*Bu metin, “Who will govern France? Four questions to understand what happens after the election” başlığıyla Le Monde’da yayımlanmış ve Fikir Gazetesi için çevrilmiştir.
Fransa’yı kim yönetecek? Fransa’daki erken parlamento seçimlerinin sürpriz ikinci turunda solcu Yeni Halk Cephesi (Nouveau Front Populaire-NFP) ittifakının her ne kadar Ulusal Meclis’te tartışmasız bir şekilde iktidara gelmesini sağlayacak mutlak çoğunluğa sahip olmaktan uzak olsa da birinci çıkmasının ardından herkesin aklındaki en yakıcı soru bu. Seçimlerin ardından atılması beklenen adımlar nelerdir? Ülke, bir çıkmaza doğru sürükleniyor olabilir mi? İşte, bu soruları yanıtlamak için bazı temel unsurlar:
1) Yeni Hükümetin Ne Zaman Atanması Gerekiyor?
Başbakan Gabriel Attal, Ulusal Meclis’te çoğunluğu kaybetmesinin ardından 8 Temmuz Pazartesi günü istifa etti. Paris-Panthéon-Assas Üniversitesi’nde kamu hukuku öğretim görevlisi olan Benjamin Morel, “Yasama seçimlerinden sonra hükümetin istifa etmesi bir teamüldür” dedi. Ancak Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Attal’ın “şimdilik” başbakan olarak kalmasını istedi. Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na üç haftadan az bir süre kalmışken ve yeni başbakan henüz belli değilken, Attal pazar günü yaptığı açıklamada “görev gerektirdiği sürece” yani, halefi bulunana kadar başbakanlıkta kalmaya hazır olduğunu söylemişti.
Dolayısıyla, Macron’un mevcut hükümetin istifasını istemesini ya da yeni bir hükümet atamasını gerektiren resmi bir takvim bulunmuyor. Cumhurbaşkanı pazar günü yaptığı açıklamada, “Cumhuriyetçi geleneğe uygun olarak gerekli kararları almadan önce yeni Ulusal Meclis’in yapılandırılmasını beklemeyi” tercih ettiğini duyurdu.
Bununla birlikte, Macron seçimlerin sonucunda ortaya çıkan yeni siyasal manzarayı tamamen göz ardı edemez. Ulusal Meclis’teki azınlığın desteğine dayanan bir hükümet, Fransız Anayasası’nın 12. maddesi uyarınca 18 Temmuz’da yapılması planlanan yeni Ulusal Meclis’in ilk oturumunda gündeme gelebilecek bir gensoru önergesi tehdidiyle karşı karşıyadır. Cumhurbaşkanlığı koalisyonunun 577 sandalyeden sadece 168’ine sahip olması nedeniyle bu gensoru önergesinin kabul edilme şansı oldukça yüksektir ve Attal hükümetinin derhal görevden alınmasına yol açacaktır.
Yeni Ulusal Meclis’te Onaylanan Koltuklar
2) Fransa Başbakanı Nasıl Seçiliyor?
Teorik olarak cumhurbaşkanı, başbakanlık makamı olan Matignon’a dilediği kişiyi atama yetkisine sahiptir. Ancak, Cumhurbaşkanı Meclis üyelerinin çoğunluğunun görüşünü geçersiz kılamaz, çünkü meclisin iradesine karşı gelen bir hükümet gensoru önergesine maruz bırakılabilir. Bu nedenle, cumhurbaşkanından çoğunluğun desteğini alabilecek ya da en azından çoğunluk tarafından reddedilme ihtimali olmayan bir aday seçmesi beklenmektedir. Bir siyasi blok parlamento seçimlerinde mutlak çoğunluğu kazandığında (Meclis’teki 577 sandalyeden en az 289’u) durum basittir: Eski cumhurbaşkanları François Mitterrand ve Jacques Chirac dönemindeki “kohabitasyonlar” sırasında olduğu gibi, cumhurbaşkanına muhalif bir partiden gelseler bile, kendi saflarından bir başbakan atanmalıdır.
Ancak, bu yılki seçimlerden sonra hiçbir siyasi grup böyle bir hakimiyet iddiasında bulunamaz. Önde gelen blok, yani Yeni Halk Cephesi (NFP), sadece 182 sandalyeye sahiptir ve buna 13 kadar sol görüşlü bağımsız milletvekili de eklendiğinde, NFP Meclis’teki sandalyelerin ancak üçte birini temsil eden nispi bir çoğunluğa sahip olacaktır.
3) Olası Senaryolar Nelerdir?
Ulusal Meclis’te açık bir çoğunluğun bulunmaması hâlinde, gerçek bir kurumsal çıkmaz riski söz konusudur. Fransa Anayasası, hükümetin kurulması için herhangi bir takvim öngörmemektedir ancak bir takvim olmaksızın hiçbir yasama veya düzenleme metni kabul edilemez. Önümüzdeki birkaç gün içinde gerçekleşecek müzakereler aşağıdaki durumlardan birinin ortaya çıkmasına yol açabilir:
Koalisyon Hükümeti
Başlıca siyasi bloklardan hiçbiri parlamento seçimlerinden çoğunluğu elde ederek çıkmadığına göre, Meclis üyelerinin yüzde 50’sinden fazlasını bir başbakanın ve bir hükümet anlaşması olacak şekilde bir koalisyon oluşturmak için görüşmeler yapabilir. Almanya ve İtalya gibi Fransa’nın bazı komşularında olan durum da budur. Bu aynı zamanda seçimlerin ikinci turundan önce bazı siyasi liderlerin “ulusal birlik hükümeti” ya da “geçici hükümet”ten bahsederken ortaya attıkları bir fikirdi.
