifadelerle değerlendirdi: “Bu ülkede huzurun ve barışın hâkim olması en büyük dileğimizdir. Ama bunun yolu terörist başının Gazi Meclisimiz çatısı altında konuşturulması asla değildir. Millet de tarih de bunu affetmez” 

MHP lideri Bahçeli’nin sözlerine sert tepkiler veren Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise açıklamasında, “Bahçeli, terörist başı Öcalan’ın TBMM’de DEM grubunda konuşmasını istedi. Allah böyle siyaseti kahretsin. Bir bebek katili terörist, İstiklal Harbi vermiş gazi TBMM’de DEM grubunda konuşacak. İnanır gibi değil” ifadelerine yer verdi.

Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş da Bahçeli’nin Öcalan çağrısını değerlendirdi. Partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda basın açıklaması düzenleyen TİP Genl Başkanı Baş, ifadelerinde “Bugün adını taşıdığımız Türkiye İşçi Partisi yaklaşık 60 yıl önce Türkiye’de ilk defa ‘Kürt sorunu vardır’ dediği için 12 Mart cuntası tarafından kapatılmış bir partiydi. Dolayısıyla bizim yıllardır vermiş olduğumuz barış, kardeşlik, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin gerçeğe ulaşması, gerçek kılınması, bu hedefe varmak bizim en büyük amaçlarımızdan bir tanesidir. Biz bütün bu süreci bu sorumlulukla ele almaya çalışıyoruz.” cümlelerine yer verdi. 

Emek ve Özgürlük İttifakı vurgusunda bulunan Erkan Baş, Bahçeli’nin Öcalan çağrısına ilişkin ise, “Kürt halkının siyasi temsilcileriyle yan yana gelip konuşmaktan, birlikte iş yapmaktan bir an olsun çekinmedik. Biz açığız ve herkese açık olma çağrısı yapıyoruz. Kimse ajandasını halktan kaçırmaya kalkışmasın. Meclis bunun için var. Herkes gelsin, derdi neyse Meclis’te anlatsınlar. Kim sahtekâr, kim fırsatçı, kim samimi; hepsi ortaya çıksın.” diye konuştu. 

23 Ekim’de ise yapılan çağrıların hemen ardından başkent Ankara’da bulunan Türk Havacılık ve Uzay Sanayi’nde (TUSAŞ) bir saldırı gerçekleşti. 5 kişinin yaşamını yitirdiği 22 kişinin ise yaralandığı saldırıyı PKK’ya bağlı Halk Savunma Merkezi (HPG) üstlendi.

Saldırı günü yaklaşık 3 buçuk yıl sonra Öcalan ile ilk görüşmeyi yapan DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili ve Abdullah Öcalan’ın yeğeni Ömer Öcalan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda görüşmeyi şu ifadelerle aktardı:

“23 Ekim tarihinde İmralı Ada Hapishanesi’de Sayın Öcalan ile görüşme gerçekleştirdim. Bu ziyaret aile görüşmesi kapsamında gerçekleşti. Sayın Öcalan görüşmede genel siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunarak kamuoyuna şu mesajın iletilmesini istedi: ‘Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim.’ Sağlığı iyiydi ve herkese çok selamı vardı.”

SALDIRININ ARDINDAN YAŞANANLAR

Saldırının ardınan 24 Ekim Perşembe günü açıklama yapan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) eylemin gerçekleştirilen süreçle ilgili olmadığını belirterek “Kürt halkı bütün yapılarıyla ve bileşenleriyle Önder Apo’nun geliştireceği süreci esas alacaktır” dedi.

Güneydoğu illerine yaptığı ziyareti yarıda bırakarak Ankara’ya dönen ve TUSAŞ önünde basın açıklaması yapan CHP lideri Özgür Özel, “Bu saldırıyı görünce zamanlamanın ne kadar dikkat çekici olduğunu düşünmeden edemiyor insan. Bütün terör örgütlerinin aktive olduğu sürecin 7 Haziran-1 Kasım (2015) arasında kamuoyunu nasıl yönlendirdiğini hatırlamak gerekiyor. Kim terörden medet umuyorsa yanlış yapıyor” ifadelerini kullandı.

Bahçeli’nin Öcalan’ı Meclis’te konuşma yapmaya davet eden çağrısını ise Özel, Öcalan’ın Meclis’ten konuşmak zorunda olmadığını belirterek “Öcalan’a bulunduğu yerde imkân verilir oradan çağrısını yapar” ifadeleri ile değerlendirdi.

Özel, Güneydoğu illerine yapacağı ziyaretlerin öncesinde 8 yıldır tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı Edirne Cezaevi’nde ziyaret etmişti. Saldırın ardından bir açıklama da Demirtaş’tan geldi ve Demirtaş sosyal medya hesabından yayımladığı mesajında “Sorunlarımızın konuşarak, diyalogla, siyaset yoluyla çözülmesi arayışlarını kanla kesmeye çalışan anlayış bilmeli ki eğer Öcalan bir inisiyatif alır ve siyasetin önünü açmak isterse tüm gücümüzle arkasında olacağız. Barış isteyenlerin sesinin, kimden gelirse gelsin bu defa bastırılmasına asla izin vermeyeceğiz.”  açıklamalarında bulundu.

