₺0,00

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Fransa’da Siyasi Kriz ve ‘İstikrar’ Meselesi 

Son dönemde sıkça duyduğumuz bir ifade var: “İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan uluslararası yıkılıyor”. Her ne kadar tek başına bir şey ifade etmese de güçler dengelerinde yaşanan çarpıcı değişimler farklı denklemleri dayatıyor. Elbette bu süreç sarsıcı siyasi krizleri de beraberinde getiriyor. 

Son dönemde Avrupa sahnesi, siyasi statükonun sarsıldığı bazı örneklerle gündeme geliyor. Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinin hemen ardından Almanya’da sosyal demokratlardan, yeşillerden ve liberallerden oluşan koalisyon dağıldı. Avrupa Birliği’ndeki (AB) bir diğer kritik ülke Fransa’da ise kırılgan hükümet Ulusal Meclis tarafından düşürüldü. Öte yandan Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelenekselleşen koalisyon ihtimallerinin, bu ay düzenlenecek seçimlerle birlikte sarsılması bekleniyor. Fransa’da ise Macron’un atadığı yeni hükümetin ne kadar hayatta kalacağı tartışma konusu. 

Almanya örneğini konuşmak için fazla acele etmeyelim, seçimlerden sonra tablo daha da netleşecektir. Fakat gelin Fransa üzerinden giderek ülkede yaşanan siyasi krizi, Avrupa’nın karşılaştığı büyük sarsıntıyla birlikte ele alalım. 

**

Öncesinde neler yaşandığını hatırlayarak söze başlayabiliriz. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, ilk turu 29-30 Haziran, ikinci turu ise 6-7 Temmuz’da yapılan seçimlerden sonra çok uzun bir süre bir başbakan atayamadı. Öyle ki kendini merkez olarak gören neoliberal politikalar yanlısı Macron, kendi dilediği siyasi çizgide güce sahip bir aktör bulamadı. Seçim sonuçlarında siyasi yelpazenin solunda yer alan Yeni Halk Cephesi (Le Nouveau Front Populaire – NFP) Ulusal Meclis’te önemli sayıda koltuk elde ederken, aşırı-sağcı güçler terazinin diğer tarafında ağırlık merkezi oluşturdu. 

Böylesi koşullar altında Cumhurbaşkanı’nın başbakan atamasını NFP’den yapması beklense de Macron’un tercihi daha farklı oldu. Ülkenin geleneksel muhafazakar partisi sayabileceğimiz sağcı Cumhuriyetçiler’den (Les Républicains -LR) Michel Barnier’nin başbakan olarak atanması tam 51 gün sürdü. Bu Fransa’nın tarihinde yaşadığı en büyük hükümet boşluklarından biriydi. 

Ancak asıl mesele 577 kişilik mecliste sadece 47 sandalyeye sahip LR’nin Başbakanı Barnier’nin kabul ettirmek için zorladığı neoliberal kararlar. Hem Almanya’da hem de Fransa’da yaşanan siyasi krizin bir şekilde bütçe tartışmasına dayanmasının bir tesadüf olmadığını dile getiren Evrensel Gazetesi yazarı Yücel Özdemir, bu durumu “Almanya’da dağılan hükümet, anayasa ile güvence altına alınan borç frenini kaldırarak borçlanma yoluyla daha fazla harcama yapmanın önünü açmak isterken, Fransa’da önü açılan ve rekor düzeye ulaşan borçlanmanın (3 trilyon 228 milyar avro) önüne geçilmek için yılda 60 milyar avro tasarruf yapılmak isteniyordu. Her iki durumda da emekçilerin kazanılmış haklarına yeni saldırılar, ek vergi yükleri söz konusu” ifadeleri ile açıklıyor. (1)

Gerçekten de Barnier, atandıktan 51 gün sonra Ulusal Meclis’teki oylama sonucunda düşürüldü. Böylece Fransa’da 1962’den beri ilk kez bir hükümet düşürülmüş oldu. Bu olayın ardından kendi deyimiyle ‘ülkesini aşırılıkçılara teslim etmek istemediğini’ söyleyen Macron, boşalan başbakanlık koltuğuna 33 koltuğa sahip liberal-sağcı Demokrat Hareket’ten (Mouvement Démocrate) François Bayrou’yu oturttu. 