Ancak, şimdilik bu anlaşma bağlamında kötü bir başlangıç yapılmış görünüyor. Solun ana temsilcileri, Macron’un bloğu ve/veya sağ ile herhangi bir ittifak olasılığını şimdiden dışladılar ve herhangi bir “karşıtların ittifakını” veya “düzenlemeyi” reddettiler. Macron’un kendisi henüz konuşmamış olsa da Rönesans Partisi’nin lideri Stéphane Séjourné, cumhurbaşkanlığı koalisyonunun çoğunluğu sağlamayı amaçlayan “herhangi bir tartışma için ön koşullar” sunacağı konusunda uyarıda bulundu. Macron’un destekçileri, 74 milletvekiliyle sol bloğun önde gelen bileşeni konumunu koruyan La France Insoumise (LFI -radikal sol) ile herhangi bir ittifakı şimdiden dışladı. Eski başbakan ve Horizons Partisi’ni (merkez sağ, Macron’un müttefiki) lideri Edouard Philippe de Rassemblement National (RN, aşırı sağ) ya da LFI’yi dışlayan “bir anlaşma yapılmasını desteklemek” istediğini söyledi. Bu arada, Les Républicains Partisi’nin (LR, sağ) güçlü isimlerinden Laurent Wauquiez, 60 LR ve sağcı bağımsız seçilmiş üyenin desteklediği “doğal olmayan çoğunlukları bir araya getirmek için yapılan müzakerelere, kombinasyonlara” katılmayı reddetti.
Azınlık Hükümeti
Bir hükümet, Meclis’teki milletvekillerinin mutlak çoğunluğunun açık desteği olmaksızın da atanabilir ve sürdürülebilir. Bu durum, Elisabeth Borne ve Attal’ın son hükümetleri için de geçerliydi. 2022’den 2024’e kadar, Meclis’teki 577 sandalyeden sadece 246’sında (yüzde 43) nispi çoğunluğu elde edebildiler. Başkanlık koalisyonu bu azınlık hükümetlerini iki yıl boyunca ayakta tutmayı başardı, çünkü sağ, sol ve aşırı sağdaki muhalefet partileri hiçbir zaman onları devirmek için güçlerini birleştirmedi. Macron’a bağlı hükümetler, yasa tasarılarını geçirebilmek için her seferinde çoğunluğu sağlamak zorunda kaldılar ve yasaları oylama yapılmadan geçirebilmek için düzenli olarak Fransız Anayasası’nın 49.3. maddesini kullanma yoluna gittiler- ardından gelen güvensizlik oylamalarından da sağ çıktılar.
Böyle bir senaryo teorik olarak Yeni Halk Cephesi’nin iktidara gelmesini sağlayabilir ancak bunun için sol ittifakın bayrağı altında seçilmemiş en az 94 milletvekilinin bu partiye zımni destek vermeyi kabul etmesi gerekmektedir. Başkanlık bloğu, sağdan veya merkez soldan 121 milletvekilini kendisini yönetmeye ikna edebildiği takdirde iktidarda kalabilir. Buna karşılık, aldıkları sonuçlar göz önüne alındığında LR ve RN’nin bu şekilde birinciliği garantileme şansı çok az görünmektedir.
Kesin olan bir şey var: Net ve istikrarlı bir çoğunluğun yokluğunda, bir azınlık hükümeti, Ulusal Meclis’te sürekli bir güvensizlik oyu tehdidiyle karşı karşıya kalacak ve bu durum da birkaç hükümetin hızla birbirinin yerine geçmesine yol açabilecektir.
“Teknokratik” Hükümet
Durumun çıkmaza girmesi hâlinde, “teknokrat” bir hükümetin atanması bir çıkış yolu olarak görülebilir. Bu durum, Meclis’teki çeşitli blokların desteğiyle, günlük meseleleri yönetmek ve belirli reformları fikir birliği temelinde uygulamak üzere herhangi bir partiyle bağlantısı olmayan bakanların atanmasını içerecektir. Bahsi geçen bu durum İtalya’nın kriz dönemlerinde birçok kez tecrübe ettiği ancak hiçbir zaman çok uzun sürmeyen bir yapıdır.
4) Yakında Yeni Seçimler Olabilir mi?
Hayır. Fransa Anayasası’nın 12. maddesine göre, “bu seçimleri takip eden yıl içinde yeni bir fesih gerçekleştirilemez.” Dolayısıyla yeni Ulusal Meclis’in en azından 2025 yazına kadar görevde kalması gerekmektedir.
Çeviri: Can Derdiyok