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli ise saldırının ardından yaptığı açıklamada Bahçeli’nin Öcalan çağrısına gönderme yaparak şöyle konuştu: “Uzun süredir Türkiye toplumu savaş, şiddet, ölümlerden kurtulmak isterken böyle bir olayla karşılaşıyoruz. Zamanlaması manidardır, provokasyon her tarafından belli olmaktadır. Bu tür gelişmelere karşı inatla, toplumun beklentisi olan barış içinde yaşama beklentisine ısrarla yanıt vermek zorundayız. Geç kaldığımız her adım yitip giden canlara mal olmaktadır.”

HAFTA SONUNDA NELER YAŞANDI?

Tartışmaların ve saldırının içindeki gündem sıcaklığını hafta sonunda da korudu. CHP geçtiğimiz pazar günü İstanbul Beyoğlu’nda “Teröre ve Şiddete Karşı Yaşam Hakkı Mitingi” düzenledi. Mitingde konuşma yapan CHP lideri Özel, Erdoğan’ın tartışmalara ilişkin suskunluğunu eleştirerek “Erdoğan, Bahçeli söyleyeceğini söyledi. Gizli bir görev dağılımı olduğu ortada. Artık sözcünün görevi bitmiştir. Erdoğan çıkıp bu millete açıklama yapmak zorundadır. Erdoğan’a ‘Çık artık, Bahçeli’yi sözcü kılma, ne diyorsan sen söyle’ diyoruz” çağrısında bulundu.

Özel aynı zamanda Sözcü gazetesinden İpek Özbey’e yaptığı açıklamalarda Güneydoğu ve Demirtaş ziyaretlerine değinerek Kürt sorununa ilişkin “Siz ‘Kürt sorunu yoktur,’ diyorsanız, bu Kürtlerin en büyük sorunudur. Sorunlarının olup olmadığına Devlet Bey veya Tayyip Bey karar verecekse Kürt sorunu zaten burada başlıyor demektir. Selahattin Demirtaş dışlanarak bu süreç ilerleyemez.” ifadelerine yer verdi.

Aynı hafta sonu DEM Parti, Emek Partisi (EMEP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP), İstanbul’da “Türkiye Nereye Gidiyor” başlıklı panelde bir araya geldi. Kartal’da düzenlenen panelde TİP adına söz alan Doğan Ergün, iktidar kendisine 1 buçuk, 2 senelik bir zaman dilimi yaratarak seçime ekonomik olarak hazır girmeyi planladığını dile getirdi. EMEP adına konuşma yapan Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel ise “Mart seçimlerinden sonra sıkışmış iktidar, önce ‘İsrail bizim için tehdit’ dedi, ardından el uzatmalar, tokalaşmalar ile bu tehdit karşısında iç cephe oluşturma çağrısı yaptı.  Sonrasında barış çağrısı yapıldı ancak bunun içerisinde eşit yurttaşlık yok, anadil yok, anayasal düzenlemeler yok.” açıklamalarında bulundu. DEM Parti adına söz alan Ünal Yusufoğlu ise Bahçeli’nin sözlerini “Bu girişim iktidar içerisindeki çözümsüzlüğün, sıkışmışlığın bir sonucudur. Elbette bunun masumane amaçlar içeren bir girişim olmadığını biliyoruz. Ancak tecrite direnmek ve bireysel özgürlüğü de savunmak öncelenecektir.” cümleleri ile değerlendirdi.

ERDOĞAN SESSİZLİĞİNİ BOZDU

Uzun süreli sessizliğini Cumhuriyet’in 101. Yılı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki sergi salonunda düzenlenen 29 Ekim Özel Programı’nda bozan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli’nin Öcalan hakkındaki sözlerine ilişkin şöyle konuştu:

“Böyle bir dönemde 85 milyon hep birlikte Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında bütünleşmemiz çok daha önemli ve hayati hale gelmiştir. Bunun için de ülke ve millet olarak önümüzdeki siyasi, sosyal, ekonomik sorunları hızla çözmemiz şarttır. Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların bu geniş arka plan ışığında önyargısız olarak değerlendirilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz.”

Partisinin 30 Ekim Çarşamba günü düzenlenen grup toplantısında ise Bahçeli’ye ilişkin sözlerini genişleten Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan şu açıklamalarda bulundu: “Ülke ve millet olarak Sayın Bahçeli’nin, ittifak ortağımız MHP’nin, elini değil tüm vücudunu taşın altına koymasıyla çok daha büyük bir imkân ele geçirildi. Bizim Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil’deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur, olamaz da. Asli muhatabımız bizzat Kürt kardeşlerimizin kendisidir. Sevgili Kürt kardeşlerim, senden bu eli samimiyetle tutmanı bekliyoruz.” 

Editörden: Yurttaşın Asgari Ücretle Barışmaya Mecali Yok

Asgari Ücret Maratonu Başlıyor: İktisatçılar Ne Öneriyor?

Türkiye – BRICS Yakınlaşması: Kazançlar, Kayıplar, Riskler

Skandalların Arkasından Kapatılan Hastanelerde Kamulaştırmaya Gidilecek mi?