Macron’un Bayrou’dan beklentisi zayıf gücüne rağmen bir şekilde neoliberal ajandaya uygun bir yolun izlenmesi. Her iki ‘başbakan’ da aynı zorluklarla karşı karşıya. Fakat farklı olansa Macron’un NFP içerisindeki ittifakı zayıflatmaya yönelik yaptığı hamleler. Macron gibi sağın diğer farklı kanatları da NFP’yi ‘aşırı sol’ olarak tanımlıyor. Ancak bu tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Zira Boyun Eğmeyen Fransa (La France Insoumise – LFI) başındaki Jean-Luc Melanchon liderliğindeki ittifak içerisinde onlarca yapı bulunuyor. Bunların bazıları gerçekten komünist hareketler den oluşuyor olsa da, önemli bir kısmı siyasi yelpazenin daha ortalarına meyleden merkez ya da merkez-sol diyebileceğimiz oluşumlar. İttifak içindeki en zayıf halklardan biri olarak düşünebileceğimiz merkez-soldaki Sosyalist Parti (Parti Socialiste – PS) bu süreçte başrolü oynadı. İttifaktan bağımsız olarak Macron ile görüşen PS Lideri Olivier Faure, farklı tavır alabileceklerini dile getirdiler. (2)

PS’nin aldığı reformist tavır ittifak içindeki ayrımların derinleşmesine sebep olsa da siyasi krizin kısa süre içerisinde sona ereceğine dair henüz bir işaret yok. BBC’de yer alan habere göre, siyasi krizin seçim tarihleri nedeniyle uzun yıllar sürmesi bekleniyor. (3)

**

Birinci sarsıntı genel itibariyle uluslararası ilişkilerde yaşanıyor. Ancak bir diğer sarsıntı da solun içinde bize kendisini hissettiriyor. Big tent adı verilen ve özellikle 2000’lerin başından itibaren popüler olan ittifak modelinde ciddi çatlaklar kendisini göstermeye devam ediyor. NFP’nin yaşadığı tartışmalar ne yeni ne de sadece Fransa’yla sınırlı. Sadece seçim ekseniyle kurulan geniş cephelerde açı arttıkça reformist kriz ihtimalleri de artıyor. Yine de bu, NFI gibi hareketlerin ülke gündemlerine taşıdıkları toplumsal hareketi ve heyecanı reddetmek anlamına geliyor. 

Yaşanan kriz Fransa özelinde kendisine bir şekil bulsa da aslında tüm Avrupa sahnesinde yaşanan sarsıntıyı bize anlatıyor. Anaakım burjuva-liberal medya tüm bunu aktarırken sık sık ‘istikrar’ kelimesini kullanıyor. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani “Avrupa’nın tamamının işlemesini istiyorsak, Avrupa Birliği’nin büyük ülkelerinin, Fransa’nın istikrarlı olması gerektiği gibi Almanya’nın ve İtalya’nın da istikrarlı olması gerekir” ifadelerini kullanmıştı. Ancak son derece subjektif olan bu tanımın çıktısı, uluslararası ilişkilerde sözlük anlamından daha farklı olabiliyor. Egemenlerin ‘istikrar’ dedikleri şey, kendi tezgahlarını ilgilendiriyor. Önemli olan şu ya da bu ülkedeki değil, tüm dünyadaki emek-sermaye çelişkisinin yarattığı istikrarsız çarklara istikrarlı ve cesur bir şekilde meydan okuyabilmek.

(1) https://www.evrensel.net/yazi/96017/avrupada-siyasi-kriz-hayaleti-dolasiyor

(2) https://peoplesdispatch.org/2025/01/17/french-socialist-party-stance-on-new-prime-minister-shakes-new-popular-front/

(3) https://www.bbc.com/turkce/articles/cz7qw5889vqo

Çoklu Kriz 2025*

Çoklu Krizler Çağındaki ‘Tekil İnsanın’ Trajedisi

Çoklu Krizler Çağının Gösterdikleri

Krizler Bize Ne Söyler?

Küresel Kapitalizmin Yok Etme Dürtüsü